• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

4.2. Araştırma Evreni ve Örneklem

bilgilerle tanımlanmaktadır. Bu çalışmada gerek Gürcü göçmenlerle gerekse yerel toplumda yaşayan bireylerle yapılan görüşmeler derinlemesine bireysel görüşmeler şeklinde yaşam alanlarını birlikte paylaşan ve olayları yaşayarak tecrübe eden kişilerle gerçekleştirilmiştir.

- Fenomenolojik araştırmada kesin olarak bir genelleme yapmak amaçlanmamaktadır. Bu özellik aslında pek çok nitel araştırma deseni için de geçerlidir. Buna göre çalışmamızda elde edilen veriler yukarıda da ifade edildiği üzere Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki göç olgusunu, Gürcü göçmenlerin ve yerel toplumun yaşanmışlıkları ve deneyimleri üzerinden tanımlamaktır. Bu çalışma kapsamındaki araştırmalar, yapılan bu tanımlamanın bölgeye ve bireylere özgü olduğu; farklı coğrafi bölgeler ve bireyler için genellenebilir bir özellik taşımadığı bilinci ile yürütülmüştür.

- Fenomenolojik araştırmalarda, görüşme yapılan bireylerin yaşantılarındaki ve tecrübelerindeki “sübjektif gerçekliğin” objektif bir şekilde değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Caelli’nin (2000: 369) ifadesiyle fenomenolojik araştırmadaki söz konusu yanlılık yanlılaştırılmaktan ziyade tarafsızlaştırılmaktadır.

Sonuç olarak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çalışan Gürcü göçmenlerin yaşam deneyimlerinin ön plana çıkarılması ve bölgedeki yerel toplum ile birlikte yaşama yönelik öneriler getirilmesi planlanan bu çalışmada, bireylerin ve toplumun göç olgusuna dair deneyimlerine ilişkin daha derin ve kapsamlı bir anlayış ve kavrayış sağlamak amacıyla fenomenolojiden yararlanılmıştır.

illerinde mevsimlik tarım işçisi olarak çalışma izninden muaf bir şekilde çalışmalarına imkân sağlanması da bu durumu kanıtlar niteliktedir. Ayrıca söz konusu yerleşim yerlerinin Doğu Karadeniz Sahil Yolu üzerinde bulunması, bu il ve ilçelerin ulaşılabilirliğini arttırmaktadır. Bu duruma bağlı olarak da bölgeye gelen Gürcü göçmen sayısı her zaman iç bölgelere göre çok daha fazla olmaktadır. Örneğin Artvin il merkezi sahilde bulunan Hopa ilçesinden yaklaşık 70 km içeride yer almaktadır. Bu coğrafi duruma bağlı olarak Artvin il merkezinde bulunan Gürcü göçmen sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu durumun bir diğer nedeni ise Artvin il merkezinde çay tarımının gerçekleştirilmiyor olmasıdır. Sonuç olarak bu çalışmada söz konusu il ve ilçeler maksimum çeşitlilik düzeyinde ve sayısında örneklem barındırdıkları ön kabulü nedeniyle araştırma evreni olarak tercih edilmişlerdir.

Patton’a (2014: 230) göre belki de nitel ve nicel araştırma yöntemleri arasındaki farkı, örnekleme yaklaşımlarındaki mantıksal açıklamalardan daha iyi anlatan başka bir şey yoktur.

Nicel araştırma desenlerinde kullanılan rastlantısal örnekleme yaklaşımlarından farklı olarak;

nitel araştırma desenlerinde gerek evrenin farklı algılanışı gerekse bireylerle ya da küçük gruplarla derinlemesine görüşmeler yapılacak olması nedeniyle genellikle rastlantısal olmayan örneklem seçimi kullanılmaktadır. Ancak çok ender de olsa rastlantısallık mantığının kullanıldığı çalışmalar da bulunmaktadır. Nitel araştırmalarda araştırmacı “sosyal gerçekliği genellemelere varmak amacıyla incelemediği için” temsil edici bir örneklemeden ziyade veri toplayabileceği bir örneklemle çalışmaktadır (Kümbetoğlu, 2015: 96-97). Buradaki temel amaç, araştırma konusuna ait anlayışı netleştirebilecek ve derinleştirebilecek belirli veya özel örnekler, olaylar ya da eylemler toplamaktır (Neuman, 2016: 320).

Bu çalışmada kullanılan rastlantısal olmayan örneklem türü maksimum çeşitlilik örneklemidir.

Bu örneklemdeki temel amaç adından da anlaşılacağı üzere; sayıca küçük bir örneklem içinde araştırma yapılan konuya katkı sağlayabilecek bireylerin çeşitliliğinin maksimum düzeyde sağlanmasıdır. Nitekim küçük örneklem büyüklüğü olan çalışmalarda heterojenliğin fazla olması bir sorun teşkil eder çünkü bireysel durumlar birbirinden oldukça farklıdır. Maksimum çeşitlik örneklemi şu bakış açısını ortaya koyarak zayıf olan bu yönü güce çevirmektedir: büyük farklılıklardan ortaya çıkan herhangi bir ortak olgu özellikle ilgi çekicidir (Patton, 2014: 235).

Burada amaç, araştırılan konu hakkında genelleme yapmak için bu çeşitliliği sağlamak değildir;

aksine çeşitlilik gösteren durumlar arasında herhangi bir ortak ya da paylaşılan olgunun olup olmadığını bulmaya çalışmak ve bu çeşitliliğe göre konunun farklı boyutlarını ortaya koymaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2016: 119).

Maksimum çeşitlilik örneklemi yöntemini kullanmanın araştırmacıya en az iki yararı bulunmaktadır. Patton (2014: 235) bu yararları (1) örneklem içinde yer alan her deneyimin

kendine özgü boyutlarının ayrıntılı bir şekilde tanımlanması; (2) farklı özellikler gösteren durumların kesiştiği yerlerde ortak temaların ortaya çıkarılması olarak ifade etmektedir. Nitekim söz konusu örneklem yöntemi, hem Gürcü göçmenlerin göç hareketine ilişkin deneyimlerinin özgün boyutlarının tanımlanması hem de bu göç hareketine ilişkin yerel toplumun farklılık gösteren deneyimlerinin tanımlanması sürecinde oldukça yararlı olmuştur. Böylece verilerin yorumlanması için bu deneyimlerin birleştiği noktalarda ortak temaların ortaya çıkarılması mümkün olmuştur.

Öte yandan, bu örneklemi kullanmak isteyen araştırmacılar iki hususta dikkatli olmalıdırlar: (1) araştırmanın amacı açık bir şekilde ortaya konulmalıdır; (2) araştırılan fenomene ilişkin çeşitlilik kaynakları olabildiğince detaylı bir şekilde belirlenmeli ve bu kaynaklar arasında hangi çeşitlilik alanlarının örnekleme yansıtılacağına iyi karar verilmelidir (Yıldırım ve Şimşek, 2016:

120). Bu çalışmada araştırma amacı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Gürcü göçmenlerin deneyimlerin tespit edilmesi ve bölgede birlikte yaşam ve toplumsal uyum konularında mikro, mezzo ve makro düzeylerde öneriler getirilmesi olarak araştırmanın giriş bölümünde açık bir şekilde ortaya konulmaktadır. Ayrıca araştırılan fenomene ilişkin çeşitlilik kaynakları katılımcıların yaşı, cinsiyeti, eğitimi, istihdam alanı, mesleği, gelir düzeyi, deneyimi gibi söz konusu çeşitliliğin sağlanmasını mümkün kılacak farklı boyutlar göz önüne alınarak belirlenmiştir.

Sonuç olarak bu çalışmada maksimum çeşitlilik örneklemi yöntemine uygun şekilde, öncelikle araştırılan göç fenomenine ilişkin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Gürcü göçmenlerden bir örneklem grubu oluşturulmuştur. Buna göre mevsimlik çay ve fındık tarımı işçiliği, inşaat işçiliği, nakliyecilik, yaşlı bakıcılığı, ev temizliği, pazarcılık (meyve-sebze satışı, tekstil ve giyim-kuşam satışı, kaçak sigara ve içki satışı), bulaşıkçılık gibi istihdam alanlarında faaliyet gösteren farklı yaşa, cinsiyete ve tecrübeye sahip göçmenler gönüllülük esasına dayalı olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda bölgedeki birlikte yaşama ve uyuma yönelik öneriler oluşturabilmek amacıyla, söz konusu fenomene ilişkin yerel toplumdan farklı gelir grubuna, eğitime, yaşa, cinsiyete ve tecrübeye sahip olan katılımcılar da benzer şekilde belirlenmişlerdir.

Nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak bu çalışmanın başlangıç aşamasında belirlenmiş herhangi bir örneklem sayısı bulunmamaktadır. Nitekim nitel araştırmalarda örneklem büyüklüğünün belirlenmesine yönelik genel geçer bir kural bulunmamaktadır (Patton, 2014:

244). Yeterli sayıda örnekleme ulaşıldığı, görüşmelerden elde edilen bilgilerin tekrara düşüldüğü zaman anlaşılmaktadır. Bu yüzden araştırmada bilgilerin tekrarlandığı ana kadar örneklem üzerinden veri toplanmaya devam edilmiştir.