• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

4.7. Verilerin Yorumlanması

Yorumsamacı yaklaşımın kullanım sıklığının artmasına bağlı olarak nitel çalışmalara ait veri analizleri de son yıllarda çeşitlilik kazanmaktadır. Nitekim nitel veri analizi ile ilgili literatür taraması yapıldığında nitel veri analizine odaklanan çalışmaların tarihsel olarak 1980’li yıllardan sonra çeşitlilik kazandığı görülmektedir (Miles ve Huberman, 1984; Strauss, 1987;

Dey, 1993; Bryman ve Burgess, 1994; Silverman, 2001; Ezzy, 2002; Lyons ve Coyle, 2007).

Son dönemde nitel veri analizine yönelik akademik çalışmalarda gözlenen bu artış eğilimine rağmen nitel veri analizinde uygulanan yöntem, teknik ve süreçler konusunda henüz ortak bir dilin geliştirilebildiğinden söz etmek pek mümkün değildir (Özdemir, 2010: 328-329). Patton (2014: 432) tarafından da ifade edildiği üzere nitel veri analizi, elde edilen verileri bulgulara çevirme sürecidir; ancak bu işlemin bir formülü ya da reçetesi bulunmamaktadır. Öte yandan pozitivist anlayışın karşıtı olarak var olma mücadelesi veren yorumsamacı yaklaşımın doğası

36 Burada bölgeye sigara veya içki getiren ve satışını yapan kadın katılımcıların da pazarcılık ya da satış elemanlığı işi altında değerlendirildiğini belirtmekte yarar var.

37 Bu sıralama araştırma sahasının sınıra en uzak yerleşim yerinden (Rize) en yakın (Kemalpaşa) yerleşim yerine doğru yapılmıştır.

38 Burada yerel toplumdan sadece kayıtlı olarak görüşme yapılan katılımcılara yer verilmektedir. Veri çeşitliliğini ve güvenirliğini sağlamak amacıyla kayıt dışı olarak farklı dönemlerde gümrük muhafaza, kaçakçılık ve istihbarat birimlerinde çalışan bazı görevlilerle de görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

gereği söz konusu veri analizlerinde yöntem, teknik ve süreç konularında ortak bir dilin geliştirilmesini beklemek de pek gerçekçi görünmemektedir. Dolayısıyla 1980’li yıllardan bugüne kadar pek çok farklı akademisyen veya araştırmacı tarafından ortaya konmuş çok sayıda nitel veri analiz süreçleri bulunmaktadır.

Örneğin, Miles ve Huberman (1984) nitel veri analiz sürecini birbirini takip eden üç aşamalı bir süreç içerisinde ele almaktadır. Bu süreçlerden ilki gözlem, görüşme ve doküman incelemesi gibi çeşitli tekniklerle toplanan “verilerin azaltılması” sürecidir. Bu sürecin ikinci aşaması

“verilerin görsel hale getirilmesi” olarak açıklanmaktadır. Bu aşamada, veri azaltılması sürecinde ayıklanan, özetlenen ve dönüştürülen verilerin belirli sonuçların ortaya konmasına yönelik işlenmesi amaçlanmaktadır. Böylece araştırmacı için henüz belirli olmayan ya da net bir anlam taşımayan veri setinin görsel hale getirilmesi ve daha anlaşılır bir biçime dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Bu veri analiz sürecinin son aşamasını ise “sonuca ulaşma ve teyit etme”

süreci oluşturmaktadır. Bu süreç temel olarak araştırmacının, araştırma sürecinin başından itibaren sürekli olarak toplamış olduğu verilerin ne anlam ifade ettiğini anlama sürecidir. Sonuç olarak bu süreçte nitel araştırmanın henüz başında belirsiz bir biçimde ve genellikle verilerin içinde saklı olarak var olan gerçeklik ortaya çıkarılmaktadır (Özdemir, 2010: 329). Benzer şekilde Wolcott (1994) da nitel veri analiz sürecinde araştırmacılar tarafından kullanılabilecek üç aşamalı bir yol önermektedir. Konu ile ilgili alanyazın taraması yapıldığında gerek Wolcott gerekse diğer pek çok araştırmacının veri analiz süreçlerinde üç önemli kavramı vurguladıkları görülmektedir. Buna göre (1) betimleme, (2) analiz, (3) yorumlama veri analiz süreçlerinde ön plana çıkan temel kavramlardır (Yıldırım ve Şimşek, 2016: 238). İlerleyen bölümlerde de görüleceği üzere bu çalışmada veri analizinin ana ekseni söz konusu bu üç temel kavram üzerinde şekillenmektedir.

Öte yandan nitel veri analizi araştırmacıların tercih ettikleri araştırma desenlerine göre de farklılık göstermektedir. Miles ve Huberman (1984) dışında Madison (2005) ve Wolcott (2008) gibi araştırmacılar etnometodoloji üzerine, Stake (1995) ve Yin (2009) gibi araştırmacılar ise durum çalışması üzerine nitel veri analiz rehberleri sunmaktadır. Ancak bu çalışmada fenomenolojik bir araştırma deseni tercih edilmesi nedeniyle bu bölümde fenomenolojik veri analiz süreçlerine yer verilecektir. Fenomenolojik veri analizi (FVA), araştırmacı ile katılımcılar arasında dinamik bir etkileşim sürecinin yaşandığı bir analiz türü olarak da bilinmektedir. FVA, insanların bilişsel, duygusal ve bedensel durumlarını bütüncül bir perspektiften incelemektedir.

FVA’yı uygulayan araştırmacı uygulamada, kişilerin söylediklerine dayalı olarak onların duygu ve düşüncelerini anlamaya ve yorumlamaya çalışmaktadır. Nitekim FVA’daki en önemli varsayım, dil ile insanın duygu, düşünce ve davranışları arasında yakın bir ilişki olduğu

yönündedir (Smith ve Eatough, 2007; akt. Özdemir, 2010: 334). Bu yüzden FVA’da derinlemesine görüşmeler kadar saha gözlemlerinin de analiz sürecine dâhil edilmesi oldukça önemlidir.

FVA dar kapsamlı birimlerden başlayan ve daha geniş birimlere doğru giden ve sonrasında katılımcıların neyi nasıl deneyimlediklerinin detaylı bir şekilde betimlenmesine doğru ilerleyen sistematik bir süreçtir (Creswell, 2016: 76). Sanders (1982: 357) fenomenolojik araştırmalarda veri analiz süreçlerini dört farklı aşama altında açıklamaktadır. Benzer şekilde Downing (2007:

48) de fenomenolojik veri analiz sürecini (1) tanımlama, (2) belirleme, (3) öznel ve nesnel ilişkilerin tespiti ve (4) gerçeklerin ya da tecrübelerin kuramsallaştırılması olmak üzere dört farklı aşama altında açıklamaktadır.

Ancak bu çalışmadaki veri analizi süreci; örnekleme dâhil edilen hedef kişilere ve duruma ait fenomenin tüm yönleriyle analiz edilmesini sağlamak ve araştırmanın sonuçları açısından önemli olabilecek herhangi bir noktanın gözden kaçırılmasını önlemek amacıyla Colaizzi (1978) tarafından açıklanan Goulding (2005: 303) tarafından aktarılan yedi aşamalı FVA sürecine uygun olarak yürütülmüştür. Buna göre;

(1) İlk olarak katılımcıların fikirlerini tam olarak anlayabilmek ve araştırmaya konu olan fenomenle ilgili bir fikir edinebilmek için katılımcıların anlattıkları yazıya dökülmüş ve dikkatlice okunmuştur.

(2) “Önemli ifadelerin ortaya çıkarılması” adı verilen bir sonraki adımda, görüşme yapılan kişilerle ilgili anahtar kelimelerin ve cümlelerin tespit edilmesi işlemi yürütülmüştür.

(3) Bu işlemi takip eden süreçte, tespit edilen bu anahtar kelimelerin ve cümlelerin her biri için uygun anlamlar oluşturulmaya ve düzenlenmeye çalışılmıştır.

(4) Bu süreçte katılımcıların ifadeleri tekrar okunmuş ve yinelenen anlamlı temalar bir araya getirilmiştir. Bu temalar ulaşılabilir olan bazı katılımcılara ifadelerini ve yorumlarını kontrol etmeleri ve doğrulamaları amacıyla geri gönderilmiş ve tekrar okutulmuştur.

(5) Bu aşamadan sonra ortaya çıkan temaların bu çalışma altında incelenen fenomenin çeşitlilik arz eden tanımına dâhil edilmesine çalışılmıştır.

(6) Bir sonraki adımda, ortaya çıkan bu temaları araştırmaya konu olan fenomenin davranışına yönelik açıklama sunabilecek bir yapıya indirmeye çalışılmıştır. Böylece (1) Gürcü göçmenlerin deneyimlerine ilişkin bulgular, (2) Yerel toplumun deneyimine ilişkin bulgular ve (3) Birlikte yaşama ve karşılıklı uyuma yönelik bulgular olmak üzere 3 ana tema oluşturulmuştur.

(7) Son aşamada ise daha fazla görüşme yapmak veya analizleri yorumlamak için önceden görüşme yapılan bazı katılımcılarla tekrar bir araya gelinmiştir.

Bu analiz sürecinin ardından verilerin yorumlanması süreci başlamıştır. Yorumlama kısmında

“Bu söylenen ya da gözlenen ne anlama gelmektedir?” sorusu sürecin merkezinde yer almaktadır (Yıldırım ve Şimsek, 2016: 238). Bu çalışmada katılımcıların ifadelerinin ve araştırmacının gözlemlerinin ne anlama geldiği; kimi zaman katılımcı ifadelerinden doğrudan alıntılar yapılarak kimi zaman da saha araştırması sırasında yapılan gözlemlerden ve tutulan notlardan alıntı yapılarak açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca verilerin yorumlanması sürecinde bulguların daha açıklayıcı olabilmesi ve farklı bakış açılarının sunulabilmesi amacıyla dipnotlara ve ek analizlere de yer verilmiştir.