• Sonuç bulunamadı

3. KOBİLERİN TEMEL SORUNLARI

3.6. Ar-Ge ve Teknoloji İle İlgili Sorunları

Araştırma ve Geliştirme (AR-GE), genel bir biçimde, "bilimsel ve teknik bilginin yeni uygulamalarda kullanımı" olarak tanımlanabilir. Zira niteliği ve güdülen amacı gereği, Ar- Ge, verimliliği, etkinliği ve iktisadiliği arttırmaya; daha iyi ve faydalıya ulaşmaya yarayan bir araç olarak kullanılmaktadır (Mucuk, Temel İşletme Bilgiler, 2005, s. 188).

Büyük ölçekli işletmeler, genelde bütün işlevlerini ekonomik açıdan inceleyebilmekte, analiz edip yorumlayabilmekte ve bu yolla bir takım ekonomik sonuçlar ortaya koyabilmektedirler. Daha dar anlamda büyük işletmeler, yeni mal ve üretim süreçlerinin ortaya çıkarılmasına yönelik sistemli ve bilinçli çalışmalar yapabilmektedirler. Ne var ki, bu olgular KOBİ'ler açısından oldukça kısıtlıdır. Gelişen endüstriyel yapılanmalar, küresel rekabet, değişen tüketici zevk ve alışkanlıkları ve benzeri gelişmelerin KOBİ'ler açısından izlenebilmesi bir çok zorluk doğurmaktadır (Akgemci, 2001, s. 30).

Mevcut mamullerde değişiklik yapmak ya da tümüyle yeni mamuller ve üretim metotları geliştirmek, belirli bir Ar-Ge harcaması yapmayı gerektirir. Bu harcamalar araştırmalara ödenen ücretleri, test üretimlerini, pilot tesis inşaatlarını ve laboratuvar giderlerini vb. giderleri kapsamakta olup, oldukça yüksek maliyetlere yol açar; dolayısıyla işletme sermayeleri kısıtlı olan küçük işletmelerin, bir de Ar-Ge faaliyetlerine pay ayırması çok zordur (Tutar ve Küçük, 2003, s.252).

Küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük işletmelerle mücadelesi, onların üretemedikleri ürünleri üreterek olmalıdır. Bu işletmeler uyum (esneklik) avantajlarını iyi kullanarak, büyük işletmelerin girmedikleri veya giremedikleri piyasalara girmeye çalışmalıdır. Büyük sanayicinin yaptığı kitle üretimi yerine piyasa boşlukları aramalı ve yenilikler uygulayarak bu piyasalara girmeye çalışmalıdırlar (Müftüoğlu, 2007, s. 220).

34

Gelişen endüstriyel yapılanmalar, yeni buluşlar, hızlı rekabet, tüketici zevk ve tercihlerindeki sürekli değişmeler ve bu gibi gelişmelerin KOBİ'ler açısından izlenmesi zorluklar doğurmaktadır. KOBİ'lerin yeni verilere ulaşabilmeleri, bunları işleyerek kullanılacak hale getirmeleri, teknolojik yenilikleri izleyebilmeleri, teorik ve uygulamalı araştırmalar yapabilme ve bunları geliştirme yetenekleri oldukça zayıftır. Bu sebeple, KOBİ'ler piyasada izleyici işletme olma durumunda kalmaktadırlar. Ülkemizdeki KOBİ'ler de yenilikler ve teknolojik gelişmeler karşısında yetersizdirler ve bütün bu gelişmeleri geriden takip etmektedirler (Çelik Göksu vd., 1997, s. 24). Türk KOBİ'leri geleneksel üretim metotları ile Türkiye pazarı için üretim yapmakta ancak birçok pazarda AB firmaları başta olmak üzere yabancı firmalar ile rekabet etmek zorunda kalmaktadır. Bununla birlikte, teknoloji düzeyleri Avrupa firmalarının çok altında kalmakta, genellikle modası geçmiş tasarımlar, verimsiz üretim metotları ve eski makine-ekipman kullanarak katma değeri düşük olan alt kalitede ürünleri üretmektedirler. Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ülkemizde teknoloji seviyesinin düşük olmasının başlıca nedenlerinden biri, yeni buluşların azlığıdır. AR-GE çalışmalarında özel sektör payı OECD ülkelerinde yüzde 65 civarındayken, ülkemizde bu, yüzde 35 seviyelerindedir. Üniversite-sanayi işbirliği zayıf, teknik ekipman da yetersiz olduğundan, proje fonları ve araştırma laboratuvarlarının geliştirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Bunların yanında, vergi teşviklerinden çoğunlukla büyük firmalar yararlanmakta, AR-GE ve yeni buluş çalışmalarında finansman zorluğu yaşanmaktadır. Rekabet baskısı ve yeni pazar arayışı nedenleriyle hissedilen teknolojik ihtiyaçlar, ülkenin mevcut yapısal koşullarında ekonomik talebe dönüşemediğinden ve bu ihtiyaçları karşılayıcı "know-how" hizmetleri sunan kesim ile tüketecek kesim arasında ticari bağlar gelişmediğinden, Türkiye'de piyasa mekanizmasının sonucu olarak teknoloji düzeyinin yükseltilmesi yoluyla rekabet gücü kazanımı ortaya çıkmamıştır (Akdeniz, 2005, s. 69).

Türkiye, Avrupa Birliği'nin stratejik hedefleriyle de uyumlu olarak, Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri ve desteklerinin ülke refahını artırmaya odaklanarak daha etkili olması için 2010 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya (GSYİH) oranını % 2'ye yükseltmeyi hedefleyen bir strateji oluşturmuştur. Ar-Ge'ye ayrılan kaynağın artırılmasının yanı sıra sanayi kuruluşlarının toplam Ar-Ge harcamalarındaki payının çoğunluğu oluşturması ulusal bir hedeftir. 2010 yılında Ar-Ge harcamalarının GSYİH'ye oranının % 2 ve özel sektörün Ar-Ge harcamalarındaki payının % 50 olması TÜBİTAK destek programlarının ortak hedefidir. KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı ile KOBİ'lerin sorunları aşabilmelerini sağlamak için yeni bir ürün üretilmesi, mevcut bir ürünün geliştirilmesi, iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi

35

konularında KOBİ'ler tarafından yürütülen 400.000 YTL bütçe ve 18 ay süre ile sınırlı ilk iki projenin TÜBİTAK tarafından desteklenmesi amaçlanmıştır (TÜBİTAK, 2011, s. 3). Yeniliklerin taşıdığı önem, Türk işletmelerinin uluslararası piyasalarda boy göstermeye başladığı son yıllarda açık bir şekilde anlaşılmıştır. Zira yeniliklere açık olmayan ve bu konuda başarılı olamayan bir işletme, uzun bir süre piyasada kalamamakta ve önünde duran büyüme imkanlarını değerlendiremeyerek faaliyetlerini nispeten küçük ölçeklerde devam ettirmeye mahkum olmaktadır.

Yeniliğin günümüz işletmeleri açısından taşıdığı önem, şu benzetmede güzel ve anlamlı bir şekilde dile getirilmiştir; "İşletmecilik aşağı doğru akmakta olan bir nehirde ters yönde kürek çekmeye benzer, durduğunuz an gerilemiş olursunuz" (Müftüoğlu, 1991, s. 199).

3.7.İhracat İle İlgili Sorunları

İhracatın ülke ekonomisi ve kuruluşlar yönünden büyük bir öneme sahip olduğu somut bir gerçektir. İhracat, ülke ekonomisinin gelişmesinde ve kalkınmasında önemli rol oynar. Bununla beraber ekonominin yeterli derecede ihraç edilebilir mal üretmesi; ihracatın gerçekleşmesi ve beklenen faydaların sağlanmasında kritik bir faktördür. Günümüzde ihracat, gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde, büyük ve küçük ekonomilerde ve hatta KOBİ'lerde dünya ticaretindeki gelişmeler ışığında önem verilen ve değişik ticaret geliştirme programları ile desteklenen bir faaliyet olarak görülmektedir (Akgemci, 2001, s, 25).

Küçük işletmelerin hedef pazarlarını sadece ülke içi ile sınırlamak yanlış olur. Dış kaynaklara bağımlılığı azaltabilmek için gerekli fonları elde etmenin en güvenli yolu ihracattır. Ülkemiz gibi kalkınmakta olan ülkeler için ihracat vazgeçilmez bir unsurdur. Bu yüzden özellikle böyle ülkelerde çeşitli tedbirler alınıp, teşvikler uygulanmaktadır (Küçük, 2007, s. 251).

İhracata yönelmiş firmaların ihracatlarını geliştirme kapsamında karşılaştıkları başlıca sorunlar arasında kalite kontrolü ve standardizasyon bulunmaktadır. Ayrıca fiyat- maliyet ilişkisini doğru kuramamaları da bir sorun kaynağıdır. Temelde, ihracatta KOBİ’lerin kronik sorunları, ihracat pazarlaması yönetimi düşüncesinin ve yaklaşımının uygulanamamasından kaynaklanmaktadır. KOBİ'lerin ihracat sorunları kendi arasında; "KOBİ'lerin ulusal ve işletme düzeyinde karşılaştıkları sorunlar" olarak iki farklı grupta ele alınabilir. (Akgemci, 2001, s. 25).

36

KOBİ'lerin İhracatta Ulusal Düzeydeki Sorunları

KOBİ'lerin ulusal düzeydeki sorunları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

-KOBİ'leri ihracata yöneltmek veya ihracatlarını geliştirmek için planlı bir strateji izlenmemesi,

-Küçük sanayi sektörünü geliştirmeyi ve bu sektörün ihracata katkısını artırmayı hedefleyen amaçların açıkça ortaya konmaması,

-Mevcut amaçların küçük sanayi sektörünün ihracatının geçekleştirilmesine yönelik olmaması,

-KOBİ'leri desteklemek için belirlenmiş bir hedef olsa dahi alınan önlem ve uygulamaların bu amaca uygun olmaması,

-KOBİ'ler için talep piyasasını koordine edecek bir kuruluşun olmaması, -İç piyasa şartlarının dış piyasaya göre daha cazip olması,

-İhracatta mevcut uygulamaların KOBİ'lerin aleyhine işlemesi, -Bürokratik engeller,

-Teşvik tedbirlerinin yetersizliği, -KOBİ'lerin organize olmamaları.

KOBİ'lerin İhracatta İşletme Düzeyinde Karşılaştıkları Sorunlar

KOBİ'lerin işletme düzeyinde karşılaştıkları sorunları; "ölçeklerinden kaynaklanan finansal sorunlar ve dış pazarda rekabet gücünü etkileyen sorunlar" olmak üzere iki ayrı yapıda incelenebilir.

KOBİ'lerin İhracatta Ölçeklerinden Kaynaklanan Finansal Sorunlar -İhracata yönelik üretimin finansmanı için kredi bulma zorluğu, -Ucuz ve kaliteli hammadde bulma güçlüğü,

-İhracat pazarlaması faaliyetlerinin sınırlı kaynaklar sebebiyle karşılanamaması, -Satış geliştirme, tanıtım faaliyetlerinin mali açıdan çok külfetli olması.

KOBİ'lerin İhracatta Dış Pazarda Rekabet Gücünü Etkileyen Sorunlar -Kalite düşüklüğü,

37

-Rakiplerin yeterince tanınmaması, -Hatalı pazarlama stratejileri,

-İhracat konusunda bilgi ve eleman eksikliği,

-İhracata yönelik üretim için kapasite yetersizliği, zor ve riskli olarak kabul edilen dış pazarlar konusunda psikolojik engeller,

-Ürünlerin ihracata uygun olmaması,

-Dış ticaret organizasyonlarının yeterince yardımcı olmaması.

Bu sorunlarla karşılaşan, Türk KOBİ’lerinin siparişe göre (fason) üretime yöneldikleri ve kendi markalarını yaratarak, kendi ürünlerini pazarlamada güçlük çektikleri görülmektedir. KOBİ’ler kendi markalarını yaratmadıkları ve kaliteli üretimi sağlayamadıkları sürece rekabette üstünlüğü yakalayamayacaklardır (Müslümov, 2001, s. 8).

2006 yılı Türkiye İhracatı sektörler açısından incelendiğinde sanayi sektörü içinde yer alan üç önemli ihracat kalemi “otomotiv sanayi ürünleri”, “diğer giyim eşyası” ve “diğer makine ve ulaşım araçları” olarak sıralanabilir. Türkiye’de KOBİ’ler bu alt sektörlerde büyük firmalara yan sanayi ve fason üretim şeklinde girdi sağlamaktadır. Döviz kurundaki gelişmelerin dış ticaret üzerine etkisi ampirik çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır. Bu etkinin yönünün pozitif veya negatif olduğu konusunda iktisatçılar ikiye ayrılmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucu elde edilen bulgular göstermektedir ki; ekonomilerde yaşanan konjonktürel dalgalanmalar ve belirsizlikler dış ticaret üzerinde hacim olarak azaltıcı etkide bulunmaktadır (Ay, Talaşlı, 2007, s. 6).

KOSGEB (2012) verilerine göre, KOBİ’lerin ihracata katılma payları %8-10 civarındadır.

3.8.Mevzuat ve Bürokrasi İle İlgili Sorunları

Günümüzde mevcut bürokratik yasal düzenlemeler Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin yapısını olumsuz yönde etkilemektedir. Gerek imalatta gerekse istihdamda büyük bir paya sahip olan KOBİ'ler karşılaştıkları formaliteler neticesinde kuruluş aşamasında birçok zorlukla karşı karşıyadırlar. Bu sorunlar şöyle özetlenebilmektedir (Üner, 1991, s. 15)

■ Yasal sınırlamalar,

■ Teşvik tedbirlerinin yetersizliği,

■ Destekleyici ve yönlendirici politikaların eksikliği,

38

■ Mali ve SSK mevzuatı (Sosyal güvenlik, kıdem tazminatı, vergi vb.)

■ Sağlıklı muhasebe kayıtlarının tutulamaması,

■ Yasal hakların savunulmaması,

■ Sanayi Odası vb. kuruluşlarla olan ilişkilerde karşılaşılan sorunlar,

■ Bürokratik işlemler, engeller ve gecikmeler,

■ Üniversite- küçük sanayi işbirliğinin geliştirilememesi vb. biçimde görülür.

Türkiye’de çok sık değişen mevzuat sistemi sadece KOBİ’leri ve büyük sanayicileri değil, iyi yetişmiş avukatları, mali müşavirleri ve yeminli mali müşavirleri de zor durumda bırakmaktadır. Mevzuatı takip etmek iş yapmaktan daha önemli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Toplumumuzda bilginin ekonomik değerler yaratmada, girişimcilikte ve başarılı bir işletmecilikte taşıdığı büyük öneme genellikle inanılmıyor. Başarılı olmak için –şayet yeterli paranız varsa bilgiye değil torpil, şans, cüret, tanıdık, politikacılarla ve devletle (bürokrasiyle) iyi ve etkili ilişkiler kurmaya ihtiyaç olduğuna inanılmaktadır. İktidar kimde ise ona yanaşmanın yeterli olacağı düşünülmektedir. Fakat bu konuda bazen başarılı olunsa da, en azından iktidar değişince sert bir tokatla yere yuvarlanılmaktadır. Memleketimizde iktidarın sık sık değişmesi de bu sürecin kısalması, tokadın daha bir etkili olması sonucunu doğurmaktadır (Müftüoğlu, 2007, s. 334).

AB’de KOBİ’lerin hukuki statüleri bakımından kooperatifleşme, şirketleşme biçiminde iki türlü seçenekleri bulunmaktadır.

AB’nin özellikle gelişmemiş bölgelerinde faaliyette bulunan KOBİ’ler karşılaştıkları sorunlar ve yapısal özellikleri itibari ile hammadde, iş yeri temini, kredi garantisi v.b. nedenlerden dolayı kooperatifleşme şeklinde birleşerek çalışmayı tercih etmektedirler (Baş, 2007, s. 16).

39

4.KOBİ’LERDE PAZARLAMA ANLAYIŞI VE SORUNLARI

Benzer Belgeler