• Sonuç bulunamadı

Önceki bölümlerde bahsedildiği gibi; Yunan ve Roma tiyatroları arasındaki en önemli farklardan birisi kaveanın inşasıdır. Yunan ve Helen tiyatrolarında kavea her zaman tepe üzerine konumlandırılmış, oturma yerleri sıraları çok düzenli bir şekilde araziye uyum sağlayacak şekilde oluşturulmuşlardır. Aynı zamanda iyi akustiğe sahip ve

dinleyicilerin kolay hareket edebileceği bir ortam yaratılmaya çalışılmıştır. Oturma yerlerinin sayısı arttıkça ‘‘analemmata’’ adı verilen taşıyıcı duvarların oluşturulması gerekmiştir

[ ]6

.

Modern Çağ’da kazılarak toprak yüzeyine çıkarılmış iki tiyatro örneği önem taşımaktadır. Birincisi güney İtalya’da bulunan Metaponto Tiyatrosu’dur. 1982 yılında mimari özellikleri yayınlanan tiyatronun formu 4. yy.’a aittir. Düz bir zemin üzerine çanak bentler oluşturularak inşa edilmiştir. Roma tiyatrolarında topoğrafik özelliklere bağlı kalınmadan inşa edilen ilk tiyatrolardan en önemlisi olarak kabul edilmektedir.

İkincisi batı Kıbrıs’da M.Ö. 300 yılında yapılan Ptolemies Tiyatrosu’dur. Tiyatro taş bir tepe üzerine oyularak yapılmasına karşın kenarları çanak bentlerden oluşturulduğu için bir kısmı araziden bağımsız yapılmıştır. Ancak diğer bir önemli özelliği ise orkestranın Roma tiyatrosundaki gibi yarım daire şeklinde olmasıdır. Skene yapısı M.Ö. 5. yy.’ın ortalarında ortaya çıkmıştır. İlk inşa edilen skenenin kontrol girişleri olarak kullanılan en az bir veya daha fazla açıklığı olduğu düşünülmektedir. Bu konsept Yunan tiyatrosunun peyzaja açılmasının ilk adımı oluşturmuştur

[ ]

6 .

Yunan tiyatrosu doğal çevrenin bir parçası olarak düşünülürken, Helenistik tiyatroda ‘‘proscenium’’ iki katlı olarak yapılmaya başlanınca tiyatro ve doğal çevre farklı konseptler olarak görülmeye başlanmışlardır. Tiyatrolar doğal ortamdan bağımsızlaşmaya başlamışlardır. Sahne evinin (skene) gelişmeye başlamasıyla birlikte ‘’proscenium’’ ile birleştirilip boyanmış dekorlarla süslenmiştir. Skene resimleri M.S. 4. yy.’a kadar mimari görünüşle birleştirilmemiştir. M.S. 4. ve 5. yy.’da skene resimleri doğal peyzajın betimlemesi olarak kullanılmamıştır. Bu resimler sahne evinin önüne yerleştirilen ahşap çerçevelerle korunmuştur

[ ]

6 .

Roma tiyatrosu zamanla potansiyel olarak kendi başına ayakta duran ve daha kompleks bir tasarımı bulunan bir strüktür halini almıştır. Romalı mimar ve mühendislerin tiyatrolar ve amfitiyatrolardaki kemer ve tonoz bilgisi oturma yerlerinin rahat bir şekilde yükseltilmesini sağlamıştır. Daha sonraları; Yunanlılardan farklı olarak Romalılar tiyatrolarını sahne ve oturma yerlerini birleştirerek düz alanlara inşa etmeye başlamışlardır. Daha geniş ve rahat alanlar inşa edilmeye başlanmış ve daha büyük mimari yapıların yapılmaya başlanması sayesinde tiyatroların içlerine daha fazla önem verilmesine yol açmıştır. Sahne yapısı bu sayede gelişmeye başlamıştır. Tiyatro içine yapılan mimari eklemeler sosyal alışkanlıkların da

gelişmesini sağlamıştır. Oturma yerleri birbirine daha bağlı yapılması kavea içindeki iletişimin artmasına ve tiyatroya olan ani giriş ve çıkışlara olanak sağlamıştır. Bu Yunan tiyatrolarında çok zor sağlanan bir durumdur ancak Romalılar ani yağan yağmura karşı oturma yerlerine yakın sığınaklara kaçabiliyorlardı. Çünkü ‘‘odea’’ lar dışında birçok tiyatronun çatısı açıktır ve tavanı bulunmamaktadır. Bu özelliklerinden dolayı başarılı Roma mimarları tiyatroları (yaklaşık %84’ü, bu miktarında %58’i kuzeye bakıyordur) güneye yönlendirmemişlerdir. Bazı zamanlarda tiyatro ve amfitiyatrolarda kullanılan çadır bezi veya geçici çatılar dinleyicileri yağmur ve güneşten korumuşlardır. Romalılar diğer ilgi alanlarında olduğu gibi ilk safhalarda yaptıkları yapıları aynen kopyalamak yerine sürekli geliştirmişlerdir. Yunanlılardan aldıkları birçok tiyatro örneğini kendi yapı elemanlarıyla genişleterek kendi zihniyetlerine daha uygun modeller üretmişlerdir

[ ]

3 .

Romalılar tiyatro yapımında beton kullanmışlardır. Bu teknik tiyatro yapımında bir devrim niteliğindedir. Bu devrim şehirleri ve kentsel yaşamı da geliştirmiştir. Roma tiyatroları Helenistik örneklerinin gelişmiş modelleridir. Mühendisliğin gelişmesi örneğin ‘’Opus Caementicium’’ kullanımı kendi başına ayakta duran bir kaveanın oluşmasını sağlamıştır. Bu nedenle, daha esnek bir yapı tipi oluşturulmuştur. Bu strüktürel elemanlarla birlikte tiyatrolarını daha düz alanlara ve farklı topoğrafyadaki arazilere kurabilmişlerdir. Böylelikle tiyatro ve arazi arasındaki ilişki azalmıştır. Böylece, Romalılar büyük toplulukları eğlendirmek için tiyatrolarını inşa etmeye başlamışlardır.

Küçük bir tepe çoğu zaman caveanın alt bölümlerini içine almak için yeterlidir. Doğal tepe inşa için verimli değil ise alt bölümüne ek bir alan kazılarak istenen satıh elde edilmiştir. Örnek olarak bu uygulama Caesarea’da bulunan tiyatrolarda yapılmıştır. Bu tiyatrolara arazinin dışarısından girmek için alt ve üst caveaları bölen eğrisel formdaki koridorlar kullanılmaktadır. Bu koridorlardan üst ve alt cavealara ulaşılmaktadır. Roma tiyatrolarının alt cavea inşasında büyük bir bölümünde genellikle doğal eğimden bir şekilde faydalanılmıştır.

Uzamsal planlama ve elde bulunan malzeme ve mimari yaratıcılığı oluşturacak çözümler pratik olduğu kadar orijinal ve verimli olmuştur. Tiyatrolar yerel taş, bazalt ve kireç taşından inşa edilmişlerdir. Mermer dekorasyon amacıyla kullanılmıştır. Beth-Shean ve Caesarea tiyatroları gibi örneklerde orkestra mermerden yapılmıştır. Bazı tiyatrolarda iki farklı taş çeşidi kullanılmıştır. Örnek olarak Beth-Shean Tiyatrosu’nda ana elemanları birleştiren alanlar bazalt, oturma ve sahne evi gibi yerler kireç taşından inşa edilmiştir

[ ]

6 .

Roma tiyatroları genel olarak seçilen arazinin peyzaj şekline göre inşa edilmiştir. Tiyatroların yerleşim ve yönlenişi üç farklı strüktürel tasarımın mevcut olduğunu göstermiştir

[ ]6

2.5.1. Sade Eğimli Tepe Kent Tiyatroları

Bu tiyatrolar genellikle kayalık bir eğime inşa edilmişlerdir. Romalılar farklı topoğrafyalar için inşaat çözümleri yaratmasına karşın, kesin olarak eğimli araziler seçmelerinin iki nedeni mevcuttur; birincisi ekonomik olmasıdır. Eğimli tepeler oturma yerlerinin arkasını dolduracak yerel taş malzemeye sahiptir. İkincisi ise Vitrivius’un tavsiye ettiği şekilde doğal eğime inşanın, inşaat açısı oluşturmadan daha tehlikesiz olduğudur. Bu tür eğime oturan tiyatrolara örnek olarak; Amman Roma Büyük Tiyatrosu, Um-Qais Kuzey Tiyatrosu ve Ürdün Al-Birketein Tiyatrosu gösterilebilir. Sepphoris, Sebaste, Philadelphia, Petra ve Wadi Sabra gibi tiyatrolarda kavea doğal tepe eğiminden oyulmuştur sadece yan kısımları tonozlar üzerine oturtulmuştur. Philadelphia’daki büyük tiyatroda kaveanın sadece orta kısmı taş eğimden oyulmuştur. Tiyatronun yan tarafları inşa edilmiştir. Legio Tiyatrosu doğal bir tepe eğiminin güneyine ve diğer bölümüde tepenin doğusuna yakın yerleştirilmiştir. Tiyatronun kaveası bu iki tepe arasındaki oval çöküntüye yerleştirilmiştir. Oval strüktür şekli hem tiyatro hem de amfitiyatro görevini alan bir strüktüre sahip olmayı sağlamıştır. Bu M.S. 2. ve 3. yy. Roma şehirlerinde alışık olduğumuz bir yaklaşımdır

[ ]6

.

2.5.2. Sade Düz Kent Tiyatroları

Yunanlılardan farklı olarak, Romalılar tiyatrolarını tepe eğimine yapmakla sınırlı kalmamışlardır. Bu sorunu çözebilmek ve düz alanlara tiyatro inşa edebilmek için kemerler, tonozlar, taşıyıcı duvarlar ve taş temeller bulmuşlardır.

Bu tür tiyatrolara en iyi örnek olarak Amman’da bulunan Odium Tiyatrosu’dur. Burada, şehrin planı tiyatronun inşasında çok önemlidir. Tiyatro forumun doğu kısmında şehrin batısına doğru yönlenmiştir. Tiyatronun arka kısmında destekleyici duvar olarak konstrüktif fonksiyona sahip 1.90m kalınlığında bir duvar bulunmaktadır. Bu tiyatronun üst kısımlarını ayakta tutan tonoz şeklinde odacıklar bulunmaktadır. Bu odacıklar giriş ve çıkış problemini çözmek ve hareket kolaylığını sağlamak için yerleştirilmişlerdir.

Strüktürel açıdan incelenen tiyatrolardan birisi olan Bosra Tiyatrosu, tamamen düz bir zemin üzerine inşa edilmiştir. Tüm oditoryum birbiriyle kesişen yarım daire şeklinde tonozlardan oluşan koridorlar sisteminden inşa edilmiştir. Üç kata kadar

çıkabilen bu alt yapı sayesinde caveanın üç yatay bölümünü oluşturan sanal bir eğrisellik oluşturulmuştur. Bu batı Roma tiyatrolarında uygulanan yaygın bir strüktürel sistemdir

[ ]6

.

2.5.2. Yarı Eğimli Tepe Kent Tiyatroları

Bu tür tiyatroların konstrüksiyonu iki parçadan oluşmaktadır; alt yarı taş bir eğime, üst yarı düz bir alan üzerine oturtulmuştur. Burada doğal eğim alt kaveayı desteklerken, üst kavea bazalt ve kireç taşı kemerlerle desteklenmiştir. Örnek olarak; Umm-Qais Batı Tiyatrosu, Jerash Kuzey ve Güney Tiyatrosu ve Suriye’de bulunan Shahba Tiyatrosu verilebilir. Bu tür tiyatrolar, tiyatroların üst kısımları tutan ve dolaşımı sağlayan taş odacıklar ve mahzenlerden oluşmuşlardır. Bazı Sepphoris, Pella, ve Gerasa (güney tiyatrosu) gibi tiyatrolar basamaklı eğimler üzerine kurulmuştur, sadece alt değil üst kaveanın da bir bölümü doğal eğime oturtulmuştur. Üst kaveanın yüksek bölümleri daha sonra sanal bir eğime oturtulmuşlardır. Bu odacıklar dışarıdan bir duvarla çevrelenip, dışarıdan seyirci giriş çıkışlarını göstermektelerdir. Ayrıca tiyatronun üst kısımlarını desteklemede kullanılmaktalardır. Genellikle bu duvar içeriden girişlere sahipdir, giriş kotlarının tiyatro dışının giriş kotuyla uygun olmasına dikkat edilmiştir. Bu Um-Qais Tiyatrosu’nda oldukça açık görülmektedir. Şekil 2.10’da Wadi Sabra yarı eğimli kent tiyatrosunun kesit çizimi gösterilmektedir

[ ]

6 .

Şekil 2.10. Wadi Sabra yarı eğimli kent tiyatrosu

[ ]

6