• Sonuç bulunamadı

Anadolu Türk Sanatında ve Ġslam Sanatında At Tasviri

2.1. Türk Halk ve Sanat Kültüründe At

2.1.3. Sanatta At

2.1.3.5. Anadolu Türk Sanatında ve Ġslam Sanatında At Tasviri

Selçuklu kültür ve sanatı, ġamanizm, Manihaizm ve Budizm gibi inanç sistemlerinden Ġslam dinine geçiĢi gösteren ve maddi niteliklerden, manevi niteliklere doğru değiĢen özellikler göstermektedir. Ġslam felsefesinin ıĢığı altında hayali ve sembolik bir düĢünceden geliĢen ve insan deneyi üstünde kalan, doğru bilgilerle kristalleĢtirilmiĢ, Tanrı kavramına varan bu anlayıĢ; geçici dünya özelliklerine antinaturilist bir yaklaĢım getirmiĢtir (Hasra, 1996, s.32).

37

Orta Asya kazılarından çıkan hayvani üslupta süslemeli ve muhtelif madenlerden meydana getirilmiĢ figürlerin plastik değerleri sanat geleneği bakımından Selçuklular devri maden iĢlerinde görülen benzer üslupların kaynaklarına dair bilgi verir. Orta Asya Hunlarında olduğu gibi Selçuklular zamanında da atlar, at güreĢleri sahnelerinin iĢlendiği görülür. Türk süsleme sanatında at kültürü ile ilgili sahneler Selçuklu devrinde maden ve diğer sanatlarda baĢlıca süs konusu olduğu bilinir (Kerametli ‟den aktaran Hasra, 1996, s.34). TaĢ malzemenin değerlendirildiği Anadolu Selçuklu mimarisinde, alçı saray dekorlarında kullanılmıĢtır. Bu alçıların figürlü oluĢu dikkati çeker. Atlı av sahnesinin iĢlendiği bir pano baĢarılı bir örnektir. Saraydan bir avcı, avcının arkasında ava uğur getiren melek, atın altında da tazı köpeği dikkat çeker. Kabartma aslan baĢına benzer maskelerle bezenmiĢ sütun baĢlıklarının taĢıdığı sivri kemer içine yerleĢtirilmiĢtir ( Enginsoy‟dan aktaran Hasra, 1996, s.49).

Resim 28. Selçuklu alçıdan yapılmış süsleme

Selçuklu devri madeni eserlerinden, Topkapı Sarayı Müzesinde sergilenen çelikten dökülmüĢ saplı aynanın önemi büyüktür. Aynanın üzerini süsleyen figürler alçak kabartmadır. Çelik aynanın ortasında bulunan madalyonda doğan kuĢu ile avlanan, atlı avcı kompozisyonu ile süslenmiĢ madalyonun etrafı birbirini kovalayan hayvan figürlerinden oluĢan bir friz dolanmaktadır. Doğan kuĢu ve pars ile av sahneleri Orta Asya kökenli kompozisyonlardır ( Erginsoy‟dan aktaran Hasra, 1996, s.64).

38 Resim 29. Selçuklu devri, hayvan

figürlü ayna

Resim 30. Selçuklu Dönemi Türk atlı tiplerinden bir bağ evi freski. Bir elinde atmaca, ya da Ģahin tutan bu atlının belinde, üzeri madeni plakalarla süslü sarkıntılı bir kemer görülmektedir.

39

Resim 31. Varka ve Gülşah mesnevisinden, Selçuklu minyatür ekolünün en eski örneklerinden. Harp sahnesi ve savaĢanlar

Resim 32. Varka ve Gülşah Mesnevi‟sinden haçlı savaşlarını

gösteren minyatür, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

40

Resim 34. Varka ve Gülşah mesnevisinden, Selçuklu minyatürü

Resim 35. Selçuklu at resmi; Kubadabad Sarayı‟ndan, Karatay Medresesi Konya

Resim 36. İç- Asya‟nın en eski geleneklerinin açık hatlarıyla çizilmiĢ bir minyatür.

41

Biz dünya görüĢlerinin kendine özgü sanatlarını da birlikte getirdiklerini biliyoruz. Ancak dünya görüĢlerini yansıtan sanatlar, bütün unsurlarıyla yeni olarak ortaya çıkmaz. Turani (1992, s.325)‟nin belirttiği üzere “nasıl Hristiyanlık sanatı, Grek-Roma sanatının ögelerinden yararlanmıĢ, fakat kendine özgü bir bütüne gitmiĢse, Ġslam sanatı da temeldeki görüĢe uygun esasları muhafaza ederek, çevrenin kendine peĢin olarak sağladığı teknik ve bölgesel malzemelerden yararlanmıĢtır”.

Ġslamiyet‟in ilk yıllarında resim yasağı olmamakla birlikte, Ġslam resim sanatı Geç- Abbasiler devrinde oluĢmaya baĢlamıĢtır. Kitap resimlemesi Ģeklinde baĢlayan bu eserler Hariri‟ye ait Makamat ve Kelile ile Dimne bulunmaktadır. Moğollar‟ın Bağdat‟ı istilasıyla sanatın ağırlığı Ġran‟a yönelmiĢtir. Ġran‟ın ulusal destanı ġahname ve Miraçname adlı eserlerde dini konular, at üzerinde yapılan savaĢlar resimlenmiĢtir. En önemli sanatçılardan ReĢidettin‟in Cami-üt Tevahir adlı yazmasında, Hint Dağları ve Atlılar konulu resimler önemli minyatür eserlerdir.

Yine Abbasiler döneminde yazılan ve veterinerlikle ilgili bilgiler ve minyatür resimler içeren Kitap al-Baytara adlı eserde yer alan bir minyatürde atla ilgili bilgiler de yer almaktadır (ĠpĢiroğlu, 1973, s.137, Tansuğ, 1992, s.137-139).

Moğollar zamanında Ġslam resmi ilerleme kaydetmiĢtir. Ġslam sanatında Varka ve GülĢah adlı aĢk hikâyesini anlatan eserin minyatürleri Türk-Moğol resim sanatının özelliklerini yansıtmaktadır. Diyarbekirli (1972, s.161) ‟nin belirttiği üzere “Hazine 841‟de kayıtlı Varka ve GülĢah mesnevisinde, Selçuklu minyatür ekolünün en eski örnekleri bulunmaktadır. Bu örneklerden birinde atın terini almak üzere sırtına vurulmuĢ çul tıpkı hunlarda olduğu gibi hayvan figürü ile süslenmiĢtir”.

42 Resim 37. Selçuklu devri, atlar

43 Resim 39. Camiüt Tevarih, Azgın Atlar,

XVII. yy. baĢı

44 Resim 41. Saray Albümü, Moğol Atlısı, XVII. yy

Osmanlı Ġmparatorluğunda Fatih Sultan Mehmet‟in çabaları ile Ġslam sanatı geliĢme göstermiĢtir. Osmanlıda resim sanatı ve sanatçısı, Fatih Sultan Mehmet‟in ünlü nakkaĢları toplayıp sarayın duvarına resim yaptırmasıyla önemli ölçüde destek kazanmıĢtır. Fatih Sultan Mehmet, savaĢçı ve mücadeleci kiĢiliğine sanatsever kiĢiliğini de eklemiĢtir. Fatih dönemindeki bu geliĢimi daha sonraki hükümdarlar tarafından aynı derecede rağbet görmemiĢ ve gerileme göstermiĢtir. Ancak Kanuni döneminde yine büyük bir geliĢme kaydedilmiĢtir (Aslanapa, 1993, s.197).

Bu dönemde Ġslam sanatının Rönesans sanatına ulaĢması hedeflenmiĢtir. Surname, Hünername, Menzilname gibi eserler dönemin anlayıĢını yansıtmaktadır. O dönemlerde daha çok minyatür sanatı göze çarpmaktadır.

17.yy arĢivlerde birçok minyatür olmasına rağmen, bunların kimlere ait olduğu genelde bilinmemektedir. Bilinenler ise, Matrakçı Nasuh ve Levni‟dir. Aynı zamanda bir tarihçi ve matematikçi olan Nasuh‟un kendine özgü, dekoratif ve renkçi çizgileri dikkat çeker.

45

II. Murat zamanındaki Minyatür Sanatçısı NakkaĢ Osman Surname ve Hünername adlı eserlerinde hayvan ve insan hareketlerine önem vermiĢtir. Genelde minyatür resimlerinin konusunu askeri ve sivil hayat oluĢturduğu için at figürü sıkça kullanılmıĢtır (Tansuğ, 1992, s.150, ĠpĢiroğlu, 1972, s.130).

NakkaĢ Osman‟ın tüm eserleri ülkemizde bulunmaktadır. Resimlediği Surname adlı el yazmasındaki resimler, II. Murat çağının sosyal ve ekonomik yaĢantısını canlandırmaktadır. Turani (1992, s.667)‟nin belirttiği üzere “bir kompozisyon ressamı olan NakkaĢ Osman minyatür eserlerinde açıkça ön plana çıkar. NakkaĢ Osman‟ın peyzaj içinde yer alan figürlerin birbirlerini kestiklerini, hayvan ve insan hareketlerine önem verdiği anlaĢılmaktadır. Bu hareket anlatımının mimariye paralel olarak canlandığı görülmektedir. NakkaĢ Osman‟ın Hünername eserindeki çizimleri de bu özellikleri ile dikkat çeker”.

Resim 42. Yavuz Sultan Selim Kaplan avlıyor. NakkaĢ Osman, Hünername

46 Resim 43. Kanuni Sultan Süleyman

Avlanıyor. Hünername

47 Resim 45. Sultan II.Beyazid avlanıyor, Silsilename

48 Resim 47. Nakkaş Osman, Hünername

Minyatürlerinden,1471

Resim 48. Nakkaş Osman, Hünername,

49 Resim 49. Nakkaş Osman Hünername

Minyatürlerinden,1470

BaĢbuğ (1990, s.123)‟un belirttiği üzere “NakkaĢ Osman‟ın minyatürlerindeki atlar sade ve gerçeğe yakın çizilmiĢlerdir. Hünername eserinde fon ikinci planda at tasvirleri ise ön planda özenle ele alınmıĢtır. Eserlerinde kendine özgü renklerle ele aldığı mavi atlar daha sonra Levni‟nin de dikkatini çekmiĢ ve eserlerinde kullanmıĢtır”.

50

Osmanlı Ġmparatorluğu Döneminde yapılan ve XVII.yy da yapıldığı tahmin edilen bir minyatürde bir at üzerinde ok atan süvari canlandırılmaktadır. Bu minyatürün kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir ve minyatür yansıttığı gözlem gücü ve hareketlerin doğru ifadesiyle klasik Türk resim sanatının olgun dönemini yansıtmaktadır( Turani, 1992, s.322).

Resim 51. At Üzerinde Ok Atan Süvari, XVI. yy

51

Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılan saray albümlerinde at ve at figürleri çok sık kullanılmıĢtır. Fatih döneminde yapılan Fatih Albümünde çokça hayvan tasviri bulunmaktadır (Tansuğ, 1992, s.150).

Bu tasvirlerin sahiplerinden Mehmed Siyah Kalem olarak tanınan ressam, ortaya koyduğu garip hayvan formları ve ilginç tiplemeleriyle resim sanatı içinde ayrı bir öneme sahiptir. Fatih albümü derlemesi bu anlamda önemli bir belgedir. ÇeĢitli çevre ve dönemlerden gelen eserlerin arasında yer alan bu resimlerdeki figürler, belli bir hacim değerine sahiptir. Koyu ve az sayıda renk kullanılarak yapılmıĢtır. Resimlerin bazıları ipek bazıları kaba Çin kâğıdına yapılmıĢtır. Bu resimlerde kuvvetli bir Çin sanatı etkisi egemendir. Ancak Çin resimlerinde görülmeyen varlık ötesi figürlerin, bu ressamın eserlerinde yer alması ressamın ve eserlerinin gizemini arttırmaktadır. Bu eserlerdeki atların anatomik ayrıntıları da ilgi çekicidir. Mehmet Siyah Kalem‟in yaĢadığı devir bilinmemekle birlikte sarayda bulunan eserlerden yola çıkarak, Fatih Sulatan Mehmet döneminin sanatçısı kabul edilmiĢtir.

52

Resim 54. Mehmed Siyah Kalem, Topkapı Sarayı, XV. Yy

53

Resim 56. Mehmed Siyah Kalem, Topkapı Müzesi, XV. yy

18.yy‟ın Lale devrinde Surname adı verilen ve hala Topkapı sarayında bulunan bir el yazmasının bir nüshasındaki resimler, çağın önemli Ressamı Levni‟ye aittir. Büyük bir desinatör olan Levni, çizdiği canlıların karakterlerini yakalayan bir ressamdır. Cansızlar ise zarif hareketler içerisinde verilmiĢtir. Dikkatli gözlemciliği ise eserlerinde okunur. Denilebilir ki Levni, Türk Resim sanatında üstün kompozisyon özelliklerini, zarafeti ve renk dengesini bir arada yakalamıĢ nadir sanatçılardandır.

Sanatçının bir süvariyi canlandırdığı resmi en önemli eserleri arasındadır. Bu resimdeki süvari ve atın hareketlerinin doğruluğu, sanatçının gözlem gücünü yansıtmaktadır (Turani,1992, s.667).

54

Resim 58. Levni, Mızraklı bir Osmanlı Atlısı

Kanuni Sultan Süleyman dönemi, Osmanlı minyatür sanatında pek çok yeniliğin denendiği bir dönemdir. Bu yenilikler arasında, tarihi olayları saptama anlayıĢının Ģehnamecilik adıyla resmi bir görev halini alması da vardır. Bu anlayıĢ içinde tarihi olaylar yazma olarak kayda geçirilmiĢ, bir yandan da resmedilmiĢtir. Devletin savaĢları, seferleri, tahta geçiĢleri, yabancı elçi kabulleri, bayram kutlamaları, bazen de sultanın yalnızca tek bir seferi dahi ele alınmıĢtır.

1700‟lerden itibaren ise Batı‟nın ve Batılı sanatçıların etkisi Saray içine ve Ġslam sanatlarına etki etmeye baĢlıyor ve Osmanlı devletinin kendine özgü kültürü yavaĢ yavaĢ söner.