• Sonuç bulunamadı

Yerel yönetimlerde kontrat yöntemi ABD’de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Amerika, kontrat kullanımına 1900’lü yılların başlarından itibaren özelikle ulaşım ve enerji üretimi alanlarında başlamıştır. 1955’ten sonra da federal hükümetin A76 programı, hükümetleri ticari olarak mevcut hizmetler için devamlı olarak kontrat yapmaya zorunlu tutmuştur. Eyalet hükümetleri dinlenme ve park hizmetleri, çevre koruma, sosyal hizmetler, istihdam ve eğitim programları ve kamu taşımacılığı gibi alanlarda kontrat kullanmışlardır (Domberger & Rimmer, 1994: 444).

Amerika’da belediye hizmetlerinde kontrat kullanımı, 1960’ların sonu ile 1970’lerin başında daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. 1970’lerin sonlarında artan enflasyon oranı, 1980’lerin başında bunu izleyen durgunluk ve Reagan yönetimi döneminde belediyelere yapılan mali yardımdaki kesintiler, seçmenlerin artan hizmet talepleri belediyeleri zor duruma sokmuştur. Bu durum karşısında belediyeler, mahalli hizmetleri daha etkili ve verimli yürütmenin çözüm yollarını aramaya başlamışlardır. Bu gelişmeler sonucu Amerika’da belediye hizmetlerinin yürütülmesinde kontrat yöntemi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (Köksal, 1993: 77).

ABD’de yerel yönetimleri özelleştirmeye iten önemli faktörler şu şekilde sıralanabilir (Köksal, 1993: 79–80):

— 1985 yılında yürürlüğe giren “Denk Bütçe ve Acil Bütçe Açığı Denetimi” adlı yasa, mahalli idarelerin ve federe devletlerin bazı sorunlar yaşamasına neden olmuştur. Bu durum yerel yönetimlerin özelleştirmeye daha ılımlı bakmasına katkıda bulunmuştur.

— Kamu kesiminde çalışanların ücretlerinin yüksekliği hizmetlerin maliyetlerinin artmasına yol açmıştır. Özel sektörün aynı hizmeti daha az maliyetle

geçekleştirdiğini gören belediyeler, maliyet tasarrufu sağlamak amacıyla özelleştirmeye yönelmişlerdir.

— Halkın fazla vergi vermek istememesi, buna karşın etkin ve kaliteli hizmet talep etmesi, yerel yönetimleri özelleştirme yönünde harekete geçirmiştir.

— Üretkenliği artırması ve hizmet kalitesini geliştirmesi de, yerel yönetimleri özelleştirmeye yöneltmiştir.

— Federal devlet özelleştirmeyi bir politika olarak benimsemiş ve özelleştirme için bazı teşvik ya da baskı uygulama yoluna gitmiştir.

— Vergi sisteminde var olan yatırım kredileri, yıpranma payı indirimi gibi vergi yükünü azaltan faktörler de özel sektörün kamu hizmeti üstlenmesinde teşvik edici rol oynamıştır.

1995 yılında Amerika’da belediyelerde özelleştirme üzerine Dilger, Moffett ve Struyk (1997: 22) tarafından bir çalışma yapılmıştır. Özelleştirme yöntemi olarak kontrat yönteminin yaygın olarak kullanıldığı belediyeler üzerinde yapılan çalışma Amerika’daki kontrat kullanımı hakkında bize önemli ipuçları vermektedir. Amerika’nın en büyük 100 şehrinin 66’sında en çok özelleştirilen 10 belediye hizmeti ile ilgili araştırma sonuçları şu şekildedir:

Şehir sayısı Yüzde Araç bakımı 53 % 80 Çöp toplama hizmeti 33 % 50 Bina güvenliği 32 % 48 Yol yapımı 26 % 40 Ambulans hizmeti 24 % 36

Boyama hizmeti 23 % 35 Sokak aydınlatma hizmeti 17 % 26 Uyuşturucu/Alkol Tedavi 16 % 24 İşsizlik ve Eğitim 16 % 24 Yasal Hizmetler 16 % 24

Yukarıda görüldüğü gibi en çok özelleştirilen on hizmet arasında ilk sırayı % 80 oranla araç bakım hizmeti almıştır. En çok özelleştirilen on hizmet arasında en son sırada ise % 24 oranla yasal hizmetler yer almaktadır. Bu anket sonuçları 1982, 1988 ve 1992 yıllarında ICMA (International City/County Management Association) tarafından yapılan araştırmalarla benzer nitelikler göstermektedir (Zumpano, 2003: 103).

ICMA’nın araştırmalarında, anketi cevaplayanlara, şehirlerindeki

özelleştirmenin boyutunu gösteren sorular sorulmuş ve belediye hizmetlerinin özelleştirilmesindeki en kapsamlı bilgi kaynağına ulaşılmıştır. Fakat bu araştırmalar, Dilger, Moffett ve Struyk’ın yürüttüğü araştırmalardan farklı olarak şehirlerin

özelleştirme tecrübelerindeki memnuniyet derecesini belirleme ve hangi

özelleştirmelerin hizmet dağıtım maliyetleri ve hizmet kalitesi üzerinde etkili olduğu gibi, şehirlerin özelleştirme tecrübelerindeki bazı nüansları keşfetme girişiminde bulunmamışlardır. Ayrıca Amerika’nın en büyük şehirlerindeki özelleştirme faaliyetlerine odaklanmak yerine araştırmalarına değişken nüfuslu şehirleri dâhil etmişlerdir (Dilger, Moffett ve Struyk, 1997: 21).

Dilger, Moffett ve Struyk, Amerika’nın çok nüfuslu şehirlerinde yaptıkları çalışmalarında, belediyeleri özelleştirmeye iten en önemli faktörleri beş hizmet kategorisinde tespit etmeye çalışmışlardır. Bu hizmet kategorileri Tablo 2.5.‘te görüldüğü gibi kamu hizmeti, sağlık/sosyal hizmetler, halk sağlığı, park/rekreasyon

kültür ve yardımcı hizmetlerden oluşmaktadır. Tablo 2.5.‘te görüldüğü gibi belediyeleri özelleştirmeye iten en önemli neden maliyet tasarrufudur. İkinci önemli neden ise kaliteli hizmet sunumu sonucu hizmetin gelişeceği düşüncesidir. İşsizliği azaltır, sınırlı sorumluluk sağlar, becerikli işgücü gibi nedenler de büyük oranlarda olmasa da belediyeleri özelleştirmeye iten nedenler arsında ilk sıralarda yer almaktadırlar.

Tablo 2. 5. Hizmetlerin Özelleştirilmesindeki En Önemli Nedenler

Hizmetler

Maliyetler

Azalır Hizmet Gelişir

İşsizlik

Azalır Sınırlı Sorumluluk Yeteneksiz İşgücü

Kamu Hizmeti 32 14 0 0 2 Sağlık / Sosyal Hizmetler 13 10 0 0 4 Halk Sağlığı 17 14 3 3 1 Park/Rekreasyon Kültür 16 12 4 4 3 Yardımcı Hizmetler 25 5 1 1 2 Toplam 103 55 8 8 12

( Kaynak: Dilger, Moffett ve Struyk, 1997: 24)

Yukarıda da dile getirdiğimiz gibi belediyeleri özelleştirmeye iten ilk neden maliyet tasarrufu, ikinci neden ise kaliteli hizmet sunumu sonucu hizmetin gelişeceği düşüncesidir. İki neden de birbiriyle yakından ilgilidir. Özelleştirmede temel amaç maliyet tasarrufu ile birlikte gelen kaliteli hizmet sunumudur. Bazı araştırmacılar maliyet tasarrufunun ancak hizmetin kalitesinin düşmesi sonucu olabileceğini, aynı anda hem maliyet tasarrufu sağlayıp hem de hizmet kalitesini artırmanın mümkün olmadığını iddia etmektedirler. Bazıları ise böyle bir iddianın gerçekçi olmadığını

rekabet sayesinde hem maliyet tasarrufu sağlayıp hem de hizmetin kalitesini artırmanın mümkün olduğunu iddia etmektedirler. Bu tartışmaya cevabı ise ancak özelleştirmeden elde edilen geri bildirim sonucunda verebiliriz. Bu noktada dikkatleri Dilger, Moffett ve Struyk’nın en çok özelleştirilen on hizmette yaptıkları memnuniyet oranını ölçen çalışmaları çekmektedir. Bu çalışma ile belediyelerde özelleştirme tecrübesinden memnun kalınıp kalınmadığı ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Tablo 2. 6. En Çok Özelleştirilen 10 Hizmete Yönelik Memnuniyet Oranları

Hizmetler Ç ok M em n un O lan lar M em n un O lan lar Ç ek im se r M em n un O lm ayan lar H M em n un O lm ayan lar O ran Araç Bakım 6 30 12 3 0 3.76 Çöp Toplama 9 16 4 1 0 4.10 Bina Güvenlik 0 15 11 2 0 3.46 Yol Yapımı 3 18 2 1 0 3.95 Ambulans 4 12 8 0 0 3.83 Boyama 4 13 4 0 0 4.00 Sokak Aydınlatma 5 8 2 0 0 4.33 Uyuşturucu/Alkol Tedavi 1 7 7 0 0 3.33 İşşizlik ve Eğitim 2 7 7 0 0 3.43 Yasal Hizmetler 1 9 4 0 0 3.78 5* Çok Memnun

( Kaynak: Dilger, Moffett ve Struyk, 1997: 23)

Tablo 2.6 ‘da görüldüğü gibi kontrat yapılan hizmetlerden hiçbiri tam puan (5) alamamıştır. Diğer bir ifadeyle bütün hizmetlerden çok memnun olduğunu ifade eden hiç kimse yoktur. Çöp toplama, sokak aydınlatma ve boyama hizmetleri memnuniyet açısından 4 üzeri puanlar almışlardır. Bu oran, hizmetlerden memnun olduklarını

göstermektedir. Yol yapımı ve ambulans hizmetleri orta derecede memnun edici bir puana sahiptir. Uyuşturucu/alkol tedavisi, işsizlik ve eğitim hizmetleri ise çekimser grubunda yer almışlardır. Hizmet alanlarının hiçbirinden hiç memnun olmayan kişinin olmaması da önemli bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.2.1. Amerika ve İngiltere’deki Kontrat Uygulamaları

Arasındaki Temel Farklar

ABD’deki kontrat yöntemi uygulamaları ile İngiltere’deki kontrat yöntemi uygulamaları arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkları Lovery şu şekilde tespit etmiştir (Lovery, 1995: 124):

1- Kamu ve özel sektör arasındaki rekabet açısından bakıldığında İngiliz yerel yönetimleri kontrat yaparken özel sektörle rekabette kendi işgüçlerinden oluşan takımları desteklemekte iken ABD, çoğunlukla yüksek kâr profilli firmaları tercih etmektedir.

2- İngiltere’de yerel yönetim hizmetleri bütün olarak özel sektöre devredilirken ABD’de hizmete ilişkin unsurların bir kısmının kontrolünü yerel yönetimler ellerinde tutmaktadırlar.

3- ABD’de yerel yönetimler, hizmet sunumunda daha çok aile şirketi olarak nitelendirebileceğimiz küçük şirketlerden yararlanmayı tercih ederken İngiliz yerel yönetimleri hizmet sunumunda büyük firmalardan yararlanmayı tercih etmektedirler.

4- ABD’de ihalelere konu olan hizmetler daha çok çöp toplama, temizlik gibi ileri düzeyde teknoloji ve vasıflı işgücü gerektirmeyen hizmetlerden oluşmakta iken, İngiltere’de söz konusu hizmetler profesyonel nitelikteki hizmetleri de içine alacak şekilde genişleme eğilimindedir.

5- Yönetim birimleri arasındaki sözleşmeler ABD’de yaygınken İngiltere’de söz konusu uygulama yasalarla sınırlandırılmıştır. İngiltere’de bir yönetim birimi ancak kaynak fazlalığına sahip olduğu ve gerektiği durumlarda bir başka yerel yönetim birimine ait hizmet sunumu gerçekleştirebilmektedir.

Benzer Belgeler