• Sonuç bulunamadı

A. II MEŞRUTİYET DÖNEMİ TARİH YAZARLARI

2- Ali Seydi ve Tarih Eğitimi

1870 yılında Erzincan’da doğmuş olan Ali Seydi Bey, 1891 yılında Mülkiye’den mezun olmuştur. Hakkında verilen bir jurnal sebebiyle Bağda’a sürgün edilmiş, oradaki İdadilerde öğretmen olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda devlet tarafından Bağdat’ta yaşayan kabileler arasındaki sorunları çözmek üzere vazifelendirilmiş ve bunda da muvaffak olmuştur. 1909 yılında Tarih-i Osmani Encüme’ninin daimi üyesi olan Ali Seydi Bey, çoğunluğu mektep kitabı olmak üzere 90’a yakın eser kaleme almıştır.

Ali Seydi Bey, hazırladığı sözlükler ve okullar için yazmış olduğu ders kitapları ile tanınmaktadır. Eserleriyle Türk eğitim ve fikir hayatına önemli

162 Ali Reşat, ‘’Mekteplerde Tarih Dersi’’, s.54. 163 Mehmet Kaan Çalen, İkinci Meşrutiyet..., s.246.

hizmetlerde bulunmuş olan Ali Seydi Bey, Meşrutiyet aydınlarının hemfikir oldukları maarif teşkilatının düzenlenmesi gerektiği hususunda önemli çalışmalara imza atmıştır. Ali Seydi Bey’in yazdığı ders kitapları bilhassa II.Meşrutiyet sonrası dönemlerdeki farklı seviyelerdeki devlet okullarında okutulmuştur. Bunların bir kısmı Fransızca’dan tercümedir. Bir kısmı da müşterek olarak kaleme alınmıştır. 164

Ali Seydi Bey ilerlemek için batının ilim ve tekniklerinden süratli bir biçimde yararlanmak gerektiğini düşünmektedir. Bunun için de yegane yol kültür seviyesini yükseltmektir. Ali Seydi Bey eğitim seviyesini yükseltmek gayesiyle irili ufaklı 90 adet eser kaleme almıştır. Dil meseleleriyle de ayrıca alakadar olan Ali Seydi Bey, birçok lügat çalışmasına imza atmıştır. Ali Seydi Bey alfabe değişikliğine de karşıdır. Bunun doğuracağı olumsuz sonuçları içeren bir risale de kaleme almıştır.

165

Hükümet-i İslamiye Tarihi eseri yazarın en önemli eserlerinden birisidir. 10 cilt olarak hazırlanan eserin yalnızca birinci cildi neşredilebilmiştir. Bu eserde ‘tarih

hakkında birkaç söz’, ‘tarihin taksimi’, ‘tarihin me’haz ve muavinleri’, ‘Res-i tarih’, ‘Tarih’in Seyr ü Terakkisi’ başlıklı beş kısımdan oluşan bu cilt önemli bilgiler ihtiva

etmektedir. Bu çalışmada Adem’in yaratılışı, Nuh tufanı ve sonrasından bahsedilirken cahiliye dönemi ve Hz. Muhammed’in hayatından da bahsedilmiştir. Büyük boy ve 286 sayfa olan kitapta resim ve haritalar da yer almaktadır. 166

Yazarın diğer eserleri, ‘Sokullu Mehmet Paşa’, ‘Alemdar Mustafa Paşa

yahut Tarih Tekerrürden İbarettir’, ‘Tarih-i islam’ (Ali Reşat ile birlikte), ‘Tarih-i İslamdan birkaç yaprak: Aşere-i Mübeşşerenin Terceme-i Ahval ve Menakıbı, Tarih- i Umumi’ (Ali Reşat ile birlikte), ‘Mekatib-i idadiye Şakirdanına Mahsus Devlet-i Osmaniyye Tarihi’ (633 sayfa olan bu eser daha sonraları sultanilerin programına

uygun hale getirilmiş ve yeniden düzenlenerek 334 sayfalık birinci cildi basılmıştır.)167

164 Ömer Faruk Köse, ‘’Tarih Öğretmek İçin Tarih Yazmak-Ali Reşat ve Ali Seydi’nin Tarih-i

Umumisi’’, Toplumsal Tarih, 24 Nisan 2014, s.23.

165 DİA, ‘’Ali Seydi Bey’’, C.2,s.443. 166 DİA, ‘'Ali Seydi’’, s.444.

Ali Seydi’nin çeşitli gazetelerde yayınlanan makaleleri arasında 1921 yılında İkdam gazetesinde yayınlanan ‘Osmanlı Teşkilat ve Teşrifatına Ait

Makaleler’ daha sonra ‘Teşrifat ve Teşkilatımız’ ismiyle derlenerek bir kitap haline

getirilmiştir. Bu eser ciddi bir neşir olmaktan uzaktır ve sadeleştirilmiştir. Bu çalışmaya Ali Seydi Bey’in farklı konulardan oluşan çeşitli makaleleri de ilave edilmiştir. Kitabın ikinci bölümü ise neşreden kişinin (N.Ahmet Banoğlu) ‘Harem

Teşkilatı ve Teşrifatı’ adı altında esere nakledilen bir kısmı da daha önce yayınlanan ‘Tarih Dünyası’ adlı dergide çıkmış bulunan yazılardan meydana gelmektedir. 168

Sicill-i Ahval defterinde belirttiğine göre Usul-i mesaha ve tayini mesafe Hall-i mesail adlarında matematik ve geometri alanlarında kitaplar da yazmış olan Ali Seydi Bey’in bu çalışmaları basılmamıştır.

Ali Seydi Bey’in Osmanlı Sadrazamları hakkında 1338 (1920)’de hazırlamış olduğu Sadrazamlar isimli basılmamış bir eseri de bulunmaktadır. Bunu torunu Prof. Dr. Neda Armaner’in kütüphanesinde bulunan altıncı defterinden müellifin ilk sadrazamdan itibaren kronolojik bir sıra takip ederek bütün sadrazamları ele alındığı bilinmektedir. 110 sayfalık bu defterde 111.Sadrazam Topal Osman Paşa’dan, 140.Sadrazam Yeğen El-Hac Mehmet Paşa’ya kadar otuz vezirin eseri yer almaktadır. 169

Ali Seydi Bey eserleriyle Türk eğitim ve fikir hayatına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Meşrutiyet aydınları gibi toplumu yükseltecek yegane olgunun eğitim olduğuna inanan Ali Seydi, tarihçiliğimiz için önem arz eden bir şahsiyettir. Ali Reşat Bey ile birlikte kaleme aldığı Tarih-i Umumi kitapları uzun bir müddet ortaokul ve liselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Ali Seydi Bey, Ali Reşat Bey ile birlikte kaleme aldığı umumi tarih kitaplarında, kitabın yazılma amacı ve temel gayeleriyle alakalı şunları ifade etmiştir:

‘’İptidai mekteplerde öğrenciler daha önce görmedikleri dünyaları hayal eder ve hadiseler arasında sebep sonuç ilişkisi kurarak anlayışlarını

168 DİA, ‘'Ali Seydi’’, s.445. 169 Gös. yer.

geliştirirler. Rüşdiye mekteplerinde insanlık tarihinin ilkel koşullardan uygarlık seviyesine olan seyri ve despot otoritelerle olan mücadeleleri anlatılarak öğrencilerin siyasi bir bilinç kazanmaları hedeflenir. İdadi mekteplerinde ise tarih, öğrenciler için gerçeklere dayalı bir bilimdir ve tarihi hadiseler nedenleriyle birlikte öğrenilmelidir.’’170

Ali Seydi Bey, Meşrutiyet dönemi tarihçilerimizin en mühimlerinden birisi olarak kaynak tasnifi konusundaki fikirleri ile de yol göstericidir. Ona göre tarih ilminde üç çeşit kaynak bulunmaktadır:

‘’Birincisi: kitap, risale, gazete, resmi mektup, anlaşma metni gibi yazılı kaynaklar; ikincisi ağızdan ağıza nakledilen hikaye, masal, rivayet gibi sözlü kaynaklar; üçüncüsü eski milletlerden kalma bina, heykel, silah, tabut, sikke gibi eserlerdir.’’ 171

Tarihin kaynakları, geç dönem Osmanlı tarih yazıcılığında çok mühim bir tartışma konusudur. Bu yüzden Ali Seydi Bey’in Ali Reşat Bey ile birlikte kaleme aldığı umumi tarih kitaplarında bu tasnifi yapması tarihçiliğimiz açısından önem arz eder. Bunların yanında coğrafya, arkeoloji, jeoloji, takvim, lisan, etnografya gibi diğer ilimler tarihin önemli yardımcılarıdır. Kutsal kitaplar da ayrı bir kaynak olarak zikredilmeseler de bazı yerlerde bu metinlerden istifade edilebileceği belirtilmiştir.172

İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde tarih dersi kitaplarını kaleme alan tarihçilerin genel düşüncesi, kitaplar ve dolayısıyla tarih eğitiminin resim ve harita gibi görsel malzemelerle desteklenmesi gerektiği hususudur. Ali Seydi, ‘Mekatib-i meşrutiyette

haritasız ve resimsiz kitaplar tedris edilemez’ demekte ve kaleme aldığı ders

kitabında gerekli yerlere resimler, haritalar, krokiler koyduğundan bahsetmektedir.173

Ali Seydi Bey’in tarihçiliğini kıymetli kılan en önemli eserlerinden birisi şüphesiz ki kız çocukları için kaleme almış olduğu ‘Kızlara Mahsus Terbiye-i

Ahlakiye ve Medeniye’ isimli çalışmasıdır. Bu kitap, Meşrutiyet’in ilanını takip eden

170 Hayrettin Kaya, ‘’Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tarih Dersi Müfredatı’’, Toplumsal Tarih, Nisan

2002,s.44.

171 Ali Seydi, Ali Reşat, Tarih-i Umumi, C.1, İstanbul 1330-1912, Kanaat Matbaası, s.5 172 Gös. yer.

süreçte yazılan tipik, vatandaşlık kitapları gibidir. Kitapta vatandaşlık eğitimine büyük önem verilmiş ve mahrem yaşam üzerinden vurgular yapılmıştır. Amaç genç kızları, vatanına, milletine bağlı, bilinçli vatandaşlar ve anneler olarak yetiştirmektir. Burada vurgulanan diğer husus, kızların okul çağından itibaren kendisini geleceğin annesi olarak yetiştirmesi gerektiği hususudur. Çalışmayı incelediğimizde genç kızlar söz konusu olduğunda iki hususa vurgu yapılmaktadır: vazife bilinci ve bunun getireceği bahtiyarlık ya da vazifeden yoksunluk sonucu aile içinde baş gösterecek bedbahtlık:

‘’İşte Kızım! Şurasını hatırdan çıkarma ki: sen her zaman böyle küçük kalmayacaksın, bu halde bulunmayacaksın. İleride büyüyecek validen, büyük validen, ablan, yengen gibi başka ailelere, başka alemlere, başka hayata karışacaksın. Şimdi evde bulunan bebekler, kuklalarına kendi çocukların kaim olacak. Sana gelin hanım, anne, hanım anne, hanım nene, kayınvalide denilecek. Eğer sen şimdiden mektepte iken o zamanlara ait vazifelerini öğrenmezsen o hallere, o vaziyetlere geldiğin zaman kendini pek büyük bir müşkülat içinde bulacaksın. Evet; bunları öğrenmez, bilmez isen iyi bir kız, sevimli bir gelin, hayırlı bir zevce faideli bir valide, hatırlı,muteber bir komşu, hakiki bir dost olamazsın, mesudane bir ömür geçiremezsin. Her zaman seni bedbahtlık karşılar. Her vakit gözlerinden elemli göz yaşları akar.’’

‘’İşte bu kitap; kızım sana vazifelerini öğretecek, istikbalde iyi, hayırlı,mesut bir kız, bir kadın olmaklığın için lazım gelen şeyleri sana talim edecektir. Öyleyse burada göreceğin şeylere, sözlere ziyadesiyle dikkat et. Yap! Denilen hareketleri yap. Yapma! Denilen hareketleri yapma... Ne gibi şeylerin yapılmasını, nelerin yapılması iktiza edeceğini bilmek istersen vazifeni bil. Vazifeni öğrenmek için sözlerime itaat et.’’174

174 Ali Seydi, Kızlara Mahsus Terbiye-i Ahlakiye ve Medeniye, Artin Asaduryan Matbaası, İstanbul