• Sonuç bulunamadı

Ali Rıza Septioğlu Fıkralarının İcra Bağlamları

4. BÖLÜM: FIKRA TİPLERİNE GÖRE ELAZIĞ’DA DERLENEN

4.1. Mahalli Tipler

4.1.1. Ali Rıza Septioğlu Fıkralarının İcra Bağlamları

Metin 1:

Septioğlu, Meteorolojiden Sorumlu Devlet Bakanı olunca bölgede büyük sevinç yaratmıştır. Kutlamak için bir temsilci seçerek Ankara’ya bakanı kutlamaya göndermişlerdir. Temsilci kutlamada bakana sorar:

- Efendim, şıhım siz bakan oldunuz da ne bakanı oldunuz? Şıh düşünür, meteoroloji dese köylünün anlamayacağını düşünür, bu yüzden onun anlayacağı dilden konuşur: - Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına, sel her ne olursa bunlardan ben sorumluyum. Kutlama biter temsilci köye döner; köy halkı merakla sorar:

- Şıh ne bakanı olmuş? Temsilci sevinçle söyler:

- Şıh bakan değil Allah’a yardımcı olmuş. Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına, sel her ne olursa şıhtan sorulurmuş.

Sözel Doku: Bunu anlatan kişinin eğitim düzeyi yüksek olduğu için fıkra İstanbul

Türkçesiyle anlatılmıştır. Fıkrada, Elazığ ağız özellikleri görülmemektedir.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 9 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Erkek, 38 yaşında, doktora mezunudur. Fıkraları anlatırken jest ve mimiklerini çok fazla kullanır. Eğitim durumu yüksek olduğu için İstanbul Türkçesiyle konuşmaktadır. Konuşurken, Elazığ ağzını çok fazla kullanmamaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Anlatıcının evi.

İşlev: Septioğlu’nun çok sevildiğini ifade etmek için anlatılır.

Metin 2:

Milletvekili Septioğlu, İngilizce öğrenmeye karar verir. “Come” kelimesini yeni öğrenmiştir. Demiş ki şu sekretere bir hava atayım. Sekreteri arayıp:

- Kizim şu dosyayi getir.

Sekreter dosyayı götürüp kapıyı çalmış. Septioğlu: - Come here demiş.

Septioğlu dosyaya baktıktan sonra sekreteri dışarı çıkarmak ister. Fakat çık kelimesinin İngilizce karşılığını bilmediği için aniden koltuğundan kalkıp kapının yanına gitmiş ve sekretere:

Sözel Doku: Fıkrada ı>i değişimi vardır. Anlatıcı “kızım” yerine “kizim”, “dosyayı”

yerine de “dosyayi” şeklinde telaffuz etmiştir.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 14 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Anlatıcı erkek, 90 yaşında, eski belediye başkanıdır. Fıkrayı anlatırken jest ve mimiklerini fazla kullanmakta; mizah olan yerlerde gülmektedir.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Anlatıcının evi

İşlev: Yabancı dil bilmediği halde biliyormuş gibi davranan kişileri eleştirmek için

anlatılır.

Metin 3:

Septioğlu Meteoroloji bakanı iken kendisine soruyorlar diyor ki: - Bu Elazığlılar niye araba maraba, ekmek mekmek diyorlar. Septioğlu da cevaben şöyle der:

- Yav onları dikkate almayın onlar çağa çoluktur.

Sözel Doku: Elazığ da “yav” sözcüğü sinirlenildiği zaman kullanılır. Elazığ da

çocuğa “çağa” denilmektedir.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 3 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Erkek, 65 yaşında, üniversite mezunudur. Fıkraları anlatırken jest ve mimiklerini kullanmaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Dinleyicinin evi

İşlev: Fikir ve davranışları önemsenmeyen kişiler için anlatılır.

Şeyh Fransa'ya resmi ziyarette bulunur. Bir takım görüşmelerini yapar. Fakat biraz canı sıkılır. Bu arada bir hemşerisini görür. Hemşerisi bunu çiğköfte yemeye davet eder. Bizim şeyh gitmek ister fakat korumalar mani olur. Şeyhimiz de korumaları atlatır ve gider. Şeyh aşırı derecede çiğköfte yer ve rahatsızlanır. Tabi tansiyon kalp ne ararsan var şeyhimizde. Bu arada korumalar da Şeyhin kaybolduğunu anlarlar ve aramaya başlarlar, fakat bulamazlar. Hemşerileri bizim şeyhi küçük bir kliniğe yatırırlar. Korumalar, Fransa polisi şeyhi bayağı ararlar. Tabi bu arada iki ülke arasında gerginlik yaşanmaktadır. Korumalar artık ülkeye dönerler. Aradan bir kaç gün daha geçer bizim Şeyh ülkeye döner ve kendisini arayanlara:

- Kusura bakmayın benim için yorulmuşsunuz, ama sizi unutmadım yediğim çiğköftelerden sizlere de getirdim der.

Sözel Doku: “Hemşehri” kelimesindeki “h” sesi düşerek “hemşeri” şeklinde telaffuz

edilmiştir. Bu kelimede ünsüz düşmesi görülmektedir.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 15 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Kadın, 31 yaşında, yüksek lisans mezunudur. Eğitim düzeyi yüksek olduğu için Elazığ ağız özellikleri görülmemektedir. İstanbul Türkçesiyle konuşmaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Dinleyicinin evi

İşlev: Etrafındakileri davranışlarıyla endişe ve meraka sevk eden kişilerin yarattığı

bu durumu hafife aldığını göstermek için anlatılır.

Metin 5:

Septioğlu bir gün abdest almak için tuvalete gider. Tuvaletten çıkınca sekreteri Septioğlu’na:

-Sayın Bakanım fermuarınız açık galiba demiş. Septioğlu:

- Kızım bizde bir söz vardır: Düşman başa dost ayağa bağar sen tam ortaya bahısin senin ne olduğunu bilmim demiş.

Sözel Doku: k>ğ değişimi vardır (bakar>bağar). Şimdiki zaman eki olan -yor eki

düşmektedir (bilmiyorum>bilmim).

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 11 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Erkek, 61 yaşında, üniversite mezunu. Genellikle İstanbul Türkçesiyle konuşur. Fakat mizah unsuru olarak ağız özelliklerine başvurmaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Anlatıcının evi

İşlev: Septioğlu’nun hazırcevap olduğunu göstermek için anlatılır.

Metin 6:

Palu’dan Septioğlu’yu arayıp havanın nasıl olacağını sormuşlar. Septioğlu önüne gelen hava tahmin raporlarında havanın karla karışık yağmurlu olduğunu görünce yanındaki sekreterine yönelerek:

- Yaz kızım bugün hava şillope demiş.

Sözel Doku: Şillope sözcüğü Elazığ’da karla karışık yağan yağmura denmektedir.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 3 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Erkek, 65 yaşında, üniversite mezunu. Fıkrayı anlatırken jest ve mimiklerini sıklıkla kullanmaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Anlatıcının evi

İşlev: Elazığ ağzının kendine has taraflarının olduğunu ve bunun komik durumlar

yarattığını belirtmek için anlatılır.

Septioğlu, bir gün meclisten çıkarken, makam aracına binme istiyor. Şoför arka kapıyı açıyor. Septioğlu da kızarak:

- Ben o kadar milletvekili oldum arabayı sen mi kullanacaksın? diyerek şoför koltuğuna oturuyor.

Sözel Doku: Bu fıkrada Elazığ ağız özellikleri görülmemektedir. İstanbul Türkçesiyle

anlatılmıştır.

Anlatıcı: Bu fıkranın anlatıcısı kaynak kişi listesinde KK. 11 kısaltmasıyla

gösterilmiştir. Erkek, 61 yaşında, üniversite mezunudur. Genellikle İstanbul Türkçesiyle konuşur. Fakat mizah unsuru olarak ağız özelliklerine başvurmaktadır.

Dinleyici: Aybala Dikbaş, kadın, 26 yaşında, yüksek lisans öğrencisi.

Mekân: Anlatıcının evi

İşlev: Kişinin bulunduğu makam, mevki, unvana uygun davranamadığı durumlarda anlatılır.