• Sonuç bulunamadı

Alemdar Mustafa Paşa’nın Sadrazamlığı

BÖLÜM 3: ALEMDAR MUSTAFA PAŞA’NIN BABIÂLİ BASKINI VE

3.3. Alemdar Mustafa Paşa’nın Sadrazamlığı

Alemdar Mustafa PaĢa emre uyarak silahlarını çıkardı yalnız belindeki iĢlemeli palaya bakarak efendim amcanızın yadigârıdır. Bunu çıkaramam deyince Sultan Mahmud da buna müsaade etti. Alemdar belinde pala olduğu halde sultan Mahmud ile birlikte Hırka-i ġerif dairesine hareket ettiler. Sultan Mahmud Hırka-i saadet odasına girdi. Alemdar Mustafa PaĢa ise Aslanhane249

denilen yerde bekletilip burada kendisine tatlı ve kahve ikram edildi.

Bu sırada Sultan Mustafa sünnet ve sarık odaları önünde, havuz üzerindeki Bağdat köĢkü sofasında gezinerek: “Ben tahttan inmedim, Mahmud‟u kim çıkardı” diye söylemekte olduğunu duyan Alemdar PaĢa: “Bu kim? Sultan Mustafa mı? Söyleyin ona odasına gitsin yoksa elimden kıyamete kadar lânetlenecek bir iĢ çıkmasına sebep olur” deyince Ġmam Efendi ve bazı arkadaĢları yanına giderek: “Efendim, tahtı âlide kısmetiniz bu kadarmıĢ, biraz da Haremi Hümayun‟a teĢrif ile istirahat buyurunuz” diyerek ikna etmiĢlerdi.250

Tatlı ikramından sonra Sultan Mahmud Alemdar Mustafa PaĢa‟yı Hırka-i Saadet odasına çağırarak bir müddet gizli görüĢtüler. GörüĢmeden sonra Sultan Mahmud Taht-ı Âli Taht-ı Osmanî üzerine oturdu. Alemdar PaĢa‟yı sadarete getirmiĢ ve Arapzade Arif Efendi‟yi de makamı meĢihatte ikba ettiğinden önce Alemdar PaĢa, peĢinden ġeyhülislam ve sonra da diğerleri biat etmiĢlerdi.251

248

Cemal Kutay, a.g.e., s. 244-245; A. Cemal Erksan, a.g.e. , s. 26-28; Erdoğan Tokmakçıoğlu, a.g.e. s. 390-393; Çağatay Uluçay, a.g.e. , s.164-165 ; Zuhuri DanıĢman, a.g.e. , s. 186

249 Aslanhane Hırka-i ġerif dairesinin dıĢ tarafı demek olup, baĢlangıçta Osmanlı padiĢahları sadrazamın raporlarını burada okurlar ve lazım gelen emirleri verirlerdi. Bu sebeple adı geçen yere arzhane adı verilmiĢ sonradan bu kelimeye galat olarak Arslanhane denmeye baĢlanmıĢtır.

250 Ahmet Cevdet PaĢa, a.g.e., C. 4, s. 2206; A. Cemal Erksan, a.g.e., s. 28; Ahmet Rasim, a.g.e. , s. 212; Necdet Sakaoğlu, a.g.e. , s. 280

91

Biat merasiminden sonra Sultan Mahmud haremine çekilmiĢ Sadrazam olan Alemdar Mustafa hemen icraatlarına baĢlamıĢtır. Bu amaçla önce III. Selim‟in katline sebep olanlardan temizliğe baĢlamıĢtır.252

Katillerden BaĢ çuhadar Fettah, hazine vekili zenci Nezir Ağa ve BostancıbaĢı Mustafa ele geçirildiler ve BostancıbaĢı hapishanesine konuldular. Mirahor‟u evvel Mehmet Bâb-ı Âli‟ye çağrılarak hazine odasına hapsedildi.253 Mercan Ağa azledilerek Balıkhane‟de idam edildikten sonra cesedi orta kapı önünde ibret olsun diye teĢhir edildi.

Mercan Ağa‟nın yerine Hazinedar Kasım Ağa Darüssaade Ağası, onun yerine lala Ģehriyâri Amber Ağa hazinedar tayin olundu. Ser kitabetinden çıkarılan bülbül Hafız diye bilinen Feyzullah Efendi tekrar Ser kitabetiyle Enderun‟u Hümayun‟a alındı. Yine Seferli Kethüdası Mehmet Bey silahtar, Çuhadar Arnavut Ahmet Ağa birinci mirahor, Sakazade seyit Ahmet Ağa hazine kethüdası, Civan Arif Ağa seferli kethüdası, Seyid Ömer Ağa baĢ çuhadar, BaĢçavuĢ Osman Ağa kahveci baĢı ve Çuhadar-ı ġehriyarî Hüseyin Ağa valide sultan kethüdası tayin olundular.

Katillerden BaĢ Çuhadar Abdülfettah Bâb-ı Hümayun dıĢında, Hazine vekili Nezir ile birinci Mirahor Kör Mehmet Alay köĢkü önünde ve Avadan Bostancısı Deli Mustafa Yalı köĢkü dıĢında idam edilerek cesetleri teĢhir edildi. ġeyhülislam Ataullah Efendi Kızanlık kasabasına, eski sadrı Rumeli Muhtar Efendi ile Sultan Selim‟in hal‟i sırasında Ġstanbul kadısı olan ve Et meydanı erlerinin kabadayılarından olan Murat zade Efendi sürgün edilerek diğerlerine gözdağı verildi. Sultan Mahmud‟un tahta çıkıĢından bir hafta sonra Cuma günü IV. Mustafa‟nın kahveci baĢısı Süleyman Ağa idam edilmiĢtir. IV. Mustafa‟nın cariyelerinden Sultan Selim‟in öldürülmesi sırasında katillere yardım ettikleri belirlenen on kadar cariye ve kadın kayıklara bindirilerek kız kulesi açıklarında boğdurularak denize atıldılar. Sadece sultan Selim hadisesi sebebiyle birkaç gün içinde idam edilenlerin sayısı üç yüze yaklaĢmıĢtı. Suçlulardan bazıları kaçmıĢ, bazıları da gizlenmiĢse daha sonra hepsi yakalanıp cezalandırılmıĢtır.254

252 Zuhuri DanıĢman, a.g.e. , s. 191; Genel Türk Tarihi, C. 7, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 175; Ahmet Rasim, a.g.e. , s. 217

253

Ahmet Cevdet PaĢa, a.g.e., C. 4, s. 2207; Vahid Çubuk, a.g.e., C.8, s.21; Zuhuri DanıĢman, a.g.e. , s. 192

254 Erdoğan Tokmakçıoğlu, a.g.e., s. 262-263; Ahmet Cevdet PaĢa, a.g.e. , C. 4, s. 2208-2224; Ahmet Rasim, a.g.e. , s. 217-218

92

Alemdar Mustafa PaĢa bu faaliyetlerde bulunurken, beraber çalıĢacağı ekibi de seçti. Salih zade Ahmed Esad Efendi Ģeyhülislam oldu. Ruscuk yâranından Ramiz Efendi uhdesine vezaret verilerek kaptan-ı deryalığa, Tahsin Efendi defterdarlığa, Mustafa Refik Efendi sadaret kethüdalığına ve Mehmed Seyyid Galip Efendi reisülküttaplığa getirildiler. Bu suretle yenilik taraftarları tekrar iktidara geçmiĢ oldular.255

Diğer taraftan Ġstanbul içinde de asayiĢ yoluna girmiĢ, yeniçerilerin edepsizliğinden dıĢarı çıkamayan insanlar gönül rahatlığıyla dıĢarı çıkmaya baĢlamıĢlardır.256

Boğaz Yamakları Ocağı‟nı kaldırdıktan sonra asi Yeniçeri ileri gelenleri öldürttü ya da Ġstanbul dıĢına sürdürttü böylece Yeniçeri Ocağı‟nı tam olarak denetimi altına aldı.257

Nam almıĢ kabadayılardan kendine güvenenler bazı esnafı haraca bağlamıĢ ve onları diğer serserilerin tecavüzünden koruyor, hırsızlardan para alarak onları hükümete karĢı müdafaa ediyorlardı. Bu gibiler ortadan kaldırılmıĢ, hükümet kuvvetleriyle alay edercesine oynayan Burunsuz Mustafa gibi kiĢiler birer birer öldürülmüĢtü. Bundan baĢka Galata etrafında bulunan (Kalyoncu Kullukları) odalarında yapılan her türlü fuhĢiyata mani olunmuĢ ve bunu engellemeye çalıĢan namlı serserilerden birkaçı idam edilmiĢti.

Ayrıca Ġstanbul esnafı askeri talim görmeye mecbur tutulmuĢ ve askerlik yapmayanlar esnaflıktan menedilmiĢti. Alemdar Mustafa PaĢa‟nın bunlara benzeyen birtakım icraatlarla halkın bir kısmını memnun ederken, değer taraftan aleyhtarları da çoğalıyordu.258

255Enver Ziya Karal, Alemdar Mustafa PaĢa için Ģöyle der: “Alemdar Mustafa PaĢa, sadrazam olarak, imparatorluğu idare etmek için gereken kuvvet, kudret ve Ģiddete sahipti. Fakat devlet iĢlerini kavrayıp çevirecek kesin düĢünce ve görüĢten mahrumdu. Bunu kendi de itiraf ettiği için Ruscuk yâranı nazırların tavsiye ettiği tedbirleri yürürlüğe koymakla devlete hizmet etmeye çalıĢtı. Kazaskerlerden biri bir gün sürgüne gönderilmiĢ olan kardeĢi içim Ģefaatte bulununca sadrazam o sırda yanında bulunan kethüda Mustafa Refik ve defterdar Tahsin efendileri göstererek: “Be Efendi, ben ne seni, ne kardeĢini, ne de müftüyü, kazaskeri ve sairesini bilirim. Benim ulema neme lâzım. Anları sürmek neden iktiza eyledi. ĠĢte Ģurada oturan kimseler din ve devlet elden gitti diye beni getirdiler. ġu adamları sürmek nizam-ı devletin temelidir ve Ģöyle etmek, böyle etmek lazımdır dediler. Bende öyle ettim, boĢ yere bana beddua etmeyin” diye bağırmıĢtır”. (Enver Ziya Karal, a.g.e., s.89-90

256 Enver Ziya Karal, a.g.e. , s. 89-90; Ahmet Rasim, a.g.e. , s. 218 257 YaĢar Yücel, Ali Sevim, a.g.e. , s. 177

93