• Sonuç bulunamadı

D. KONUYLA İLGİLİ ÇALIŞMALAR

9. Alâeddin es-Semerkandî el-Üsmendî

Tam adı Ebû’l-Feth Alâeddin Muhammed b. Abdülhamîd b. Hasan b. Hüseyin b. Hamza es-Semerkandî el-Üsmendî (v. 552/1157)’dir.332

330 Özen, Şükrü, “İmam Ebû Mansûr el-Mâturîdi’nin Fıkıh Usulünün İnşası”, İmam Mâturîdi ve

Mâturîdilik, Ankara 2006, s. 207.

61

Kaynaklarda isminin Muhammed olduğu konusunda ittifak bulunmakta, ancak babası ve dedesinin isimleri hakkında farklı tesbitler yer almaktadır. Çoğu tabakat kitapları adını Muhammed b. Abdülhamîd olarak zikrederken, bazılarında Muhammed b. Abdülmecîd, birinde ise Muhammed b. Abdürreşid olarak zikredilmektedir. Bu eserlerdeki farklılığın Abdülhamîd isminin yanlış okunmasından kaynaklandığı kuvvetle muhtemeldir.333

Öte yandan Alâeddin el-Üsmendî’nin dedelerinin isim zincirinde Hasan ve Hüseyin’in öncelik konusunda karışıklık mevcuttur.

Künyesi büyük çoğunlukla Ebu’l-Feth olarak zikredilmekte, bazılarında ise Ebû Hamîd334 şeklinde geçmektedir.

Lakabı bazı kaynaklarda Alâ335, bazılarında Alâüddîn336, Alâü’d-Devle ve’d- Dîn337 veya Alâü’l-Âlem338 olarak da geçmektedir.

Nisbesi ise genelde doğum yerine nisbetle “el-Üsmendî” olarak geçer. Ancak Alâeddin el-Üsmendî bağlı olduğu Semerkand’a atfen Semerkandî nisbesiyle de anılmaktadır. Bundan dolayı Alâeddin el-Üsmendî, Muhammed b. Ahmed b. Ebî Ahmed es- Semerkandî ile karıştırılmıştır.

Alâeddin el-Üsmendî, 488/1095 yılında Semerkand’da doğmuştur. Semerkand bölgesinde bir köy olan Üsmend’e nisbet edilmesi dolayısıyla orada doğmuş olması veya ailenin oradan gelmiş olması kuvvetli ihtimaldir.339 Üsmend ayrıca Esmend veya Semend şeklinde de okunur.340

Hayatının sonlarına doğru hac yaptığı anlaşılan Alâeddin el-Üsmendî341 552/1157 yılında 64 yaşında iken Buhara’da vefat etmiştir.342

332 Nesefî, Necmeddîn, el-Kand, nşr., NM., s. 303; Sem’ânî, el-Ensab, s. 255; Kureşî, el-Cevâhir, III,

208 İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56; Çelebi, Keşfu’z-Zunûn, I, 569, II, 1636, 1868, 2040; Leknevî, el-Fevâid, s. 176; Bağdâdî, Hediyyetü’l-Arifîn, II, 92.

333 Leknevî, el-Fevâid, s. 176; Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 25-

26.

334 Leknevî, el-Fevâid, s. 176.

335 Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefayât, III, 182.

336 Leknevî, el-Fevâid, s. 176.

337 Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 26.

338 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256; Kureşî, el-Cevâhir, III, 209.

339 Kureşî, el-Cevâhir, III, 208; İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56.

340 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256.

341 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256; Leknevî, el-Fevâid, s. 176.

62

Ailesi ve çocukları hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamakla birlikte, Semerkand âlimleri arasında sayılan babası Ebû Muhammed Abdülhamîd b. Ömer el-Üsmendî’nin Semerkand’da vaiz olduğu kaydedilmektedir.343

Kaynaklarda kuvvetli münazaracı olarak tanıtılan Alâeddin el-Üsmendî, cedel ve konuşma sanatında çok başarılı bir Hanefî fakihi ve kelâm âlimidir.

Alâeddin el-Üsmendî’nin yaşadığı döneme baktığımızda Ebû Hafs Necmeddîn Ömer en-Nesefî, Muhammed b. Ahmed b. Ebî Ahmed es- Semerkandî gibi Mâturîdi âlimler bulunmaktadır. Alâeddin el-Üsmendî’nin bu âlimlerle karşılşıp karşılaşmadığına dair kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Ancak Ebû Sa’d Abdülkerîm b. Muhammed es-Sem’ânî (v. 562/1167), Alâeddin el-Üsmendî ile Semerkand’da birkaç defa karşılaştığını ve onun kendisine Kâdî’nin o sırada orada bulunmadığını, bunun üzerine Sem’ânî’nin babasının dersini dinlediğini ve bir müddet sonra oradan ayrıldığını nakleder.344 İbnü’l-Cevzî de (v. 597/1201) Alâeddin el-Üsmendî’nin Bağdat’a gelip kendisinin vaaz meclisinde bulunduğunu nakleder.345 Bazı kaynaklarda Alâeddin el-Üsmendî’nin Bağdat’ta Şemseddîn b. Hüsâm b. Burhan ile dostluğuna da işaret eder.346

Alâeddin el-Üsmendî’nin hocaları hakkında teferruatlı bilgi olmamakla birlikte Eşref b. Muhammed el-Alevi’den (ölüm tarihi bilinmiyor) fıkıh öğrendiği,347 Es-Sadrüş-Şehid olarak Burhanü’l-Eimme Ömer b. Abdülaziz b. Mâze el-Buhârî’den hadis rivayet ettiği,348 Ali b. Ömer el-Harrat’tan hadis dinlediği nakledilir.349

Alâeddin el-Üsmendî’nin öğrencileri arasında; Ebu’l-Muzaffer Cemaleddin Es’ad b. Muhammed b. El-Hüseyin el-Kerâbîsî (v. 570/1174),350 Nizâmüddîn Ömer b. Ali b. Ebî Bekir el-Mergînânî (v. 600/1203).351 el-Hidaye müellifi Burhânuddîn el- Merginânî’nin oğludur. Babasından da ders aldı.352

343 Nesefî, Necmeddîn, el-Kand, nşr., NM., s. 303.

344 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256.

345 Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 28.

346 Kureşî, el-Cevâhir, III, 209.

347 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256; Kureşî, el-Cevâhir, III, 209.

348 Safedî, el-Vâfî bi’l-Vefayât, III, 182; Kureşî, el-Cevâhir, III, 209.

349 Sem’ânî, el-Ensab, s. 256; İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56.

350 Kureşî, el-Cevâhir, III, 209; İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56.

351 Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 29.

63

Ayrıca el-Ensâb müellifi Sem’âni’nin oğlu Ebû’l-Muzaffer Fahreddîn Abdürrahim b. Abdülkerim es-Sem’ânî (v. 618/1221) zikredilmektedir.353

Alâeddin el-Üsmendî’nin telif ettiği eserler şu şekilde sıralanabilir:

Hasrü’l-Mesâil ve Kasrü’d-Delâil:354 Ebû Hafs Ömer en-Nesefî’nin hilafla ilgili meşhur manzumesinin şerhi veya müellif tarafından yapılan şerhin tertibidir. Şerhu Manzûmeti’n-Nesefîyye,355 olarak bilinmektedir. Muhtelifü’r-rivâye fi Şerhi’l-

Manzûme veya Avnü’d-Diraye ve Muhtelifü’r-rivâye adlarıyla Alâeddin el- Üsmendî’ye nispet edilen eserler farklı isimlere rağmen aynı kitaplardır.356 Kütüphane kayıtlarına bu isimlerle giren kayıtların karşılaştırılması neticesinde aralarında bir farklılığın bulunmadığı ortaya çıkmıştır.357

Tarîkâtü’l-Hilâf fi’l-Fıkh Beyne’l-Eimmeti’l-Eslâf:358 Muhammed Zekî Abdülber tarafından tahkik edilip yayınlanmıştır. Fıkıhtaki ihtilafların taharet bahsinden başlanarak furûdaki tertibe göre işlendiği bir eserdir. Kitap ve mesele tasnifi esas alınmıştır. Ayrıca her bir konuda mezheplerin delilleri ve usûl prensiplerine yer verilmiştir.359

Bezlü’n-Nazar,360 el-Ta’lika fi’l-Fıkh,361 el-Emâlî fi’t-Tefsîr,362 Lübâbü’l- Kelâm363 diğer eserleridir.

Alâeddin el-Üsmendî’nin Bağdat’ta ilmi faaliyetlerde bulunmasından dolayı VI/XII. yüzyılın ilk yarısından itibaren Hanefîlik Irak’ta Mâturîdilik adı altında da anılmaya başlamıştır.

Özervarlı’ya göre Alâeddin el-Üsmendî Lübabü’l-Kelâm adlı eserinde bazen Mâturîdi’nin görüşlerini direk vererek bazen onun görüşlerini Ebû Hanîfe’den

353 İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56.

354 Bağdâdî, Hediyyetü’l-Arifîn, II, 92.

355 Çelebi, Keşfu’z-Zunûn, II, 1868.

356 Çelebi, Keşfu’z-Zunûn, II, 1636, 1868.

357 Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 29.

358 Kehhâle, Mu‘cemü’l-Müellifîn, III, 387.

359 Bkz., Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 29.

360 Leknevî, el-Fevâid, s. 176; Bağdâdî, Hediyyetü’l-Arifîn, II, 92; Kehhâle, Mu‘cemü’l-müellifîn, III,

387.

361 Kureşî, el-Cevâhir, III, 209; İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56.

362 Kureşî, el-Cevâhir, III, 209; İbn Kutluboğa, Tacu’t-Terâcim, s. 56; Leknevî, el-Fevâid, s. 176.

64

aktardığını söyleyerek iman ve İslâm konularını ele alırken en doğru görüşün İmamü’l-Hüdâ Ebû Mânsur el-Mâturîdi’nin görüşü olduğunu açıkça zikretmiştir.364

Alâeddin el-Üsmendî’nin yaşadığı dönemde artık gelişimini tamamlayan Mâturîdilik yayılmaya başlamıştır. Zira Alâeddin el-Üsmendî çağdaşları Ömer en- Nesefî, Alâeddin es-Semerkandî gibi, Ebû Mânsur el-Mâturîdi’nin görüşlerini açıklayarak ve savunarak yaymaya çalışmıştır.

364 Özervarlı, Alâeddin el-Üsmendî ve Lübabü’l-Kelâm Adlı Eseri, s. 30-31; Ak, Selçuklular

65

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MÂVERÂÜNNEHİRLİ MÂTURÎDİ ÂLİMLERİN GÖRÜŞLERİ

Bu bölümde, birbirleriyle talebe hoca ilişkisi çerçevesinde, “şahıslar üzerinde

derinleşme” prensibine özen göstererek Mâturîdiliğe katkılarını tespit etmeye çalıştığımız Mâverâünnehirli Mâturîdi âlimlerden kelâmi görüşleri ile öne çıkan ve bu görüşleriyle Mâturîdiliğin oluşup yayılmasına katkı sağlayan Ebu’l-Yusr el- Pezdevî, Ebu’l-Muîn en-Nesefî, Ebû Hafs Ömer en-Nesefî ve Alâeddin el- Üsmendî’nin görüşleri hakkında bilgi aktarmaya çalışacağız. Bu görüşlerin çerçevesi şu şekilde çizilmiştir: (i) Bilgi nazariyesi hakkındaki görüşleri; (ii) itikâdi görüşleri; (iii) siyasî görüşleri.