• Sonuç bulunamadı

15AKTİF ÖĞRENME

Belgede 9 ve Edebiyatı Türk Dili (sayfa 50-53)

TİF ÖĞRENME

15

AKTİF ÖĞRENME

Ünite kazanımlarıyla ile ilgili aşağıdaki konu özetinde boş bırakılan yerleri kavram tablosunda verilen sözcüklerle uygun şekilde tamamlayınız.

1. Toplumsal yaşamda öne çıkmış birinin hayat hikâyesinin anlatıldığı yazı türüne denir. 2. Kişinin kendi yaşamını dönemleriyle birlikte anlattığı yazı türüne

denir.

3. Biyografilerde dil işlevdedir.

4. Biyografilerde çoğunlukla anlatım kullanılır.

5. Bir kişinin geçmişteki eğitim durumlarını, başarılarını, deneyimlerini, çalışma hayatındaki tecrübelerini net ve açık bir dille anlattığı yazıya denir. 6. Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan

edebî yazılara denir.

7. Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat ve meslek alanındaki için önemli kaynaklardır.

8. Biyografiler nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübe-lerin, örnektecrübe-lerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır.

9. Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere denirdi.

10. Biyografinin başlangıcı olarak eski Yunan’da Plutarkhos’un adlı eseri gösterilir.

11. Türk edebiyatında modern anlamda yaşam öyküsü yazımının ilk örneklerine 19. yüzyılda, edebiyatından itibaren rastlanır.

12. Oğuz Atay’ın, hocası Mustafa İnan’ı anlattığı adlı

eseri biyografik romana örnektir.

13. Biyografide otobiyografide anlatım kullanılır.

14. Biyografi ve otobiyografi yazarı olmak zorundadır.

15. Kişinin kendi yaşamını roman şeklinde yazmasıyla oluşan esere otobiyografik

roman denir. Peyami Safa’nın adlı romanı

otobi-yografik roman örneğidir.

16. Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan

incele-me yazısına denir.

17. Türk edebiyatında ilk tezkire ’nin yazdığı adlı eserdir.

18. Anadolu sahasındaki ilk tezkire ise Sehi Bey’in yazdığı adlı eserdir.

19. ; yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır.

20. Biyografide ağır basarken, otobiyografide bulunabilir.

öz geçmiş tarihçiler Hayatlar portre objektif Bir Bilim Adamının

Romanı tezkire üçüncü kişili anlatım belgesel göndergesel biyografi Heşt Behişt öyküleyici ve öğretici otobiyografi Ali Şir Nevai nesnellik monografi Biyografiler öznellik Mecalisü'n Nefais Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Tanzimat birinci kişili anlatım

UYGULAMA ALANI

UYGUL

AMA AL

ANI

MEHMET AKİF ERSOY ( 1873 – 1936 )

1873 yılında İstanbul'da doğdu. İlköğrenimine Fatih'te Emir Buharî Mahalle Mektebinde başladı. Maarif Ne-zaretine bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesini bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de 'hürriyetçi' öğretmenlerinden etkilendi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkatini çekti. Mekteb-i Mülkiyenin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine, mezunlarına memuriyet verilen bir yüksekokul seç-mek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebini 1893'te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde yirmi yıl görev yaptı. Memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylü-lerle yakın ilişkiler kurdu. İlk şiirlerini Resimli Gazete'de yayınladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebinde hocalık yaptı. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. İlk şiirlerinin yayınlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayımlamadı. 1908'de II.Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı. 1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Aynı yılın sonların-da Umur-u Baytariye müdür muaviniyken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebinde kitabet ve Darülfununda edebiyat dersleri vermeye devam etti.

İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi. Ancak cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirleri-ne uyacağına dair and içti. Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbarat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından

Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşen Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı’nın gelişme düzeyi onu derinden etki-ledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusanın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasın-da Anadolu'sonrasın-da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmetteki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayınlanmaya başladı. Mehmet Akif bu vilayette Milli Mü-cadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii'nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır'da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur milletvekili sıfatıyla TBMM'ye girdi.

Meclis, İstiklal Marşı güftesi için yarışma açtı. Yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşa-madı. Maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı'nı yazdı. 12 Mart 1921'de birinci TBMM tarafından kabul edildi. Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da yaşamaya başladı. Daha sonra sürekli olarak Mısır'da yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyyede Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı. Hava değişimi için 1935 yılında Lübnan'a, 1936 yılında Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteğiyle Türkiye'ye döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul'da vefat etti.

Yaşadıklarını yazan, yazdıklarını yaşayan biridir. Realist bir sanatçıdır. Konuşma diline yaslandığı için kolay-ca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir. Dilde sadeleştirmeden yana olan tutumunu her şiirinde ortaya koymuştur. Dilin tabii yapısını bozmadan şiirimizin gelişmesini sağ-ladı. Aruz veznini Türkçeye başarıyla uygulamıştır. Dilin toplumsal işlevini öne çıkardı. Üslupta özgünlük ve kişiselliğe ulaştı. Sanat toplum içindir, anlayışıyla eser vermiştir. Edebiyatımızdaki sevgilinin yerine toplumu koymuştur. Halkın sorunlarını kendine dert edinen idealist bir sanatçıdır. İslam birliğini savunmuş, İslam dün-yasındaki durağanlığı sert bir dille eleştirmiştir. Özlediği gençliği, olmasını istediği güzellikleri Asım şiirinde simgeleştirmiştir.

UYGUL

AMA AL

ANI

17

1

Mehmet Akif Ersoy adlı metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız a. Metinde yazarın bakış açısını belirleyiniz.

b. Mehmet Akif Ersoy adlı metnin konusu ve hedef kitlesi arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Açıklayınız.

c. Metindeki anlatım biçimlerini, düşünceyi geliştirme yollarını ve bunların işlevlerini belirleyiniz.

d. Metinle ilgili tespitlerinizi, eleştirilerinizi, beğeninizi gerekçelendirerek ifade ediniz.

e. Metnin dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.

f. Metinde ortaya konulanları bilgi, kanıt, tutarlılık, geçerlilik, doğruluk açısından değerlendiriniz.

PEKİŞTİRME TESTİ 1

PEKİŞTİRME

Belgede 9 ve Edebiyatı Türk Dili (sayfa 50-53)

Benzer Belgeler