• Sonuç bulunamadı

‘AVRUPA BİRLİĞİ ÖDÜLÜ’ TÜRKİYE’YE

Türkiye’de; İstanbul’dan Kars’a, Bilecik’ten Ardahan’a, Burdur’dan Batman’a, Isparta’dan Diyarbakır’a, Balıkesir’den Samsun’a, Kahramanmaraş’tan Şanlıurfa’ya, 61 şehirde 81 şubesi bulunan Mikro finans sisteminin Kahramanmaraş uygulaması, 2008 yılında 600 proje içinden Avrupa Birliği Ödülü almıştır. Bu güne kadar 58 bin kadına 138 milyon lira kredi verilmiştir. MİKRO MUCİZE!

Dünya Bankası verilerine göre;

Dünyada 1,5 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye’deyse ailelerin yaklaşık yüzde 11’i açlık, yüzde 33’ü yoksulluk sınırının altında.

Türkiye’nin kırsalında bu oran biraz daha yüksek; yüzde 15’e yakını açlık, yüzde 40’dan fazlası yoksulluk sınırının altında.

Güneydoğu Anadolu’ya gelince rakamlar daha da vahimleşiyor. Yüzde 18’e yakını açlık, yüzde 60’a yakını yoksulluk sınırının altında.

Kısacası, mikro finans uygulamasına en fazla ihtiyaç duyan ülkelerden biri Türkiye. MİKRO KREDİ’NİN ESASLARI

- Kredinin bir insan hakkı olduğu inancına dayanıyor, hiçbir şeye sahip olmayan fakir kadınlara en yüksek önceliği veriyor.

- Kadının sahip olduğu varlıklara değil, geleceğe dönük çalışma azmi ve potansiyelinin değerlendirmesine dayanıyor.

- En fakir olanlar da dahil olmak üzere bütün insanların sınırsız kabiliyetlerle donanmış olduklarına inanıyor.

- İnsanlara hibe ya da sadaka şeklindeki yardımlar vermeye karşı; tersine borç vererek iş sahibi olmasını ve kendi ayakları üzerinde durmasını sağlıyor. Yani balık vermiyor, ilk balığı tutmasına ön ayak oluyor.

DEĞERLERİ

Dürüstlük ve doğruluk

Şeffaflık ve hesap verebilirlik Disiplin ve dakiklik

Verimlilik ve saygı Sürekli gelişime açıklık NASIL ALINIYOR?

5 kadının bir araya gelerek, “şöyle bir iş yapacağım, bana kredi verirseniz, size olan borcumu öderim” demesiyle başlıyor süreç.

Ardından 1 haftalık eğitimle kadınların kendine olan güvenleri perçinleniyor ve bu sürenin sonunda, yapacakları işe göre kredilerini alıyorlar.

İlk kez başvuranlar, ilk yıl için 100 ila 1000 lira arasında kredi alıyor. 1 yıl vadeli verilen kredisini düzenli ödeyenlerin limiti ikinci yıl 2 bin liraya kadar çıkıyor. Sonraki yıllarda ise katlanarak artıyor.

BANKALAR NE YAPMIYORSA O

Bu kredi sisteminde, kişinin beyanı esas. Bir evrak istenmiyor, teminat ve kefalet aranmıyor, icra ve mahkemeye asla müracaat edilmiyor. Yunus bunu şöyle açıklıyor dünyaya: “Biz klasik bankalar ne yapar diye baktık ve onların yaptıklarının tersinden kurallar oluşturduk. Mikro finans, tam tersine dönmüş bir bankacılık sistemidir.”

Bu tersine kurallar şöyle işliyor: Mesela, ticari bankalardan kredi alırken ne olur? Ne kadar fazla teminatınız varsa, o kadar fazla kredi alırsınız. Mikro finans ise ne kadar aza sahipseniz, o kadar fazla önceliğiniz var. Türkiye’de en aza sahip olanlar kim, fakir kadınlar. Dolayısıyla bu sistemin temel felsefesi, “kredi bir insan hakkıdır” ve önceliği hiçbir varlığı ve geliri olmayan fakir kadınlar.

YAPACAĞINIZ BAĞIŞIN ÖNEMİ

Mikro finans şubeleri, kişi veya kuruluşlardan sağlanan bağışlar ve İl Özel İdaresi Kanunu çerçevesinde sağlanan fonlarla oluşturuluyor. HSBC, Citibank, Whole Planet Foundation, Açık Toplum Vakfı, bazı belediyeler destekliyor. Kaynağın önemli bir kısmı ise bağışçılardan geliyor. Her yeni bağış, yeni bir ya da birçok kadına destek anlamına geliyor. Bazı şubelere, hem işletme, hem de Mikro finans olarak verilecek finansmanın tamamını sağlayan bağışçıların adı veriliyor.

Biz kadınlara güveniyoruz; güvenimizi hiç boşa çıkarmadılar. Örneğin Diyarbakır’dan Filiz Aksoy, 6. yılında 8 bin liralık kredi almaya hak kazanmış. Mikro finansla açtığı dikiş atölyesini her yıl büyüten Aksoy’un bugün sanayi tipi 3 tane makinesi bulunuyor. Yanında 3 kadına daha istihdam sağlıyor. Aylık net kazancı ise bin lirayı aşıyor… Kredinin sadece kadınlara verildiğini vurgulayan Akgül, “Bir erkek bize geldiğinde, annen, eşin ya da kız kardeşin var mı, diye soruyoruz. Onlardan biriyle bize başvurmasını istiyoruz. Özetle erkeğe değil, kadına kredi veriyoruz” diyor. Bahtışen, Mihrican, Dilek, Ayten…. Diyarbakır, Batman, Ankara, Yozgat, Eskişehir, Gaziantep… Mikro finans Programının 81 şubesine başvurup, öncelikle kendilerinin ve çocuklarının kaderini değiştirmiş kadınlar. Tam tamına 58 bin kadın, aileleriyle 350 bin kişi… Kimi kuaför, kimi dikiş nakış atölyesi açmış, kimi sebze meyve tezgahı; kimi inek almış kimi topraksız sera kurmuş… Elde ettiği mikro kazançlarla yoksulluk setini aşmaya çalışmış; işsiz kocasına iş vermiş; komşusunu iş sahibi yapmış; çocuklarını dershaneye göndermiş bugün doktor, mühendis anası olmuş…

Bu bir fırsat! Dünün yoksul, çaresiz, umutsuz kadınları; yarınlara güvenle bakar olmuş. Belki bugün kendilerinin ama aslında bir toplumun kaderini değiştirdiklerinin farkındalar veya değiller… Ama onlara bu fırsatın sunulmasını sağlayan Aziz Akgül, “Kayıtlarımızda bizden kredi alan ve borcunu son kuruşuna kadar ödeyen 58 bin kadın bulunuyor. Bunlardan bir kısmı 6 yıldır bizden kredi kullanıyor ve her yıl işlerini daha da büyütüyor. Artık bu kadınları farklı bir kategoride değerlendirmek gerekir.

Örneğin KOSGEB, KAGİDER gibi kuruluşlar portföyümüzdeki bu girişimci kadınları artık başka bir boyuta taşımalılar. Bu sadece onlar için değil, bu toplum için büyük fırsattır” diyor. Sizin de şubeniz olsun! Daha fazla sayıda kadına ulaşmak için şube sayısını artırmak istediklerini belirten Akgül, halen 81 olan şube sayına yakında 4 şubenin daha ekleneceğini açıklıyor. Vuslat DOĞAN, Hüsnü Özyeğin, Nihat Özdemir, Turgay Ciner, Eyüp Cenap Gülpınar gibi isimlerin birer şube ile sisteme destek verdiklerini belirten Akgül, Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’de yoksulluğu bitirmek için herkesi bu sisteme destek vermeye çağırıyor. Denetleniyor! Her yıl hesapların uluslar arası bağımsız denetim kuruluşları tarafından denetlendiğini ve raporlarının da yayınlandığını belirten Akgül, “Ben başta olmak üzere yönetim kurulu ve mütevelli heyetten hiç kimse hiçbir ücret almıyoruz. Bu işin bana yaşattığı manevi haz, vicdani huzur her şeye değer” diyor. Karşılıksız yardım yanlış! Çalışabilir durumdaki milyonlarca insanın devlet yardımlarından yararlandığını anımsattığımız Akgül, ekonomik faaliyette bulunma potansiyeli olanlara hibe yardım yapılmasının yanlış olduğuna dikkat çekiyor.

Hibe yardımların insan onurunu rencide ettiğini belirten Akgül, hibe yardımların çalışamayacak durumda bulunan yaşlı, özürlü ve hastalarla sınırlandırılması gerektiğini söylüyor.