• Sonuç bulunamadı

Akademik İyimserliğe Yönelik Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar

2.2. Akademik İyimserlik

2.2.4. Akademik İyimserliğe Yönelik Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar

Çağlar (2013) tarafından 605 öğretmen üzerinde yapılan araştırma sonucuna göre akademik iyimserlikle öğretmenlerin değişime açıklığı arasında orta düzeyde ve pozitif yönde ilişki olduğu görülmüştür.

Çoban ve Demirtaş (2013)’ın Malatya il merkezindeki 32 ilköğretim (İlkokul+ortaokul) ve ortaöğretim okulunda çalışan toplam 670 öğretmen üzerinde

27 okulların akademik iyimserlik düzeyi ile öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişki üzerine yaptıkları araştırma sonuçlarına göre:

Erkek öğretmenlerin akademik iyimserlik düzeylerinin kadın öğretmenlerden daha yüksek olduğu ve erkek öğretmenler kadınlara göre kendilerini örgüte daha bağlı hissetmektedirler.

Akademik iyimserliğin alt boyutu olan öz yeterlik açısından sınıf öğretmenleri kendilerini branş öğretmenlerine göre daha yeterli hissetmektedir.

İlköğretim okulu öğretmenleri akademik iyimserliğin alt boyutlarından olan öz yeterlik boyutunda ortaöğretim öğretmenlerine göre kendilerini daha yeterli hissetmektedirler. Ortaöğretim öğretmenleri ise ilköğretim okulu öğretmenlerine nazaran öğrenci ve velilere daha çok güvenmektedirler.

Yirmi bir yıl ve daha fazla kıdeme sahip olan öğretmenler öğrenci ve velilere daha çok güvenmekte olup bu öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları da kıdemi daha az olan öğretmenlere göre daha yüksektir.

Öğretmen sayısı 26-50 arasında olan okullarda akademik iyimserlik düzeyi daha yüksek olup, 1-25 arası öğretmeni olan okullarda ise örgütsel bağlılık daha yüksektir.

Öğrenci sayısı az olan okulların akademik iyimserlik ve örgütsel bağlılık düzeyleri daha yüksektir.

Okulların akademik iyimserlik düzeyi ile öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları arasında orta düzeyde bir ilişki vardır.

Özdemir ve Kılınç’ ın (2014) bürokratik okul yapısı ile öğretmenlerin akademik iyimserlik düzeyi üzerine yaptıkları araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin akademik iyimserlik algılarının artması için etkili bürokratik okul yapılarına ihtiyaç duyulduğu söylenebilir.

Çağlar (2013), okulların akademik iyimserlik düzeyinin öğretmenlerin örgütsel bağlılığı üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik yaptığı araştırma sonuçlarına göre kıdem arttıkça akademik iyimserlik ve örgütsel bağlılık düzeyinin yükseldiği, okul türü bakımından fen ve anadolu liselerinde görev yapan öğretmenlerin akademik iyimserlik düzeylerinin yüksek olduğu, öğretmen sayısı az olan okulların kolektif yeterlik düzeyinin yüksek olduğu, akademik iyimserlik düzeyi arttıkça öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri olumlu etkileneceği ve okulların etkililiğini artıracağı sonucuna ulaşmış ve okulların akademik iyimserlik düzeylerinin yükseltilmesi için aşağıdaki önerileri getirmiştir:

28 Öğrenci sayısı az olan okullarda çalışan öğretmenlerin akademik iyimserlik ve bağlılık düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucundan hareketle, okullarda öğrenci sayılarının belirli bir büyüklükte olması sağlanabilir.

İmkanları fazla olan okullarda çalışan öğretmenlerin akademik iyimserlik ve örgütsel bağlılık düzeylerinin daha fazla olduğu sonucundan hareketle okulların yeterli fiziki imkan ve donanıma sahip olmaları sağlanabilir.

Erdoğan (2013), Ankara ilinde ilköğretim (ilkokul ve ortaokul) öğretmenlerinin öz yeterlik ve başarı algılarında akademik iyimserlik, umut ve mesleki hazzın yordayıcılıklarını incelemek üzere yaptığı araştırma sonuçları:

Öğretmenlerin öz yeterlik, başarı algısı, akademik iyimserlik, umut ve mesleki haz düzeyleri arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu, en yüksek korelasyon ise başarı algısı ile akademik iyimserlik arasında olduğu sonucu elde edilmiştir.

Akademik iyimserlik, başarı algısı, umut ve mesleki haz öz yeterliğin anlamlı birer yordayıcısıdır.

Öğretmenlerin akademik iyimserlik, umut ve mesleki haz düzeyleri cinsiyete göre değişmemekte olup, branş bazında diğer branş öğretmenlerine göre sınıf öğretmenleri lehine anlamlı bir fark olmaktadır.

Yalçın (2013) tarafından ilköğretim okulu öğretmenlerinin mesleki tükenmişlik düzeyleri ile stres, psikolojik dayanıklılık ve akademik iyimserlik algıları arasındaki ilişkilerin incelenmesine yönelik yaptığı araştırmaya göre öğretmenlerin psikolojik dayanıklılık ve akademik iyimserlik algısı arttıkça, mesleki tükenmişlik düzeyi düşmektedir.

Yılmaz ve Kurşun (2015) tarafından okul kültürü ile akademik iyimserlik arasındaki ilişki üzerine yapmış oldukları araştırmaya göre akademik iyimserliğin olumlu okul kültürü oluşturmaya katkı sağladığı söylenebilir. Yılmaz ve Kurşun (2015)’un okul müdürlerinin öğretimsel liderlik davranışları ile öğretmenlerin akademik iyimserlik düzeyleri arasındaki ilişki üzerine yaptıkları araştırmada, öğretmenlerinin akademik iyimserlik davranışını göstermesini bekleyen okul müdürlerinin öğretimsel liderlik davranışları göstererek öğretmenleri bu yönde motive etmeleri gerektiği sonucuna ulaşmışlardır.

Kerimgil Çilek ve Gürol’un (2015) sınıf öğretmenlerinin akademik iyimserlikleri ile yapılandırmacı öğrenme-öğretme etkinliklerini uygulama düzeyleri arasındaki ilişki üzerine yaptıkları araştırmada, yapılandırmacı öğrenme-öğretme etkinliklerini gerçekleştiren öğretmenin kolektif yeterliğe sahip olması gerektiği için

29 öğretmenlerin akademik iyimserlik özelliklerinin desteklenmesi gerektiği sonucuna ulaşmışlardır.

Fırat (2016), Türkiye’nin farklı bölgelerindeki ilkokul, ortaokul, imam-hatip ortaokulu, düz lise ve meslek lisesi olmak üzere farklı okul türlerinde görev yapan 838 öğretmen üzerinde okulların akademik iyimserlik düzeyini, öğretmenlerin epistemolojik inançları ve bazı değişkenler açısından incelediği araştırmasının sonuçları:

Erkek öğretmenler akademik iyimserliğin öz yeterlik ile öğrenci ve veliye olan güven alt boyutlarında kadın öğretmenlere göre kendilerini daha yeterli buldukları sonucuna varmıştır.

Genç yaştaki (20-29) öğretmenlerin öğrenci ve veliye olan güveninin diğer öğretmenlere nazaran daha düşük olduğu, yaş ilerledikçe öğrenci ve veliye olan güvenin arttığı, kolektif öz yeterlik ve akademik vurgu boyutlarında ise yaş değişkenine göre anlamlı bir fark olmadığı sonucuna varmıştır.

Kıdem değişkeni yaş ile paralellik gösterdiği için kıdemi az olan (1-10 yıl) öğretmenlerin öğrenci ve veliye olan güveninin diğer öğretmenlere nazaran daha düşük olduğu, kıdem yılı arttıkça öğrenci ve veliye olan güvenin arttığı sonucuna varmıştır.

Altı ve daha fazla belgeli hizmet içi eğitime katılan öğretmenlerin daha az sayıda belgeye sahip öğretmenlere nazaran akademik vurgu ile öğrenci ve veliye olan güven boyutunun daha yüksek olduğu, öz yeterlik boyutunda ise anlamlı bir farklılaşmanın olmadığı sonucunu elde etmiştir.

İlkokul öğretmenlerinin diğer okul türlerinde görev yapan öğretmenlere nazaran öz yeterlik boyutunda anlamlı düzeyde yüksek olduğu, meslek lisesinde görev yapan öğretmenlerin ise diğer okul türlerinde görev yapan öğretmenlere göre akademik vurgu boyutunda anlamlı bir şekilde düşük olduğu sonucuna varmıştır.

Öğrenci sayısı 200’den az olan okullarda görev yapan öğretmenlerin öğrenci sayısı daha fazla olan okullarda görev yapan öğretmenlere göre öz yeterliğinin anlamlı derecede yüksek olduğu, akademik iyimserliğin diğer iki alt boyutu olan güven ve akademik vurgu boyutunda ise anlamlı bir fark olmadığı sonucunu elde etmiştir.

İl merkezinde görev yapan öğretmenlerin akademik vurgusunun ilçelerde görev yapanlara nazaran anlamlı düzeyde yüksek olduğu, kolektif öz yeterlik ve güven alt boyutlarında ise anlamlı bir fark olmadığı sonucunu elde etmiştir.

Öğretmen sayısı 1-10 arasında olan okullarda görev yapan öğretmenlerin öz yeterlik ve güven düzeyleri diğer öğretmenlere nazaran anlamlı düzeyde yüksek olduğu, akademik vurgu boyutunda ise anlamlı bir fark bulunmadığı sonucuna varmıştır.

30 Güvenlik görevlisi olan okulların akademik iyimserlik düzeylerini olamayan okullara nazaran anlamlı düzeyde yüksek bulmuştur.

Okulların akademik iyimserlik düzeyi ile öğretmenlerin epistemolojik inançları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Farklı öğrenim durumuna sahip öğretmenler üzerinde yapılan araştırma neticesinde öğretmenlerin öğrenim durumunun akademik iyimserliğe bir etkisinin olmadığı, okulda spor salonu, laboratuar olup olmaması ya da okulda yapılan etkinliklerin sayısının akademik iyimserliği etkilemediği sonucuna varmıştır.

Öğretmenlerin kişisel gelişim için yaptıkları harcama miktarı ile akademik iyimserlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.