• Sonuç bulunamadı

5.1. Sonuç ve Tartışma

5.1.1. İlköğretim 7 Sınıf Öğrencilerinin İş ve Enerji Konusundak

5.1.1.1. Akademik Başarı İle İlgili Sonuçların Etki Büyüklüğü

Elde edilen bulguların anlamlılığı bir araştırmanın en önemli hususlarından birisidir. Anlamlılık konusunda iki temel yaklaşım vardır. Bunlar istatistiksel ve pratik anlamlılıktır. İstatistiksel anlamlılık araştırmacılar tarafından çok iyi bilinip uygulanmasına karşın pratik anlamlılık genelde çok fazla önemsenmez. Hatta bu konuda araştırmacılar arasında bazı yanlış anlamalar mevcuttur. Örneğin bazı araştırmacılar istatistiksel anlamlılık ölçütü olarak kullanılan p değeri küçük olduğunda, uygulamanın etkisinin ya da gücünün büyük olacağına inanmaktadır (Nickerson, 2000). Doğru olan şudur ki istatistiksel anlamlılık testleri, örneklemden elde edilen sonucun şans faktörü ile elde edilme ihtimalini değerlendirirken; etki büyüklüğü pratik anlamlılığın bir göstergesidir. İstatistiksel anlamlılık, örneklem sayısından etkilenirken (Fan, 2001), etki büyüklüğü değeri, bu örneklem sayısından kaynaklanan sonuçları ortadan kaldırarak elde edilen sonuçlar hakkında daha doğru bir karar verilmesine yardımcı olur.

Etki büyüklüğü, örneklemden elde edilen sonuçların sıfır ya da yokluk hipotezinde tanımlanan beklentiden sapma düzeyini gösteren istatistiksel değerdir (Cohen, 1994; Vacha-Haasse & Thompson, 2004). Genel olarak etki büyüklüğü, yokluk hipotezi ile alternatif hipotez arasındaki farkın büyüklüğü olarak tanımlanır.

Etki büyüklüklerinin hesaplanması için birçok farklı yöntem vardır. Bu yöntemler grup ortalamaları farkına göre olanlar ve hesaplanan varyansa göre olanlar olmak üzere iki grupta toplanabilir. İki grup ortalaması arasındaki farkın hesaplandığı istatistiksel yöntemler (tek grup t-testi, ilişkili örneklemler için t-testi, ilişkisiz örneklemler için t-testi, vb.) için etki büyüklüğü hesaplanmasında Cohen’s d formülü (Cohen, 1988) yaygın biçimde tercih edilmektedir. Cohen’s d formülü ile hesaplama yapabilmek için grupların ortalamalarına ve harmanlanmış standart sapma bilgilerine ihtiyaç vardır. Harmanlanmış standart sapma ve Cohen’s d hesaplanması aşağıda gösterilmiştir.

Cohen (1988) genel bir öneri olmak üzere, d değerinin 0,2’den küçük olması durumunda, yeni tekniğin ya da öğretim yönteminin etkisinin zayıf, 0,8’den büyük olması durumunda ise kuvvetli olarak tanımlanabileceğini söylemektedir. Ancak, 0,2’lik bir d değerinin bile kuvvetli bir etki olarak ele alınabileceği özel durumların olabileceği de unutulmamalıdır (Rosnow & Rosenthal, 1989).

Çalışmamızda akademik başarı sontestlerin karşılaştırılmasında elde edilen verilerden Cohen’s d değeri hesaplanmış ve 0,67 sonucu bulunmuştur. Bu sonuç 0,2 ila 0,8 arasındadır. Dolayısıyla uygulanan yöntemin etki büyüklüğü orta düzeydedir (Cohen, 1988).

5.1.2. İlköğretim 7. Sınıf Öğrencilerinin Fen ve Teknoloji Dersine Karşı Tutum ve Algılamalarına Öğretim Yönteminin Etkisi

Bu çalışmanın amaçlarından bir diğeri ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin fen ve teknolojiye karşı tutum ve algılamalarına yapılandırmacı yaklaşımı temel alan etkileşimli video öğretim yönteminin etkisi, uygulamadaki mevcut öğretim yöntemiyle karşılaştırılarak araştırılmıştır. Bu amaç doğrultusunda yapılan işlemler ve elde edilen bulgulardan etkileşimli video öğretim yönteminin öğrencilerin fen bilimlerine karşı tutum ve algılamalarının değişmesinde etkili olmadığı görülmüştür. Bunun nedeni olarak, araştırma yapılan ilköğretim okulunda etkileşimli video için gerekli olan alt yapı ve donanımın yetersiz olması, etkileşimli videoların öğretmen tarafından ekrana yansıtılarak kullanılmış olması ve araştırma süresinin öğrencilerin fen ve teknoloji dersine karşı tutumlarını ölçmek için yetersiz olması gösterilebilir. Bu araştırma neticesinde elde edilen sonuç öğretim yöntemlerinin öğrencilerin derslere karşı olan tutumlarına etkisinin araştırıldığı birçok çalışma ile uyumludur. (Çepni, Taş ve Köse, 2006; Demirer, 2006; Çömek ve Bayram, 2006; Kurt, Çinici ve Gümüş, 2012; Öğreten ve Sağır, 2013; ).

Bilgisayarların, biyoloji alanında fotosentez konusunun anlatılmasında kullanımı üzerine yapılan çalışmada, Bilgisayar Destekli Öğretim (BDÖ) materyallerinin öğrencilerin öğrenme düzeylerinden anlama ve uygulama düzeyleri için etkili olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda, BDÖ materyallerinin öğrencilerin başarılarını artırmada etkili olduğu görülmüş, ancak, öğrencilerin tutumlarını geliştirme üzerine aynı etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Bu da kısa bir zaman içinde tutum geliştirmenin zor olmasına bağlanmıştır (Çepni, Taş ve Köse, 2006).

Demirer (2006), İlköğretim ikinci kademede bilgisayar destekli fen bilgisi öğretiminin öğrenci başarısına etkilerine ilişkin yaptığı araştırmada, fen bilgisi dersi “Uzayı Keşfediyoruz” ünitesinin öğretiminde, bilgisayar destekli öğretim yöntemi ve geleneksel öğretim metotlarının erişi, fen bilgisi dersine yönelik tutum, kazanılan davranışların kalıcılığı ve öğrenci başarısı üzerine etkisini incelemiştir. Araştırmanın analiz sonuçlarına göre bilgisayar destekli öğretim yönteminin erişi, kalıcılık ve başarı açısından geleneksel öğretim metotlarına göre daha etkili olduğu ancak tutum açısından gruplar arasında bir fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Yine Çömek ve Bayram’ın (2006) yaptığı çalışmalar benzer sonuçlar ortaya koymuştur. Çömek ve Bayram, Fen Bilgisi öğretiminde ısı konusunun BDÖ materyalleri ile öğretilmesinin öğrencilerin Fen Bilgisi dersine karşı olan tutumları üzerine etkilerini

araştırmışlardır. 5. Sınıf öğrencileriyle yaptıkları araştırmalarında, hem BDÖ materyalleri kullanılmasının hem de geleneksel öğretim yönteminin öğrencilerin fen ve teknoloji dersine karşı olan tutumları üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğunu ortaya koyamamışlardır.

Kurt vd. (2012), Çoklu Zekâ Kuramlı öğrenme yöntemi ve motivasyon stilleri etkileşiminin öğrencilerin biyoloji dersine karşı tutum ve akademik başarılarına etkilerini belirlemeye yönelik yaptıkları araştırmada, uygulanan yöntemin ve motivasyon stilinin öğrenme üzerindeki ortak etkisinin anlamlı olmadığı, grup ve motivasyon stilinin ortak etkisinin tutum puanı üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı sonucuna varmışlardır. Öğreten ve Sağır (2013), “Maddeyi Tanıyalım” konusunun öğretilmesinde İnteraktif Öğretim Yönteminin başarıya etkisini belirlemek ve bu yöntemin öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutumlarına etkisini araştırmak amacıyla yaptıkları çalışmada, deney grubuna İnteraktif Öğretim (İÖ) yöntemi ile kontrol grubuna ise yapılandırmacı yaklaşımla öğretim yapılmıştır. Araştırma sonucunda, İnteraktif Öğretim yönteminin başarıyı yapılandırmacı yaklaşımla yapılan öğretime göre anlamlı düzeyde artırdığı, fene yönelik tutumda ise anlamlı farka neden olmadığı bulunmuştur. İnteraktif öğretimin uygulandığı grupta başlangıca göre tutumların arttığı; fene yönelik tutumlarda cinsiyet bakımından ise anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir.

Kapucu (2016), 5., 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin görüşlerine göre seçmeli bilim uygulamaları dersinin değerlendirilmesine yönelik olarak yaptığı çalışmada, bilimsel tutum düzeylerinin belirlenmesi için Moore ve Foy (1997) tarafından geliştirilen ve Demirbaş ve Yağbasan (2006) tarafından Türkçeye uyarlanan Bilimsel Tutum Ölçeğini kullanmıştır. Araştırmanın analiz sonuçlarına göre, bilime karşı tutum puanlarında cinsiyet, sınıf düzeyi, eğitim alınan okul, anne ve babanın eğitim düzeyleri değişkenleri arasında anlamlı bir farklılık tespit edilirken; bilim uygulamaları dersini alıp almama değişkeni açısından tutum puanları arasında anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır.

5.1.2.1. Fen ve Teknoloji Dersine Karşı Tutum ve Algılama İle İlgili