• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: KATEGORĠ EKLERĠ 3.1.Çokluk Kategorisi 3.1.Çokluk Kategorisi

3.5. Nitelik Derecelendirme Kategorisi

4.2.1. Aitlik Eki (+ki)

+ki eki, Gabain'in isimden sıfat yapan ekler bölümünde bildirdiği şekliyle Eski Türkçede +ki, +kı şekliyle kullanılır. Aitlik ve içinde bulunma bildirerek isim, çoğunlukla da sıfat yaptığı, bulunma durumundan sonra da sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. (Gabain 1995:47)

Zeynep Korkmaz +ki aitlik eki ile ilgili olarak "hem yalın durumdaki isim kök ve gövdelerine gelerek eklendiği sözü sıfat ve zamire çeviren bir yapım eki özelliği taşıması, hem de ilgi durumu ve bulunma durumu gibi isim çekimi eklerinden sonra gelebilmesi, onu edatlarla ortaklaştırmakta ve aslında bir edattan ekleşmiş olabileceğini düşündürmektedir" diyerek ekin yerini ve görevini belirtmiştir. (Korkmaz 2003:264) Necmettin Hacıeminoğlu, isimlerde aitlik ekini şu şekilde açıklamıştır: “Bugünkü yazı dilimizde mevcut olan bu şekil Karahanlı Türkçesinde de vardır. Gerek yalın isimlerin gerekse ismin hal eklerini almış isimlerin üzerine getirilerek aitlik ifade ettiği gibi cümle içerisinde özellikle bulunma hali üzerinde olduğunda kendisinden sonraki ismin

sıfatı durumuna girer. İsimlerin üzerine getirilen –kI eki ile yapılmaktadır.” (Hacıeminoğlu 1996:32)

F. Kadri Timurtaş, Eski Anadolu Türkçesinde +ki ekini zamirler içinde değerlendirerek daha çok bulunma durumu eki almış kelimelerle ve zaman bildiren kelimelerle kullanıldığını ve ek durumundaki zamirin kökün ünlüsüne uyduğunu ifade etmiştir.(Timurtaş 1994:89)

Gürer Gülsevin +ki ekini tür / görev değiştirici ekler kısmında ilgi eki olarak incelemiş, ünlü uyumlarına giren örneklerinin az olduğunu ifade ederek, ötümlüleşmiş örneklerinin de bulunduğunu belirtmiştir.(Gülsevin 2004:152)

Metnimizde aitlik ekinin kullanımı şu şekildedir: tenrideki → Tanrıdaki (442, 1761, 3314) tildeki → Dildeki (463, 1033, 1350, 1574, 1589, 1606, 2817, 3220) yerdeki → Yerdeki (1730, 1761, 3314) yertinçüdeki → Dünyadaki (1877) bitigdeki → Kitaptaki (1363) könüldeki → Gönüldeki (464, 1034, 1350, 1607, 1633, 3220) kurgakdakı → Kurudaki (2731) nomdakı → Kanundaki (3028) sansardakı → Samsara’daki (3113)

sudurtakı → Buda’nın vaizindeki (554, 797) tamutakı → Cehennemdeki (298, 1246, 2495) 4.2.2.Yokluk Eki

+sIz eki, dil bilgisi kitaplarında farklı şekillerde isimlendirilmiş ve işlenmiştir. Muharrem Ergin, isimlerden hem sıfat hem isim olarak vasıf isimleri yapan ek olarak

yapım ekleri içinde gösterdiği +sIz ekini, +1I eki getirilen vasıf isimlerinin olumsuzunu ifade eden bir ek olarak değerlendirmiştir.(Ergin 1989:175)

Tahsin Banguoğlu, +slz ekini "-siz sıfatlan" başlığında incelemiş, Eski Türkçeden beri her isme gelebildiğini belirtmiştir. T. Banguoğlu "adlarda çekim" konusunda da yer verdiği +sIz ekini isimlerin kimsiz (yokluk) hâli olarak nitelendirmiştir. (Banguoğlu 1998:201-331)

Tahir Nejat Gencan, -siz ekini "-siz ekiyle türemiş sıfatlar" başlığı altında incelemiş, işlevlerini varlık, çokluk bildiren -li ekinin ve ile ilgecinin olumsuzu olarak belirtmiştir. (Gencan 2001:225)

+slz ekini çok işlek bir ek olarak değerlendiren Haydar Ediskun da aynı şekilde +li ekinin olumsuzu ve yoksunluk sıfatlan türeten bir yapım eki olarak değerlendirmiştir. (Ediskun 1999:149)

Zeynep Korkmaz, +slz ekinin "yokluk, eksiklik" bildiren olumsuz sıfatlar türeten çok işlek bir ek olarak tanıtmıştır. Ayrıca "sahip olma, kendinde bulundurma" görevinde sıfat türeten +1I ekinin karşıtı olduğunu bildirerek ekin sıfatlardan yokluk sıfatı, eş anlamlı ikileme sıfatları ve anlam kayması yoluyla kalıplaşmış bazı sıfat ve zarflar kurma görevleri sıralamıştır.

Zeynep Korkmaz, +slz ekiyle anlam kaymasına uğramış kelimelerin var olduğunu (amansız, arsız, aynasız, bacaksız, kalpsiz, midesiz, yüreksiz vb) ve yabancı kelimelere karşılıklar bulma ve terim yapma konusunda +slz ekinden yararlanıldığını dile getirmiştir. (Korkmaz 2003:64)

+slz eki Eski Türkçe döneminden itibaren görülen bir ektir. Gabain yokluk eki olarak nitelendirdiği ekle ilgili yerdiği "yazuksuz" (günahsız), "ağışız" (değersiz), örneklerinden başka ekin iyelik ekinden sonra gelen bir örneğine (ilk+i+siz) de değinmiştir.(Gabain 1995:48)

Talat Tekin ise yokluk sıfatlan türeten, isimlere ve sıfatlara eklenen bir ek olarak belirttiği +slz ekiyle ilgili "aşsız" (yiyeceksiz), "idisiz" (sahipsiz), "kalışız" (tümüyle) vb. örneklerini vermiştir.(Tekin 2000:86)

+slz ekini, tür / görev değiştirici ekler bölümünde inceleyen Gürer Gülsevin, ekin EAT döneminde yuvarlak ünlü ile (+sUz) kullanıldığını, yokluk bildiren sıfatlar yaptığını, bu ekle türetilen isimlerin cümlede zarf görevi üstelendiğini ve yeni isimler türetildiğini ifade etmiştir. (Gülsevin 2004:152)

Ali Cin, + siz ekinin Türkçenin tarihi ve modem dönemlerinde kullanımlarını incelediği makalesinde işlevleri hakkında şu tespitlerde bulunmuştur: +slz eki, "olumsuz anlam taşıyan isimlere gelerek onların olumsuz anlamlarını olumluya çevirir (Günahsız köpeğe vurma), isimlere gelerek miktar bakımından belirsiz çokluk (uçsuz bucaksız) ifade eder. En yaygın işlevlerinde birisi isimlerden olumsuz sıfatlar yapmaktır. Bu şekliyle her ne kadar +U ekinin karşıtı gibi kullanılsa da bu karşıtlığın sağlanamadığı durumlar da vardır. (Cin 2006:30)

Metnimizde yokluk ekinin kullanımı şu şekildedir: könülsüz →Akılsız, manasız (536)

münsüz → Günahsız (2461)

kolusuz → Vakitsiz, zamansız (880)

körksüz → Güzel olmayan, çirkin (85, 752, 2959)

ilkisiz → Başı olmayan, ilki olmayan, başlangıçsız, mebdesiz, esaassız, öncesiz. (8, 688, 834, 887, 904, 1006, 1023, 1032, 1064, 1086, 1103, 1583, 1631, 1949, 2078, 3339) ögsüz → Annesiz (536) kalısız → Eksiksiz (458, 861) kertgünçsüz → İnançsız (311, 317, 320, 322, 3473) sakınçsızın → Düşüncesizi (3380) kadagsız → Kusursuz (2461) 4.2.3. Varlık Eki

+ki eki, çalışmamızda tür değiştirici ekler sınıfında incelenmiştir. Ekin işlevleri "içinde bulunma, aitlik ve bağlılık bildirmesi, isim, sıfat, zamir, türetmesi, standart Türkiye

Türkçesinde ünlü uyumunu bozması, isimler, zarflar ve zamirlerle kullanılması, belirli isim tamlamalarında tamlanan unsurun yerini tutması, bazı isim ve zamirlere doğrudan, bazılarına ise ilgi hâli ve bulunma hâlinden sonra gelmesi" şeklinde özetlenebilir. Eski Türkçe döneminde kullanılan –lIg ekinin günümüze kadar üstlenmiş olduğu çeşitli işlevlerin başında sıfat göreviyle eklendiği isimleri "var olma, sahip olma, üzerinde bulundurma, ilgili olma" gibi anlam ilgisiyle nitelendirmesi gelmektedir.

Eski Türkçede +kI şekliyle aitlik ve içinde bulunma bildirerek isim, çoğunlukla da sıfat yaptığı, bulunma durumundan sonra da sıklıkla kullanıldığı görülmektedir.

Eski Anadolu Türkçesinde daha çok daha bulunma durum eki almış kelimelerle ve zaman bildiren kelimelerle kullanılmış ünlü uyumlarına giren örneklerinin az olmakla birlikte ve ötümlüleşmiş örnekleri de kullanılmıştır.

+sIz eki, "yokluk, eksiklik" bildiren olumsuz sıfatlar türeten çok işlek bir ek olarak "sahip olma, kendinde bulundurma" görevinde sıfat türeten +1I ekinin karşıtıdır. Ekin sıfatlardan yokluk sıfatı, eş anlamlı ikileme sıfatlan ve anlam kayması yoluyla kalıplaşmış bazı sıfat ve zarflar kurma görevleri bulunmaktadır.

+sIz eki, Eski Türkçede döneminden itibaren görülen bir ektir. Eski Anadolu Türkçesi döneminde yuvarlak ünlü ile (+sUz) kullanılmış olan ek, yokluk bildiren sıfatlara gelmiştir.

Bu eki alan isimler cümlede zarf görevi üstlenmiştir. Aynca +slz ekinin Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde iyelik ekleri üzerine de geldiği görülmektedir. Ayrıca +11 ekini almış kelimelerin zarf olarak kullanıldığı, ikilemeler kurduğu ve cümlede yüklem olarak görev yaptığı tespit edilmiştir.

Metnimizde varlık eki almış kelime örnekleri şunlardır: savlıg → Sözlü (1987, 2193)

seviglig → Sevimli (1978, 2506, 2581, 2606, 2990, 3380, 3416, 3444, 3686, 4062) sevinçlig → Sevinçli (1603)

adaklıg → Ayaklı (1737, 1770, 3688) adalıg → Tehlikeli (384, 735, 2952)

agulug → Zehirli (49, 67, 71, 410, 1660, 3705, 3757) busuşlug → Kederli, kaygılı (585, 3051, 3122) buzlug → Buzlu (568, 2240)

Benzer Belgeler