• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİ VE EĞİTİMDEKİ

2.2. SON ON YILIN DERS KİTAPLARINDA TOPLUMSAL CİNSİYET

2.2.1. Ailede İş Bölümü

Ders kitaplarında aile içinde iş bölümünün ne tür örneklerle anlatıldığı ve resmedildiği zaman içerisinde değişebilmektedir. Örneğin 2012 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Birimi (SEÇBİR) tarafından yapılan 2011-2012 eğitim öğretim yılındaki bazı ders kitapları incelemesinde, bu yıllarda babanın bir otorite figürü olmaktan uzaklaştırıldığına ve aile içi iş bölümünün önemine vurgu yapıldığına dair örneklere yer verilmiştir. Kitaplarda yer alan örneklerde ev işlerinin sadece anne tarafından yapılmadığı, ailenin diğer üyelerinin de ev içi sorumluluklarda aktif rol alması gerektiğine dair anlatımlara rastlandığı belirtilmiştir. Bu yaklaşım ile babanın otorite değil ailenin eşit bir bireyi olarak algılanmaya başlandığına, dolayısıyla ailenin demokratikleşmesinin önemine değinildiğine dikkat çekilmektedir. Ancak aynı incelemede kitaplarda annenin mutfaktan sorumlu olduğuna, babanın ise bütçeye hakim olduğuna dair örneklerin de yer aldığı, dolayısıyla kadın ve erkeklerin farklı alanlarda

62

uzmanlaştıklarına dair en temeldeki cinsiyetçi algının devam ettiği belirtilmektedir (SEÇBİR, 2012, S.6,10).

Aile içi rollerin ders kitaplarında nasıl örneklendiğine dair başka bir tespit ise Tarih Vakfı'nın 2014 yılındaki ders kitaplarını inceleme projesinde yer almaktadır. Bu araştırmada 2012-2013 eğitim öğretim yılının ders kitaplarında, geleneksel ataerkil aile profilinin dışında bazı örnek ve görsellerin yer aldığına dikkat çekilmektedir. "aile içindeki dayanışma", "ailemizdeki yardımlaşma" gibi konular ile "ailede herkesin bir işi var" gibi konu başlıklarının altında aile içindeki toplumsal cinsiyet rollerine dair geleneksel rolleri kırmaya yönelik olumlu örneklere rastlandığı belirtilmiştir. Yine aynı araştırmada "biberonla bebeklerini besleyen" veya "evde cam silerken" resmedilen erkek örneklerinin yer aldığı tespit edilmiştir (Çayır, 2014, s. 91). Bir diğer ders kitabı çalışması, Mehmet Akif Çeçen'in 8.sınıf Türkçe ders kitaplarını toplumsal cinsiyet bağlamında incelediği ve 2015 yılında yayımlanan makalesidir. Bu araştırmada kitaplarda aile içi rollerde cinsiyet dağılımına bakıldığında, her iki cinsiyete de aile içinde görev ve sorumluluklar veren örneklere rastlansa da kadının aile içi rollerde temsil edilme oranının erkeklerden yüksek olduğu tespit edilmiştir (Çeçen, 2015, s.6).

Son dönemde ders kitaplarında aile içi rollerde sorumluluk paylaşımı, ev işlerinin yalnızca kadına yüklenmemesi ve ailenin diğer bireylerinin de katılımıyla iş bölümünün yapılması üzerine olumlu örnekler görülmeye başlanmıştır. Ancak bu durum eşitsiz rol dağılımı örneklerini gidermede yetersiz kalmakta, geleneksel ataerkil roller metinlerde göze çarpmaya devam etmektedir. Bir yandan aile içindeki sorumlulukların paylaşımına atıfta bulunulurken, diğer yandan kadın ve kız çocukları mekansal olarak ev içi işlerde, erkek çocuk ve baba ise ev dışı işlerde görevlendirilirler. Tarih Vakfı araştırmasında dikkat çekildiği üzere 1.sınıf öğretmen kılavuzundaki "Ayşe annesiyle birlikte çamaşırları katladı, Ali babasıyla birlikte alışverişe gitti.." cümlesini, öğretmenlerin aile içi yardımlaşma konusuna örnek olarak öğrencilerine sunması istenmektedir (Çayır, 2014, s.91). Emine Balcı ve Burcu Sel, 2016-2017 yılında okutulan ilkokul Türkçe ders kitaplarına yönelik yaptıkları araştırmalarında, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önceki süreçlere göre

63

daha örtük (gizli) yollarla yapıldığını belirterek "örtülü cinsiyetçi söylem" kavramına dikkat çekmişlerdir (Balcı ve Sel, 2017, s.725). Bu araştırmada aile içinde çocukla ilgilenmek, nispeten evin geçimini sağlamak gibi konular kadın ve erkeğin ortak sorumlulukları olarak görülse de yemek yapmanın her zaman kadına ait bir iş olarak anlatıldığı, tamir veya araba kullanmak gibi görevlerin ise erkeğe atandığı örnekler mevcuttur. Bu incelemede elde edilen sonuçların da ev işleri ile ilgili sorumlulukların büyük oranda anne üzerinde olduğunu, sonra çocuklar ve en son babanın bu işlerden sorumlu kılındığını gösterdiği ifade edilmektedir (Balcı ve Sel, 2017, s.735-736).

2016 yılı sonrasında ise toplumsal cinsiyet kavramının iktidar söyleminde daha mesafeli durulan bir kavram olmaya başlamasıyla birlikte bu tutumun, ders kitaplarına da yansıdığı görülmektedir. Nitekim 2017 yılı ders kitapları, kendinden önceki dönemler ile karşılaştırıldığında cinsiyetçi yaklaşımların tekrar gün yüzüne çıktığını gösteren örneklerle doludur. Karşılaştırmalı Eğitim Derneği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden 2016 ve 2017 yıllarının ders kitaplarını karşılaştırarak sunduğu rapor, bir yıl içerisinde ders kitaplarında belirgin bir değişim görüldüğünü ortaya koymaktadır. Rapora göre 2016 yılında bir konuda ev işlerine yardım eden bir erkek çocuğu görselinin yerini, 2017'de "Zeynep annesi ile pazara gitti" cümlesinden yola çıkılarak sorulan "Hangi işlerde annene yardım ediyorsun?" sorusu almış ancak annesine yardım eden herhangi bir çocuk görseline rastlanmamıştır. Ev içi cinsiyetçi iş bölümünde 2017'deki kitaplardan diğer örnekler de babanın araba kullandığı annenin ise piknik sepeti hazırladığı veya büyükannenin süt sağarken büyükbabanın bağdaş kurup oturduğunu resmeden görseller olmuştur. 2017'de yenilenen 1.sınıf Türkçe ders kitabında cinsiyetçi söylemde artış olduğu belirtilirken, kadınlar için ev kadınlığı ve anneliğin doğal roller olarak kabul edildiği örneklerin ön plana çıkarıldığı görülmektedir (Çimen ve Bayhan, 2018, s.31-35). Bir yıl içerisinde dahi değişiklik gösterebilen toplumsal cinsiyet yaklaşımlarının, iktidarın bu dönemde artan cinsiyetçi söylemleri ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik mesafeli

64

duruşu ile de ilişkili olduğu ve bu durumun ders kitaplarına çeşitli örnekler ile yansıtıldığı görülmektedir.

Kitaplarda yer alan örneklerin incelenmesinin yanında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin öğrenciler tarafından nasıl algılandığına dair yapılan bir örnek araştırmanın sonuçları da dikkat çekicidir. Nurdan Kalaycı ve Fahriye Hayırsever'in 2014 yılında yayımlanan ve 8.sınıf düzeyinde 160 öğrencinin toplumsal cinsiyet algısını ölçtükleri araştırmasında çocuk bakımı, sofra hazırlama gibi geleneksel olarak kadınlara atanan görevlerin öğrenciler tarafından "kadın işi" olarak görüldüğü ve bunun doğal kabul edildiği sonucuna varılmıştır (Kalaycı ve Hayırsever, 2014, s.13). Tuba Acar Erdol ve F.Dilek Gözütok'ün 2012-2013 eğitim öğretim yılında Ankara'da bir Anadolu Lisesinde öğrenim gören öğrencilerin toplumsal cinsiyet algılarını ortaya koyan araştırmalarının sonunca göre ise, öğrenciler hala erkeği evin reisi olarak görmekte, ailesinin geçimini sağlamakla yükümlü olanın erkek olduğunu belirtmektedirler (Erdol ve Gözütok, 2017, s.51). Aile içi rollerde kadının nasıl konumlandırıldığı, toplumsal anlamda annelik rolü nedeniyle kadınlardan "beklenen" davranışlar ve bunların karşısında aile içinde erkeğin konumunun ne olduğu, toplumdaki baskın ataerkil geleneğin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır.. Bu gelenek içinde yetişen çocuklar da - bazı istisnalar haricinde- klasik anlamda erkeği/babayı "evin direği", kadını/anneyi de "yuvayı yapan dişi kuş" olarak görmeye devam etmektedir. Bu durum günümüzde toplumsal cinsiyete dair farkındalığın artmasını ve geleneksel cinsiyet rollerinin sorgulanmasını sağlayacak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerine duyulan ihtiyacı daha belirgin hale getirmektedir.

Ders kitaplarında toplumsal cinsiyetin nasıl işlendiğinin anlaşılması için, bu rollerin aile içi işbölümüne yansıdığı örneklerin yanında kadının ev içi ve dışı rollerinin de kitaplarda nasıl aktarıldığına bakmak gerekir. Bazı mesleklerin kadınlara atfedilmesi, ev kadınlığına yüklenen sorumluluklar ve çalışma hayatında kadının nereye konumlandığına dair anlatıların ders kitaplarında ne tür örneklerle aktarıldığını incelemek, kadının toplumda nereye konumlandırıldığının anlaşılması açısından önemlidir.

65