• Sonuç bulunamadı

Aile Kurumu ve Ebeveyn Olma/Olabilme Üzerine Elde Edilen Bulgular

4. BÖLÜM: BULGULAR ve YORUM

4.5. Aile Kurumu ve Ebeveyn Olma/Olabilme Üzerine Elde Edilen Bulgular

Aile kavramı ve kurumu hakkında katılımcıların iki farklı düşüncede olduğu görülmüştür. Evliliğe sıcak bakan veya bakmayan katılımcıların ortak düşünceleri ise, eşcinsellerin resmi olarak evlenebilmesine müsaade edilmesi gerektiğidir. Bu konuda lezbiyen bir katılımcının (L4): “Aile güzel bir şey, mesela benim bir ailem var, her ne kadar beni

dışlasalarda… Ama aile kurma gibi bir düşüncem de yok, tamamen şu anlık şahsi düşüncem ama ileride de değişebilir, şu an aile kurmak çok çekici gelmiyor, ama isteyenler resmi olarak evlenebilmeli bence, kime ne zararı var, ama sevgilim aile kurmayı istiyor, o benden daha duygusal sanırım”, trans bir kadın katılımcının (TK1): “Aile demek yuva demek, kadın bir sevgilim var, evlenmeyi isterdik ve tabi çocukta” ve

gey bir katılımcının (G4): “Aile kavramı bana çok uzak. Bir aile kurmak da istemiyorum.

Daha doğrusu resmi şeyler bana uzak. Saygı sevgi çerçevesinde duygusal birliktelik ve arkadaşlıkları yeterli buluyorum. İlla bir kâğıda imza atıp oluşturulan bir şey olması çok saçma. Benim birini sevip ona karşı sadık olmam imzaya bakmamalı, bir köpeğim var bir de sevgilim var, o zaman biz bir aileyiz, heterolara göre, illa kimlikte evli mi yazması gerekiyor?” ve gey bir katılımcı (G5): “Bu konuda ona (arkadaşı) katılmıyorum, ayrıldığımız tek konu bu, ben aslında aile kurmayı çok isterdim, eğer ülkemiz yasaları müsaade etse bir törenle evlenip imza atmayı isterdim, hem yasal olarak bazı haklar elde etmenin faydalı olduğunu düşünüyorum, aile demek yuva demek bence” ifadeleri

89

değiştiği, eşcinsellerin aile kurumuna çok fazla önemli anlamlar atfetmedikleri fakat transların aile kurumuna daha duygusal yaklaştıkları saptanmıştır. Bu durumun nedeni olarak, cinsiyet ve cinsel kimliğin eşcinsel katılımcılar tarafından çok fazla önemsenmemesinden ve anlamlandırılmamasından fakat trans katılımcıların düalist cinsiyet kimliğine önemli anlamlar atfederek sadece cinsiyet kimliğinin doğumla atanması noktasında eleştiri getirmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Yani trans katılımcılar, aslında aile, cinsiyet kimliği ve rollere ilişkin katı ve eleştirel bir değerlendirme yapmazken eleştirilerin sadece insanların kendi cinsiyet kimliğini kendisi seçmesi gerektiğine yönelik olduğu ve toplumsal cinsiyet, kimlik ve aile kurumuna yönelik eleştirilerin yüzeysel kaldığı görülmüştür. Trans katılımcılar politik olarak artık kadın veya erkek olmalarından dolayı resmi olarak evlenebilmekte iken eşcinseller ülkemizde resmi olarak evlenememektedir. Bu duruma trans ve eşcinsel katılımcıların tümünün tepki gösterdiği, evliliğin gönül rızası ile yapılmak kaydıyla heteroseksüel anlayışla olmaması gerektiği ve heteroseksist evlilik tanımlamalarının ve kabulünün reddedildiği anlaşılmıştır. Evlilik, birbirlerini seven ve ya birlikte olmak isteyen iki insan arasında çeşitli yasal hakların da elde edilmesi amacıyla karşılıklı yapılan bir sözleşmedir. Bu bağlamda birbirini seven ve birlikte yaşamak isteyen eşcinseller, evliliğin getirdiği yasal haklardan da mahrum kalmaktadır. Gey bir katılımcının (G3) “…evlilik, birçok

yasal hakkı beraberinde getiriyor, yasalar karşısında tanınıyorsunuz, hak iddia edebiliyorsunuz, biz bundan mahrum bırakılıyoruz” ifadesi durumu özetler niteliktedir.

Ülkemizde evliliğe ilişkin tanımların ve kabul görülenin sexsist düalist cinsiyetçi yaklaşım çerçevesinde şekillendiği, politik olarak kadın ve erkek heteroseksüellerin resmi olarak evlenebilmelerine yasal olarak müsaade edildiği, evliliğin getirdiği yasal haklardan heteroseksüel erkek ve kadınların faydalanabildiği ve bu bağlamda birbirlerini seven ve resmi birliktelik kurmak isteyen eşcinsel lezbiyen ve geylerin evlilik bağlamında yasal haklardan mahrum kaldıkları ve mağduriyet yaşadıkları anlaşılmıştır.

Nitekim yasal olarak eşcinsellerin evlenmesine müsaade edilmemesinin en büyük nedeni ise heteroseksüeller ve heteronormatif düzen tarafından, çocuklara ve geçlere olumsuz örnek teşkil ettiklerinin düşünülmesi ve evlat edinebilmelerinin önünün kapatılmasıdır. Çocuklara ve gençlere kötü örnek oldukları ileri sürülen eşcinsellerin evlat edinebilmelerindeki en büyük yasal engel zaten resmi evlilik gerçekleştiremiyor olmalarıdır. Fakat yazılı ve görsel medya incelendiğinde kadına şiddetin, tecavüzün ve çocuk istismarının, şiddet veya erotik içerikli film, dizi ve videoların oldukça yaygın

90

olduğu, bu gibi birçok olumsuz yayınların çocuklar üzerinde bıraktığı olumsuz etkilerin eşcinsel ve translar kadar eleştirilmediği daha doğrusu eşcinsel ve translar kadar ötekileştirilmediği hatta birçoğunun ilgiyle takip edildiği görülmektedir. Eşcinsel ve transların çocuklara ve gençlere kötü örnek olduğu düşüncesi noktasında genel görüş ise, kimseye kötü örnek olunmadığı, böyle bir çabanın da olmadığı, her tercihe ve yönelime saygı duyulması gerektiği yönündedir. Bu konu hakkındaki düşüncelere aşağıda yer verilmiştir.

Gey bir katılımcı (G2):

“Bu konuda şöyle düşünüyorum; yaşları küçük olan çocukların elinde akıllı telefonların saatlerce ne işi var o zaman, aile değil de eşcinsel veya trans mı suçlu? Çocuk saatlerce bilgisayar veya akıllı telefon başından kalkmıyor, sonra anne baba kendini değil başkasını suçluyor, ohh ne ala.”

Trans bir kadın katılımcı (TK2):

“Valla tecavüzcüler kadar kötü örnek olmuyoruzdur herhalde, her gün haberlerde bir istismar vakası, bir şiddet vakası.”

Trans bir erkek katılımcı (TE2):

“Kötü örnek aranıyorsa televizyonlardaki programlara ve dizilere bakılsın. Sürekli bir namus kavgası var filmlerde, namuslu ya da namussuz kadın figürü çok mu iyi örnek, şiddet dolu tecavüz sahneleri çok mu iyi örnek.”

Gey bir katılımcı (G6):

“Kötü örnek bitti de bir biz mi kaldık Allah aşkına. Her taraf istismarcı, şiddet kaynıyor. Eşcinseller kötü örnek oluyor da heteroseksüeller çok mu iyi örnek oluyor. Tecavüzcülerini istismarcıların, şiddet uygulayanların hepsi heteroseksüel.”

Lezbiyen bir katılımcı (L1):

“Hapishanelerdeki mahkûmların kaçı heteroseksüel ve kaçı eşcinsel? Önce bu sorgulansın, bence heteroseksüeller daha kötü örnek oluyor çocuklara.”

91

Ebeveyn olma konusunda ise katılımcıların çoğunun düşüncesi aynı olmakla birlikte bazıları ebeveyn olmak istemezken bazı katılımcıların ebeveyn olmak istedikleri anlaşılmıştır. Yasal düzenlemelerin evlilik ve evlat edinme hakkındaki sınırlarının zorlanması gerektiği fikri hâkimdir. Bu konular hakkındaki ifadeler şu şekildedir:

Trans bir kadın katılımcı (TK2):

“Örnek olmak derken? İyi bir çocuk yetiştirmek için illa hetero mu olmak lazım? Tüm anne ve babaların çocuklarına iyi örnek olduğunu söylemek ne kadar mümkünse transların da kötü bir ebeveyn olacağını iddia etmek o kadar mümkündür. Artık yasal olarak kadınım ve yasal olarak evlenebilirim, evlat da edinebilirim, ama birbirini seven iki cinsin de evlenebilmesi ve evlat edinebilmesi düşüncesindeyim.”

Trans bir erkek katılımcı (TE1):

“Evet, yasalar kesinlikle tarafsız değil ve elbette yasaların en büyük kaynağı kültürdür. Kültür tabi ki güzel bir paydaş ama gruplaştırıp ötekileştirmeye ve dezavantaja mahal veriyorsa hayır. Yasalarımız baskın beklentilerden besleniyor, yasa koyucular insan hakları çerçevesinde oturup düşünmeliler, biraz bakış açılarını genişletmeliler.”

Trans bir kadın katılımcı (TK1):

“Çocuğumun olmasını çok istiyorum. Örnek olmak derken ne kastediliyor, iyi bir insan olmaksa bizim kime ne kötülüğümüz var, eğer roller noktasında kötü örnek olunduğu iddia ediliyorsa heteroseksüel anne ve babaların hepsi çocuklara çok mu iyi örnek?”

Lezbiyen bir katılımcı (L2):

“Çok saçma bir düşünce. Sanki her yetişkin çok iyi örnek oluyor da biz mi kötü örnek oluyoruz. Her şey çok iyi zaten tek kötü biziz. Zaten insanlar böyle, sürekli olarak olumsuz bir durumda bir suçlu arıyorlar. Ne yani, uyuşturucu bağımlısı bir genç için anne ve babası kötü örnek olmuştur demek çok mu doğru? Ya da her tecavüz eden veya şiddet uygulayan erkek için anne ve babası mutlaka

92

kötü örnek olmuştur mu denmeli? O zaman tüm suçluların anne ve babaları kötü örnek...”

Ayrıca kötü örnek teşkil edecekleri düşünüldüğü için evlat edilmesine müsaade edilmeyen eşcinseller karşısında, çocuğuna veya eşine şiddet uygulayan heteroseksüel bir baba veya annenin çocuğuna iyi birer örnek rol model olduğunun düşünülmesi de yanılgıdır. Lezbiyen bir katılımcının (L2): “Çok saçma bir düşünce. Sanki her yetişkin

çok iyi örnek oluyor da biz mi kötü örnek oluyoruz. Her şey çok iyi zaten tek kötü biziz. Zaten insanlar böyle, sürekli olarak olumsuz bir durumda bir suçlu arıyorlar. Ne yani, uyuşturucu bağımlısı bir genç için anne ve babası kötü örnek olmuştur demek çok mu doğru? Ya da her tecavüz eden veya şiddet uygulayan erkek için anne ve babası mutlaka kötü örnek olmuştur mu denmeli? O zaman tüm suçluların anne ve babaları kötü örnek”

ifadeleri değerlendirildiğinde, doğduğu anda annesi veya babası ya da her ikisi tarafından bakımını reddedilen ve kuruluş bakımına alınan çocukların iyi ya da kötü, kadın ve erkekliğe ya da anne ve babalığa dair rol modeli kim olacaktır? Bu yüzden evlat edinmek isteyen eşcinsel ve transların çocuklara kötü örnek olacaklarını söylemek doğru olmayacaktır. Öncelikle kötü örnek olma tabirinin yerinde ve doğru bir şekilde açıklanması gerekmektedir. Trans bir kadın katılımcının (TK1) dediği gibi “Kötü örnek

derken? Nasıl kötü örnek, çocuğumu ortada bırakmak, şiddet uygulamak, istismar etmek, ilgilenmemek, ötekileştirmek gibi mi? Bunları yapan heteroseksüel anne ve babalar yok mu? Tek farkları ve avantajları hetero olmaları mı? Hetero oldukları için mi kötü örnek olabilme haklarına sahip” ifadeleri kötü örnek olma algısının da aslında yeniden ele

alınarak çerçevesinin çizilmesinin ve içerisinin tutarlı bir şekilde doldurulmasının gerektiğini göstermektedir. Aynı şekilde lezbiyen bir katılımcının (L2) “Şimdi, diyelim ki

benim bir çocuğum var, pamuklara sarıp sarmalayıp büyütüyorum, tercihlerine ve yönelimlerine de saygı duyuyorum, ona iyi bir insan olması gerektiğini ve vatanına karşı görevlerini öğretiyorum, kötü şeylerden uzak tutuyorum, onun için her türlü eğitimlere gidiyorum, kitaplar okuyorum vs. diğer tarafta başka bir çocuk, annesi babası tarafından dilendiriliyor, şiddete uğruyor ya da bakımı üstlenilmiyor, hatta madde ticaretinde bile aracı kullanılıyor ya da anne ve babası çocuğun karşısında madde kullanılıyor. Kim kötü örnek oluyor bu durumda? Buna kim karar veriyor” şeklindeki ifadesi iyi ve kötü örnek

olma algısının revize edilerek doğru bir şekilde anlamlandırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu konu hakkındaki diğer düşüncelere aşağıda yer verilmiştir.

93 Lezbiyen bir katılımcı (L3):

“Evlat edinmek ister miyim evet ama yasalar buna müsaade etmiyor, illa bir erkekle evlenmem gerekiyor. Ama ben erkekle değil kadınla evlenerek evlat edinmek istiyorum. İnanın çocuğum bir istismarcı, ayyaş, küfürbaz, şiddet sevici anne ve babaların çocuklarından daha mutlu olur, çocuğum ne olmak istediğine kendisi karar verir, tabi kimsenin hakkına musallat olmadan.”

Gey bir katılımcı (G6):

“Yanlış bir önerme, o zaman benim annem ve babam kötü bir örnek mi de ben gey olmuşum (!) Okuldan bir arkadaşım var, hetero kendisi, eşcinsel değil, ama babası biseksüel, peki babası kötü mü örnek olmuş? Kötü örnek demek çocuğa ahlaksız şeyler öğretmek demek, mesela kopya çekilmesi de kötü bir örnektir, ya da çocuğun karşısında küfür etmek de.”

Gey bir katılımcı (G3):

“Bir arkadaşım var, gey ve madde bağımlısıydı, anne ve babasını da tanıyorum ve mükemmel insanlar, şimdi kötü örnek oldu mu diyeceğiz? Bir kere kötü örnek olmak derken ne kastediliyor, nasıl kötü örnek olunur, bunu artık ciddi anlamda tanımlanmaya ihtiyaç var. Ayrıca yasalar hiç objektif değil, tecavüzcü bir erkek baba olabiliyor, bu hakka yasal olarak sahip ama ben olamıyorum, çocuklara değil cinsiyetlere ve cinsiyet rollerine önem verildiği kesin, önemli olan anne ve babanın hetero olması tabi, ayyaşlar, tecavüzcüler ama olsun heteroseksüel onlar.”

ifadelerine bakıldığında, insanlar arasındaki toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın ve bu ayrımcılığa dayalı olarak iyi ya da kötü örnek olma anlayışının kabul edilmediğini, örnek olma konusundaki düşüncelerin aslında gerçeği yansıtmadığı düşünceleri görülmektedir.