• Sonuç bulunamadı

2.2. Aile İçi ve Mesleki Roller

2.2.1. Aile İçi Roller

Rol kavramı “bir sosyal işlev çerçevesinde kümelenen birbiri ile ilişkili davranış örüntüsü” olarak oluşmaktadır. Kocacık (1970), rolün kişilerden sosyal konumlarının beklentilerine karşılık verebilecek davranışları ve tutumları belirlemesi üzerine vurgu yapar (akt Gönüllü & İçli, 2001:85). Rolün benzer bir diğer tanımında Marshall (1999), “belirli bir statü ya da toplumsal konumlara yüklenilen toplumsal beklentileri ortaya koyması ve bu beklentilerin gerçekleşip gerçekleşmeme sürecini analiz etmesi” olarak nitelendirmiştir. Statünün gereklerini yerine getirmeye çalışırken “rol” ortaya çıkmaktadır (Erol & Boylu, 2016:155). Statü bir başka birey ile kıyaslandığında sosyal konumunun belirlenmesi iken rol kavramı, kişinin devinimi ilgili işlevsel ve değişken bir kavramdır (J. Fichter, 2006:112).

Statü ve rol kavramlarının en yoğun kullanımı ve kazanımı aile içindedir. Aile içinde toplumsal cinsiyet temelinde kadına ve erkeğe ait tanımlanmış roller bulunmaktadır. Bu önemli tanımlamaların birisini oluşturan yapısal işlevselci bakış ile Parsons yapmaktadır. Parsons, erkeğin rolünü yaptığı işler bağlamında çalışan, evin gelirini sağlayan ve dış çevre ile iletişimi kuran araçsal rol, kadının rolünü ise ev işleri ve çocukların gelişimi ile ilgilenen dışavurumcu duygusal rol olarak ele alır (akt: Eken, 2010 :36). Yapılan araştırma kadına yönelik şiddeti incelemesi ve bu incelemede kadının maruz kaldığı baskıyı toplumsal roller temelinde değerlendirmesi sebebiyle kadının rollerinin detaylandırılması gerekmektedir.

2.2.1.1.Kadının Rolleri

Kadınların toplumdaki rollerine ilişkin kuramsal çerçeve C. Oppong ve K. Ebu (1985) tarafından oluşturulmuştur. Annelik, eşlik, ev hanımlığı, bireylik (kendini gerçekleştirme), vatandaşlık, mesleki ve akrabalık olmak üzere tanımlanan yedi temel rol, kadının “karar verme” ve “maddi olanaklara sahip olma ve kontrol edebilme gücü” üzerine yoğunlaşmaktadır. ( akt: Kasapoğlu, 1994:222). Bu rollere ait genel bilgiler ise şöyledir;

Annelik rolü: Kadının çocuğunu yetiştirmesi ve topluma hazırlaması görevidir. Çocuğun yetiştirilmesindeki bu görev ataerkil toplum yapısında annenin sorumluluğundadır (C. Oppong ve K. Ebu 1985 akt: Eken, 2010: 40). Kadın toplumda sosyalizasyon sürecinde bu rolün sorumluluklarına hazır hale gelmektedir (Gönüllü & İçli, 2001: 85)

Eşlik rolü: Kadının eşine karşı rolüdür. Ataerkil toplum yapısı kadından, eşinin rahat etmesi, ihtiyaçlarının karşılanması ve sadakat gibi roller beklemektedir. (Eken, 2010: 40). Evlilik rolü olarak da adlandırılan bu rol için diğer beklentiler ise çocuk doğurma ve büyütme, ekonomik destek, ev içi hizmet gibi sorumluluklar yer almaktadır. Bu davranışlarda kritik üç noktadan birisi kadının eşi ile evliliğinde eşlik- evlilik rolündeki ortaklığın derecesidir. Diğer önemli noktalar ise karar alma sürecinde özerk olup olmama durumu ile herhangi bir hak ya da sorumluluğunu başka biri ile paylaşma ya da devretme olanağının bulunup bulunmadığıdır (Kasapoğlu, 1994: 223)

Ev hanımlığı rolü: Kadının aile içindeki rolüdür. Kadından ev içi işlerini yapması beklenir. Beklentiyi karşılayamaması rol çatışmasına sebep olur (Eken, 2010: 40-41).

Akrabalık rolü: Kök ailesinde yer alan diğer üyelere ait üstlendiği rollerdir. Kadının yaşamındaki farklı evrelerde değişen imkanları ve buna bağlı değişen beklentiler olması açısından önemlidir. Akrabalık rolleri düğün, nişan, doğum, cenaze vb törenleri de kapsamaktadır (Kasapoğlu, 1994: 223).

Mesleki rol: Kadının gelir elde ettiği işlerde üstlendiği roldür. Mesleki rolde para kazanma hususu belirleyicidir. Bu sebeple emek harcamasına rağmen ev için yapmış olduğu uğraşılar mesleki rollerin içinde yer almaz (Eken, 2010: 41). Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, patriarkal toplum yapısının kadının mesleki rollerini gerçekleştirirken aile içi rollerini ihmal etmemesi ve zarar vermemesi koşuludur. Birbiri ile çatışması kadında kaygıya sebep olabilmektedir (Gönüllü & İçli, 2001:86).

Toplumsal rol: Siyasi partiler, sivil hizmet veren örgütler, festivallerin yanı sıra vatandaş olarak yerine getirilmesi gereken görevleri (oy kullanma gibi) de kapsayan rollerdir (Kasapoğlu, 1994: 223).

Bireysellik rolü: Kadının birey olarak kendisini gerçekleştirebilmek, kişisel gelişimine katkı sağlamak için sergilediği davranışları kapsamaktadır. Bireysellik rolü diğer rollerle en çok çatışma halinde olan roldür (Eken, 2010: 42). Çünkü bu rolü gerçekleştirebilmesi için gereken zaman, enerji ve maddi kaynaklar diğer roller için gereken davranışlara zarar verebilmektedir (Gönüllü & İçli, 2001:86).

Ataerkil toplum yapısında kadının ev hanımlığı, annelik ve eşlik rolleri kutsal kabul edilmektedir. Modern toplum yapısında daha da belirginleşen ve toplumsal cinsiyet eşitliğine de vurgu yapan kadının mesleki rolü ise kadından beklenti ile birlikte baskının da artmasına sebep olmaktadır. Bu aşama öncelikle mesleki rol kavramı incelenecektir.

Moore (1970), mesleki rol tanımını bireyin toplumun diğer bireyleri tarafından fark edilecek olağan bir pazar ağında çalışması olarak tanımlar (aktaran: Eken, 2010: 43). Oppong ve Abu, mesleki rolleri çalışılmakta olan yerin işlev ve aktiviteleri çerçevesinde tanımlamaktadır (Kasapoğlu, 1994).

White’a (1988) göre mesleki roller, sonradan verilen rollerin aksine kazanılan rollerdir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise kadın ile erkeğin mesleki rolleri ve aile için rolleri bir arada yürütmesinde yaşanan farklılıklardır. Kadının aile içi rolleri temel rol olarak kabul edilmektedir. Bu durum iş yaşamında kariyer sahibi olmanın, erkeğe özgü olduğu sonucunu çıkarmaktadır (aktaran Eken, 2010: 44).

Geleneksel ve modern toplumlarda kadınların mesleki rollerine bakış açısında farklılıklar görülmektedir. Rosen’a göre geleneksel toplumlarda kadınlar, erkekler ile farklı rollere sahip olduklarını düşünüp, ev içi işler ve anneliğin temel rolleri olduğuna inanmaktadır. Meslek tercihlerinde ise aile içi rollerine zarar vermeyecek işler tercih etmektedirler. White ise modern toplum yapısını benimseyen kadınların aile içi ve diğer rolleri kadar mesleki rollerinde de başarı sağlayabileceklerini düşünmektedir. Geleneksel iş bölümünü sorgulayan bu kadınlar, yüksek kariyer imkanı olan, prestijli işlerde çalışmayı tercih etmektedirler (Eken, 2010: 44-45).