• Sonuç bulunamadı

4. ĠNKAR EDENLERĠN VE MÜNAFIKLARIN ALAY ETTĠKLERĠ KONULAR

4.4. Ahiret ve Ölümden Sonra Dirilme

Kur‟an‟ın gönderiliĢ amaçlarından birisi de insanları hidayete erdirmek ve ahiret hayatlarını mutlu etmekti. Her toplumda hakikate kulak verip öğüt alan ve hakikat yolunu tercih eden kimseler olduğu gibi, hakikate karĢı gözlerini ve kulaklarını tıkayıp körü körüne tâğutun peĢine takılan inançsız kimselerin sayısı da az değildi. Tâğutun peĢinden gitmekle kalmayıp hakikati izale edebilmek için bütün güçlerini kullanmıĢlardı.

Ahiret hayatının gerçekleĢmesi hemen olmayacağı için Allah‟ı inkâr eden

240

Bakara, 2/67.

241 Bakara, 2/144.

kimseler çoğunlukla bu yolla Ġslamiyet‟e ve Müslümanlara saldırmayı tercih etmiĢlerdir. Ġslam dininin temel inanç esaslarından biri olan ahiretle ilgili va‟d ve vaid ifade eden ayetleri hafife almıĢlardır. Cabir b. Abdullah rivayeti akıllara durgunluk verecek Ģekildedir. ġöyle ki; “Yahudilerden bir kısım insanlar, Rasûlullahın sahâbîlerine gelerek: “Sizin, Peygamberiniz, cehennemin zebanilerinin kaç tane olduğunu biliyor mu?” diye sordular. Sahâbîler: “Bilmiyoruz. Onu Peygamberimize sorunuz.” dediler. Bunun üzerine bir adam Resulullah‟a gelerek: “Ey Muhammed, bugün senin sahâbîlerin mağlup edildi.” dedi. Rasûlullah “Ne ile mağlup edildiler?” diye sordu. Adam: “Yahudiler onlara “Sizin Peygamberiniz, cehennem zebanilerinin sayısını biliyor mu?” diye sordular.” dedi. Rasûlullah: “Onlar ne cevap verdiler?” diye sordu. Adam: “Bilmiyoruz. Onu Peygamberimize soralım.” dediler.” diye cevap verdi. Rasûlullah (s.a.v): “Ġnsanlara bilmedikleri bir Ģey sorulur onlar da “Biz bunu bilmiyoruz. Peygamberimize soralım.” derlerse mağlup mu olurlar? Halbuki kendileri Peygamberlerine, “Sen bize Allahı açıkça

göster.”243

Ģeklinde isteklerde bile bulunmuĢlardı. “O, Allah düĢmanları bana gelsinler, ben onlara cennetin toprağının ne olduğunu soracağım. Aslında onun toprağı, un Ģeklinde ince bir topraktır.” dedi.

Yahudiler ResuluIIaha geldiler ve “ey Ebe‟l-Kasım, cehennemin zebanileri kaç tanedir?” diye sordular. Rasûlullah, parmaklarının önce on‟unu birden, daha sonra da dokuzunu göstererek, “ġu ve Ģu kadardır.” dedi. Yahudiler: “Evet” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah onlara “Cennetin toprağı nedir?” diye sordu. Yahudiler biraz sustular, sonra: “ey Ebe‟l-Kasım o, ekmektir.” dediler. Rasûlullah onlara: “Ekmek undandır.” dedi.244

Yani, cehennemin toprağı ekmek değil, un Ģeklinde ince topraktır.” demek istedi.245

Meleklerin cehennemin bekçisi olduğunu ifade eden ayette Ģöyle buyrulur:

“Biz, cehennem zebanilerini sadece meleklerden yaptık. Biz, onların sayılarını

243

Nisa, 4/153.

244 Tirmizi, Tefsiru‟l Kur‟an, 70. 245 Taberi, Camiu‟l Beyan, XXIV, 28,29.

kâfirler için bir imtihan vesilesi kıldık ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler. Müminler imanlarını kuvvetlendirsinler. Kitap ehli ve müminler Ģüpheye düĢmesinler. Kalplerinde hastalık olanlar ve kâfirler de “Allah bu misalle ne demek istedi?” desinler. Bu misalle Allah, dilediğini sapıtır ve dilediğini hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendinden baĢka kimse bilemez. Bu, insanoğluna bir hatırlatmadır.”246

Ayet-i kerimede “Biz, cehennem zebanilerini sadece meleklerden

yaptık.” buyrulmaktadır. Bu ayetin nüzul sebebi hakkında Abdullah b. Abbas diyor ki: “Ebû Cehil, “Cehennemin üzerinde on dokuz zebani vardır.” ayeti kerimesiyle bu ayeti iĢitince KureyĢlilere Ģöyle demiĢtir: “Vay anneleri kendilerini kaybedesi KureyĢliler. Ben, Ġbn-i Ebi KebĢe‟nin (Muhammed‟in) cehennem zebanilerinin sayısının on dokuz olduğunu haber verdiğini iĢitiyorum. Sizlerse çok sayıdasınız. Sizden on kiĢi, zebanilerden birine güç yetirmekten âciz misiniz?” Bunun üzerine Allah Teâlâ, Resululaha, Ebû Cehil‟e gitmesini, Mekke‟nin “Batha” denilen vadisinde elinden tutarak ona Ģöyle demesini vahyetti: “Gerektir sana bela gerek.”

(Kahrolasın) Sonra yine gerektir. Sana bela gerek; (Belaya uğrayasın)”247

demiĢtir. Allah‟ı inkar eden kimselerin yapmıĢ olduğu alaycı tavırlardan birisi de öldükten sonra dirilmeyi inkar etmek üzere toprak olduktan sonra tekrar diriltileceklerini ifade eden ayetlerle dalga geçmeleri idi; “Hayır, sen ĢaĢıyorsun.

Halbuki onlar alay ediyorlar. Kendilerine öğüt verildiği vakit öğüt almazlar. Bir mucize görseler alay ederler. Bu ancak açık bir büyüdür, derler. “Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?”248

dediler.

Rivayete göre bir gün Hz. Peygamber, kimsenin olmadığı bir arazide koyunlarını otlatmakta olan Rukâne‟ye rastlamıĢ. Rukâne güçlü kuvvetli birisiymiĢ. Efendimiz ona: “Ey Rukâne, ne dersin seninle güreĢelim, eğer ben seni yenersem bana iman eder misin?” demiĢ. Rukâne de bunu kabul etmiĢ ve güreĢe tutuĢmuĢlar; Hz. Peygamber onu peĢpeĢe üç kere yenmiĢ. Sonra kendisine bazı mucizeler de göstermiĢ. Meselâ bir ağacı çağırmıĢ, ağaç kendilerine doğru gelmiĢ. Ama Rukâne

246

Müddessir, 74/31.

247 Kıyamet, 75/34,35; Âyetin tefsiri için bkz. Taberi, Camiu‟l Beyan, XXIV, 28,29. 248 Saffat, 37/12-16.

verdiği sözü yerine getirmemiĢ, iman etmemiĢ, tam tersine Mekke‟ye gelerek: “Ey HâĢim oğulları arkadaĢınıza (Hz. Peygamber‟i kastediyor) yeryüzü halkı büyü yapmıĢlar.” demiĢ. ĠĢte bu Rukâne ve benzerleri hakkında bu ayet-i kerimeler nazil olmuĢtur.249

Ġnsanoğlu nasıl ve ne Ģekilde yaratıldığını unutup tekrar diriltilmenin nasıl imkan dahilinde olabileceğini konuĢmaya baĢlamıĢlar. Hatta dalga geçmek üzere Peygamberimize çürümüĢ bir kemik getirirler. Biz böyle çürümüĢ kemik olduktan sonra mı diriltileceğiz250

dediler.

Rivayete göre; Bir gün Ubeyy ibn Halef el-Cumahî, elinde çürümüĢ bir kemik parçasıyla Rasûlullah (s.a.v)‟a doğru yürüdü ve: “Ey Muhammed, Ģu çürüdükten sonra Allah‟ın bunu yeniden dirilteceğini mi sanıyorsun?” dedi. Sonra o kemik parçasını elinde ufalayıp Rasûlullâh‟a doğru üfleyerek savurdu. Allah‟ın Rasûlü (s.a.v): “Evet, böyle söylüyorum. Allah onu da seni de siz böyle olduktan sonra yeniden diriltecek, sonra da seni cehenneme sokacak.” buyurdu ve Allah Tealâ da onun hakkında “Çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?” dedi. De ki: “Onları

ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı bilendir. O, yemyeĢil ağaçtan sizin için bir ateĢ çıkarandır. ĠĢte bakın ondan ateĢi tutuĢturuyorsunuz.”251

ayetlerini indirdi.252 Yahudiler ölmüĢ olsalar bile ahirette sadece birkaç gün azap göreceklerini bunun dıĢında kendilerine azabın eriĢmeyeceğini iddia etmiĢlerdir.253

Allah onların bu Ġddialarına karĢılık kötülük yapan kimseleri cehennem azabının çepeçevre kuĢatacağını belirtmiĢtir. Bir rivayete göre Hz. Peygamber Yahudilere “Cehennem ehli kimdir?” diye sormuĢ; onlar da “Biziz; fakat bizden sonra yerimize siz gireceksiniz” demiĢler; Hz. Peygamber de “Yalan söylüyorsunuz! Çok iyi biliyorsunuz ki biz sizin yerinizi almayacağız” buyurmuĢ; daha sonra konumuz olan

249

Çetiner, Bedreddin, Esbâb-ı Nüzûl, II, 752-753.

250 Yasin, 36/78 251 Vakıa, 56/47.

252 Çetiner, Bedreddin, Esbâb-ı Nüzûl, II, 751. (Ġbn HiĢâm, es-Sîretu'n-Nebeviyye, 1,361-362 den

nakletmiĢtir.)

ayet inmiĢtir. BaĢka bir rivayete göre, Hz. Musa‟nın Sînâ dağında bulunduğu kırk gün zarfında Yahudiler buzağıya taptıkları için, bunun cezası olmak üzere cehennemde sadece kırk gün kalacaklarına inanıyorlardı. Diğer bir rivayette Yahudilerin, dünyanın ömrünün yedi binyıl olduğuna ve kendilerinin, her bin yıl için bir gün olmak üzere, toplam olarak sadece yedi gün azap göreceklerine inandıkları belirtilir. Gerçekte bu tür iddialar, onların Allah‟tan aldıkları bir vaade dayanmayıp sadece kendi kuruntularından, Allah‟ın âhiretteki hüküm ve takdiri hakkında bilgisizce söylenmiĢ boĢ sözlerden ibarettir. Allah‟ın bildirdiği ve adaletin gereği olan gerçek Ģudur ki, herkesin âhiretteki cezası günahlarının büyüklüğü ve çokluğu nisbetinde olacak; dolayısıyla inkâra sapıp kötülüklerle kuĢatılmıĢ, günahlara boğulmuĢ olanlar ebedî olarak cehennemde kalırken iman edip din ve dünyayı alâkadar eden her alanda “sâlih ameller” (hayırlı, faydalı iĢler) yapanlar da ebedî cennette kalacaklardır. ĠĢte Allah‟ın insanlara verdiği ahid budur.254