• Sonuç bulunamadı

Afetlere Müdahalede STK’ların Rolü ve Gönüllülük Kavramı

2. Yöntem

3.2. Afetlere Müdahalede STK’ların Rolü ve Gönüllülük Kavramı

Ülkemizde afetlerin zararlarını azaltma olgusu devletin görevleri arasında sayılmaktadır ancak afet bilincinin oluşturulması ve risk azaltma önlemlerinde başarının sağlanması sadece devlet aktörlüğünde gerçekleştirilebilecek bir olgu değildir. Sivil toplum ögeleri her türlü acil durumlarda inisiyatif alarak etkin faaliyet göstermelidirler. Bu noktada, devlet kurum-kuruluşları ile Sivil Toplum Kuruluşları arasında koordineli bir çalışma gerekmektedir. STK’ların sahip olması gereken özerklik, siyasi erk karşısında bağımsız olmasını ifade ederken, devlet organlarıyla ortak hareket etmeleri ve işbirliği yapmalarına engel bir durum sözkonusu olmamaktadır. Ancak işbirliğinin sınırları ve yerine getirilen görevlerin bu yapıya uygun olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Afet yönetiminin her aşaması açısından sivil toplumun önemi göz önüne alındığında, STK’ların sistem içerisindeki gerekliliği kabul edilerek desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.141

Normal şartlar altında, hedef grubu ve faaliyetlerinden bağımsız olarak yardım, iyileştirme ve yeniden yapılandırma yoluyla afetzedelere ulaşmak ve hizmet sunmak tüm Sivil Toplum Kuruluşlarının görevidir. Aslında STK’ların çoğu başlangıçta sel, kıtlık ve savaşlarla ilgili sığınmacı durumlar ile doğal afetler üzerinde odaklanmıştır. Asıl hedefleri gıda dağıtımı, sağlık ekiplerinin sahaya sevki ve barına imkanı sağlanması gibi doğrudan müdahale vasıtasıyla acil ihtiyaçların karşılanması üzerindeydi. Fakat sonradan bu kapsam genişletilmiş ve STK’ların afet öncesinde, sırasında ve sonrasındaki rolü daha da artmıştır. Afet yönetim programları ile hazırlanmak, gereken yardımı sağlamak ve ihtiyacı olan insanlara ulaşmak STK’ların vicdani sorumluluğundadır. Aynı zamanda, can kaybı olmadan ve minimum varlık

140 Güler, a.g.e., s.118

kaybıyla yeni afetleri karşılamak için hazırlıklı olmaları bakımından hedef gruplarını güçlendirmek amacıyla daha detaylı çalışmalar yapmakta ve önlemler almaktadırlar.142

Afet sonrası normalleştirme ve yeniden yapılanma; topluluk hayatının kalitesinin geliştirilmesidir; genellikle altyapının ve hasar görmüş yapıların yeniden inşasını, uygulama prensiplerinin ve arazi kullanım mevzuatının yeniden değerlendirilmesini ve hasar azaltım tedbirlerinin benimsenip uygulanmasını içerir. Doğal afetler, her yıl afetten etkilenen halk için, ölümlerin, kayıpların ve normalden sapmanın nedenidir. Bu tür durumlarda, STK’lar insani yardımla müdahale etme konusunda devlete nazaran daha hızlıdırlar ve büyük bütçeleri sayesinde piyasada duruma maddi ve manevi müdahaleleri ile toplum içerisinde bir ağırlıkları bulunmaktadır. Ancak afet sonrası insani yardım bazı topluluklarda kırılganlığı arttırabilir. Sürdürülebilir sonuçlara ulaşmak ve kırgınlıkları başarılı bir biçimde azaltmak için her türlü afet sonrası girişim, kültürel, sosyal, ekonomik, teknik ve politik boyutları ile ele alınmalıdır. Ne yazık ki topluluklar, fon sağlayıcılar ve acil durum yöneticileri nezdinde uzun dönemli planlamalara dahil olma konusunda genel bir isteksizlik vardır. Bir afet olduğu zaman, sıklıkla onarım acil ihtiyaçlara ve kısa dönemli amaçlara yönelir. Bazen, afet etkilerini azaltma tedbirlerinin uygulanması, afetlerin sadece birinci müdahalecileri içerdiğini düşünen devlet görevlileri ve genel halkın ilgisizliği ve hatta doğrudan karşıtlığı ile karşılaşır.143

3.2.1. Türkiye’de Afet Yönetimi Kapsamında STK’ların Rolü

Afetlere müdahalede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları mahalli kesimden başlayarak ulusal ve uluslararası bir niteliğe uzanan bir faaliyet alanına sahiptir. Mahalli kesimlerde örgütlenen STK’ların faaliyet alanı daha çok ortaya çıktıkları alan ile sınırlıdır ancak ulusal düzeyde örgütlülük gösteren STK’lar ulusal sınırlar içerisinde ve ihtiyaç duyulması halinde, çalışma kapasitelerine ve işbirliklerine uygun olarak uluslararası sınırlarda da faaliyet gösterebilmektedir.144

142 Tiryakioğlu, a.g.e., s.344 143 a.g.e. , s.356

Afetlere yönelik mevzuatta sivil toplum kuruluşlarının afetlere müdahalesi bakanlık ve kurumların koordinasyonunda gerçekleşeceği, bu müdahalenin de afet sırasında ve sonrasında gerçekleştirilecek müdahale faaliyetleri çerçevesinde ele alınmıştır. Afete müdahale edecek STK’lar ile ilgili kurum arasında yapılacak protokoller ve içerikleri bu aşamada STK’ların görevleri ile faaliyet alanlarının açıkça belirlenmesinde önemlidir. Afetler sonrasında yaşanan kayıplar ise afetler ve acil durum yönetimi konusunda tüm toplumun daha iyi bir eğitim-öğretime ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu safhada, afetlere hazırlık ve zarar azaltma önlemleri çerçevesinde halkın tamamının afetlere hazır hale getirilmesi ve afet bilincinin oluşturulması, yaşanabilecek afetlerin etkilerinin azaltılmasında en önemli aşama olarak görülmektedir. Afet yönetiminin başarısı açısından önemli bir yere sahip olan, afet öncesi aşamada halkın afetlere hazır hale getirilmesi, ülkemizde STK’ların gösterdiği eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri kapsamında gerçekleşmektedir.145

3.2.2. Türkiye’de Afet Yönetiminde Gönüllülük Kavramı

Ülkeler açısından toplumların yaşamındaki örgüt kavramı, birçok açıdan faydalar zinciri olarak görülmektedir. Özellikle kamusal alanlarda gerçekleştirilen örgütlenmeler, her aşamada ortaya koyulan kurallar ve normlar vasıtasıyla örgüt misyonunu fazlasıyla yerine getirirler. Kamusal yapılanmanın dışında kalan özel girişimcilikte ise daha çok kar-zarar, istihdamın gerekliliği ve kalifiye personelin katkısı örgütlenme biçimlerinin odak noktası haline gelebilmektedir. Bu iki sektörden farklı olarak toplumun duyarlılıklarını ön planda tutan, kendi istek ve iradeleriyle hareket eden gönüllüler kesimi bulunmaktadır. Gönüllülük, içinde yaşanılan toplumun sorunlarına kayıtsız kalmayan bireysel veya organize hareket eden yapılanmalar olarak tanımlanmaktadır.146

145 Yavaşoğlu, a.g.e., s.6

146 Mustafa Kaya, “Türk Kamu Yönetiminde Gönüllülük ve Afet Yönetimi”, Atılım Üniversitesi

Bireysel girişimler, bir afet meydana geldikten hemen sonra uzman ekipler gelinceye kadar afetlere ve afetzedelere müdahale eden gönüllü yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar, kişi bazında ortaya çıkabileceği gibi bir sivil toplum kuruluşunun bünyesinde de ortaya çıkabilmektedir. Meydana gelen afetlerde, içeriğine, büyüklüğüne ve şekline bakmaksızın gönüllüler hayat kurtarma adına müdahale edip, profesyonel ekipler gelene kadar aralıksız bir şekilde devam ederler. Genellikle bölge insanını tanıyan, yörede ikamet eden kişilerden oluşan gönüllüler uzman ekiplere süreç hakkında önemli yardımlarda bulunurlar. Doğru yönlendirilmeleri sayesinde de profesyonel ekiplere zaman kazandırıp, sürece olumlu katkıda bulunurlar.147

Türkiye’de afet yönetimi bağlamında en önemli görevi Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı üstlenmektedir. Esas itibariyle “koordinasyon” misyonu üstlenmiş bu kuruluş afetler döngüsünün her alanında konumlanmış daire başkanlıkları ve illerde kurulan il müdürlükleri eliyle de bu misyonu ifa etmektedir. Bu sayede daha önce çok başlı, karmaşaya ve zaman kaybına neden olan hantal yapı yerini eşgüdüm içerisinde görev ifa eden bir konuma dönüştürmüştür.148

Gönüllülük esasına göre afetlere yönelik evreler, yapılan hazırlıklar ve gerçekleştirilecek süreçler aşağıda kısaca açıklanmıştır. Buna göre;149

Afet öncesi hazırlıklarda afet programlarının amacı; giderek müdahale ve

iyileştirme gereksinimini en aza indirgeme; afet olmadan önce afetlerin zararlarını azaltacak önlemler alma ve hazır bulunma faaliyetlerine yönelme şeklinde gelişmektedir. Afet riskin azaltma olarak tanımlanan bu faaliyetler, zararları en aza indirgeyerek, afetler kalkınmanın çok önemli aşamasını oluşturmaktadır. Bu aşamada binaların hazır olması, acil ihtiyaçlara yanıt verebilme kapasitesinin geliştirilmesi, iyileşme için altyapının hazırlanması ve hiç kuşkusuz ilk yardım, ilk müdahale konularında eğitim aracılığıyla bilinç yaratılmasını kapsamaktadır. Gönüllüler bu hazırlık sürecinde, afetleri önleme konusunda bilinç yaratılmasında ve temel hazırlıkların yapılandırılmasında önemli roller üstlenebilmektedir. Gönüllüler, kültürel olarak duyarlı ve yerel olarak kabul edilmiş girişimciler aracılığıyla iklim

147 Kaya, a.g.e. , s.46

148 a.g.e., s.88

değişiminden kuraklığa, depremden sele birçok konuda öncelikle toplumda bilinç yaratılmasında öncülük edebilmektedir. Doğal bir kaynak olarak gönüllüler, gönüllü faaliyetler aracılığıyla afetlerin zararlarını en aza indirgeyecek konulara dikkat çekerek, hatta uygulamalara öncülük ederek toplumsal bilinçlenmeye şekil verebilmektedir.

Afete müdahale aşamasında; gönüllülük çalışmalarının öncelikle ihtiyaçlarının

belirlenmesi, ilkyardım, tedavi, tahliye, geçici iskan, giyecek ve yiyecek temini, güvenlik, hasar tespiti gibi konular üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Bu çalışmaların tamamı afetin hemen sonrasında hayat kurtarmakta önemli faaliyetler içerisinde yer almaktadır.

Afet sonrası iyileştirme; en az diğer evreler kadar hayatidir ancak yapılan

araştırmalar yardım kurumlarının yüzde 64’ünün krizden sonraki 12 hafta içerisinde yardımlarını çektiği yönündedir. Afet sonrası iyileştirme, enkazın kaldırılması ve yeniden yapılanma, hayatta kalanların durumunun iyileştirilmesi, bireylerin topluma yeniden kazandırılması konularını kapsamaktadır. Birleşmiş Milletler Afetleri Azaltma Uluslararası Stratejisi’nin belirttiği üzere rehabilitasyon ve yeniden inşa şeklindeki iyileştirme çalışmaları afet durumu içerisinde ele alınmalı; iyileştirme çalışmaları ulaşabilir halk katılımı ve onarım faaliyeti için açık kurumsal sorumlulukları kolaylaştıran politikalara dayanmalıdır.