• Sonuç bulunamadı

ACİL DURUM VE AFET YÖNETİMİ

Belgede Stratejik iç güvenlik yönetimi (sayfa 114-117)

Acil durumlar, olağanüstü haller, kitleleri etkileyen vakalar, afetler ve felaketler insanlığa büyük yok oluşlar ve kayıplar verdiren durumlardır. Her yıl on binlerce insan meydana gelen afetlerden etkilenmekte ve gerek manevi gerekse maddi olarak telafisi zor zararlara maruz kalmaktadır. Afetlerin doğuracağı zararlardan minimum düzeyde etkilenmek veya zarar veremeden önlenmesini sağlamak için har daim hazır olmakta fayda vardır. Meydana gelmesi muhtemel ziyanın azaltılması ve afet ve acil durumlara müdahale edilmesi, olay sonrası normale dönme çalışmalarının yürütülebilmesi için toplumun tümünü kapsayacak bir planlamaya ve koordinasyona ihtiyaç duyulmaktadır. Gerekli olan bu planlamanın kusursuz işlemesini sağlayabilmek maksadıyla yasal düzenlemeler yapılmalı, hem kamu hem de sivil toplum kuruluşları bu doğrultuda yeniden tasarımlanmalı, kaynaklar etkili ve verimli kullanılmalı ve uygulamada bir amaç birliği sağlanmalıdır. Tüm bunlar ancak ve ancak doğru ve bilimsel bir afet ve acil durum yönetiminin tesis edilmesiyle olur (Turan vd., 2015:442).

Doğal afetler; insan vasıtasıyla önüne geçilmesi pek mümkün olmayan, toplumun bütününü hem ekonomik hem de sosyolojik olarak aksi yönde etkileyen, azımsanamayacak miktarda can ve mal kaybına sebep olan, genel olarak veya tümüyle, doğal faktörlerin sebep olduğu, doğal tehlikelerle meydana gelen vakalar olarak tanımlanmaktadır. Doğal afetler, genellikle afete sebebiyet veren doğal tehlikenin ismi ile anılmaktadır. Afetler oluşum sebepleri (atmosferle ilgili yani cevvi, yer küreden kaynaklı, biyolojik) ve oluşum hızlarına (ilerlemesi yavaş veya hızlı olan) göre iki biçimde kategorize edilebilir. Afetler genellikle şu özelliklerle anılırlar; afetler doğaldır, ciddi oranda mal ve hayat kaybına neden olurlar; uzun

96 sürede meydana gelen erozyon, kuraklık ve küresel ısınma gibi felaketler dışında afetler genelde hızlı bir biçimde meydana gelirler ve son olarak da afetler olmaya başladıktan sonra insanlarca önlenmesi imkânsız bir hale gelirler. Yer kürenin oluşumuna göre bazı doğal afetlerin bazı bölgelerde daha çok meydana geldiği bilinmektedir. Örnek verecek olursak kıtaların levha kenarlarında volkanik patlamalar ve fay kırılmaları daha sık oluşurken topografyası keskin ve yoğun yağış alan yerlerde de heyelan olayları görülür. Deprem gibi hızlı ve ani gelişen afetlerin neticeleri derhal ve direkt ortaya çıkar. Fakat yavaş gelişen zamana yayılan küresel ısınma ve erozyon gibi afetlerin sonuçları yavaş yavaş ve dolaylı şekilde görülür (Sever ve Değirmenci, 2019:4). Acil durum ve afet yönetimi kapsamında doğal yollarla meydana gelen afetlere karşı önlemlerin alınmalısı hayati önemdedir.

Acil durum planlamaları genellikle doğal afetlere karşı yapıldığı için acil durum yönetiminde afetlerle mücadele ilk sırayı alır. Genellikle mikro ölçekte yerel olanaklarla üstesinden gelinebilen, büyük ve aciliyet gerektiren bütün haller acil durum olarak tarif edilmektedir. Afet ise toplumun genelinde veya büyük bir kesiminde maddi, manevi ve ekonomik zayiata neden olan, günlük yaşantıyı durma noktasına getiren veya kesintiye uğratan, etkilenen toplum kesiminin başa çıkma gücünü aşan insan veya doğal sebeplerden kaynaklı vaka olarak tanımlanmaktadır (Duruel ve Çelebi, 2019: 284).

Yukarıda belirtilen durumlar kapsamında karşımıza afet planı olgusu çıkmaktadır ve bu planın da bazı aşamaları bulunmaktadır. Afet planı aşamalarını; felaket başlamadan önce, felaketin oluşma ve devam ettiği an ve felaket bittikten sonraki süreç olarak üç basamakta toplamak mümkündür. Bu safhaların beş basamaktan oluşması gerektiğini savunan görüşler de vardır. Beş basamaklı görüşe göre bu evreleri önleme ve zararı minimize etme, afetlere karşı hazırlıklı olma, tahliye ve ilk müdahale, iyileştirme ve tekrar kurma şeklinde sıralayabiliriz. Risk yönetiminin birinci safhası risk analizi ve zararı minimize etme; ikinci safhası ise hazırlık yapmaktır. Birinci safhada afet oluşmadan önce bazı şeyleri kestirmeli ve erken uyarı sistemlerinden yararlanılmalıdır. Kriz yönetiminin ise birinci safhası ilk yardım ve müdahale, ikinci safhası ise yeniden kurmadır. Afet sonrası yapılacak olan müdahaleden önce tesir analizinin yapılması lazımdır. Afet planı çerçevesinde devam ettirilen ve uygulanan faaliyetlerin birbirini tamamlaması sebebiyle bu safhaların birbirlerinin peşi sıra oluşması gerekir (Şahin ve Üçgül, 2019: 54).

97 Afet ve felaketlere hazırlık evresi, afet ve felaketin oluşmasını önleme ve zararları minimize etmeden ayrı olarak afetleri önceden kestirebilmek, meydana geldiklerinde onlarla baş ederek sonuçlarını minimize etmek gibi afet oluşmadan önce ihtiyaç duyulan kapasite geliştirme işlemlerini içerir. Afetle mücadelede görev alan tüm ortakların katılımı ile bizzat afeti ve tesirlerini önceden kestirmek ve toplumun onlarla mücadele edebilmesine yönelik sistemli bir organizasyon kurmak dâhil olmak üzere vatandaş temelli bütün önlemleri yerinde ve zamanında almak afet yönetiminin hazırlık safhasındaki temel hedefidir. Afet yönetiminde hazırlık safhası tüm kurum kuruluş ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla olmalıdır. Bu hazırlık işlemleri katiyetle tek bir kuruma veya makama yüklenmemelidir. Afetlere hazırlık ve mücadele safhasında toplumun bütününü içine alan bir ekip çalışması olumlu sonuçlar alabilmek için olmazsa olmaz bir koşuldur. Afetlere hazırlık çalışmaları yapılırken erken uyarı sistemlerinden faydalanılmalı, senaryolar oluşturularak bunlara göre tahliye planı kurulmalı, afet yönetimiyle ilgili politikalar oluşturulmalı ve afet olduğu anda uygulanacak operasyon planı hazırlanmalı, gerekli eğitimler yaptırılmalı ve yeterli kaynak aktarımı sağlanmalıdır (Kadıoğlu, 2011:109-110).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ÇOK KRİTERLİ KARAR VERME VE ANALİTİK HİYERARŞİ PROSESİ (SÜRECİ)

Analitik Hiyerarşi Prosesi (Süreci) (AHP), karar verme problemlerinde sıklıkla tercih edilen çok kapsamlı bir karar verme tekniğidir. Bu bölümde ilk olarak AHP tekniği kavramsal olarak incelenecek ve tekniğin sağladığı yararlardan bahsedilecektir.

Sonrasında ise AHP’nin nasıl ve hangi problemlerde uygulandığı irdelenerek araştırmanın yöntemine esas teşkil eden bu teknik açıklanmaya çalışılacaktır.

Belgede Stratejik iç güvenlik yönetimi (sayfa 114-117)