• Sonuç bulunamadı

Abdullah Öcalan ve Bülent Ecevit Operasyonu

OLGUNLAġ(TIRIL)MASI, MUHTIRA VE SĠYASÎ YENĠDEN BĠÇĠMLENĠġ

D. Refahyol’dan Sonra

2. Abdullah Öcalan ve Bülent Ecevit Operasyonu

Seçim tarihi olarak belirlenen 18 Nisan 1999‟a az bir süre kala Yılmaz‟ı bitirecek iki önemli olay yaşanacaktır. Bunlardan biri Türkbank ihalesiydi. Yılmaz‟ı iktidara getirenler üzerine çarpı işareti attıkları için Yılmaz‟ı yalnız bıraktı. Tutuklanan işadamı Korkmaz Yiğit‟in kayda aldığı ifadelerini sahibi olduğu Kanal 6‟da yayınlatınca, hükümete dışarıdan destek verenler gensoru vererek hükümeti düşürdü.

İkinci gelişme ise Suriye‟de saklanan ve daha sonra ülke ülke gezen Öcalan‟ın yakalanması oldu. Öcalan ülke ülke gezerken, ilk etapta ciddî bir kamuoyu tepkisi yaratıldı. Ardından da Abdullah Öcalan, ABD‟nin yardımı ve takvim hesaplamasıyla Ecevit‟in geçici hükümeti sırasında Kenya‟da yakalandı (Tayyar, 2009 s. 138). Bu iki gelişme askerin yoluna artık Ecevit‟le devam etmek istediği gösterir gibidir.171 Nitekim İngiliz istihbarat uzmanı Frederick Forsyth Yeni Şafak‟a yaptığı açıklamada Öcalan‟ı Türkiye‟ye kendilerinin teslim ettiğini ifade edecektir (Yeni Şafak, 13.03.2001).

3. Batı Çalışma Grubu (BÇG) ya da TC Gestaposu172

BÇG‟nin ne zaman kurulduğuna dair net bir bilgi yoktur. Demirel 18 Ocak‟ta kendisine verilen brifingdeki elli beş maddenin BÇG çalışması olduğunu ve Eylül 1996‟dan sonra Genelkurmay tarafından başlatılmış bir çalışmanın sonucu olduğunu söylemiştir (Avcı, 2007 s. 188). 28 Şubat MGK‟sında verilen ve uygulanmaması hâlinde “yaptırım” uygulanacağı söylenen bildiriden sonra hükümet arasında bildirinin

170 http://www.sabah.com.tr/Gundem/2009/06/28/bire_kktcdeki_suikast_soruldu

171 Demirel, seçime 9 ay kala “bu seçimlerde istikrar olacak mı? Sorusuna şu yanıtı veriyordu: “Dokuz ay zaman var, ama anketler umut verici görünmüyor.” [bahsi geçen anketler FP‟yi % 24 ile birinci göstermektedir] Ve ekler Demirel: “Bir bilen olarak olarak söylüyorum. Bu seçim, mesaj isteyen bir seçimdir. Seçmenin yönlendirmesi lazım (Bayramoğlu, 2007 s. 319).” Bu utanç verici cümlelerden Demirel namına sayfalar dolusu analiz çıkarılabilir. Ama çok daha ilginç olan, Demirel‟in bu sözünün bahsi geçen gelişmelerle paralellik göstermesidir. Nitekim Demirel bu sözü söyledikten kısa süre sonra bahsi geçen olaylar yaşanacak ve Ecevit başbakan yapılacaktır.

172 Ağırlıklı görüş BÇG‟nin mimarının D.K.K Güven Erkaya olduğudur. BÇG‟nin üssü de Deniz Kuvvetleri Karargâhında idi.

112

hayata geçirilmesi noktasında görüş ayrılıkları doğunca, bizzat kurucusunun ifadelerinden anladığımız üzere173 bir askerî darbenin alt yapısını174 oluşturmak üzere MGK üstü bir anlayışla Mart ayı içerisinde yeniden dizayn edilmiştir. Nitekim Bir‟in imzasını taşıyan ve askerin BÇG‟yi etkin bir şekilde kullanabilmesini sağlayan iki genel strateji hazırladı ve tüm birimlere gönderildi.175 Bunlardan biri 6 Mayıs 1997 tarihli

“Batı Harekât konsepti”, diğeri ise kişiye özel damgalı Faaliyet Planı idi.

Eğer belgelerin içeriğine girecek olursak bu teşkilatın neden bir gestapo olduğu netlik kazanır. Faaliyet Planı:

“Basın yayın organlarında „Aczmendi‟, „Üfürükçü Hoca! vb. konular sürekli gündemde tutularak bunların gerçek yüzlerinin bütün topluma gösterilmesini sağlamak…

“Tarikatlara bağlı ve onların kontrolünde olan özel yurt, vakıf, okul ve dershanelerin amacı, öğrenci miktarı ve yöneticilerini tespit etmek… Bunları finanse eden kurumları ve yöneticilerini belirlemek…176 Bu kuruluşların zayıf ve hassas yönlerini ve zararlarını medyayı kullanmak suretiyle afişe etmek…

“İrtica faaliyetleri nedeniyle… ilişkileri kesilen personelin kamu kurum ve kuruluşlarında işe alınmak suretiyle, istismar edilmesi ve Türk silahlı Kuvvetleri‟ni dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının… yayınlarının önlenmesi… (Cemal, 2010 s.

250)”

Batı Harekât Konsepti:

“İrticai unsurlar ve onların sözcüleri durumundaki basın yayın organlarıyla doğrudan tartışma ve polemiğe girmek yerine, Atatürkçü… organlarının devreye girmesini sağlamak…

“İrticanın daha fazla değer kazanmasına sebep olan kişi kurum ve kuruluş temsilcileri ile basın ve organları aydınlatılmalı ve yönlendirilmelidir.

“… öğretim üyeleri, aydın din adamları ve halk arasında itibar sağlamış değerli şahsiyetlerle samimi ilişkiler içinde bulunulmalı ve onlardan yararlanma yolları araştırılmalıdır.”

173 “… Genelkurmay başkanının odasında şunu savundum: İhtilal için ortam hazırlanana kadar beklensin isteniyorsa o zaman nasıl tayin edilecek? … neye göre karar vereceksiniz? … MGK‟nın yaptırım gücü yok… işler kötüye giderse ne yapacağız? Onun için hazırlıklı olunmalı, bir plan yapılmalı ve çalışmalar bunun üzerine bina edilerek yoğunlaştırılmalı. Bu önerim komutan arkadaşlar arasında genel kabul gördü (Tayyar, 2009 s. 77).”

174 28 Şubat‟ta gerçekten bir darbenin planlanmadığı tartışma konusu olmakla birlikte, hükümet düştükten sonra Eminiyet İstihbarat Daire Başkanı Orakoğlu‟nun eline geçen ve BÇG‟ye ait olduğu anlaşılan belgeye göre BÇG darbe hazırlığı yapmak amacıyla faaliyet yaptığı ispatlanmıştır (Orakoğlu, 2003).

175 DKK emekli orgeneral Vural Beyazıt‟ın, ”Bu iş bitti. Darbenin anayasası bile hazır, Coşkun Kırca hazırladı”

dediği ve Coşkun Kırca‟nın “dosya dosya” hazır dediği, darbenin alt yapısını oluşturan belgeler ve uygulamalardı bunlar.

176 Bu faaliyeti Sabah manşetten duyurmuştur: “Subaylar özel okul denetleyecek (Sabah, 26.05.1997).”

113

“İrtica ile mücadelede kullanılacak en güçlü öğe psikolojik harekettir… konuyla ilgili görevlerde çalıştırılacak personelin bir plan dahilinde Psikolojik hareket kursundan geçirilmeleri sağlanmalıdır (Cemal, 2010 s. 259-260).”

BÇG ilk olarak Genelkurmay‟ın “irtica brifinglerinde” dillendirilmişti.177 Her ne kadar “irtica brifingleri”nde BÇG‟nin varlığından bahsedilmiş olsa da, kurumun nasıl işleyeceğine ilişkin, italik yazılan kısımlar hariç çok net bilgiler verilmemişti. BÇG‟nin, Bir‟in bahsi geçen planlardaki faaliyetleri gözler önüne seren belge ise Emniyet Genel Müdürü‟nün yaptığı açıklamadan da anlaşıldığı üzere, Genelkurmay tarafından kamuoyuna açıklanmadan önce Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı‟nca ele geçirilmişti.178 Dolayısıyla Orakoğlu‟nun “darbeyi rapor ettim” sözü de dikkate alınırsa, Genelkurmay‟ın BÇG‟yi duyurması bir taktikti. Amaç, darbe deşifresinin önlenerek BÇG‟yi yasal bir organ olduğu algısının oluşturulmasıydı gibi görünüyor.179 Nitekim daha önce sözü geçen Orakoğlu-Sarmusak davası, bir yönüyle bu bilginin örtbas edilmesinde kullanıldı. Kamuoyu, aslında varolmayan “casus skandalı” ile meşgul edilmiş ve BÇG‟nin faaliyetlerine ilişkin ele geçen belge gündemde çok yer bulmamıştır. Orakoğlu, Genelkurmay‟dan yapılan „devletin bir kurumunun bir diğerini araştırması‟ suçlamasını, „ele geçen belgelerin tam tersi, Genelkurmay‟ın diğer kurumları fişlediği, incelemenin TSK‟yı değil, TSK içindeki yasadışı bir teşebbüs olduğu, elde edilen bilgi ve belgelerin mahiyetinin tartışılabileceği ancak, 2559 sayılı kanunun Ek-7. Maddesi gereği polisin, mevcut yasadışı teşebbüsü res‟en incelemek durumunda olduğu‟ belirterek reddetmektedir (Orakoğlu, 2003 s. 326-334). Emniyet‟in yürüttüğü mücadele o kadar etkili olmuşa benziyor ki Bir, İçişleri Müsteşarı Ünosan yoluyla İçişleri Bakanı Akşener‟i ve Orakoğlu‟nu tehdit etmiştir.180 Yine Hasan Celal

177 “Ancak bundan –Muhtıra‟dan- sonradır ki; TSK irticai faaliyetleri iç tehditte, bölücü terör örgütü ile aynı seviyeye, yani birinci önceliğe yükseltilmiş ve bu duruma bağlı olarak, yeni bir teşkilatlanma içinde Batı Çalışma Grubu oluşturulmuş ve faaliyete geçirilmiştir. İşte bu teşkilatın oluşturulması ile, TSK‟leri tarafından siyasal islamın ülke genelindeki resmî çıkartılarak, irticai faaliyetlere ilişkin ülke boyutundaki genel görüntü, tüm yönleriyle yakınen takip ve kontrol altında izlenmektedir (Sabah, 12.06.1997).”

178 Batı Çalışma Grubu Bilgi İhtiyaçları konulu belgede tüm Türkiye‟deki il ve ilçelerdeki: a- Tüm dernekler ve vakıflar, sendikalar; b- Yükseköğretim kurumları, c- Yurtlar, d-Üst düze yöneticiler (vali, kaymakam, belediye başkanı vb.) ile diğer mülki makamlarda bulunan görevlilere ait biyografiler, siyasî görüşleri, yönleri, e- İl genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri, f- Siyasî parti il ve teşkilatları, g- Yerel tv, radyo, gazete, dergi ve diğer basın yayın kuruluşlarından toplanan bilgilerin gizliliğine riayet edilerek, gerektiğinde bölgedeki askerî makamlarla işbirliği yapılacağı, elde edilen bilgilerin bilgisayar ortamında hazırlanacağı ve 12 Mayıs‟a kadar D.K.K‟na gizli ve kişiye özel gönderileceğine değinilmektedir.

179 Darbe hazırlığının ortaya çıkmasını engellemekte en büyük rolü Demirel üstlenmiş görünüyor. Nitekim Orakoğlu, dosyanın hiyerarşiye uygun olarak Cumhurbaşkanı‟na kadar ulaştığını, ancak Demirel‟in dosyayı resmî bir yazı ile göndermek yerine Genelkurmay Başkanı‟na elden teslim ettiğini, dolayısıyla gereğini yetirmediğini söylemektedir (Orakoğlu, 2003 s. 354).

180 Bir Ünosan‟a, “O kadına söyle ayağını denk alsın. Emniyet istihbaratına sahip olsun, konuşmalarına dikkat etsin, yoksa iktidarı ele aldığımızda onu avanesi ile birlikte… yağlı kazığa oturturuz. Ayrıca Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu da sabrımızı taşımaya başladı. Ne yapmak istiyor eceline mi susadı? Bu tip faaliyetlere

114

Güzel‟in, yayınlanmasıyla birlikte cuntanın hedefi hâline geldiği belgelere göre de BÇG Haziran‟da yapılacak darbe için faaliyet yürütmekteydi (Aksiyon, 19.02.2007).

28 Şubat süreci anlatılırken ve özellikle medyanın tavrına değinilirken, neredeyse Genelkurmay‟a bağlı bir birim gibi çalıştıklarına değinilmişti. Nitekim ilerleyen bölümlerde ifadelerine yer verdiğimiz Sabah’ın patronu da, askerin medyayı nasıl yönlendirdiğine, nasıl “manşet sipariş” ettiğine değinecektir.181 Öyle görünüyor ki, BÇG faaliyetlerinin basında yer bulması çok zor olmamış.

Ancak BÇG‟nin faaliyet alanı, bahsedildiği gibi sadece “manşet sipariş”inden ibaret değildi.182 BÇG, hemen her alanda faaliyet göstermiş ve ciddî bir terör havası estirmişti. BÇG‟nin “manşet siparişi” dışındaki faaliyetlerini, andıç ve fişlemelerdi. Bu andıçlardan biri aynı zamanda bir komplo olma özelliği de taşıması bakımından Genelkurmay‟ın “iş”i ne kadar büyüttüğünü de göstermiştir. Nitekim Bir, PKK militanlarından Şemdin Sakık‟ın imzalamadığı ifadeye bir de Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Akın Birdal gibi isimleri „PKK‟den para alıp yazıyorlar‟ diye eklemiş ve Babahan‟a göre yazarların yazı yazdığı Sabah, „bu haberleri yayınlamazsanız bu adamların hayatı asıl o zaman tehlikeye girecek‟ tehdidine boyun eğip “haber”i “Korkunç ifşaat” manşetiyle yayınlamıştı.183

Bunun yanında BÇG kendi “sivil toplum”unu yaratma faaliyeti de yürütmüştü.

Nitekim, süreç boyunca sivil topluma her alanda nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin talimatlar verildiği gibi gazeteler aracılığıyla da kampanyalar yürütülmüş, bir nevi “555 T” oluşturulmaya çalışılmıştı: “Kamyondan sonra Meclis (Yurttaş, Muhalefet, Yargı, Sivil Toplum vs.) eskisi gibi olamaz. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Her şeyi okuyorum. Benim gazetem var. Her şeyi görüyorum. Benim televizyonum var. Her şeyi duyuyorum. Benim radyom var.”

devam etmesi hâlinde öldürüleceğinden haberi yok mu?” demiştir. Akşener bu rezaleti önce basına duyurmayı düşünmüş, ancak Demirel‟in “korkma böyle bir şey olmaz. Ben Genelkurmay Başkanı‟na iletirim” demesiyle vazgeçmiştir (Orakoğlu, 2003 s. 335-336).

181 Bkz. “Basın” başlığı.

182 Daha önce medyanın “emir eri” pozisyonuna değinildi. Bu bölümde ayrıca ele alınmayacaktır.

183 http://www.taraf.com.tr/nese-duzel/makale-andic-iftirasi-bilerek-atildi.htm

115

BÇG‟nin yürüttüğü faaliyetler ve sahip olduğu etkinliği Bir‟in ANAP‟lı vekil Eyüp Aşık‟a söylediklerinden daha net anlaşılabilir. Toros Tatbikatı‟ndan sonra Yılmaz‟ın emriyle Genelkurmay‟ı ziyarete gönderilen Aşık, Bir‟e bir süre hükümet icraatları konusunda hesap verdikten sonra Bir‟in, “siz bu Erbakan‟ı, Çiller‟i hapse atmayacak mısınız‟ sorusuna, “olur mu öyle şey” yanıtını verince Bir Aşık‟a şu yanıtı vermiştir: “Neden olmasın? Adamların bir yılda neler yaptıklarını görmediniz mi?

Bunların hesabını vermeyecekler mi? … Eğer suç bulamıyorsanız bizden yardım isteyin, size gerekli belgeleri verelim.”*

BÇG‟nin yanı sıra, Genelkurmay‟a bağlı legal bir birim olan Psikolojik Harekât Şubesi, Psikolojik Harekât Dairesi‟ne dönüşmüş ve personel sayısı artırılmıştır. Bu birim de tıpkı BÇG gibi andıç ve fişleme faaliyetleri yürütmüş, TSK‟nın iç politikadaki önemli bir aracı olmuştur.184