• Sonuç bulunamadı

2. DENĠZLĠ‟DE YERLEġĠK OLMAYAN UNSURLAR

2.3 AġĠRETLER

AĢiret, soy veya boy gibi bir asıldan olup, birlikte yaĢayan ve birlikte konup göçen bedeviler halkı, oymak, kabile anlamına gelmektedir54. Osmanlılar döneminde

boyun altında, cemaatin üstünde bir topluluğu ifade etmekle birlikte “konargöçer” veya “yörük” olarak kaydedilen teĢekküllerdir55. AĢiretler klasik dönem Osmanlı

toplumunda olduğu kadar önemli olmamasının rağmen hüviyetini devam ettirmektedir. Defterden tesbit ettiğimiz aĢiretler ve bulundukları yerler Ģu Ģekildedir;

1)BağbaĢı köyü civârında meskûn Ziyâmet Kara Tekeli aĢireti

2)ġamlı çiftliği ve Manastır köyü civârında meskûn Kızıl UĢaklı aĢireti 3)Goncali köyünde meskûn Turca aĢireti

4)Denevre köyü ve Göcelik köyü civârında Fındık oluğu nam mahalde meskûn Emir Osmanlı aĢireti

47 Abdullah Temizkan, “Kafkas Muhacirlerinin Denizli‟de Ġskânı”, Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve

Kültür Sempozyumu Bildirileri (6-7-8 Eylül 2006 Denizli), I, Denizli 2007, s. 285; Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Teb‟anın Yönetimi, Risale Yayını, Ġstanbul 1990, s. 83.

48

Hümeyra Karabıyık, Denizli‟nin Sosyal ve Ekonomik Yapısı (Tanzimat‟tan II. Meşrutiyet‟e Kadar), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Doktora Tezi), 2012, s. 38.

49

Abdullah Temizkan, a.g.m., s. 286.

50

MġH.ġSC.d.03588, 321 (2 R 1296/ 26 Mart 1879), 349 (11 B 1296/ 1 Temmuz 1879), 163 (11 Z 1295/ 6 Aralık 1878), 182 (5 ġ 1295/ 4 Ağustos 1878).

51

MġH.ġSC.d.03588 163 (15 Z 1295/ 10 Aralık 1878), 322 (9 ZA 1295/ 4 Kasım 1878), 619 (15 ġ 1293/ 5 Eylül 1876).

52

MġH.ġSC.d.03588, 287 (9 S 1296/ 2 ġubat 1879), 350 (25 B 1296/ 15 Temmuz 1879), 464 (6 M 1298/ 9 Aralık 1880), 498 (17 ZA 1296/ 2 Kasım 1879), 622 (15 ġ 1293/ 5 Eylül 1876).

53

MġH.ġSC.d.03588, 321 (3 R 1296/ 27 Mart 1879).

54 ġemseddin Sami, Kâmus-ı Türkî, Ġdeal Kültür yayıncılık, Ġstanbul 2012, s. 278. 55

54

5)GökpınârbaĢı kahve civârında meskûn yerli Zi„âmet aĢireti 6)Kurudere köyü civârında meskûn KarayahĢili aĢireti

Göçmenler ve onların yarattığı dalgalar bugün olduğu gibi56

geçmiĢte de topluma etkileri çok fazladır. Göçmenlerin yaylak kıĢlak arasında gidip gelmeleri birtakım problemlere yol açmıĢtır. Devlet uzun süre bu problemlerle uğraĢmak zorunda kalmıĢ ve çeĢitli yollarla çözmeye çalıĢmıĢtır. AĢiretlerle yapılan hukuki iĢlemlerde vergilerle ilgili, farklı bir hukuki düzen olmadığı görülmektedir. Fakat kıĢlamaları için kışlakiye veya yaylak ve kışlakıye rüsûmu olarak 80 kuruĢ57

gibi rakamlar alınmıĢtır; hayvanlarından ise ağnam rüsumu adı altında vergilerin alınması yoluna gidilmiĢtir58.

AĢiretlerin geçim kaynağı ve en büyük uğraĢları hayvancılıktır. Bu da muhallefâtda çeĢitli özellikteki hayvanların bulunması neticesini hâsıl etmiĢtir. Ayrıca haymenin yer alması, çadırda yaĢadıklarını göstermektedir59. AĢiretlerin

çadırda yaĢamaları olağan bir durum olmasına rağmen bahsi geçen aĢiretleri sadece konargöçer olarak düĢünmek doğru değildir.

Kassâm kayıtlarında iskân edildikleri bölgeler için çeĢme yaptırmak maksadıyla vasiyette bulundukları60, aralarında arazi davalarının61

da görülmesi bizi bu toplulukların belli bir yörede iskân edildiği sonucuna götürebilir. Bu hal belki de 1842‟de uygulamaya konulan yaylak ve kıĢlak için baĢka yerlere gitmeyerek bulundukları sancak veya kazada ihtiyaçlarını karĢılama yoluna gidilmesi uygulamasının göstergesidir. Nitekim yaylak-kıĢlak arasında git-gelleri sırasında yerleĢiklere zarar vermeleri sonucunda mahalli idare adamları ve merkez arasında uzun süre devam eden yazıĢmalara neden olmuĢtur. AĢiretlerin iskân edeceği topraklar nereye bağlı ise o yerin müĢir, kaymakam ve müdirlerin idaresinde bulunan boĢ yerlere iskân edilmiĢlerdir62. Böylelikle aĢiretlerin git-gelleri sırasındaki zararlar

en aza indirilmeye çalıĢılmıĢtır.

56

Hacı Yunus TaĢ-Selami Özcan, “Suriyeli Göçmen Sorunlarının Sosyal Politikalar Bağlamında Analizi”, HAK- İŞ Uluslar arası Emek ve Toplum Dergisi, C. 7, S. 7, (2018/1), s. 38-52.

57 MġH.ġSC.d.03588, 159 (12 B 1294/ 23 Temmuz 1877). 58 MġH.ġSC.d.03588, 37 (9 R 1293/ 4 Nisan 1876). 59 MġH.ġSC.d.03588, 27 (27 Z 1292/ 27 Ocak 1876). 60 MġH.ġSC.d.03588, 485 (27 CA 1298/ 27 Nisan 1881). 61 MġH.ġSC.d.03588, 269 (10 R 1295/ 13 Nisan 1878). 62

55

AĢiretlerin davaları incelendiğinde ise kendi muhtarları, imamları ve aĢiretten kiĢilerin Ģehadetleriyle davalar çözülmüĢtür63. Bu aĢiretlerden yerleĢik hayata

geçenlerin mevcut olduğu gibi64

farklı aĢiretlerden tîcâret maksadıyla Denizli‟ye gelenler de mevcuttur65. Bu bilgiler ıĢığında toplulukların Denizli toplum yapısında etnik ve kültürel farklılıklara rağmen yer aldığı ve devletin organik yapısına dâhil olduğu sonucuna varabiliriz.

3. 1877-1878 OSMANLI-RUS HARBĠ‟NĠN 185 NUMARALI DENĠZLĠ ġER„ĠYYE SĠCĠLĠNE YANSIMALARI

1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi ve Denizli toplumu üzerine etkilerini anlayabilmek için, savaĢa neden olan siyasi ve politik geliĢmelere kısaca değinmek gerekecektir. Rusya, Paris AnlaĢmasının kendisini ilgilendiren hükümlerinden kurtulmasıyla Osmanlı Devletine karĢı daha aktif siyaset izlemeye baĢlamıĢtır. Osmanlı‟yı tasfiye etmek anlamına gelen ġark meselesini halletmek için desteklediği Balkan milletlerini isyana yönlendirmiĢtir66. Osmanlı‟nın 31 Mart 1877 Londra Protokolünü reddetmesiyle Rusya, Avrupa hukukuna müdahale bahanesiyle 24 Nisan 1877‟de Osmanlı Devleti‟ne savaĢ açmıĢtır. Rumi takvime göre 1293 tarihine denk gelen ve 93 Harbi olarak adlandırılan bu savaĢ, Osmanlı ordularının yenilgisiyle sonuçlanmıĢtır. BaĢta Ġstanbul olmak üzere tüm ülkeyi derinden etkilemiĢtir. SavaĢtan olumsuz etkilenen Denizli‟nin durumu da mahkeme kayıtlarına yansımaktadır. SavaĢta bulunanlardan bahsedilirken gâib ifadesi kullanılmıĢtır. Sözlük anlamı olarak gâiblik yok olmak, kaybolmak anlamına gelse de, defterde kullanımı “göz önünde olmayan, hazır bulunmayan” anlamına gelmektedir. SavaĢta bulunanlar beldelerinde bulunmadıkları belki de dönüp dönemeyecekleri Ģüpheli olduğu için bu tabir kullanılmıĢtır.

Gâiblik durumunda, askere giden kiĢilerin haklarının zafiyete uğramasına sebep olmuĢtur67

. Askerde olunması sebebiyle kendilerine düĢen mirasları alamayan gâibler askerden döndüklerinde kendilerine hisselerinin teslim edileceğine dair 63 MġH.ġSC.d.03588, 140 (13 CA 1294/ 26 Mayıs 1877). 64 MġH.ġSC.d.03588, 331 (11 C 1295/ 12 Haziran 1878). 65 MġH.ġSC.d.03588, 344 (5 B 1296/ 25 Haziran 1879).

66 Mahir Aydın, “Doksanüç Harbi”, DİA, TDV Yayınları, Ġstanbul 1994, s. 498-499. 67

56

defterde toplam 21 kassâm kayıdı mevcuttur68. Bazen askerden gelene kadar haklarının korunması için vekil tayin edilmesi dahi istenmiĢtir69

.

Askerde uzun yıllar kalınması evlâd u iyal‟in nafaka sıkıntısı çekmesine neden olmuĢtur. EĢ ve çocuklarını nafakasız bırakıp askere giden Hasan için mahkemeden nafaka istenmiĢtir70

. Bir baĢka örnekte eĢ ve çocuklar o kadar sıkıntıya girmiĢ olacak ki Karadağ‟da Ģehit olan kocasının alacakları karısı tarafından kendisine verilmesi talep edilmiĢtir71. Kızı ve eĢine nafaka bırakmadan askere giden Mehmed‟in Çallı oğlu Ali‟de 25 mecidiye alacağının kendilerine bırakılmasını istemiĢtir72

.

Bu dönemde asker temini konusunda devlet sıkıntıya girmiĢ askere çağırmak için kur„a yoluna gitmiĢtir. Kur„a için padiĢah fermanına göre Denizli kazâsından 106 nefer, Honaz‟dan 29 nefer askere çağrılmıĢtır73

. Askerden kaçma olasılığına karĢı “…bu nizâmat „adliyenin kadrini bilemeyübde kur„a meclisine gelmeyen bulunur ise heman bilâ kur„a „askere alınacağı misilli isimlerine kur„a isâbet idenlerden rü„yet husûsat-ı zâtiyeleri zimmetinde hânelerinde „azîmetlerine ruhsat verilen neferâtdan yirmi gün müddet hitâmında ta„yîn olunan mahalle „avdet itmeyübde firâr idenleri olur ise ele geçtiği vakt nizâmına tevfîkân haklarında te„dibât lâzıme icrâ kılınacağı cihedle firâr edenlerin arkası bırağılmayub…” kesin bir dille uyarılarak arkalarının bırakılmayı ifade edilmiĢtir74

. Fakat ku„ra-i Ģer„iyye ile askere çağrılan babalar ve oğulları geride kalan annesi ve kardeĢlerinin geçimini sağlayacak, iĢlerini görecek kimsesi olmadığı için askere gitmemek veya ailesinin yanına dönmek için ruhsat talep edebilmiĢlerdir75

. Aynı zamanda askerler ve ailelerin yükünü hafifletmek için askerliğe devam edenler emirnâme ile üzerlerindeki yükümlülükler azaltılmaya çalıĢılmıĢtır76

. Askerde vefat edenlerin malları mirasçılar arasında paylaĢılmıĢtır. Bu paylaĢım sırasında mirasçılar arasında anlaĢmazlık çıkması durumunda kalan mülk satılarak gelir pay edilmiĢtir77

. 68 MġH.ġSC.d.03588, 98, 106, 107, 108, 109, 122, 131, 132, 137, 143, 147, 162, 164, 168, 204, 211, 222, 225, 313, 357, 494. 69 MġH.ġSC.d.03588, 338 (9 C 1296/ 31 Mayıs 1879). 70 MġH.ġSC.d.03588, 180 (1 N 1295/ 29 Ağustos 1878). 71 MġH.ġSC.d.03588, 182 (5 ġ 1295/ 4 Ağustos 1878). 72 MġH.ġSC.d.03588, 354 (1 ġ 1296/ 21 Temmuz 1879). 73 MġH.ġSC.d.03588, 80 (22 C 1292/ 26 Temmuz 1875). 74 MġH.ġSC.d.03588, 80 (22 C 1292/ 26 Temmuz 1875). 75 MġH.ġSC.d.03588, 253 (1 Z 1295/ 26 Kasım 1878), 246 (7 ZA 1295/ 2 Kasım 1878). 76 MġH.ġSC.d.03588, 196 (5 L 1294/ 13 Ekim 1877). 77 MġH.ġSC.d.03588, 421 (19 S 1297/ 1 ġubat 1880), 399 (21 R 1297/ 3 Mart 1880).

57

Askerlerden Ģehitlik haberi gelebildiği gibi hiçbir haberin gelmediği durumlar da olmuĢtur. Sırp muharebesinde Ģehid olan Ali mahkemece tescillenmiĢtir78. Fakat askerdeki yakınlarından uzun süre haber alamayanlar “henüz memleketlerine avdet

etmeyenlerin şehidan vefât eyledikleri mütevâtıren söylenmekde isede mevsûk olunmadığıdan ve muhallefâtı tahrîr zevce ve nâmzuları âherlere tenkîh olunmak üzere her birileri vukû„ bulduğudan bu babda ne yolda mu„âmele olmak lazım geleceği istifsârına…79” için fetvahâneye fetva sorulmuĢtur. Fetvahâneden bildirilen

müzekkirede ise “… mevti ğâlib ahvâl olub memâtı hâli zat üzerine ğâlib olacak

mertebemden mürurundan sonra mevtiyle hükm olunabileceği ve ba„de‟l-hükm veresesi malını âli mafrazallah iktisâm edebilecekleri ve zevceleri dahi ba„de‟l- inkizâ-i Allah nefislerini âherlere tezvîce muktedire olacakları…80” ifade edilmiĢtir.

Böylelikle geride kalanların hayatını devam ettirebilmeleri sağlanmaya çalıĢılmıĢtır. SavaĢların getirdiği sancıların, yıkımların her zaman olduğu gibi bu dönemde de Denizli halkı için derin acılara sebep olduğu oldukça açıktır.

78 MġH.ġSC.d.03588, 221 (19 R 1295/ 23 Mart 1878), 297 (11 R 1296/ 5 Mart 1879). 79 MġH.ġSC.d.03588, 457 (13 B 1297/ 21 Haziran 1880). 80 MġH.ġSC.d.03588, 457 (13 B 1297/ 21 Haziran 1880).

58

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

185 NUMARALI ġER„ĠYYE SĠCĠLĠNE GÖRE DENĠZLĠ‟NĠN ĠDARĠ SOSYAL VE EKONOMĠK YAPISI

1. DENĠZLĠ ĠDARĠ YAPISI

Osmanlı idari taksimatında genellikle iktisâdî, sosyal ve coğrafi Ģartlar bakımından mümkün mertebe bütünlük arz eden muayyen büyüklükteki bir sahada teĢkilatlanmıĢ birime kazâ denir. Kazâya belli bir süre için merkezi yönetim tarafından atanmıĢ, görev bölgesinde idari ve kazâî hususların yanında kadının doğrudan Divan-ı Hümâyun ile irtibatta olmasına bağlı olarak, köylü ile merkezi otorite arasında en önemli bağı oluĢturmuĢtur. Osmanlı taĢra teĢkilâtının ve yönetiminin temelini teĢkil etmektedir81

. Merkezde yayınlanmıĢ olan hüküm ve fermanların büyük çoğunluğunun doğrudan doğruya kâdı‟lara hitaben yazılması taĢra için kâdı‟nın önemini gözler önüne sermektedir. Tahrir defterlerinde kâdı‟nın devamlı sûrette ikamet ettiği yer olan Lâzıkıyye, Kazâ-i Lâzıkıyye olarak geçmektedir82

XVII. yüzyılda Evliya Çelebi Seyehatnamesinde Denizli kazâsı “… kazâ-i

Denizli ve kazâ-i Ezine âbad ve kazâ-i Çiherşambe âbâd ve kaza-i Gök Öyük âbâd ve kazâ-i Honaz âbâd bu beş kazalardır birbirlerine karib olmağla Denizli hassı hududundadır ve şehrî Denizli kazâsı üçyüz payesi ile kazâ-i âlidir...”83

olarak ifade

edilmiĢtir.

1836 yılına gelindiğinde Anadolu‟nun idari teĢkilatında yeni bir dönem baĢladı. Eski Eyaletler tamamen ortadan kalkarken Anadolu‟nun batısında geniĢ alanlı bölünmeler oldu. Bunun neticesi olarak da Denizli Kütahya Sancağından ayrıldı84. 1845 Yılında Denizli “Denizli Hassı Kaymakamlığı” adıyla sancak olarak

Aydın Eyaletine bağlandı. 1867‟de MenteĢe ile birleĢtirildi ve 1868 yılında kaza olarak Aydın Sancağına bağlandı. Bu durum 1882 yılı sonlarına kadar sürdü. 10 Mart

81

Tuncer Baykara, Osmanlı Taşra Teşkilatında XVIII. Yüzyılda Görev ve Görevliler (Anadolu) (Taşra Teşkilatı), Ankara 1990, s. 7.

82

Turan Gökçe, a.g.e., s. 81.

83 Evliya Çelebi, Seyehatnâme (Anadolu, Suriye, Hicaz), C. 9, Devlet Matbaası, Ġstanbul 1935, s. 193. 84

59

1883‟te Denizli Sancağı yeniden kuruldu ve sancağın ilk mutasarrıfı da Hasan Hayri PaĢa oldu.

Sarayköy, Buldan, Tavas ve merkez kazalarını ihtiva eden Denizli‟ye, 1884 yılında Çal Kazası bağlandı85

. Karahisar-ı Sahib (bugünkü AfyonKarahisar) Sancağına bağlı olan Çal Kazasının Denizli‟ye dâhil edilme sebeplerden biri Çal‟ın Denizli‟ye Karahisar‟dan daha yakın bir mesafede olmasıydı. Çal‟a bağlı köylerin Denizli hududu dâhilinde bulunması, ticari faaliyetlerin ağırlıklı olarak Denizli ve Ġzmir ile yapılması ayrıca Sarayköy‟e kadar uzatılan demiryolunun bu ticaretin geliĢimine katkı sağlayacağı düĢüncesi ise diğer sebeplerdir86

1.1 YÖNETĠM VE GÖREVLĠLER

Benzer Belgeler