• Sonuç bulunamadı

Boxer (Boksör) Savaşları 义和团运动(1899-1901)

Boksör Savaşları Çin tarihinin önemli bir parçasıdır. Çin resmi belgelerinde boksörler bazen “Haydutlar”, “Kötü elamanlar”, bazen de “Çin’in evlatları”, “Haksever vatandaşları” olarak anılmışlardır. Büyük devletlerin Çin’deki egemenliği 19. yüzyıl sonlarında artık kesinleşmiş, kırk yıl öncesinin köylü isyanlarından geriye birkaç küçük gizli örgüt kalmıştı. Huzur sağlanmış, düzen kurulmuştu. Çin’in önemli merkezleri İngilizlerin, Fransızların, Almanların, Amerikalıların elindeydi. Bu ortamda, hiç beklenmedik bir sırada, bir Alman misyonerlik binası saldırıya uğradı ve iki Alman din görevlisi bıçaklanarak öldürüldü. 1897 sonbaharında olan bu olay adi bir cinayet değil, siyasal bir eylemdi ve yeni bir başkaldırının ilk işaretiydi. Eylemi yapanlar “Büyük Bıçak” adında gizli bir örgütün koluydular. Eylemlerin arkası

32 Gürhan KIRİLEN, Çin’de Afyon Savaşı, Gece Kitaplığı, Ankara 2014, s. 61.

33 Henry KISSENGER, Çin-Dünden Bugüne Yeni Çin, Çev. Nalan Işık Çeper, Kaknüs Yayınları,

kesilmedi. Kendilerine Çince’de “Adaletin Yumrukları” anlamına gelen bir ad vermiş oldukları için İngilizlerin kısaca “Boxerler (Boksörler) dediği bu grubun eylemleri giderek bir toplu isyan halini aldı. Bunun üzerine batılıların tepkisi de gecikmedi34.

1900 yılının ilkbaharında Boksör hareketi artık kontrolden çıkmıştı. Önce yetmiş Çinli Hıristiyan öldürüldü. Daha sonra demiryolu hattı boyunca eş zamanlı ayaklanmalar başladı ve yabancıların mülkler tahrip edilerek bazı yabancılar öldürüldü. Ertesi gün iki İngiliz misyoner saldırıya uğradı ve öldürüldü. Batılı diplomatlar Çin hükümetine Boksörleri durdurması için yirmi dört saat süre verdiler. Aksi takdirde kendi askeri birliklerini getireceklerdi. Pekini ele geçiren boksörler Hıristiyan Çinlileri ve yabancıları öldürmeye ve yabancı mallarını yakarak yok etmeye devam ettiler. Kurtarmaya gelen yabancılar yer yer küçük başarılar kazansa da Japon birlikleri gelene kadar durum umutsuzdu. Sonunda yabancı birlikler Pekin’i geri aldı. Pekin’de kazanılan başarı Boksör isyanını bitirmeye yetmedi. Eylül ve Ekim aylarında yeniden Pekin, Tianjin ve Bao Ding çevresinde askerî harekâtlar düzenlendi. Boksör birlikleri artık ilk ateş açıldıktan sonra kaçmaya başlıyorlardı. Pekin ve Tianjin’in tamamen kontrol altına alınmasından sonra Ekim ayının ortasında müttefik birlikleri Bao Ding’e doğru harekete geçti. Şehrin etrafındaki çok sayıda Boksör, kendilerini şehrin içine kapattı. Bunun üzerine müttefikler şehre karşı taarruza geçtiler ve daha taarruz henüz başlamıştı ki 20 Ekim’de direniş çöktü. Müttefik birlikleri genel komutanı Alman General Von Waldersee gözdağı vermek için şehrin yağmalanmasını ve ceza olarak yakılmasını emretti35.

14 Kasım’da Almanlar Ku ve Kaiqu Singtao körfezlerini işgal ettiler. Bunu Rusların Port Arthur’u zorla kendilerine kiralatmaları izledi. Ardından İngilizler Veyhavey Limanı’nın denetimini aldılar ve Yangse Irmağı Havzasını tamamen işgal

34 Peter C. PERDUE, Ellen SEBRİNG, “The Boxer Uprising (1899-1901)”, Yale University, for MIT

Visualizing Cultures, 2015, s. 3.

35 Feyza GÖREZ, “Boksör İsyanı'nda Pekin Kuşatması”, Çin Medeniyeti: Tarih, Kültür, Edebiyat, Felsefe

"Prof. Dr. Bülent OKAY'ın 35. Meslek Yılı Anısına, Chiang G. Ceylan F., Ceylan E., Editör, Kesit Yayınları,

ettiler. Nihayet Fransızlar Kuang-ch’uan Körfezi’nin kendilerine kiralanmasını ve Çin-Vietnam sınırından Yun-nan-fu’ya uzanacak bir demir yolu yapımı hakkını elde ettiler. Yabancı sermaye girişi görülmemiş ölçüde hızlandı. “Yabancı düşmanı” bir isyanın patlak vermiş olduğu koşullarda yabancıların böylesi yeni haklar, ayrıcalıklar sağlamış olmaları garip gelebilir. Oysa Batılılar tam da bu isyanı Çin yönetimine karşı bir şantaj aracı olarak kullanmasını bilmişlerdi. Zira isyan yabancılara karşı olduğu kadar onlarla işbirliği yapan Mançu yönetimine, Saray’a da karşıydı. Kaldı ki daha önce çıkmış köylü ayaklanmalarını Saray ancak Batılıların askeri desteğiyle bastırabilmişti. Gerçekte Saray yabancılarla işbirliği konusunda gönüllü değildi. Çinli yöneticiler uzun süre Batılılara direnmişler ancak baskı altında birtakım ayrıcalıklar ve haklar tanımaya mecbur kalmışlardı. Fakat köylü isyanlarının kendi saltanatlarını da tehdit eder bir nitelik taşıması üzerine Batılılarla işbirliği yapmaktan da kaçınmamışlardı. Ama bu kez Saray’ın tavrı daha bir değişik oldu. İsyan özellikle kırsal kesimlerde hızla taraftar bulup giderek yayılmış ve Batılıların egemenliğini sarsacak bir düzeye ulaşmıştı. Bunun üzerine Saray, bu kez Boksörleri önce el altından, sonra açıkça desteklemeye başladı. O kadar ki 1900 Nisanı’nda İmparatoriçe, yayınladığı bir bildiriyle Boksörleri desteklediğini resmen duyurdu. Bu gelişme Batılılar için yeni bir durumdu. Boksörler ile Saray’ın işbirliği Batılıların Çin’deki çıkarları açısından son derece tehlikeli sonuçlara yol açabilirdi. Bu ise Batılıların kesinlikle kabul edemeyeceği bir şeydi. Zira Çin’deki varlıklarına çok önem veriyorlardı ve Çin’i bırakıp gitmek söyle dursun daha fazla yerleşmek niyetindeydiler36.

36 Kenan ARIBAŞ, Siyasi Coğrafya Açısından Çin, Çizgi Yayınları, Konya 2014, s. 127.; Boksör

isyanının sadece Çin tarihinde değil, Osmanlı tarihinde de yeri vardır. İsyana katılan 70 bin Boksör savaşçısı arasında, Kansu 甘肃 Eyaleti’nden gelme 10 bin müslüman da bulunuyordu ve bunlar Pekin’e yerleşmişlerdi. İşte bu nedenle Avrupalılara karşı Çin’de ayaklanan müslümanları yatıştırmak için, Alman İmparatoru II. Wilhelm, Abdülhamid’den yardım istemiştir. Bu istem üzerine Osmanlı Devleti, Çin müslümanlarıyla temasa başlamıştır. Ancak Abdülhamid’in bu teması, II. Wilhelm’in arzuladığı düzeyde olmamış, aksine oradaki müslümanların daha düzenli hareket etmeleri neticesini doğurmuştur. Bunun üzerine İmparator, başlangıçta Abdülhamid’in Çin’de yapacağı faaliyetleri maddeten destekleyeceğini belirtmesine rağmen, bundan vazgeçmiştir. Çetin Aykurt, “Bir Büyük Düşünce: Pekin Hamidiyye Üniversitesi”, Tarih İncelemeri Dergisi, C. XXIII, S. 1, Sinop 2013, s. 39. Ancak II. Abdülhamid hareket tarzından vazgeçmemiş, Çin’e birbiri ardına heyetler göndermiş ve İslam birliği siyasetini oluşturmaya orada da devam etmiştir. İhsan Süreyya Sirma,“ Sultan II. Abdülhemit’in Çin’ Gönderdiği Enver Paşa Heyeti Hakkında Bazı Bilgiler, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, S. 4, Ankara 1980, s. 161. Sultan Abdillhamid'in Çin'e gönderdiği heyetlerden birisi de Enver Paşa heyetidir. Enver Paşa 1857 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Prusya'nın Polonya'yı işgali