• Sonuç bulunamadı

F. Bir Yaygın Gelişimsel Bozuklukla olan ilişkisi: Otizm spektrum

4. Ortak nörobiyolojik ve psikolojik etkileşimlerle her iki hastalığın devamını sağlayan iki yönlü (bidirectional) model: Bu modele göre şizofren

2.10. Şizofrenide Kannabis İle Nörolojik Silik Belirtiler

Esrar, dünya çapında en yaygın kullanılan yasadışı uyuşturucudur (530). Alkol ve İlgili Koşullara İlişkin Ulusal Epidemiyolojik Araştırmada (Ulusal Alkol İstismarı ve Alkolizm Enstitüsü), genel popülasyondaki (n=43093) 12 aylık ve ömür boyu DSM-IV esrar bağımlılığının prevalansı sırasıyla %0,3 ve %1,3 olarak bulmuştur (531). Esrarın psikoaktif bileşeni olan Δ-9-tetrahidokanabinol (THC), özellikle korteks, hipokampus, amigdala, bazal gangliyonlar ve serebellumda dağıtılan merkezi kanabinoid reseptörlerinin (CB1) ekzojen bir maddesidir. CB reseptörlerinin bulunduğu alanlar ile esrarın en belirgin davranışsal etkilerinin ortaya çıkma alanlarıyla uyumludur (297, 530). Aynı zamanda NSS, kanabinoid reseptörlerinin özellikle konsantre olduğu frontal korteks ve serebellumu kapsayan nörolojik disfonksiyonu yansıtır (532-536). Yapılan beyin çalışmaları THC'nin akut uygulanması ile frontal bölgeler, paralimbik bölgeler ve serebellumda aktivasyona neden olduğunu göstermektedir (537, 538). Diğer yandan esrar bağımlılarında ve yoksunluk sonrası düzenli esrar kullananlarda frontal ve serebellar bölgelerde aktivasyonun azaldığı görülmüştür (537). Psikomotor performansdaki anormallikler ise, zayıf karakterize edilmiş olmalarına rağmen kronik esrar kullananlarda tutarlı bir şekilde görülen bir bulgudur (297). Bununla birlikte, Δ-9-THC ve kanabidiolün ters etkileri olabileceğinden esrar kullanımı, farklı semptomatik ve davranışsal etkilerin altında yatan kompleks etkilere yol açmaktadır (539).

Nörolojik silik belirtiler, ince nörolojik anormallikleri lokalize etmemektedir ve zayıf motor koordinasyonu, duyusal algısal zorluklar ve kompleks motor görevlerinin sıralanmasında güçlükler bulunmaktadır (540). SNB, geleneksel olarak dört ana kategoriye ayrılmıştır: duyusal entegrasyon, motor koordinasyon, kompleks motor hareket dizisi ve "öteki", son ilkel gelişimsel refleksleri içerir (166, 178).

Bombin ve ark, şizofrenide NSS motor koordinasyonunun varsayılan lokalizasyonu olarak frontal lob ve serebellum, duyusal entegrasyon için parietal lob olduğunu belirtti. Aynı yazarlar ayrıca, el disritmi gibi değerlendirilen bireysel işaretlerin lokalizasyonları prefrontal lob ve grafestezia ile RL konfüzyonu parietal

lob ile bağlantılı olabilir (163). Motor fonksiyonunda, kas tonu ve dengesindeki kontrolünde önemli rol oynadığı için, serebellum NSS görünümüne karışabilir. Özellikle motor diskordinasyon gibi, bazı NSS’ler, hafif serebellar disfonksiyonu yansıtabilir (532, 534, 536, 541). Mouchet-Mages ve arkadaşları ilk epizod şizofrenide duyusal entegrasyonun serebellar gri madde hacmiyle korele olduğunu bulmuşlardır(534). Ayrıca Ho ve arkadaşları ilaç tedavisi almayan ilk atak şizofreni hastalarında, serebellar nörolojik bulguları bulunan hastalarda, serebellar doku hacminin, bulunmayan hastalardan daha düşük olduğunu bulmuşlardır(542).

Daha önceki çalışmalar şizofreni hastalarında sağlıklı kontrollerle karşılaştırıldığında artmış nörolojik anormallikler saptamıştır (543, 544). İlk atak psikozu (FEP) olan hastalarda NSS sıklığının çalışmaya bağlı olarak %20-97 arasında değiştiği ve psikotik semptomlardan önce görülebileceği bildirilmiştir (175, 545, 546). Bu nedenleNSS varlığı ve özellikleri şizofreni hastalarında kapsamlı bir şekilde incelenmiş ve şizofrenide endofenotip için kriterleri karşılayan psikoza hassasiyet belirteçleri olmuştur (163, 173, 532, 533, 547). Aynı zmanda NSS gösteren hastalar arasında genetik bir bileşen olduğuna dair kanıtlar da vardır. Şizofreni hastalarının etkilenmeyen birinci derece akrabalarında (548-552) ve etkilenmeyen kardeşlerinde, kontrollerle karşılaştırıldığında toplam NSS skorları ve altölçekleri daha fazla bulunmuştur (553-556) ve şizofreni için genetik riski artan genç akrabalar, özellikle, daha sık ve daha fazla NSS göstermektedir (557). Bununla birlikte NSS ve şizofrenide spesifik genlerin olası sonuçlarını değerlendiren az sayıda çalışma vardır; Bir örneği, Chen ve arkadaşlarının yayınladığı makaledir. Şizofreni hastalarında, 5-HT2A geni ile NSS'nin motor koordinasyon ve sözel akıcılık düzeyleri arasında daha az olması, küçük etkili bir büyüklükte eğilim ilişkisi bulundu (558). Niethammer ve ark. tarafından yürütülen bir ikiz çalışmasından elde edilen sonuçlar, NSS oluşumunun ve daha özel olarak, sol vücut yarısına lateralizasyonun genetik olarak iletildiğini önermektedir (559). Bu çalışmaların sonuçları, muhtemelen genetik geçişli, psikoz için savunmasızlığa katkıda bulunan temel bir faktörün göstergesi olarak NSS'ye işaret etmektedir (560, 561).

Kannabis en yaygın kullanılan yasadışı maddedir ve kullanımı artmış şizofreni riski ile ilişkilendirilmiştir (228, 251, 265) ve davranışsal, motor ve bilişsel savunmasızlığa neden olabilir. Farklı yazarlar obstetrik komplikasyonlar gibi

perinatal faktörler ile NSS arasındaki ilişkiyi araştırırken, NSS ile esrar kullanımı gibi perinatal olmayan çevresel faktörler arasındaki etkileşimi inceleyen çalışma sayısı ise az olmuştur (164, 190, 562). Bu soruya yanıt veren, esrar kullanan şizofreni hastalarında daha az NSS mevcut olduğunu gösteren üç çalışma ele alınmıştır (32,

33, 492). Psikoz başlangıcından önce esrar kullanımı, bu hastalarda düşük genetik

yükü yansıttığı düşünülen psikoza geçişten sonra daha az nörolojik silik işaret ile ilişkilendirilmiştir (32, 492, 563).

NSS ve ağır esrar kullanımı arasındaki ters ilişki, esrarın merkezi sinir sistemi üzerinde doğrudan etkisinin varsayımsal bir sonucu olarak görülebilir ki bu Parkinson hastalığı ve Tourette sendromu gibi bazı hareket bozukluklarını iyileştirmek için esrarın hareket kontrolüne katkıda bulunduğunu gösterir (564-566). Çeşitli hareket bozuklukları için farmakoterapide esrar veya kanabinoidlerin olası kullanımı, bazal ganglionda kanabinoid sistemin zengin bir gösterimi ile de kanıtlanmıştır (567, 568).

Esrar maddesinin ana bileşeninin (Δ-9-tetrahidrokanabinol) dopamin salınımını arttırdığı iyi bilinmektedir (569). Δ-9-tetrahidrokanabinolun bu eylemi, çalışmalarda bulunan düşük NSS ve ağır esrar kullanımı arasındaki ters korelasyonu

açıklayabilir. Önceki raporların bulguları, NSS'nin (hem iki değişkenli korelasyon

hem de çok değişkenli analizlerde görüldüğü gibi) hem negatif semptomlar ile (198, 200, 542, 570-572) hem de sözel akıcılık (199, 200) gibi kognitif fonksiyonlar ile ilişkili olduğunu destekler. Dazzan ve Murray tarafından önerildiği gibi hem NSS

hem de olumsuz belirtiler dopaminerjik hipoaktivitenin bir sonucu olabilir (178).

Bulgularda ayrıca, negatif belirtilerin psikopatolojik profilinde diğer özellikler arasında aşırı NSS fazlalığı olan durumlarda, genetik predispozan, psikozda nörogelişimsel köken hipotezini desteklemektedir (67).

NSS ve aile öyküsü psikozu arasında anlamlı bir ilişki olduğuna ilişkin Ruiz-

Veguilla ve ark’nın gözlemleri literatürde destek buldu, Nuñez ve Gurpegui'nin ailede psikoz öyküsü olan deneklerin esrar kullanmayan akut şizofreni hastalarında esrar ile

uyarılan psikoz hastalarından daha yüksek oranda NSS bulunmuştur(573).Literatür,

NSS'nin merkezi sinir sistem işlev bozukluğunun spesifik olmayan belirteçleri olduğunu, ve yüksek NSS'li hastaların "psikotik olmadan önce ilaç kötüye kullanımı gibi proksimal risk faktörlerinin" etkisine ihtiyacı olmadığını belirtti (574).Alternatif

bir hipotez olarak, nörogelişimsel bozukluğu olan (yüksek NSS prevalansı ile öne sürülenler gibi) hastaların psikoz geliştirmek için az miktarda veya ekstra çevresel "vuruş" (esrar kötüye kullanımı gibi) gerektiğidir. Bu görüş, madde kötüye kullanımı olan şizofreni hastalarının önceki premorbid kişilik ve sosyal düzenleme madde kötüye kullanımı olmayan hastalara kıyasla daha iyi olduğu bulgularıyla da desteklenmektedir (575-577).