• Sonuç bulunamadı

C.   Bağlı Nama Yazılı Payların Devri

3.   Şirketin Pay Devrine İlişkin Kararı

Çalışmamızın bu bölümüne kadar bağlam ve esas sözleşmesel bağlam sistemi genel esasları ile anlatılmış, bağlı nama yazılı payların devrinde

                                                                                                                          328 Böckli, § 6 N. 196 329 Akın, dipn. 327 330 Akın, s. 93 331 IV/C/2/a 332 Akın, s. 111

anonim şirketin pay devrini reddetme olanaklarından ikisi olan önemli sebep ve kaçış klozu açıklanmıştır. Bu noktada, bağlam kuralları çerçevesinde bağlı nama yazılı payın devrinde şirketin pay devrine dair kararına ilişkin genel bilgiler aktarılacak ve bu kararın hangi organ tarafından alınması gerektiği üzerinde durulacaktır.

a.   Genel Olarak Şirketin Pay Devrine İlişkin Kararı:

Konunun bütünlüğü açısından, öncelikle bu payların devrine ilişkin prosedürel adımların genel bir açıklaması yapılması doğru olacaktır. Çalışmamız kapsamında bağlam sisteminin yalnızca önemli sebep ve kaçış klozu unsurlarının incelenmiş olduğunu hatırlatır, farklı bağlam türleri konusunda farklı prosedürler işleyebileceğini belirtmek isteriz. Bağlam sisteminde öncelikle esas sözleşmeye dercedilmiş TTK m. 492 vd. hükümleri çerçevesinde bir bağlam kuralının mevcudiyeti ve nama yazılı payların varlığı esastır. Bu halde, bağlı nama yazılı payların varlığı söz konusu olacaktır. Bağlı nama yazılı payların devirleri, esas sözleşme düzenlemesine bağlı olarak şirketin onayına tabi olacaktır. Bu halde, payını devretmek isteyen pay sahibinin veya payı devralmak isteyen üçüncü kişinin payını devretmek veya devralmak istediğine ilişkin irade beyanında bulunması ve bu irade beyanını şirkete yapacağı başvuru ile ortaya koyması gerekmektedir333. İspat kuralları çerçevesinde yapılacak başvurunun yazılı olması önem teşkil etmektedir. Başvurunun yanında, ciro edilmiş pay senetleri veya pay devir sözleşmesi gibi payın iktisabına ilişkin belgeleri eklemek de doğru olacaktır334.

Pay sahibinin bu beyanını takiben, şirketin TTK m. 494 f. 3 hükmü itibariyle beyanın kendisine ulaşmasından itibaren 3 ay içerisinde bir

                                                                                                                          333 Akın, s. 181

karar vermesi gerekmektedir. Şirketin kararını ilgili pay sahibine iletmemesi halinde, şirket tarafından payın devri onaylanmış sayılacaktır. Bu karar devri onaylama şeklinde olabileceği gibi, TTK m. 493 f. 1 hükmü çerçevesinde onay istemi reddedilebilecektir. Pay devrine ilişkin talebin reddedilmesi halinde, red kararı ile birlikte red kararının gerekçesinin açıkça belirtilmiş olması gerekir. Aksi halde reddin haklı veya haksız olduğu tespit edilemeyecektir335.

b.   Karara Yetkili Organ

TTK m. 493 vd. hükümlerinde onay istemine ilişkin kararın şirket tarafından verileceği belirlenmiştir. Ancak şirketin hangi organının karar vermeye yetkili olduğu hususunda bir belirleme yapılmamış olmasından ötürü, bu noktanın açıklanması doğru olacaktır.

Genel olarak kabul gören görüş, esas sözleşmede aksi öngörülmediği takdirde şirket yönetim kurulunun bu kararı vermeye yetkili olduğudur336. Başka bir deyişle, pay devrine ilişkin kararın genel kurul

tarafından verileceğine ilişkin bir esas sözleşme düzenlemesi ile, böyle bir kararın genel kurulun yetkisine bırakılması da mümkün olacaktır. Doktrinde tartışma olmakla birlikte, bu kararı vermek adına üçüncü bir kişinin yetkilendirilmesinin de caiz olduğunu savunan görüşler mevcuttur337.

Şirketin onay istemine ilişkin kararının üçüncü kişilere devredilebileceğine ilişkin konuda UZEL338 tarafından savunulan görüşe göre, bu karar TTK m. 375 uyarınca yönetim kurulunun

                                                                                                                          335 Tekinalp, Bağlam, § 6 N. 37

336 Sıtkı Anlam Altay, Türk ve İsviçre Anonim Ortaklıklar Hukuku’nda Esas Sözleşmesel Bağlam, İsviçre Borçlar Kanunu’nun İktibasının 80. Yılında İsviçre Borçlar Hukuku’nun Türk Ticaret Kanunu’na Etkileri, İstanbul, 2009, s. 594; Akın, s 185; Uzel, s. 57; Hitz-Bühler, s. 128

337 Uzel, s. 57; Sinan H. Yüksel, Borsaya Kote Edilmemiş Bağlı Nama Yazılı Payların Devrinde Şirketin Alım Önerisinde Bulunarak Onay İstemini Reddetme Hakkı (Kaçış Klozu) Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi – 2013/2, 192 Karşı Görüş için bkz. Rauf Karasu, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Nama Yazılı Payların Devrinin Sınırlandırılması, GÜHFD, C. XII, S. 1-2, 2008, s. 133; Akın, s. 185

devredilemez görev ve yetkileri arasında açıkça yazılmaması sebebiyle bu yetkinin genel kurula devri caiz olacaktır. Öte yandan yazarın görüşüne göre TTK m. 367 kapsamında yönetimin devrine istinaden bu kararı verme yetkisinin yönetim kurulunun bir veya birkaç üyesine veya üçüncü bir kişiye iç yönerge yoluyla tevdi edilmesi de mümkündür. Kanımızca bu görüşün kabulu gerekir. Zira anonim şirketler bağlamında TTK m. 375 çerçevesinde yönetim kurulunun devredilemez görev yetkileri arasında açıkça yazılmayan bu yetki, TTK m. 616 f. 1/g kapsamında limited şirketler açısından açıkça genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılmıştır. Öte yandan pay defterinin tutulması TTK m. 375 f. 1/f kapsamında yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Doktrinde de belirtildiği üzere339, ilgili düzenlemede açıkça pay defterinin tutulması devredilemez görev ve yetkiler arasında sayılmış olduğundan ötürü, yönetim kurulunun devre onay vermesinin devredilemez nitelikte olduğu sonucuna varmak doğru değildir. Bu nedenle pay devrine ilişkin kararın esas sözleşme düzenlemesi ile genel kurula tevdi edilebileceğini kabul etmek gerekir. Öte yandan ilgili yetkinin yönetim kurulu tarafından belirli kişi/kişilere tevdii de mümkün olmalıdır. Zira TTK m. 367 çerçevesinde yönetim kurulu tarafından şirketin yönetiminin tamamı veya bir kısmını bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devredilebileceği açıkça belirlenmiştir. Bu noktadan hareketle, şirketin devre onay vermesinin yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında olmadığının da kabulu ile, bu yetkinin üçüncü kişiye iç yönerge yoluyla tevdi edilmesi kabul edilmelidir.

Ancak belirtmek gerekir ki, şirketin pay devrine ilişkin karar verme yetkisinin genel kurula tevdi edilmesi halinde, tüm pay devirlerinde bir olağanüstü toplantı yapılması gerekeceği göz önüne alınarak, nispeten

                                                                                                                         

daha az sayıda pay sahibine sahip kapalı anonim şirketler açısından bu çözümün mümkün olabileceğini, aksi halde böyle bir yetki devrinin pratik anlamda zorluklar yaşatabileceğini belirtmek gerekir340.

4.   Şirketin Hukuka Aykırı Red Kararı ve Hukuki Yollara Başvuru: