• Sonuç bulunamadı

Şevket Beysanoğlı.Anıtlatı ve Kitabeleri iler Diyarbakır Tarihi.Diyarbakır Büyükşehir Belediye yay.2003.c.2

35. Armağan Tanrıkulu ,M. Adnan Aksoy Diyarbakır Kültür Ve Turizm Projeleri Raporu T. C. Karacadağ Kalkınma Ajansı.Mayıs 2012

TAHRİR DEFTERLERİNE GÖRE XVI. YÜZYILDA ÇERMİK SANCAĞINDA İSKÂN VE NÜFUS

Mehmet Salih ERPOLAT*

Giriş:

a) Kaynaklar:

64 Numaralı Diyarbekir Vilâyeti Tahrir Defteri: Bu Tahrir Defteri, Diyarbekir Vilâyeti’nin 1515 yılında Osmanlı Devleti’ne iltihakından sonra Ramazan 924 Hicrî, 1518 Milâdî yılında, Diyarbekir Beylerbeyi ve kadısı gözetiminde Ali Çelebi1 tarafından tamamlanmıştır.

64 Numaralı Tahrir Defteri’nin içinde Amid (Paşa sancağı: beylerbeyinin oturduğu sancak), Mardin, Berriyecik, Sincar, Ruha (Şanlıurfa), Siverek, Çermik, Ergani, Harburd (Harput-Elazığ), Arabkir, Kiğı ve Çemişkezek sancakları ve bu sancaklara bağlı köylere ait veriler yer almaktadır. Çermik Sancağı’na dair bilgiler, tamamı 862 sayfa olan bu defterin 505-530 sayfaları arasında yer almaktadır.

Bu tahrir defteri mufassal bir defterdir yani içindeki bilgiler ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Bu bilgiler; sancağın kanunnamesi, o sancaktaki şehir, köy, mezra ve mahalle adlarını, şehir ve köylerde yaşayan vergi mükelleflerinin adı ve baba adı, o birimde yaşayanlardan alınan vergiler ve miktarı, kamuya yararı olan bir takım hizmetleri yerine getirdikleri için örfi vergilerden muaf olanların adları ve halk arasında niza konusu olan hususlara dair bilgileri içermektedir.

998 Numaralı Tapu-Tahrir Defteri (H. 932-M. 1526): Bu defter, 998 Numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Diyâr-i Bekr ve ‘Arab ve Zülkâdiriyye Defteri (937/1530)2 adıyla T. C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi daire Başkanlığı tarafından I. cildi 1998’de II. cildi 1999’da tıpkıbasımı yapılarak diziniyle beraber yayımlanmıştır.

Bu defter Diyarbekir, ‘Arab ve Zü’l-Kâdiriyye vilâyetlerine ait bilgileri icmâl (özet) olarak ihtiva etmektedir. Bu defterin tamamı 683 sayfadan müteşekkildir.

Diyarbekir vilâyetine dair bilgiler 1-281. sayfalar arasında yer almaktadır. Çermik Sancağına ait bilgiler ise 114-124. sayfalar arasında yer almaktadır.

998 Numaralı Tahrir Defteri’nde vilayetteki padişah hasları, köy ve mezra adları, ödedikleri vergi miktarı, hane ve mücerred sayıları, örfi vergilerden muaf olan imam, müezzin, sipahizâde, sadât, ‘amâ, atıl, düşkün ve pîr-i fâni olanlar

* Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Diyarbakır-TÜRKİYE.

1. Nejat Göyünç, XVI. Yüzyılda Mardin Sancağı, Ankara 1989, s. 36.

2. Bu defterin tarihi için 1530 yılı verilmişse de defterin 50. Sayfasında yer alan “mukataa-ı mezra’a-ı Mehmed Abâd ma’a Ulu Pınar tâbi‘-i Mardin der nezd-i Sâvur deruhte-i Tengri Kulu ve Yusuf …sene 932” notunda yer alan “…sene 932” ifadesinin defterin tarihi konusunda ipucu verdiği kanaatindey-iz. Bu durumda 998 Numaralı Tapu-Tahrir Defteri’nin 1526 tarihli olduğu düşünülmektedir. Bundan dolayı bu çalışmada adı geçen defterin tarihi için 1526 yılı esas alınmıştır.

belirtilmiştir. Defterde yer alan sancaklardaki has, zeamet ve hasları oluşturan gelir kaynakları verilmiştir.

Bu defterde Ergani sancağına bağlı olan Çüngüş ve Hasaran nahiyelerine bağlı köy ve mezraların gelirleri Çermik sancakbeyi ve Çermik sancağında yaşayan zaimlere bırakıldığı için adı geçen nahiyelerin gelirlerine Çermik sancağı içerisinde yer verilmiştir.

351 Numaralı Maliyeden Müdevver Defter (Hicrî 947/Milâdî 1540):

Maliyeden Müdevver Defterler kataloğunda yer alan bu defter aslında Ruha ve Çermik sancaklarına ait 1540 tarihli mufassal bir tahrir defteri olduğu anlaşılmaktadır.

Bu defterin Ruha sancağı kısmının baş tarafı eksiktir. MAD (Maliyeden Müdevver Defter) 351 Numaralı defterin Çermik sancağına ait kısmı ise tamdır.

MAD 351’in 173-214. sayfaları arasında Çermik şehir merkeziyle Çermik sancağına bağlı köy ve mezralara ait bilgiler yer almaktadır. Çermik sancağında yaşayan cemaatlere (konar-göçer) ait bilgiler defterin 214-217. sayfaları arasında yer almaktadır. Çermik sancağının vakıflarına ait bilgiler ise defterin 218. sayfasında yer almaktadır.

Kuyûd-ı Kadime Arşivi Tapu-Tahrir Defteri 106 (H.974/M.1566): Bu defter Ankara Tapu Kadastro Genel Müdüğlüğü Kuyûd-ı Kadime Arşivinde bulunmaktadır.

Bu tapu-tahrir defteri Çermik sancağına ait bilgilerin yer aldığı XVI. yüzyılın son mufassal defterdir. Bu defterde Çermik sancağıyla birlikte Çemişkezek, Harput, Ergani sancakları ile Hani kazasına ait bilgiler de yer almaktadır.

Bu çalışmamızda XVI. yüzyılda tutulan tapu-tahrir defterlerinde Çermik sancağının yer aldığı defterler incelenerek Çermik sancağının XVI. yüzyıldaki nüfusu ve yerleşim yerleri hakkında bilgiler verilmeye çalışılacaktır.

b- Coğrafi Konumu

Çermik sancağı XVI. yüzyılda doğu, kuzey ve batıdan Ergani, güneyden Siverek sancaklarıyla komşuydu. Çermik sancağı, günümüzde Çermik ilçesi adıyla Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Diyarbakır iline bağlı ilçe merkezi olup il merkezinin 90 km. batısında bulunmaktadır. Çermik ilçesinin sınırları, doğusunda Ergani, kuzeyinde Çüngüş ve Elazığ ilinin Sivrice ilçesinin toprakları, batısında Adıyaman ilinin torakları ve güneyde Şanlıurfa iline bağlı Siverek ilçesinin toraklarıyla çevrilidir.

Çermik ilçesini oluşturan arazinin yapısı büyük ölçüde dağlık-taşlık olmakla beraber, ilçenin güneydoğu kısmında tarıma elverişli düzlüklerden oluşmaktadır. Bu durum, 1526 tarihli Çermik sancağının kanunnamesinde “…liva-ı mezbûrdan olan kuralrın yeri az olub ekser karyelerde bir çiftlik ve iki çiftlik zemin olub ve içinde olan reayalar dâhi evvel bir çiftlik ve iki çiftlik ile sebeplenüb ziraat ederlermiş ol sebebden bazı kuralarda müstakil çift kayd olunmamışdır…”3

3. BOA, TD 998, s. 114; Ö. Lütfi Barkan, XV ve XVI. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları I Kanunlar, İstanbul 1943, s. 169.

Çermik’te ormanlık alanlar bulunmamakla beraber etrafındaki dağlar bağ, bahçe ve meşeliklerle kaplıdır. Bu meşelikler, yöre halkının kışlık yakacak ihtiyacını karşılamak için kullanılmaktadır. Yöre halkı, yaz aylarında meşe ağaçlarının sürgünlerini budayarak elde ettikleri meşe yapraklarını mahalli ifadeyle “çılo”yu kış aylarında hayvan yemi olarak da kullanmaktadır.

Çermik ilçesi sınırları içerisinde Cavsak, Sinâg (Sinek) ve Kızılçubuk olmak üzere önemli üç akarsu bulunmaktadır. Bunlardan Cavsak Çermik’in doğusunda, Kızılçubuk Çayı güneydoğusunda ve Sinek Çayı kuzeyinden kaynaklanıp güneye doğru şehrin batısından Fırat nehrine ulaşmadan Cavsak ve Kızılçubuk çaylarıyla birleştikten sonra Konaklı köyü yakınlarında Fırat nehrinin sularına karışmaktadır4.

Çermik, Roma-Bizans kaynaklarında Abarne5, Arap-İslam kaynaklarında Çermük6 ve yakınındaki ılıcadan dolayı bazen de Hısnı’l Hamma7 adıyla yer almaktadır. Bu dönemde dokumalarıyla öne çıkan bir merkez olmuştur.

Eski bir yerleşim yeri olan Çermik’te günümüzde Ulu Cami, Medrese, Haburman Köprüsü sağlam ve kullanılırken, sinagog ise amacının dışında ev olarak varlıklarını sürdürmektedir. Haburman Köprüsü Artuklu döneminden günümüze intikal etmiştir. Artuklular, Harput ve Ergani yönlerinden gelen kervanları bu köprü üzerinden Siverek, Urfa ve Halep’e ulaştırıyorlardı8. Haburman Köprüsü, (1179-1180) yılında Artuklu hükümdarı Necmeddin Alpı’nın kızı Zübeyde Hatun tarafından kardeşi II. Kubeddin İlgazi’nin hükümdarlığı sırasında inşa edilmiştir9.

Çermik’in doğu tarafında şehrin yakınında ılıca bulunmaktadır. Ilıcanın suyu birçok cilt hastalığına iyi geldiği gibi özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir. Tarihi kaynaklarda, hastalıklarından dolayı yaz aylarında Çermik kaplıcasına gelen ahalinin, şehirdeki ticari faaliyetlere hareketlilik kazandırdığı bilgisi yer almaktadır10. Bu durum günümüzde de özellikle Elazığ, Malatya, Batman ve Diyarbakır’dan gelen ziyaretçilerle halk arasında Hamambaşı denilen yerde eğlence ve ticari hayattaki hareketlilik sürmektedir.

“Kasaba bağlık ve bahçelik olmağla meyvesi hususiyle üzümü meşhurdur11.”

Günümüzde de Diyarbakır’ın yaş üzüm ve sebze ihtiyacının önemli bir kısmı Çermik ve köylerinde yetiştirilmektedir.

4. Basri Konyar, Diyarbekir İl Yıllığı, C. III, Ankara 1936, s. 366-367.

5. Enst Honigmann, Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı (Çev. Fikret Işıltan), İstanbul 1970, s. 32, 33, 138 not 2.

6. Adnan Çevik, XI-XII. Yüzyılarda Diyâr-ı Bekr Bölgesi Tarihi, Marmara Üniversitesi Türki-yat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 2002, s. 142; Bu isim, Osmanlı Devleti’nin belgelerinde de bazen Çirmik, bazen Çermug ve Çermük ve daha sonra da Çermik şeklini aldığı görülmektedir. Bkz. Mehmet Salih Erpolat, XVI. Yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Yer İsimleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 1999, s. 359; BOA, TD 64, s. 505; TD 998, s. 116.

7. A. Çevik, Diyar-ı Bekr Bölgesi Tarihi, s. 142.

8. Cevdet Çulpan, Türk Taş Köprüleri Ortaçağdan Osmanlı Devri Sonuna Kadar, Ankara 1975, s. 49.

9. Semavi Eyice, “Haburman Köprüsü”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 14, İstanbul 1996, s. 381; P. Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, İstanbul 1985, s. 86.

10. Ali Cevad, Memalik-i Osmaniyenin Tarih ve Coğrafya Lügatı, Mahmud Bey Matbaası, Dersaadet (İstanbul) 1313, s. 307.

11. A. Cevad, aynı eser, s. 307.

c- İdarî Yapısı

Çermik Sancağı, 1515 yılında Diyarbekir ve çevresinin Safevi Türkmen Devleti’nden alınmasından sonra “yurtluk-ocaklık ”12, tarikiyle Çaldıran Savaşı’nda yararlılık gösteren, Şah Ali Bey’in13 tasarrufuna bırakılmıştır. Osmanlı dönemi belgelerinde,“ yurtluk-ocaklık” terimi için farklı tanımların yapıldığı dikkat çekmektedir.

M. Zeki Pakalın ve Mithat Sertoğlu, “Ocaklıkta irs yolu ile intikal bahis mevzuudur, yurtluk yalnız kaydı hayat şartı ile olur, yurtluk ve ocaklıkta her ikisi de olur.” Fekete göre, “ocaklık askerî bir hizmetin ödülü olmaksızın, aksine timardan düşen askere, kaybettiğinin karşılığı olarak verilen mülkiyettir, sebebi de devlet hazinesinin nakit giderlerini azaltmaktır.” Rhoads Murphey “aile ocağı, onun mülkleri, bu dededen kalma mülkiyetin geliri Osmanlılar tarafından, XVI. yüzyılın erken dönemlerinde doğu Anadolu’daki Müslüman beylere, İran muharebelerinde hazır bulunmak kaydı ile verilmiştir” diyor14. Osmanlı belgelerinde “yurtluk-ocaklık” teriminin açık bir tanımının olmadığı yapılan bu açıklamalardan anlaşılmaktadır.

Çermik sancağının XVI. yüzyıl boyunca Çermik ve Berdinç nahiyelerinden oluştuğu görülmektedir. 1526 yılındaki tahrirde “timâr-ı hassaha-yı mirliva-yı liva-yı Çermik der nâhiye-i Ebu Tahir15” ve “timar-ı züemâ ve erbâb-ı timâr der nâhiye-i Çüngüş16“der nâhiye-i Hasaran17” ibarelerinden adı geçen yerlerin vergi gelirlerinin Çermik sancakbeyine ve Çermik sancağındaki zaimlere bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu defterde zeamet ve tımar sahiplerinin adlarına yer verilmemiştir. Çüngüş’ün 1526’da da Ergani sancağına bağlı olduğu “karye-i nefs-i Ribât tâbi’-i Ergani”18 Çüngüş ve Hasaran nahiyeleri ve bu nahiyelere bağlı köyler, 1518, 1540 ve 1566 tarihlerinde Ergani sancağına bağlı olduğu görülmektedir. Bu tespitler de göz önünde bulundurularak bu çalışmada Çüngüş, Hasaran ve Ebu Tahir nahiyelerinin 1526 yılına ait nüfus ile ilgili verileri Çermik sancağı içinde değerlendirilmemiştir.

XVI. yüzyılda Çermik sancağının kapladığı alan, günümüzdeki Çermik ilçesini oluşturan sahadan daha dardı. Bugün, Çermik ilçesinin doğu ve güneydoğusunda yer alan Kayagediği (Aynceviz), Timurtaş (Demirdaş), Asmalık (Poğusor), Keklik (Kavan),

12. Nejat Göyünç, “Yurtluk-Ocaklık Deyimleri Hakkında”, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İÜEF Tarih Araştırmaları Merkezi, İstanbul 1991, s. 269-277. Bu çalışmada Osmanlı Devleti hâkimi-yetinde olan Diyarbekir, Rakka, Van, Çıldır, Kastamonu, Lahsa, Anadolu, Bağdat ve Bosna gibi san-cak ve eyaletlerde uygulanan bir sistem olduğu belirtilmektedir. Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I Anadolu’nun İdarî Taksimatı, Ankara 1988, s. 102-103; Orhan Kılıç, “Ocaklık”, TDVİA 33, s. 317; “Ocaklıkların Osmanlı Hukukunda ve İdarî Tatbikattaki Yeri”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 11, S, 1, s. 257-271;”Yurtluk-Ocaklık ve Hükûmet Sancaklar Üzerinde Bazı Tespitler”, Osmanlı Araştırmaları Merkezi (OTAM), S. 10, s. 119-137; Mehmet Öz, “XVI. Yüzyılda Bitlis Sancağı: Yönetim, Nüfus ve Vergilendirme”, IXth International Congress of Ekonomic and So-cial History of Turkey Dubrovnik-Croatia, 20-23 August, 2002, Ankara 2005, s. 37-38.

13. BOA, TD 64, s. 508.

14. M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C. III, s. 639; Göyünç, “Yurtluk-Ocaklık Deyimleri Hakkında”, s. 269-270.

15. BOA, TD 998, s. 118.

16. BOA, TD 998, s. 119.

17. BOA, TD 998, s. 121.

18. BOA, TD 998, s. 119. Buradaki Ribat köyü Çüngüş’ün merkezi için kullanılan isimdir. Bkz. M.

Salih Erpolat, Diyarbekir Yer İsimleri, s. 326.

Bintaş (Tilindere), Abdülaziz, Savaş, Malköy (Hokekçi), Karatoy (Karto-Alakoç), Alazlı (Muşil) gibi birçok köy, Hasaran ve Çüngüş nahiyeleri köyleriyle beraber XVI. yüzyıl boyunca hep Ergani sancağına bağlı olduğu görülmektedir19.

1- Çermik Nahiyesi: Çermik nahiyesi, 1518’de 7’si viran, 46’sı meskûn 53 köy ve 1 mezra; 1526’da 47’si meskûn, 4’ü viran 51 köy, 2 mezra20; 1540’ta 50 köyü, 10’u müstakil, 8’i köylerle beraber yazılmış 18 mezra ve 1566’da 55 köy, 10 mezradan oluşturulmuştur.

Çermik, XIX. yüzyılda Ergani Madeni sancağına bağlı bir kaza merkeziydi. Bu yüzyılda Çüngüş nahiyesiyle beraber 119 köyden ibaret olduğu görülmektedir21.

Şemseddin Sami, Çermik hakkında; şehir merkezinin “üç bin kadar ahâlisi, eski bir kal’ası meşkûr bir ılıcası kargir bir köprüsü ve bağ ve bahçeleri vardır. Yaz mevsiminde mezkûr ilçeye birçok halk toplanmağla ahâli bu münasebetle hayli ticaret eder. Kasabanın arka taraflarında akan sular birleşub (Sinân) (Sinâg olmalı) nehrini teşkil ederler ki garba doğru akıb kazanın arazisini ba’de’liska Fırata mansıb olur22” ifadelerini kullanmıştır.

Çermik kazanın köylerinde yaşayan nüfusu hakkında ise “Çermik kazası (Çüngüş) nahiyesiyle beraber 119 karyeden (köyden) mürekkeb olub kısm-ı küllisi Müslim olmak üzere 20.000 kadar ahâlisi vardır23” bilgilerini vermektedir.

Çermik, 1928’de 11524, 1970’te 6625 günümüzde ise 7626 köyün yer aldığı bir idarî birimdir.

2- Berdinç* Nahiyesi: Berdinç, XVI. yüzyıl boyunca Çermik sancağına bağlı bir

19. BOA, TD 64, s. 538-580; TD 998, s. 105-110; KKA, TD 106, v. 231a; M. Salih Erpolat, Diyar-bekir Yer İsimleri, s. 337-341; Mehmet Salih Erpolat, “XVI. Yüzyıl Ergani Sancağı’ndaki Gayrimüs-lim İskân Yerleri ile Şahıs İsimleri Hakkında Bir Değerlendirme”, Sosyal BiGayrimüs-limler Araştırma Dergisi (SBArD), S. 4 (Diyarbakır 2004), s. 179-185.

20. BOA, TD 998, s. 117. Burada belirtilen mezralardan biri Şişe Viranı, diğeri ise adı verilmeden “der kurb-i hamam-ı Çermik” kaydıyla, bulunduğu yerin, Çermik kaplıcası yakınlarında olduğu belirtilmiştir.

Bunların yanında Gözübüyük köyünün Karaca Viran ve Şişân (Şeşân) adında iki mezrasının olduğu görülmektedir. BOA, TD 998, s. 116. Karaca Viran, günümüzde aynı adla köy konumuna gelmişken, Gözübüyük köyü harap olup adı halk ağzında “Gozbog’a” dönüşmüş, mevki adı olarak Konuksever ile Karaca Viran köyleri arasında aynı adı taşıyan çayın kenarındaki höyüğün adında yaşamaktadır.

21. Şemseddin Sami, Kamûs-ı ‘Alâm,(Tıpkıbasım) Kaşgar Neşriyat Ankara 1996, s. 1873;A. Cevad, a. g. e. s. 307.

22. Ş. Sami, K. ‘Alâm, s. 1873.

23. Ş. Sami, K. ‘Alâm, s. 1873.

24. Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları, Hilâl Matbaası İstanbul 1928, s. 603-605.

25. Türkiye Mülkî İdare Bölümleri ve Bunlara Bağlı Köyler Belediyeler (1 Haziran 1970 durumu), Ankara 1971, s. 228.

26. www.yerelnet.orgtr (25.01.2014).

* 1520-21 tarihli Diyarbekir Beylerbeyiliği’ne tâbi sancakları gösteren İdarî Taksimat Defteri’nde

“liva-ı Berdinç” şeklinde yer almaktadır. Bkz. Nejat Göyünç, “Diyarbekir Beylerbeyiliği’nin İlk İdarî Taksimatı”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 23 (Mart 1969), s. 29; aynı makalede Berdinç’in Siirt’e bağlı Barınç köyü olduğu tahmininde bulunuluyorsa da bu tahminin doğru olmadığı Çermik sancağının Tahrir Defterleri’nin incelenmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır; Mehmet Ali Ünal, “XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Diyarbekir Eyaletine Tâbi Sancakların İdarî Statüleri”, X. Türk Tarih Kongresi Ankara, 22-26 Eylül 1986 Kongreye Sunulan Bildiriler”, C. X, Ankara 1988, s. 2213;

Şerefhan, Şerefnâme adlı eserinde Berdinç’de bir kalenin olduğunu belirtmiştir. Bkz. Şerefnâme Kürt Tarihi (Çev. M. Emin Bozarslan), İstanbul 1990, s. 216.

nahiye olduğu görülmektedir. Berdinç nahiyesi, 151827’de 4’ü meskûn, 2’si viran 6;

1526’da tamamı meskûn 7 köy, 3 mezra; 1540’ta tamamı meskûn 10 köy, 1 mezra;

1566’da 10 köy, 1 mezradan oluşan bir idarî birimdi.

Osmanlı Devleti zamanında önemli bir idarî birim ve yerleşim yeri olduğu anlaşılan Berdinç’in, bugün yeri tam olarak tespit edilememektedir.

A - ÇERMİK SANCAĞINDAKİ İSKÂN YERLERİ a- Şehir

XVI. yüzyılda Çermik sancağında şehir olarak sadece Çermik vardı. Tahrir defterlerinde “ nefs-i Çirmik, nefs-i Çermük (Çermug) ve nefs-i Çermik” imlalarıyla yer almaktadır.

Çermik sancağında “nefs” itibar edilen başka bir merkez de Berdinç nahiyesinin merkezi olan Berdinç köyüdür. Burası 1518’de “nefs-i Berdinç”28, 1526, 1540 ve 1566’da “karye-i nefs-i Berdinç”29, şeklinde yazılmıştır. Karye kelimesinin Arapçada köy manasına geldiği göz önüne alındığında buranın şehir değil, köy olduğunu kabul etmenin daha makul olduğu düşünülmektedir. Osmanlı dönemi tahrir defterlerinde sancak, kaza ve nahiye gibi idare merkezlerini tefrik etmek için kullanıldığı anlaşılan

“nefs” teriminin mutlak şehir manasına değil, idare merkezi anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla XVI. yüzyılda Berdinç’in köy olduğu ve burada yaşayan reayanın ise köylü kabul edilmesinin daha doğru bir yaklaşım olduğu kanaatini taşıyoruz.

Nitekim 1518’de 33, 1526’da 36, 1540’ta 77 ve 1566’da 214 hane vergi mükellefinin yaşadığı bir birim olması bakımından da sahip olduğu nüfusla bağlı köylerin nüfus bakımından kalabalık olmaması hesaba katıldığında Berdinç’in şehir nüfusuna sahip olma özelliğinden uzak olduğu görülmektedir.

Çermik şehir merkezinde 1 cami30, 2 mescit31 ve bir boyahanenin mevcut olduğu tahrir defterlerinde yer almaktadır32. 1566’da Çermik şehir merkezinde dinî hizmetleri

27. BOA, TD 64, s. 519-520; aynı defterin 519. sayfasında “ber muceb-i kânun-i Osmânî” ve “nâhiye-i Berdinç hass-ı Şâh ‘Ali Bey şüde ‘an kadîm yurd-i hod…” notlarından nahiyede Osmanlı kanunlarının cari olduğu ve yörenin eskiden beri Şah Ali Bey’in mülkü olduğu anlaşılmaktadır. Oysa aynı tarihte Çermik livası kânûnnâmesinin başında “tafsil-i kânûnnâme-i livâ-ı Çirmik ber muceb-i kânun-ı Hasan padişâh”, ibarelerine yer verilmiştir. BOA, TD 64, s.505.

28. BOA, TD 64, s. 519.

29. BOA, TD 998, s. 118; MAD 351, s. 211; KKA, TD 106, v. 326a.

30. Kale mahallesinde yer alan cami, Sultan Alaaddin, Câmi’-i Çermik ve Câmi’-i ‘Atîk adlarıyla bilin-mektedir. Bkz. Alpay Bizbirlik, 16. Yüzyıl Ortalarında Diyarbekir Beylerbeyliği’nde Vakıflar, Ankara s. 59.

31. A. Bizbirlik, aynı eser, s. 164. Bu mescitlerden biri Hacı Divane Mescidi diğeri Hacı Sarım Mescidi adını taşımaktaydı. Hacı Sarım adı 1540’ta Hacı Sarı imlasıyla yazılmıştır. BOA, MAD 351, s. 177.

32. BOA, DT 64, s. 507-508. 508. sayfada “mevlânâ” sıfatını taşıyan 6 kişi kayıtlıdır. Bunlardan Mevlânâ İbrahim’in muaf, Mevlânâ Abdullah’ın “hatip”, Mevlânâ Mahmud’un ise “imâm-ı mescid”

olduğu kayıtlıdır; TD 998, s. 124; 1540’ta 6 imam kaydı düşülmüş ancak defter ayrıntılı incelendiğinde bunların bir kısmının müezzin ve birinin de müderris olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan Mevlana Ya’kub için “imâm-ı câmi’”, Mevlânâ Haydar “müezzin”, Mevlânâ İbrahim “müderris”, Nurullah

“müezzin-i mescid-i Hacı Sarı”, Monla Hasan “imâm-ı mescid”, Mevlânâ Abdurrahman “imâm-ı mescid” şeklinde kaydedilmiştir; MAD 351, s. 187-188. Bu ifadelerden Çermik’te mescit sayısında artışın olduğu anlaşılmaktadır.

ifa edenlerin ashâb-ı kiramdan Hz. Ömer neslinden oldukları “altı nefer kimesneler ashâb-ı kirâmdan emirü’l-mü’minîn Ömerü’l-Faruk radiallahu ‘anh neslinden olub defter-i ‘atîk-i hakanîde mu’âf kayd olınmağın defter-i cedide dâhi mu’âf kaydolundular

33” notundan anlaşılmaktadır. Bunlardan Molla Abdülvahâb b. Molla Hüseyin Ali’nin hatip, Molla Abbâs b. Molla Habil’in imam, Molla Bekir b. Molla Şabân’ın kadı ve Molla Sübhân Kulu b. Molla Hüdâverdi’nin müezzin olduğu görülmektedir34. Bu aileye ait başka bir muafiyet kaydında ise “mezkûrlar Monla Mehmed zâhidler el-Ömerî evlâdından ehl-i ‘ilm ve mütakki kimesneler olmağın ellerinde olan bağların resminden mu’âf kayd oldular”35 notu yer almaktadır. Bu ikinci notta dört kişinin adı yer almaktadır.

İlk notta yer alan hatip Mevlânâ Hasan Ali ve Mevlânâ Şa’bân dışında Mevlânâ Bekir-i diğer ve Mevlâna Kasım ve İsmail veled-i Mehmed” oldukları görülmektedir. Bu durumda 1566’da Çermik’te Hz. Ömer neslinden en az 9 hane nüfusun yaşadığı tespit edilmektedir.

1566’da Çermik şehir merkezinde bir medresenin olduğuna dair izler mevcuttur.

Adı geçen tarihte müderris olan kişinin Mevlânâ Selim b. Mevlânâ İbrahim olduğu görülmektedir. Mevlânâ Selim’in ehl-i ilimden olduğu, müderrisliğinden dolayı ağnâm vergisinden muaf tutulduğu ve bu görevi babasının ölümünden sonra devralıp onun gibi meccanen yaptığı “hasbi müderris” ibaresinden anlaşılmaktadır36.

Bu kısa açıklamalardan, Çermik’in sancağın şehir ve idare merkezinin olması yanında eğitim merkezi olduğu da anlaşılmaktadır. Ancak şehir hayatının çok gelişmiş olduğunu ifade etmek zordur. Bu durum, XVI. yüzyılda dört ayrı tarihte tutulmuş tahrir defterlerinde şehir ile ilgili sayfalardaki bilgilerden anlaşılmaktadır. Mesela, şehirde 1566 yılına kadar mahalle kaydına rastlanılmamaktadır. Belirtilen tarihe kadar, şehir halkı bazen “esâmi-i nefs-i şehr-i mezkûre”37 bazen de “cemaat-i Erâmine”38 ya da

“hane-i İslâmiyye”39 ve “hâhe-i Erâmine”40 tabirleriyle birbirinden tefrik edilmekteydi.

1566’da “mahalle-i Müselmenân”41 ve “cemaat-ı Nasarâ-yı nefs-i Çermik”42 başlığı altında verilmiştir. Görüldüğü gibi şehir, nüfus bakımından çok kalabalık değildi. Buna bağlı olarak Çermik şehir merkezinde imalat ve hizmet iş kollarında üretimin yapıldığı hizmetin verildiği boyahane ve dabbağhene43 dışında iş yerlerinin olduğuna dair kayıtlara rastlanılmamaktadır.

b- Köyler

Köyler, tahrir defterlerinde Arapça kökenli “karye” kelimesiyle yer almaktadır.

Köyler, Osmanlı Devleti’nin toprağı tasarruf anlayışının bir sonucu olarak bir üretim ve

33. KKA, TD 106, v. 332a; Ek: 1.

34. KKA, TD 106, v. 332a; Ek: 1.

35. KKA, TD 106, 334a.

36. KKA, TD 106, v. 332a.

37. BOA, TD 64, s. 508.

38. BOA, TD 64, s. 509.

39. BOA, TD 998, s.115.

40. BOA, TD 998, s. 115.

41. KKA, TD 106, v. 228b.

42. KKA, TD 106, v. 332a.

43. KKA, TD 106, v. 334b.

vergilendirme ünitesi şeklinde değerlendirilmiştir. Bundan dolayı nüfus kaydı olmayan yerlerin de zaman zaman köy itibar edilerek defterlere yazıldığı müşahede edilmektedir.

(Bkz. Tablo: 2 ve 3).

Çermik sancağındaki arazinin büyük ölçüde dağlık olmasından dolayı yerleşime elverişli yerler sınırlıdır. Bu yüzden XVI. yüzyılda Çermik sancağındaki köy ve mezra sayısında büyük dalgalanmaların olduğu ileri sürmek zordur.

Çermik nahiyesine bağlı köyler vergi haneleri bakımından küçük birimler olduğu tespit edilmektedir. Bu durumu rakamlarla ifade edilecek olursa çarpıcı sonuçların ortaya çıkacağı görülecektir. 1518’de Çermik nahiyesindeki meskûn 46 köyden 32’si 10’dan az vergi hanesinden ibaretti, yani belirtilen tarihte Çermik nahiyesindeki köylerin % 80’i 10 haneden daha az vergi hanesine sahipti. Bu tarihte, sancaktaki köylerin 10’u 10-19, 2’si 20-29 ve 2’si de 30-39 vergi hanesine sahip köylerdi. 1526’da köylerdeki vergi hanesi sayısında kısmi bir artışın gerçekleştiği görülmektedir. Bu tarihte, Çermik nahiyesindeki meskûn köy sayısı 47’ye yükselmiştir. Bu köylerden 29’u 10 hanenin altında vergi hanesine sahipti. 1526’da 10-19 vergi hanesine sahip köy sayısı, 12, 20 ve üzeri vergi hanesine sahip köylerin sayısı 3, 30 vergi hanesinden büyük 1, 50 vergi hanesinden büyük 1 ve 80 vergi hanesinden büyük 1 köy mevcuttu. (Bkz. Tablo: 5)

1540 ve 1566 yıllarına ait veriler incelendiğinde Çermik sancağına bağlı köylerdeki vergi hanesi sayısında ciddi artışların olduğu görülmektedir. Mesela 1518’de 34 vergi hanesine sahip olan Midye köyünün 1566’daki vergi hanesi sayısı 175’e, yükselmiştir. Gazo köyünün 32 olan vergi hane sayısı 110’a, Habirmân köyünün 24 vergi hane sayısı 169’a yükselmiştir. Midye köyünün 1518 ile 1566 yılları arasında vergi hane sayısındaki artış oranı % 514,7 olmuştur. XVI. yüzyılda Çermik sancağının nüfusunda ciddi artışlar olmasına rağmen, meskûn köylerin sayısı oranındaki artış çok daha az gerçekleşmiştir. 1518’de sancaktaki meskûn köy sayısı 46 iken 1566’da 55’e yükselmiştir. Oysa aynı tarihlerde Ergani nahiyesindeki meskûn köy sayısı 79, viran köy sayısı 80; 1566’da meskûn köy sayısı 138’e44 çıkmıştır. Siverek sancağında ise meskûn köy sayısı 76’dan 327’ye45 çıkmıştır. Ruha sancağında 1518’de 45 olan meskûn köy sayısı, 1566’da 640’a46 çıkmıştır.

Çermik sancağının XVI. yüzyıldaki nüfusça kalabalık olan köyleri Midye, Gazo, Haburman, Hasud ve Berdinç köyleriydi. 1518, 1526 ve 1540 yıllarında sancağın en kalabalık köyü Midye iken 1566’da 214 vergi hanesi ile Berdinç nahiyesinin merkezi de olan Berdinç47 köyünün olduğu görülmektedir. (Bkz. Tablo: 2 ve 3)

44. M. Salih Erpolat, Diyarbekir Yer İsimleri, v. 325-326.

45. Mehmet Salih Erpolat, “XVI. Yüzyılda Siverek Sancağında İskân ve Nüfus”, Tarihte Siverek Sem-pozyumu (13-14 Ekim 2001) Bildirileri, Şanlıurfa 2002, s. 77.

46. Ahmet Nezihi Turan, XVI. Yüzyılda Ruha (Urfa) Sancağı, Ankara 2012, s. 36.

47. KKA, TD 106, v. 362a.