• Sonuç bulunamadı

Şanghay Beşlisi ve Yeni Ekonomik Entegrasyonun Amacı

ASEAN ve APEC (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) gibi kuruluşlar Asya’da kurulmuştur. Bu kuruluşların amacı ekonomik fonksiyonlarını öne çıkaran fonksiyonları icra etmek ve ekonomik kuvvetlerini bölgedeki istikrarı ve güvenliği sağlamada bir başına yeterli olmaması ve devlet güvenliğinin bir tek ekonomik örgütlenmeyle sağlanamayacağının bilinmesi bölge devletlerini farklı iş birliklerine yönlendirmiştir.

Bu farklı iş birliği arayışları 26 Nisan 1996 tarihinde ÇHC, RF, Tacikistan Kazakistan ve Kırgızistan’ın sınır bölgelerinde askeri anlam da karşılıklı ehemmiyetin sağlanmasıyla alakalı antlaşmayı imzalamasıyla sonuçlanmıştır. Bu antlaşma neticesinde gerçekleşen oluşum “Şanghay Beşlisi” olarak adlandırılmıştır. Söz konusu antlaşma; 7000 kilometrelik sınır uzunluğunu kapsamıştır. Antlaşma uyarınca, taraflar birbirlerine karşı askeri tatbikat yapmamayı, askeri tatbikatları alan ve sayı itibari ile sınırlandırmayı ve sınır bölgelerine yakınlığı olan yüz km alanda askeri bir alanda hareketler de olmakla beraber değerli olaylarda birlikte rapor etmeye söz vermişlerdir.

Oluşumun amacı bütünüyle sınır güvenliği ile alakalıdır. Ama bu dönemde devlet basınların da yer verilmeyecek bir olay değer taşımaktadır. ÇHC bu antlaşmayla özellikle Kırgızistan Kazakistan ülkesinden binlerce metre kare kara parçası almıştır. Görüldüğü gibi Orta Asya Devletleri örgüt içerisindeki ilk tavizlerini daha kurulma aşamasında vermişlerdir. Şanghay Beşlisi’nin 2001 yılında Şanghay’da toplanılan altıncı zirvesine kadar çoğunlukla üye devletlerin sınır güvenliği sorunlarıyla alakalı

hükümler aldığı görülmüştür, zirvede Moğolistan’ın gözlemci, ÇHC ve RF ile sınırları olmamasına rağmen Özbekistan’ın üye olarak onaylanması ile iç yapısında değişikliği gerçekleştirmek şartlıyla örgüt, güvenlik durumunda yapılan işbirliğinin yanı sıra ekonomik ve askeri ortaklığında kurulmasını kararlaştırmış ve örgütün adım “Şanghay İş Birliği Örgütü” olacak şeklinde değiştirilmiştir. Yapısıyla alakalı ortaya çıkan değişiklikler nedeni ile hemen sonra ki Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesindeki üye devletler, “İş Birliği Örgütü Ana Antlaşmasını” imzalamışlardır. Bu anlaşma örgütün prensiplerini, işleyişini, hedefini, gayesini, yapısını ve bu bağlamda bu değerlerin kurallarını meydana getirmiştir (Karaca, 2005: 113).

Şanghay örgütü en çok güvenlik merkezli bir yapıdır. Şanghay Beşlisi, dönüşüm aşamasından sonra iş birliklerindeki devletlerin bütün alanları kapsayacak biçimde arttırdığı ve genişlettiğini görülmüştür. Ayrıca İş Birliği Örgütüne üye olan gözlemci devletlerin coğrafi alanlarının toplamı 37 milyon metrekareyi kapsadığı ve bu alanın Avrasya’nın yüzde 74 alanını kapsamaktadır. Örgüte üye olan ülkelerin ise nüfusu itibari ile dünyadaki nüfusun yüzde 40’nı oluşturduğu görülmüştür.

Dünyanın en büyük ticari pazarına sahip olan örgüt bu bağlamda çok fonksiyoneldir. Örgüt için 4 ülke nükleer güce sahiptir, yine örgütün içinde en büyük enerji tüketimi bu örgüt içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda örgüt üye olan ve gözlemci olan devletlerin sahip oldukları iktisadi, siyasi ve askeri potansiyellerini en net bir çizgide analizler edilmesi gerekir. Örgüt üye ülkeler arasında iş birliğini geliştiren somut kararlar almayı başarmıştır. Üye ülkeler arasındaki 7000 km’lik sınır (ÇHC -RF arasındaki küçük sınır dışında). herhangi bir askeri kuvvetin müdahalesine gerek kalmadan çizilmiştir (Nuraniye, 2003: 101).

Bu başarı belki karmaşık sınır sorunlarının bu kısa zamanda analiz edip, çözülmeleri anlamında dünyada bulunan bir tek örnek olarak görülmektedir. Keza örgütün ekonomik ve askeri iş birliğinde içerecek şekilde yapılanmasını istemek, sınır sorunlarının çözülmüş olmasının niteliğinin yüksek olduğu görülmüştür. Örgüt, aşırı dinle alakalı akımlar ve bölücülük ile mücadele de katı tedbirler almış ve bu alanlarda başarı sağlanmıştır. Ama alman bu tedbirlerin RF’nin Çeçenistan’da, ÇHC’nin de Doğu

Türkistan’da uyguladığı katı politikaları meşru duruma getirmeye karşı olduğu görülmüştür (Karaca, 2005: 117).

Devletlerin bu bağlamda 11 Eylül sonrasında uyguladıkları bu politikalar örgüt vasıtasıyla uluslararası kamuoyuna “uluslararası terörizm” şeklinde onaylatmaya çalışılmıştır. 1996 yılında bir tek beş devletin güven probleminin ihtiyacını karşılamak ve sınır sorunlarını çözmek maksadıyla kurulan Şanghay İş Birliği Örgütü’nün, her yıl tutarlı görüşmelerle her geçen gün genişleyen ve gayesi yalnızca güvenlik olmadığı bir örgüt haline geldiği görülmüştür.

2.7.1. Üye Ülkelerin Örgüte Yaklaşımı

Örgüt içinde üye olan devletlerin farklı sebeplerden dolayı örgütü kurduğu görülmektedir. Örgütün ana damarı olan Çin ve Rusya’nın ‘Tek Taraflı Dünya düşünülemez’ ya da ABD’ye ‘’Tek Hiper Güç’ iddiasını düşürmek için 'Çok Kutuplu’ dünya düşünüldüğü görülmektedir. Buradaki esas gaye; ABD’nin süper güç olmasını ve Orta Asya ve Orta Doğu’da bulunan enerji kaynaklarının ABD’nin kontrolüne girmesini önlemektir. Bu bağlamda Çin, Orta Asya’da batıya açılan kapı olarak gömlektedir. Bu doğrultuda kendisine yakın olan ülkeleri bağlamayı hedeflemektedir. Ayrıca örgüt içinde Çin’in diğer ülkelerde olan ekonomik işbirliği 2005 yılının verilerine göre 40 milyar dolara kadar ulaştığı görülmektedir (Erol, Stratejik Analiz Dergisi, C. 4, S.14, s.65).

Bu rakam, örgütün kurulduğu 2001 yılma göre iki kat artış göstermiştir. Ayrıca ÇHC, bu ülkelerden Doğu Türkistan’a yardım yapılmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçlar için direk yaklaşmanın tarih boyunca ÇHC korkusuyla yaşayan bölge halklarım ters etkileyebileceğini düşünen ÇHC, örgütü amaçları için bir araç olarak kullanmaktadır. RF’nin örgüte yaklaşımı tek kutuplu sistemi kabul etmeme, ayrılıkçı hareketlere desteği kesme ve NATO’nun Kafkasya ile Orta Asya’ya müdahalesine karşı çıkma amacıyla ÇHC ile örtüşmektedir. Bunun yanında iktisadi olarak kuvvetlenen ÇHC’i örgüt vasıtasıyla kontrolünü sağlayarak, “Yakın Çevre” olarak gördüğü bölgeden uzak tutmaya çalışmaktadır (Michael, 1997: 32).

Orta Asya ülkeleri ise öncelikle radikal hareketlere karşı rejimlerini korumayı, bu iki güçten ekonomik yardım almayı, bu ülkelere ticaretlerini artırmayı dolayısı ile bağımsızlıklarını pekiştirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu amaçlar dahilinde örgüt yaptığı her zirve sonrasında yayımladığı deklarasyonlar ile ABD’nin devam ettirmeye çalıştığı tek kutuplu sisteme, insan haklan özgürleştirme, demokratikleştirme gibi konular bahane edilerek ülkelerin iç işlerine karışılmasına karşı olduğunu ısrarla belirtmektedir. Nitekim 05 Temmuz 2005 tarihinde yapılan zirvede Afganistan’daki terörle mücadele operasyonunun aktif muharebe aşamasının tamamlandığını ve terörle mücadele koalisyonunun ilgili üyelerinin (ABD Kastedilmekte). örgüte üye ülkelerdeki altyapı tesislerinin geçici kullanımı ile üye ülke topraklarındaki askeri varlığının sona erme tarihleriyle ilgili karar almasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu karar Özbekistan’ın ABD askeri varlığının ülkeden ayrılmasını istemesinden hemen sonra yapılmış olması önemlidir (Uzunoğlu, 2007: 11).

2.7.2. Şanghay İş Birliği Örgütü ve Türkiye’nin Örgüte Yaklaşımı

Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 2007 yılının Ocak ayında Rusya Devlet Başkanına ‘Bizi Şanghay İş Birliği Örgütüne Alın’ demesiyle Şanghay örgütüne konu ilk olarak gerçekleşmiştir. O zaman içerisinde görülen o ki Türkiye’nin kamuoyunda örgütün amacı, hedefi, işleyişi ve gelecekteki yaptığı fonksiyonlar hakkında bir bilgi noksanlığı olduğu görülmüştür. Eleştiriler ve tartışmalar seyri değişmiş ve ‘Varşova Paktı’ gibi bir kutup yaratılacağı düşünülmüş ve bu değer üzerinde yoğunlaşmıştır (Can, 1991: 40).

Son dönemlerde örgüt ülkemiz için önemli bir seçenek olarak gösterilmiş olup, hatta örgütte bulunan en değerli iki üye olan Rusya ve Çin’in, ülkemizin örgüte üyeliğini desteklemek durumunda olduklarını yazmışlardır. Örgütün Kuruluş amacı, yapısı ve faaliyetlerine bakıldığında, bunun pekte öyle olmadı ve Rusya ve Çin’in ülkemizin örgüte üyeliğini fazla istemeyeceği de görülebilir. RF arka planı olarak gördüğü Orta Asya ülkelerine siyasi, kültürel ve ekonomik bakımdan bir devletin örgüt içine girmesine karşıdır. Bu düşüncenin ön sırasındaki ülke ülkemizdir. Bunun yanında

Ceyhan-Baku-Tiflis boru hattı açılması ile beraber Türkiye ile rekabet ortamına girmektedir (Dedeoğlu, 2002: 47).

ÇHC, Orta Asya -Kafkasya-Türkiye-Avrupa hattının kendi liderliğinde doğudan batıya doğru bir hat olarak uzanmasını tasarlamakta ama aynı yolun tersine istikamette gelişmesini engellemeye çalışmaktadır. ÇHC, Türkiye ile Azerbaycan arasında coğrafi bağın mümkün olduğunca zayıflamasını sağlamanın yanı sıra kendi ifadeleriyle “Pantürkizm”i Türkiye sınırlarında tutmak maksadıyla Ermenistan yönetimine destek verme düşüncesi taşımaktadır. Bu düşünce ile beraber ÇHC’nin enerji kaynağı olarak gördüğü Orta Asya ülkeleri üzerinde Türkiye’nin politika yapmasını engellemeyi hedeflediği görülmektedir (Can, 1991: 43).

Bunların yanında Doğu Türkistan’daki Uygur hareketinin destekçisi olarak Türkiye’yi görmekte ve her platformda Türkiye’yi suçlamaktan çekinmemektedir. Orta Asya ile tarihi ve Kültürel bağlara sahip olan Türkiye’nin örgüye üyeliği, pastanın üçe bölünmesi anlamına gelebilir ki RF ile ÇHC’nin bu pastayı başkalarıyla paylaşmak istemesi de beklenemez. Bu konudaki en güzel cevabı ticaret bakam Bo xi lai vermiştir. Eski dış işleri bakanı Abdullah Gül’ün Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılmasıyla birlikte Asya’ya verdiği değerin azalmayacağını belirten kelimelerine karşılık Çinli bakan “İki Ayak Faklı Gemidedir.” şeklindeki Çin atasözünü kullanmıştır (Bulut, 2017: 13).

Bu söz ülkemizin her iki tarafla da aynı nitelikte ilişkileri yürütemeyeceği anlamına gelmektedir. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olamaması yönünü Asya’ya çevirmesine sebep olacaktır ki, bu da ÇHC’nin özellikle Orta Asya’da çıkarlarını zedeleyecek ve Doğu Türkistan konusundaki kaygılarını artıracaktır. Dolayısı ile Türkiye menfaatlerini doğrudan ilgilendiren bölgeler ve konular üzerine yoğunlaşmalı, yakın komşularını ve hedeflenen pazarları iyi belirlemelidir. Bilgi kaynaklarını analiz etmeli, sağlıklı bilgilere dayanak Şanghay İş Birliği Örgütü ile ilişkilerinde etkin ve güvenilir iş birliği ortamı yaratmalıdır (Dedeoğlu, 2002: 49).

2.8. Asya’dan Avrupa’ya Yeniden Revize Edilen İpek Yolu Ticaretinin Çin,