• Sonuç bulunamadı

Ġptidai Mekteplerinin Kurulması ve YaygınlaĢtırılması

OSMANLI TEMEL EĞĠTĠM KURUMLAR

1.2. MODERN TEMEL EĞĠTĠM KURUMLAR

1.2.1.2. Ġptidai Mekteplerinin Kurulması ve YaygınlaĢtırılması

Sıbyân mekteplerinin ıslahındaki güçlükler, Tanzimatçıları politika değiĢikliğine itti. Bunun sebebi usûl-i cedîdin uygulanacağı yeni temel eğitim kurumları kurulmasının mevcut sıbyân mekteplerini ıslah etmekten daha kolay olacağını düĢünmeleriydi. Çünkü sıbyân mektepleri ulemanın elindeydi ve henüz bunlarda köklü bir değiĢiklik yapacak uygun bir ortam bulunmuyordu. Usûl-i cedîd üzere yeni temel eğitim kurumları açılırken zamanla mevcut sıbyân mektepleri de bunlara göre tanzim edilebilirdi. Tanzimatçıların ilk teĢebbüsü 1873 yılında Ġstanbul Nûr-ı Osmaniye Camii içindeki kâgir mektebin tanzim edilerek iptidai mektebine

164 Aynı makale, s.271.

165 a) Usûl-i Ġnfirâdiye (Bireysel Öğretim Metodu): Öğretmenin öğrencileri birer birer huzuruna

çağırarak ayrı ayrı ders vermesidir. Bu yöntem az öğrencili sınıflarda faydalı bir yöntem olmakla birlikte kalabalık sınıflarda pek faydalı değildir. Faydalı olmamasının nedeni öğretmen bir öğrenciyi yanına çağırdığında diğer öğrencilerin disiplinini sağlaması ve onları kontrol etmesi zordur. Bir

öğrenciye 15 dakika zaman ayırdığı zaman 50-60 kiĢilik bir sınıfta diğer öğrenciler boĢta kalır. b)Usûl-i içtimaiye ( Toplu Yöntem):Bu yöntemde öğrenciler sınıflara ayrılırdı. Öğretmen, öğrencilere

sınıf sınıf ders anlatırdı. Bu uygulamada sınıflar öğrencinin yaĢ ve kabiliyetine göre değil fenlere göre

yapıldığından bu sistemden farklı yetenek ve yaĢtaki çocuklar eĢit Ģekilde yararlanamazlardı. c) Usûl-i Mutekâbile (KarıĢık Yöntem): Öğretim kademelerine göre öğrenciler sınıflara ayrılırdı. Daha

sonra her sınıfa bir üst sınıftan müzakereci atanarak derslerin bu müzakereciler tarafından iĢlenmesi yöntemidir. Bkz; Sarıçelik, aynı eser, s.21-22; Ramazan Buyrukcu,―Selim Sabit Efendi‘nin Rehnûmâ- i Muallimîn‘ine Pedagojik Bir YaklaĢım‖, Dinî Araştırmalar, Ocak-Nisan, 2002, C.IV, S.12, s.13.

dönüĢtürülmesi oldu167. Bu okul, Selim Sabit Efendi‘nin Rehnümâ-yı Muallimîn adlı eserinde bahsettiği yöntemin uygulama merkezi oldu. Okul için bir de teftiĢ talimatı hazırlandı. Ġlk iptidainin kurulması ile birlikte temel eğitimde ilk kez eski-yeni çatıĢması baĢladı168. Yeni açılan iptidailerin tahsil süresi üç yıl olarak belirlendi. Ġptidailerde sıbyân mekteplerinden farklı olarak Elifbâ, Tecvid, Ġlmihâl, Kur‘ân-ı Kerîm derslerinin yanı sıra Kıraât, Hesap, Yazı, Kavâit, Coğrafya ve Tarih dersleri okutuldu169. 1876 yılına kadar Ġstanbul‘da Nûr-ı Osmâniye Mektebi dıĢında ġimkeĢhâne ve Saraçhâne‘de birer iptidai açıldı. Bu tarihten sonra bu okulların sayısı hızla artmaya baĢladı. Bir taraftan da okullar taĢrada yaygınlaĢtırılmaya çalıĢıldı. Konya‘da ilk iptidai 1874 yılında açıldı ve kısa sürede bu sayı yediye yükseldi170

. II. Abdülhamit öncesinde ülke genelindeki iptidaî sayısı 200‘ü geçmiyordu171

.

1876 yılında iptidailerle ilgili bir talimatname yayınlandı. 34 maddeden oluĢan bu talimatnamede tedris meclislerinin oluĢumu, okulların yönetimi ve gelirleri, baĢarısız ve devamsız öğretmenlerin iĢten uzaklaĢtırılması gibi hükümlere yer verildi. Ancak Osmanlı-Rus savaĢının patlak vermesi talimatnamenin uygulanmasını engelledi. 1880 yılında iptidailerde öğretmen olabilmek için; Kur‘ân-ı Kerîm‘den yapılacak sınavda baĢarılı olmak, usûl-i cedîd öğretimi için düzenlenen kurslara devam etmek, Türkçe okuyup yazabilmek, biraz Arapça gramer ve imlâ bilmek gibi Ģartlar getirildi172. Yeni temel eğitim kurumlarının yaygınlaĢtırılmasıyla temel eğitimde ikilik ortaya çıktı. Hükümet bundan sonraki süreçte bir taraftan var olan sıbyân mekteplerini usûl-i cedîd üzere eğitim yapan okullara dönüĢtürmeye çalıĢırken diğer taraftan da iptidaileri yaygınlaĢtırmaya çabaladı173. 1882 yılından itibaren resmi yazıĢmalarda ―mekâtib-i sıbyân‖ yerine ―mekâtib-i iptidaîye‖ terimi tercih edilmeye baĢlandı. Çünkü artık devlet eski tip temel eğitim kurumlarını gözden çıkarmıĢ, kendini temsil eden okulların iptidailer olduğunu vurgulamak

167

Sarıçelik, aynı eser, s.23; Memioğlu, aynı makale, s.245.

168 Berker, aynı eser, s.103; Kodaman, aynı eser, s.70;Sarıçelik, aynı eser, s.23; BinbaĢıoğlu, aynı

eser, s.200; Memioğlu, aynı makale, s.245.

169 Memioğlu, aynı makale, s.245. 170

Sarıçelik, aynı eser, s.23.

171 Kodaman, aynı eser, s.77. 172 Sakaoğlu, aynı eser, s.102. 173 Sarıçelik, aynı eser, s.24.

istiyordu174. Vilayetlerde kurulan maârif müdürlükleri ve maârif meclisleri iptidailerin yaygınlaĢtırılması için Maârif Nezâreti‘ni sürekli uyarıyordu. Ġptidaileri yaygınlaĢtırma çabasında, azınlık ve Yabancı okulların zararlı çalıĢmaları, orta ve yükseköğretim kurumlarına nitelikli öğrenci bulamaması, eğitimin siyasi birliğin devamı ve Osmanlıcılık düĢüncesinin yerleĢmesi için bir vasıta olarak görülmesi etkili oldu. Ancak ülke sınırlarının geniĢliği, köylerin merkeze uzak ve dağınık olmaları, ulaĢım imkânlarının kısıtlığı, ülkenin mali durumunun yetersizliği, halkın cehaleti, öğretmen eksikliği istenilen sonuçların elde edilmesini engelledi175

.

1887 yılında Ali Haydar Efendi baĢkanlığında toplanan maârif komisyonu vilayetlerden gelen bilgileri değerlendirerek, vilayetlerin çoğunda 1.000‘den fazla sıbyân okulu bulunduğu, buralardaki okulların eğitim öğretime uygun olmadığı, öğretmenlerinin bilgisiz köy imamlarından oluĢtuğu ve bu okulların yılda üç dört ay öğretim yapabildiğini rapor etmiĢtir. Bu durumun düzeltilmesi için; öğretmen ve okul sayısının artırılması, rüĢtiyelerin iptidailere dâhil edilmesi, vilayet merkezlerinde yatılı iptidailerin açılması gibi kararlar alındı. Ancak bu kararların birçoğu kâğıt üzerinde kaldı176

. 1892-1893 eğitim öğretim yılında ülke genelinde 3.057 iptidai okulu vardı. Konya‘da ise 35 iptidai, 275 sıbyân mektebi bulunuyordu. 1905-1906 eğitim öğretim yılında bu sayı 208‘i erkek, 19‘u kız Toplam 227‘ye ulaĢtı177

.

1877-1909 yılları arasındaki süreçte eğitimde reform düĢüncesi devlet adamları arasında kabul gördü ve reformların uygulayıcıları arttı178. II. Abdülhamit döneminde öğretmen eksikliğini gidermek için birçok vilayette Darülmuallimin ve kısa süreli kurslar açıldı. Ġlköğretimin mecburi olduğu anayasaya girdi. Merkez ve taĢrada maârif teĢkilatları kurularak eğitim yaygınlaĢtırılmaya çalıĢıldı. Birçok köy ve kasabada temel eğitim kurumu açıldı179. Bütün bunlara rağmen ülke topraklarının geniĢliği, ekonomik imkânsızlıklar, kapitülasyonlar, dıĢ baskılar, kadro eksikliği,

174 Kodaman, aynı eser, s.71; Sarıçelik, aynı eser, s.24. 175 Kodaman, aynı eser, s.76-79.

176

Aynı eser, s.83.

177 Aynı eser, s.86, 90. 178 Aynı eser, s.38. 179 Aynı eser, s.69.

gayrimüslimlerin zararlı çalıĢmaları nedeni ile eğitim istenilen düzeyin çok altında kaldı180

.