• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: ÖĞRETĠMDE EDEBĠ ÜRÜN, TÜRLERĠ VE KULLANIMI

2.7. T.C Ġnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretiminde Kullanılabilecek Edeb

2.7.7. Hikâye (Öykü

2.7.7.2. Ġnkılâp Tarihi Öğretiminde Hikâye Kullanılmasının Sınırlılıkları

Tarih derslerinde, hikâye anlatım yönteminin kullanılmasının baĢlıca sınırlılıklarından birisi, anlatıcı açısından pek çok yetkinliği gerektirmesidir. Eğer anlatıcı; hikâyesini iyi seçmemiĢ, iĢlememiĢ ve sınıf ortamında iyi bir üslup ile

aktaramıyorsa, sorulması gerekli soruları yerinde sormuyor, pekiĢtireçleri zamanında veremiyor, anlatım sırasında hikâyeye uygun materyal (resim, fotoğraf, slayt, tepegöz, yazı tahtası vs.) seçmemiĢ ve kullanamıyorsa, öğrencilerden zamanında dönüt alamıyorsa bu yöntem çok baĢarılı olmayabilir (ġimĢek, 2000: 73).

Hikâye anlatım yönteminin kullanılacağı sınıf ortamının, öğrencilerin kalabalık olması, sınıfın fiziki ortamının uygunsuzluğu beklenen etkinliklerin yapılmasını güçleĢtirirken, planlanan öğretim gerçekleĢmeyebilir; ayrıca dersin öğretmeninin dersin hedef davranıĢlarıyla hikâyeyi iliĢkilendirememesi de olumsuzluklardan biridir.

Öğrenci açısından hikâye anlatım yöntemi gayet eğlenceli bir öğretim tarzıdır; ancak konuya uygun hikâyeyi doğru ve gerçek kabul etmesine yol açabilir. Bu da onun eleĢtirel yönünü pek kullanmasını fırsat vermeyebilir (Ata 2000: 165). Ġyi seçilmemiĢ bir hikâyenin gerek sınıf ortamına taĢınması, gerekse öğrenci tarafından ödev olarak okunması beklenen hedef ve davranıĢlara hiç uymayan bir sonuç ortaya çıkarabilir.

2.7.8. Mektup

Mektup, “Bir Ģey haber vermek, bir Ģey sormak veya istemek için, birine çoğunlukla posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuĢ yazılı kâğıt, nâme” olarak Türk Dil Kurumu sözlüğünde tanımlanmaktadır. Farsçası nâme, Türkçesi betik, bitigdir. Birbirinden uzakta bulunan kiĢi ve kurumlar arasında haberleĢmeyi sağlayan bir yazı türü. Mektuplar, insanların bilgi, görüĢ ve düĢüncelerini birbirine bildirmek, istek ve dileklerini iletmek için sık sık kullandıkları bir araçtır (Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 1986: 231). Arapçada “yazılı nesne, yazılmıĢ Ģey” anlamına gelen mektubu, Özdemir (1994), “HaberleĢmeyi sağlayan bir tür araç” olarak tanımlamaktadır. Özkırımlı (1990) da “Bir kiĢiye, bir topluluğa yada bir kuruma bir Ģey bildirmek amacıyla yazılan yazı olarak” tanımlamaktadır. Yukarıdaki tanımlarda da ifade edildiği gibi mektup, insanların duygu, düĢünce ve dileklerini birbirlerine bildirmek için kullandıkları bir iletiĢim aracıdır. Konu sınırlaması olmadan, bütün hayatı içine alabilen, aynı zamanda yazıcının iç dünyasını, dünyaya ve hayata bakıĢını yansıtır.

Mektup, yazının bulunduğu tarihe kadar uzanan en eski edebiyat türlerinden biridir. Eldeki en eski örnekler, Mısır Firavunlarının diplomatik mektupları (M.Ö. XV.- XIV yy.) ile Hitit krallarının HattuĢaĢ (Boğazköy) arĢivinde bulunan mektuplarıdır. Mısırda bulunan mektuplardan Firavun Amenofis III ve Amenofis IV‟ün (M.Ö. 1408-

1354) Filistin, Suriye ve Babil Prensleriyle yaptıkları yazıĢmalar M.Ö. IV ve III. Bin yıllarda Doğu „nun siyasal koĢullarıyla ilgili bilgiler vermesi bakımından önemlidir. Eski Yunanda mektup klasik edebiyatta olduğu gibi halk yaĢamında da rol oynamıĢtır. Bu dönemde Platon, Demosthenes ve Ġsokrates‟in bugün de okunmaktadır. Mektup, bir edebiyat türü olarak, özellikle Romalılarda geliĢip yaygınlaĢmıĢtır. Bu alanda yazanların baĢlıcaları, nesirle, Cicero (M.Ö. 106-43), nazımla Horatius (M.Ö. 65-8)‟ tur. Cicero‟ nun mektuplarından yararlanılarak Cesar devri Roma toplumunun canlı ve derin incelenmesini yapanlar bile vardır (Kavcar ve diğerleri, 2004: 229).

Konularının çeĢitliliği ve yazanların kiĢilikleriyle zenginleĢen mektuplara, ortaçağın skolastik düĢüncesinden sonra baĢlayan hümanizmin ilk yayılıĢ sırasındaki Rönesans Ġtalya‟sında rastlanmaktadır. Bu dönemde Aretino, Tasso ve Aristo‟nun mektupları önemlidir. Avrupa‟da 15. yüzyıldan 19. yüzyıla gelinceye kadar Machiavelli, Michalengello, Mozart, Wagner, Racine, Leopardi, Goethe, Schiller, Mademe de Sevigne, Dostoyevski ve PuĢkin gibi sanatçıların yazdıkları mektuplar bu türün güzel örneklerini oluĢturmaktadırlar; fakat bu türün en büyük ustası olarak değerlendirilen Voltair‟dır. Voltaire‟nin mektupları, o zamana kadar yazılmıĢ en hacimli yazıĢma olup on sekiz bin mektubu içerisinde barındırmaktadır (Kaplan, 1999: 3-4). Mektubun Türk dünyasındaki yeri henüz açıklığa kavuĢmamakla beraber, “MS.580” yılında Ġstanbul‟a gönderilen diplomatik bir mektup ve daha sonraki yüzyıllarda Uygur prenslerinin yazdıkları mektuplar ele geçmiĢtir. Bunların dıĢında diğer Türk hükümdarlarının da komĢularına veya devlet adamlarına siyasî nitelikte mektuplar gönderdikleri Ģüphesizdir. Türk edebiyatında mektup türünü Anadolu‟ya yerleĢtikten sonraki tarih içinde takip edebilmektedir. Divan edebiyatı döneminde mektup türü, inĢa adı verilen düz yazının bir çeĢidi olarak değerlendirilmektedir. Divan edebiyatında özel veya resmi mektuplarla baĢka nesirlerin toplandığı eserlere de “münĢeat” adı verilir. Tanzimat tan önce kimi Ģair ve yazarlarımızın münĢeatlarında resmi ve özel mektuplara geniĢ yer verilirdi. Bunlar, yazı hüneri göstermek amacıyla, çok süslü ve ağır bir dille yazılmıĢ yazılardır. Büyük divan Ģairi Fuzuli‟nin ünlü “ġikayetname” si büyük ölçüde anlaĢılır dille yazılmıĢ, Türk Edebiyatının ünlü mektuplarındadır. Tanzimat‟tan sonra ilk mektup örnekleri, Akif PaĢa‟nın 1846‟da basılan MüĢeat-ı Elhac Akif Efendi ile 1885‟te yayınlanan Muharrerat-ı Hususiye-i Akif PaĢa kitaplarında bulunmaktadır. Tanzimat döneminin Abdulhak Hamit‟le Namık Kemal‟in mektupları, hem Osmanlı tarihi hem de yazın tarihi için önemli bir belge

niteliğindedirler. Muallim Naci‟nin Ahmet Mithat‟a Ahmet Mithat‟ın Muallim Naciye yazdıkları, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp‟in Limni ve Malta Mektupları (Haz: F.A.Tansel, 1965), Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri‟nin Hansa Ali Yücel‟e yazdığı, Yahya Kemal‟in Abdulhak ġinasi‟ye yazdığı, Cahit Sıtkı Tarancı‟nın Ziya Osman Saba‟ya, Sait Faik, Nurullah Ataç, Orhan Kemal‟in yazdığı mektuplar bunlardan bazılarıdır. Atatürk‟ün Özel Mektupları adlı bir kitapta büyük asker ve devlet adamının kimi mektupları bulunmaktadır. Bu kitabın birinci baskısında kırk iki, ikinci baskısında seksen mektup vardır. Bunlar KurtuluĢ SavaĢı öncesinde, KurtuluĢ SavaĢında ve KurtuluĢ SavaĢından sonra yazılmıĢlardır (Demiray, 1971: 91-92).

Mektuplar aĢağıda sıralanan nedenlerden dolayı tarih öğretimi ve Ġnkılâp Tarihi öğretimi için iĢlevsel birer öğretim materyali olarak kabul edilebilirler;

 Ġnsanların hasretlerini, duygu ve düĢüncelerinin canlı tanıkları olması,

 Sanatı, edebiyatı, yaĢamı, sevgiyi, dostluğu, nefreti, çekilen sıkıntıları canlı ve aynı zamanda en özenli biçimde dıĢarıya veren birincil kaynak olması,

 Yazanlarını ortaya koyduğu eserlerinden daha iyi canlandırması,

 Yalnızca bir konuyu, bir yaĢantıyı, bir bilgiyi, bir düĢünceyi ele almayıp bu yönlerin tümünü bir araya getirerek yaĢaya yaĢaya konuĢuyor olmaları,

 Yazıcısının fikir ve duygu yaĢamını, yaĢamı boyunca geçirdiği aĢamaları adım adım takip edilmesini sağlaması,

 Yazıldıkları dönemin toplumsal, siyasal, kültürel ve edebi panoramasını çizmeleri,

 Her Ģeyin doğal, samimi ve açık bir Ģekilde yazılması,  Ġnsanın doğasını iyi tanıtması,

 Tarihi Ģahsiyetleri ders kitaplarına göre daha gerçekçi betimlemesi,  Tarihin karanlıkta kalan yönlerine ıĢık tutabilecek olmasıdır.

Stradlıng (2003), resmi yazıĢmalar, mektuplar, görgü tanığı ifadeleri gibi birincil kaynak niteliğindeki belgeye dayalı bulgular olmadan ilgili kiĢilerin davranıĢlarını, aldıkları kararları, verdikleri emirleri, uyguladıkları taktikleri, akıl yürütme biçimlerini ve güdülerini anlamakta güçlük çekileceğini ifade etmektedir. Ayrıca Stradlıng, 20. yüzyıl tarihini öğretirken yerel kaynaklardan “sözlü tarih, ailelerin mektup ve fotoğraf

koleksiyonları, yerel gazete arĢivlerinden” verimli bir biçimde yararlanmak gerektiğini belirtmektedir. Birinci Dünya SavaĢı sırasında, Doğu ve Batı Cephelerindeki sıradan askerlerin yazdıkları mektuplar, üst komuta kademesinin hazırladığı raporlara veya siyasal liderlerin basına verdikleri demeçlere oranla cephedeki askerin duygularını anlamada daha iyi bir kılavuz olabileceğine dikkat çekmektedir (Stradlıng, 2003: 210- 214). Öztürk ve Otluoğlu (2002)‟da “Sosyal Bilgiler öğretiminde ders aracı olarak; toplumun fikri, siyasal ve yönetsel yaĢamında yer almıĢ, katkıda bulunmuĢ ve toplum tarafından kabullenilmiĢ kiĢilerin mektuplarından” yararlanılması gerektiğini belirtmektedirler.

Birçok öğrenciye tarih (history), bir ders kitabında depolanmıĢ gerçeklerin, tarihlerin (dates) ve olayların dizini gibi görünür. Mektup, anı, günlük gibi birincil kaynakların kullanımı bu görüĢü değiĢtirebilir. Öğrenciler bu kaynakları kullandıkları zaman artık ders kitaplarını gerçeğin bir tedarikçisi olarak değil, sadece tarihin bir yorumlaması ve yazarlarını da kanıtların yorumlayıcıları olarak görmeye baĢlarlar. Örnek olarak, öğrenciler sıkıntı içerisindeki çiftçilerden BaĢkan Franklin D. Roosevelt‟e yazılan mektupları okuduklarında, WPA (Works Progress Administration) yöneticilerinin Pennsylvania ve Oregon‟daki ekonomik durum hakkındaki raporlara baktıklarında, ya da radyo dizileri üreten hükümet kayıtlarını dinlediklerinde, Todd and Curti tarafından üretilen Ģu genellemeye:” Roosevelt koltuğa oturduğunda halledilmesi gereken en acil iĢ milyonlarca iĢsiz, aç, donan, çaresiz “Amerikalılara yiyecek, giysi ve barınak sağlaması gerektiği idi” karĢı birincil kaynaklara daha bir itibar ederler. Öğrenciler artık geçmiĢte yaĢanan olayların yorumlamasını sunan bu genellemeleri anlamaya baĢlar, ama sadece yorumlamayı değil. Onlar artık makalenin onu yanlıĢlamayan bir bakıĢ açısına sahip olduğunun farkına varırlar ama bu onu bir soruya yöneltir. Birincil kaynaklar öğrencilerin, nasıl bir tarafsızlıkla sunulduğuna bakmaksızın, o olayın açıklamasının esasen sübjektif olduğunun farkına varmalarına yardımcı olacağı söylenebilir (Web: 3).

Mektuplar, öğrencilerin olayları çağrıĢtırıp açıklayabilmelerini göstermek için bir Ģans ve alternatif olabilir; ama öğrencilerin aynı zamanda ikna edici ve yanlı bir Ģey üretme ihtimalleri de vardır (Murphy, 2005: 36). Pek çok nedenlerle metin kitapları öğrencilerin zihinlerini tarihe karĢı kapatır, ama mektuplar, posterler ve fotoğraflarla çalıĢmak öğrenciler için heyecanlı olur. Kendilerininkinden farklı bir zamanda yaĢamıĢ insanları ve olayları öğrenmek için asıl belgelerin kullanılması ve çalıĢılırken meydana

gelebilen keĢfin gücü inkâr edilemez. Birkaç metin sayfasını okumak ve ezberlemekten, belgeler yoluyla tarihi keĢfetmek öğrenciler için daha değerli ve heyecanlı olur (Musbach, 2001). Özel bir zaman periodunda karakterlermiĢ gibi birine bir mektup yazmak sınıf için muhteĢem bir derstir. Bu yapılan etkinlik öğrenciler için çok eğlendirici olabilirler; çünkü öğrenci tarihten özel bir Ģahsiyeti araĢtıracak, sonra Ģuanda önemli gelen herhangi kiĢisel nitelikleri olan kiĢiyi zaman içinde yerini ve yaĢını belirleyecek, o zamanda meydana gelen özel olayları gözünde canlandırarak, tarihi hem yaĢayacak hemde tarihe bir yolculuk yapmıĢ olacaktır. Öğrenmede yer almıĢ olan öğrenci böylelikle tarihin büyüsünü yaparak yaĢayarak öğrenmiĢ olacaktır (Web: 9).

Mektup türleri konusunda farklı yaklaĢımlar bulunmaktadır. Ancak Mektupları beĢ grupta tasnif etmek mümkündür: Özel Mektuplar, Edebî Mektuplar, Resmî Mektuplar, ĠĢ Mektupları, Açık Mektuplardır. T.C. Ġnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi konularının iĢleniĢinde de bu mektup türleri öğretim materyali olarak kullanılabilirler. Özelikle, Resmî dairelerin ve tüzel kiĢilik taĢıyan kuruluĢların birbirlerine yazdıkları resmî yazılarla; devletlerarası yazıĢmalar, ayrıca vatandaĢların baĢvurularına verdikleri yazılı cevaplardan oluĢan Resmi mektuplar (Resmi yazılar, genelgeler, emirler, raporlar) öğretmenin derste her zaman kullanabileceği öğretim materyalidir.