• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: ÖĞRETĠMDE EDEBĠ ÜRÜN, TÜRLERĠ VE KULLANIMI

2.7. T.C Ġnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi Öğretiminde Kullanılabilecek Edeb

2.7.7. Hikâye (Öykü

2.7.11.2. Ġnkılâp Tarihi Öğretiminde ġiir Kullanılmasının Sınırlılıkları

Tarih derslerinde, Ģiir kullanılmasının baĢlıca sınırlılıklarından birisi, iyi seçilmemiĢ bir Ģiirin gerek sınıf ortamına taĢınması, gerekse öğrenci tarafından ödev olarak okunması beklenen hedef ve davranıĢlara hiç uymayan bir sonuç ortaya çıkarabilir.

Clare (2006) da öğretmen konuyu seçerken cinayet, etnik ayrımcılık gibi konulardan kaçınması gerektiğini ifade etmektedir; ayrıca kullanılacak Ģiirin öğrenci için ilginç ve anlaĢılır olması gerektiğini belirtmektedir (Clare, 2006).

2.7.12. Tiyatro

Tiyatro, TDK sözlüğünde tiyatro “dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer” Ģeklinde tanımlanmaktadır. Adalet Ağaoğlu da tiyatroyu “Sahnelenmek için yazılmıĢ oyunların tümü” olarak ifade etmektedir. Tiyatro, Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğünde (1948) ise “Sahne eseri, bu gibi eserlerin oynanma sanatı ve bunların oynandığı yer ” olarak tanımlanmaktadır. Sahnede ve seyirciler önünde oynanmak amacıyla yazılmıĢ eserlere tiyatro denir (Ayyıldız ve Birgören, 2005: 77).

Sevengil (1959) de tiyatronun; Ġsa‟dan altı yüz yıl önce, eski Yunan medeniyetinde görülen Diyonizos ayinlerinden ortaya çıkmıĢ bir sanat dalı olduğunu ve tiyatronun ilk Ģekli olan Yunan tragedyasının bağ bozumu ilâhı olan Diyonizos Ģerefine yapılan ayinlerle sıkı bir bağı olduğunu belirtmektedir. Tiyatro eseri, olayları oluĢ halinde gösteren eserdir ve buna drama denmektedir. Bu çeĢit eserlerde olaylar yazarın ağzından anlatılmaz, eserin kiĢileri tarafından doğrudan doğruya söylenip yapılmaktadır. Türkçemize, Ġtalyanca “teatro” sözcüğü ile girmiĢ ve ilk örnekleri eski Yunan ve Latin edebiyatlarında görülen tiyatro, zamanla batı ülkelerine yayıldı. Rönesans tan sonra (15-17. yy) Ġtalya, Ġspanya, Fransa, Ġngiltere ve Almanya gibi belli baĢlı Avrupa ülkelerinde tiyatro büyük geliĢme göstermektedir. Türk edebiyatında Batılı anlamda tiyatro türü, 19. yüzyılın ortalarından itibaren daha ziyâde Osmanlı ülkesinde bulunan Avrupa ülkelerinin elçilikleri vasıtasıyla tanınmaya baĢlamaktadır. Ancak Türk tiyatrosunun sözlü geleneği zengindir ve çok eskilere kadar uzanmaktadır. Sözlü tiyatro ürünleri; orta oyunu, karagözlük, meddahlıktır (Enginün, 2006: 651).

Türk Edebiyatında, batılı anlamda ilk Türk tiyatro edebiyatı eseri ġinâsi‟nin (1826-1871) “ġair Evlenmesi” dir. Türk edebiyatında tanınmıĢ Ģair ve yazarların pek çoğu, aynı zamanda tiyatro eseri (oyun, piyes) de yazmıĢlardır. Sadece oyun yazanlarda bulunmaktadır. Edebiyatımızda tanınmıĢ tiyatro yazarlarından baĢlıcaları Ģunlardır: Namık Kemal, Ahmet Vefik PaĢa, Abdülhak Hamit Tarhan, Musahipzade Celal, ReĢat Nuri Güntekin, Ġbnürrefik Ahmet Nuri, Faruk Nafız Çamlıbel, Cevat Fehmi BaĢkut, Ahmet Kutsi Tecer, Haldun Taner, Orhan Asena, Recep Bilginer, Cahit Atay, Turgut Özakman, Güngör Dilmen, Behçet Necatigil, Necati Cumalı (YavaĢ, 2008: 17-98).

Tiyatro eseri aĢağıda sıralanan nedenlerden dolayı tarih öğretimi ve Ġnkılâp Tarihi öğretimi için iĢlevsel birer öğretim materyali olarak kabul edilebilirler;

 Öğrencinin elinden tutar ve onu, tarihin gizli perdelerini birer birer açarak en bilinmez köĢelerinde gezdirmesi,

 Ġnsan ahlâkını, bilinmeyen yüksek sırlarıyla birlikte gözler önünde canlandırması,

 Kendini ifade etmeyi kolaylaĢtırması,

 KonuĢmayı düzeltmeye yardım etmesi, diksiyona hizmet etmesi (Avrupa üniversitelerinde öğrenciler, eksik kalan güzel konuĢma eğitimlerini tiyatrolarda tamamlarlar)

 Evrensel ve ulusal kültürün oluĢmasına ve geliĢmesine yardımcı olan bir araç olması,

 Oyun oynanırken aldığı hazzın yanında hayatı tanımayı kolaylaĢtırması,

 Öğrenmeye istekli, birbirlerine öğreten ve birbirinden öğrenen, kendilerine güvenen ve kendi kendine öğrenebilen bir ortamın oluĢmasına yardım etmesi,

 Eğitim-öğretim ortamını eğlenceli hale getirmesi,

 Bilgiyi somutlaĢtırması ona canlılık ve inandırıcılık kazandırması,  Öğrenmede isteklilik ve iĢbirliği oluĢturmada önemli bir araç olması,  Duyguların sağlıklı bir biçimde dıĢa vurulmasını sağlaması,

 Hayal gücünü ortaya koymaya yardım etmesi,

 Öğrencinin derste ortaya çıkaramadığı enerjisini ortaya çıkarmasını sağlaması,  Sahnede görüp iĢittiklerini yaĢadıklarıyla karĢılaĢtırabilme fırsatı sunması,  Öğrencinin yapabilirliğinin farkına varması, konsantrasyonunun ve algılamasının geliĢmesine yardım etmesi,

 Zihinsel, sosyal, duygusal geliĢime yardım etmesidir.

Rousseau (1945), eğitimde tiyatronun kullanılmasını Ģöyle açıklamaktadır: “Eğer kiĢisel terbiye alanı çocuğa her Ģeyi öğretemiyorsa, terbiyeci sahneler düzenlenebilir.” Tarih öğretiminin en önemli sorunlarının, derslerin sıkıcı olduğu, öğrencilerin edilgin bir konumda bulunması, verilen bilginin zaman ve mekân olarak

öğrencilerin yaĢamlarından kopuk olması ve dolayısıyla öğrencilerin olay ve olguları kavramakta güçlük çektikleri yönünde olduğu ifade edilmektedir. ĠĢte tiyatro eserlerinin derste kullanılması ile bir taraftan tarih dersleri sıkıcı olmaktan kurtarılırken, diğer taraftan oyunda rol alan öğrenciler öğretime aktif bir Ģekilde katılarak birçok açıdan kendilerini geliĢtirme imkânı bulacaklardır (AkkuĢ, 2007: 94).

Öztürk ve Otluoğlu (2002) da tiyatro eserlerinin, öğrencilerin kiĢi, olay, yer ve zaman bağlantısını kurmalarında, özellikle tarihsel kiĢilikleri tanıma, siyasal ve toplumsal olay ve yaĢantıları öğrenmede kolaylıklar sağlayabileceğini bu nedenle sosyal bilgiler öğretiminde birçok hedef ve davranıĢı gerçekleĢtirmek için çok uygun olduğunu ifade etmektedirler. Tiyatro eserleri öğrenciye, serbest sorma, gibi davranma, tarihsel veya kültürel bilginin içeriği içinde hayal kurma fırsatını sunar. Öğrencilerin sorgulama becerilerini geliĢtirmeye ve öğrencilerin geçmiĢte kiĢilerle konuĢmaları fırsatlarına yardımcı olur. Tiyatro eserlerinin kullanımı ile öğrenci zamanın, yerin ve karakterin düĢündüğü kültürel çevre Ģeklinin içeriğinin nasıl olduğunu açıklar. Tarihsel bir Ģahsiyetin bakıĢ açısından düĢünmeyi ve tarihsel Ģahsiyetlerin demokrasi içinde problemleri nasıl çözdüklerini öğrenir (Web: 11).

Tarihi olayları konu alan tiyatro eserleri, tarih bilinci oluĢturmada, tarihi olay ve olguları benimsemede, olaylara çok perpesktifli bir bakıĢ açısı ile yaklaĢmada ve olayların hayal edilerek zihinde daha anlamlı hale gelmesinde önemli rol oynarlar. Tiyatro eserleri aracılığı ile olaylara, tarihi Ģahsiyetlerin bakıĢ açısından bakma ve onların duygu ve düĢüncelerini hissetmelerine yardım ederek, empati becerilerini geliĢtirir (ġengül, 2008: 15-23). Tiyatro, tarih sınıfında, öğrencilerin kostümler giydiği, öğrencilerin isteyerek araĢtırdığı, okuma yaptığı, öğrenciler derse katkıları olması için birbirleriyle yardımlaĢtığı, ders süresi bittiğinde sınıftan çıkmak istemeyen ve tarihi çok seven öğrencilerin olduğu sınıfın resmini çizer. Ayrıca tiyatro ile öğrenciler hayali sıçramalar gerçekleĢtirebilirler. BaĢka zaman ve yerde yaĢamanın nasıl olacağına dair bilgiler edinmekle birlikte, kütüphanelerde, müzelerde ve tarihsel alanlarda araĢtırma yapmayı da öğreneceklerdir. Ġnsan yapısı mimari, müzik ve resim kitaplar kadar tarih çalıĢmayı zevkli hale getirmeyi öğrenmek onlara yaĢam boyu öğrenmenin araçlarını vermiĢtir (Fisher ve Spector, 2001)

Tiyatro eserleri farklı Ģekillerde sınıflandırılabilir. Türlerine göre Ģöyle sınıflandırmak mümkündür; Trajedi, Komedi, Dram, Müzikli Tiyatro, Opera, Operet, Opera Komik, Revü, Skeç, Pandomima ve Tarihi tiyatrolardır. Tarih ve T.C Ġnkılâp

Tarihi ve Atatürkçülük Dersinin öğretiminde ise; trajedi, komedi, dram ve özellikle; konularını, olay ve kiĢilerini tarihten alan, ancak tarihi malzemeyi çeĢitli Ģekillerde iĢleyen, tiyatro sanatının önemli bir türü olan tarihi tiyatrolar öğretim materyali olarak kullanılabilirler. Tarihi Tiyatrolarda kendi içinde Ģu Ģekilde tasnif edilebilir: Biyografik Tarihsel Oyunlar, Törensel Oyunlar, Suikast Oyunları, Kurban( Martir) Oyunları, Baskı (Tiran ) Oyunları, Belgesel Oyun ve Tarihi Olmayan Tarihi Oyunlardır. En eski tarihi oyunun Aeschylus‟un Persleri (Ġ.Ö.472) olduğu ifade edilmektedir. Konularını, Yunanlıların geçmiĢin tarihi olarak gördükleri, tanrılar ve insanlar hakkında üretilen, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan beri kuĢaktan kuĢağa geçirile gelen ve herkesçe bilinen öykülerden almıĢlardır (And, 1973: 768).

Tarihi olaylara derinlik ve farklı bakıĢ açıları kazandıran tarihi tiyatrolarda, diğer tarihi tahkiyeli eserlerde olduğu gibi, geçmiĢin değerlendirilmesi esastır. Bir toplumda siyasal düĢüncenin güçlü ve geliĢmiĢ olmasının bir ölçüsü de tarihi tiyatro ve tarihi romandır. Ġlber Ortaylı (2001), edebiyatın gerçek düzeyinin tarihi romanla, tiyatronun gerçek düzeyinin de tarihi oyun türünün baĢarıyla ölçüldüğünü ifade ederek hem bu zorluğa dikkat çalıĢırken hem de tarihi oyunun önemine iĢaret etmektedir. Ortaylı bir toplumda siyasal düĢüncenin güçlü ve geliĢmiĢ olmasının ölçüsünü gösterirken, tarihi tiyatrolar ve tarihi romanlara iĢaret etmektedir (Ortaylı, 2001: 154-164).

Asena (1993) da tarih ile tiyatro iliĢkisini Ģöyle ifade etmektedir: “Tarih en azından bir bilgi koludur ve bilimsel gerçeğin peĢindedir; tiyatro ise, her Ģeyden önce bir edebi metindir ve her güzel sanat eseri gibi estetik gerçeğin peĢindedir. Bir tarih kitabı için “güzel değil” yargısı doğru olmadığı gibi, bir tiyatro oyunu için de “tarihi gerçeklere uymuyor” yargısı doğru değildir. Tiyatro tarihten malzeme alır, yararlanır; ama tarihe teslim olmaz. Tarihçi gerçeğin, tiyatro yazarı ise inandırıcılığın peĢindedir.” Tarihe yönelmeye ihtiyaç duyulduğunda tarihi oyunların sayısı artmıĢtır. Baskı ve zorlamalarla tarihi oyunların yazılmadığı dönemlerde olmuĢtur. Tarihi oyunlar ulusal bilincin geliĢtirilmesine çalıĢıldığı ya da ulusal birliğin devam etmesinin istendiği dönemlerde daha çok itibar görmektedir (And, 1973: 769). Malzemesini tarihten alan tiyatroları ele aldığımızda, bu malzemeyi kullanan ilk Türk yazarın Namık Kemal olduğunu görmekteyiz. Namık Kemal (Vatan Yahut Silistre, Celâlettin HarzemĢah, Gülnihâl, Akif Bey, Zavallı Çocuk ve Kara Bela), Abdulhak Hâmid (Hâmid, Ġlhan, Turhan, Hakan ve Kanunî‟nin Vicdan Azabı), Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Güngör

Dilmen, Sevda ġener, Turgut Özakman, Özer Ozankaya, Mehmet Baydu ve Selim Ġleri gibi yazarlar tarihi tiyatrolar yazmıĢlardır (ÇatalbaĢ, 2005: 16-20).