• Sonuç bulunamadı

4. ALLAH‟IN ZATI VE SIFATLARI

2.4. ġefaat ve Hz Muhammed'in ġefaati

ġefaat kelime olarak, "suçunun bağıĢlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için birine aracılık etme" anlamındadır. Terim olarak ise Ģefaat, "kıyamet gününde

509 Nevai, Hayretü‟l-Ebrâr, XXII. BĢk., s. 92. 510 Gölcük, İslam Akâidi, s. 292. 511 Enbiya, 21/47. 512 Nevayi, Sirâcü‟l-Müslimîn, s. 7. 513 Gölcük-Toprak, Kelam, s. 481-482. 514 Nevai, Hayretü‟l-Ebrâr, XXII. BĢk., 92.

peygamberlerin ve kendilerine izin verilen sâlih kulların müminlerin bağıĢlanması için Allah katında niyazda bulunması" manasına gelmektedir.515

Bilindiği üzere Ġslam fırkalarından ġia Ģefaati kabul ederken Mutezile, büyük günahı (kebire) ebediyyen ateĢte kalma sebebi olarak kabul ettiği için reddetmiĢtir. Küçük günah ise onlar nazarında bağıĢlanmakta olup yine onlar, Kur'an'da Ģefaatin varlığına dair delil gösterilebilecek ayetleri de, kendi va‟d ve vaîd anlayıĢlarına göre tevil etmiĢlerdir. ġefaati genel anlamıyla kabul eden ehli sünnet ulemasına göre, büyük günaha mürtekip olan müminler için de Ģefaat geçerlidir. Kafir ve münafık kimseler içinse Ģefaat söz konusu değildir.516

ġefaat düĢüncesini Ģeksiz Ģüphesiz kabul eden Nevai, bütün peygamberlerin Ģefaatini hak olarak görürken, ahiret hayatı dahilinde Hz. Muhammed'in mutlak önderliğini ön planda tutmuĢ517

ve Hz. peygambere mutlak bir üstünlük atfetme yolunda gayret göstermiĢtir. Onun bu konudaki görüĢleri, aĢağıdaki ifadelerini tahlile tabi tuttukça daha çok netleĢecek ve sonuç elde etmemiz kolylaĢacaktır: isyân

zulmetide ayakdın tüşgenlerge hulâsa-ı âlem şefâ'ati dest-gîr durur ve ol şefî' şefâ'at kılganlarga hâlık-ı âlem ve âdem şefâ'at pezîr. "isyan karanlığında ayaktan düĢenlere

hülâse-i âlem (Hz. Muhammed)'in Ģefaati yardımcıdır ve o Ģefaat ediciye ve diğer Ģefaatçilere alemi ve ademi yaratan (Allah) Ģefaat etmeyi kabul etti."518

Yukarıdaki pasajda Nevai'nin, Ģefaat meselesini Allah'ın iznine bağladığı da görülmektedir. Aynı zamanda Nevai, Hz. peygamberin, bütün insanların Ģefatçisi olduğu gibi bütün peygamberlerin de Ģefaatçisi olduğunu, onların tamamının ondan Ģefaat umduklarını ve onun Ģefaatine muhtaç olduklarını dile getirmektedir:

Ey zümra-i enbiyâ şefi'-i, âlem ili buyrugung muti'-i.

Âlemda risâleting nevid-i, Âdemga şefâating ümid-i.

515

Alıcı, "ġefaat", DİA. XXXVIII, s. 411.

516 Bkz. Gölcük-Toprak, Kelam, s. 479-480. 517 Nevai, Sirâcü‟l-Müslimîn, s. 8.

"Enbiya zümresinin Ģefaatçisisin ve alem ili buyruğuna itaatçidir. Aleme risaletinin beĢareti ve Adem'e Ģefaatinin ümidi (vardır)."519

Enbiyâga itâating câvid, Barça baglab şefâatinga ümîd.

Enbiyâ demeyinki, cinsi beşer, İşleri hâh hayr-u hâh-i şerr. İltifâtinga ser-beser muhtâc, Sendin almay nazarnı her muhtâc. Her kişikim cehân ara mevcûd, Barçaning bahşişi senga mev'ûd.

Sen bularga okuş tefekkud etib, Herne isyânların teahhud etib.

Bolsa cinsi beşerga böyle kerem, Şek emes andadur Nevâi hem.

"Enbiyanın itaati sana ebedidir ve tamamı Ģefaatine ümid bağlamaktadır. Sadece endiya değil, bütün insan türü, iĢleri ister hayr olsun isterse Ģer. Senin iltifatına baĢtan baĢa muhtaçtırlar ve muhtaçlar nazarlarını senden ayırmazlar. Kim ki, dünyada mevcuttur, tamamının bağıĢlanması sana mev'ûd, vadedilmiĢtir. Sen onların bütün günahlarını farklı yollardan taahhüt ettin. Ġnsan türüne böyle kerem varsa, Ģüphesiz ki, Nevai de ordadır."520

Sona gelirken Nevai'nin, Ģefaat konusundaki kanaatini, genel anlamıyla bütün peygamberlerin Ģefaatini özelde Hz. peygamberin Ģefaat-i uzmasını kabul etmiĢ olduğunu ve böylece ehli sünnet ile aynı görüĢte birleĢtiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte onun, Hz. peygamberin Ģefaatine dair görüĢlerindeki mubalığalı bazı sözlerini, sûfiyane ifadeler olduğunu ve Hz. peygambere duyduğu sevgiden kaynaklandığını söylemek mümkündür.

Bununla birlikte, Nevai'nin, Hz. peygambere mutlak Ģefaat yetkisinin verilmiĢ olması sebebininin neye dayandırdığını araĢtırmamız icap edecekse, tekrar miraç hadisesini hatırlamamız gerekecektir. O, miraç gecesinde peygamber efendimize böyle bir yetkinin yani mutlak Ģefaat yetkisinin verilmiĢ olduğunu kabul etmiĢtir. Zira onun bir çok Ģiirinde, Hz. peygamberin miraca çıktığı gece, Allah'tan ilk istediği

519 Nevai, Leyli vü Mecnûn, III. BĢk., s. 41. 520 Nevai, Seb'a-yi Seyyâr, IV. BĢk., s. 83.

ilk Ģeyin ümmetinin günahının bağıĢlanması olduğunu ve bu isteğinin hatta bütün isteklerinin Allah Teala tarafından kabul edildiğini aktarmaktadır:

İsteban ümmeti günâhların, Ok tilab nâme-i siyâhların.

Bolmay ul hâcetide şermende, Kerem eyleb barını Bahşende. Çün ne isteb barın tapıb bir-bir, Yanmagın âşkâr etib takdîr.

"Ümmetinin günahının (affını) istedi, aynı Ģekilde kara amel defterlerini. Ġsteğinde mahçup olmadı, kerem eyledi tamamını BağıĢlayıcı. Zira her istediğinin tamamını bir-bir buldu, dönüĢünü açıkladı takdir."521

Bir baĢka yerde Nevai, yine miraç gecesinde istediği her Ģeyin, Allah'tan istemeden önce fazlasıyla kendisine verildiğini522 ve dilediği bütün maksatları bulduğunu ayrıca dile getirmektedir:

Tapıb her ni maksûd kim isteban, Bolub barça mevcûd kim isteban.523

Böylece mutlak bir yetkiyle donatılmıĢ olan Hz. peygamber, Nevai düĢüncesinde Hak dilinden Ģefaat yetkisine sahip biri haline getirilmektedir:

Çü eyleb Hak tilidin ol şefâ'at, Bolub hem Hak cevâbidin icâbet.524

Daha sonra Nevai, böyle bir Ģefaatçinin varlığını düĢünerek kendisinin game, kedere kapılması gerekmediği hissine kapılır ve günahlarının affı için Hz. peygamberin Ģefaatçi olması ümidini dizelerinde haykırır:

Nevai'ga bolsa günâh bî-hesâb, Anga hem, günâhiga hem ni hisâb. Şefi' olgan olsa bu yanglig rasûl, Hak ol nev' anı kılgan olsa kabûl.

"Nevai'de sayısız günah varsa, ona da, günahına da ne hesabı? Ģefaatçi olduysa bu gibi rasul, Hak onu bu Ģekilde kabul ettiyse."525

521

Nevai, Seb'a-yi Seyyâr, IV. BĢk., s. 81.

522

Nevai, Leyli vü Mecnûn, IV. BĢk., s. 53.

523 Nevai, Sedd-i İskenderî, IV. BĢk., s. 68. 524 Nevai, Ferhad ü Şirin, V. BĢk., s. 94. 525 Nevai, Sedd-i İskenderî, IV. BĢk., s. 69.