• Sonuç bulunamadı

Çalışmanın önemli bir kısmını teşkil eden bu bölümde, görüşme yapılan kadın âşıkların biyografilerinin yanı sıra müzikal kimlikleri üzerinde durulacak ve bu doğrultuda âşıklık geleneği içerisinde nasıl yaşamaya başladıkları, gelenek adına ürettikleri, mesleklerine nasıl devam ettikleri belirtilecektir. Kaynak kişilerin müzikal eserleri incelenip, ele alınan bu eserler –özellikle yörelerine özgü ya da tarzlarını yansıtan eserler olacaktır– üzerinde analizler yapılacaktır.

4. 1. Kadın Âşıkların Biyografileri

4. 1. 1. Şahsenem Akkaş [Şahsenem Bacı] Adı Soyadı: Şahsenem Akkaş

Mahlası: Şahsenem / Şahsenem [Şah Senem] Bacı

Doğum Yeri – Yılı: Kars / Sarıkamış / Boyalı Köyü – 1945

Medeni Durumu: 1961 yılında evlenen Âşık, 1983 yılından beri yaşamına yalnız devam

etmektedir.

Mesleği: Emekli

Öğrenim Durumu: Lise mezunu [Dışarıdan bitirmiştir (198?)]. Yaşadığı Yer: İzmir

Ne Zamandan Beri Orada Yaşadığı: Yaz aylarının büyük bir kısmını Ayvalık’ta geçiren Şahsenem Hanım, 1976 yılından beri İzmir’de yaşamaktadır.

Ustası: Yok.

Etkilendiği Kişi / Kişiler: Amcası Âşık Mustafa Akkaş’ın yanı sıra Mahzunî Şerif’ten

etkilendiğini söyleyen âşık, Pir Sultan Abdal’ın şiirleriyle beslendiğini de belirtmiştir.

Şiirlerindeki Konular: Geçmiş yıllarda, şiirlerinde toplumsal sorunların öne çıktığı

görülürken, son zamanlarda, duygularının yoğunlukta olduğu konuların [tabiat, aşk] işlendiği görülmektedir.

Eser Sayısı: ~700 şiir; ~150 müzikli eser.

Şiir Söyleme Biçimi: İrticâlen de şiir söyleyebilen Âşık, hazırlıklı şekilde okumayı tercih

etmektedir.

Sazının Ne Zaman / Nerede / Kime Yaptırıldığı: İstanbul, Unkapanı’nda ismini

hatırlayamadığı bir saz evinden satın almıştır [198?].

Faaliyet Alanları: Uzun süredir etkinliklere, konserlere katılmayan Şahsenem Hanım,

zaman zaman televizyon-radyo programlarına konuk olmaktadır.

Plak / Kaset / CD:

45’lik 1 plak [Plak Adı: Şahsenem Bacı]

• 1973’de k, kasetin adı hatırlanamamakta

• Nenni Nenni [198?]

• Sıla Özlemi [1985]

• Af Yok mu Gardiyan [197?]

• Gelin Canlar Bir Olalım – Merhaba Mahkûm [ 197?]

Kitap: Söz Nereye [İzmir, 1990, İstiklal Matbaası,] Şahsenemin Akkaş’ın kendi hazırladığı

bu kitapta, yaşamı ve şiirleri yer almaktadır.

Görüşmenin / Görüşmelerin Yapıldığı Yer – Tarih: Ayvalık, Nisan 2005.

Şekil 4.1: Şahsenem Akkaş [Şahsenem Bacı] ile Kişisel Görüşme – Ayvalık

Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Boyalı Köyü’nde dünyaya gelen, Fatma ve Mahmut Akkaş’ın kızı olan Şahsenem Akkaş [Bkz. Şekil 4.1], ilkokulu köyünde bitirmiştir. Ortaöğrenimine Çankırı’da askerlik yapan ağabeyinin yanında başlayarak, ağabeyinin tayinleri dolayısıyla çeşitli illeri dolaşmış ve ortaöğrenimini Ankara’da tamamlamıştır. Lise öğrenimini dışarıdan başlayıp bitiren Âşık, bir kamu kuruluşunda bir süre memurluk yapmıştır. 1961 yılında Yılmaz Bingöl ile evlenen

Şahsenem Hanım’ın bu evlilikten üç çocuğu dünyaya gelmiştir.

Çocuk yaşlarda [5–6] saz çalmak isteyen Şahsenem Akkaş’a, annesi karşı çıksa da hayvancılık yapan babası, kızına bir saz almıştır. Alevi-Bektaşi kültüründe yetiştiğini ve bu kültürün sazlı-sözlü ortamlarında beslendiğini belirten Âşık, yöresinde tanınan âşıklar arasında yer alan amcası Mustafa Akkaş’ın, faaliyetlerine

fırsat buldukça katılmış ve onu kendisine örnek almıştır. Amcasının sazını dinlemekten büyük keyif alan Şahsenem Bacı32, bulunduğu bu ortamların etkisiyle de Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Köroğlu kitapları-şiirleri okuyarak kendisini geliştirmiştir; fakat, kendisini çevresine kabul ettirmesi kolay olmamıştır. Çocukluğundan beri, içinde yer almaya karar verdiği âşıklık mesleğinde, varolmaya çalışan Şahsenem Bacı, bir kadın âşığa ilk defa tanık olan çevresi tarafından yadırganmış ve hakkında yapılan “kara sevdalı”, “deli” yakıştırmalarına maruz kalmıştır.

Çocuk yaşlarda kendisini âşıklık geleneğiyle özdeşleştirmiş olan Şahsenem Bacı, 1970’li yıllarda toplumun önünden giden, sömürülen insanlara rehber olan bir âşık33 kimliğine bürünmüştür. Bu yıllarda toplumsal hareketlerin akışıyla âşıklığının yön değiştirmiş olduğunu belirten Şahsenem Bacı, siyasi kimliğiyle öne çıkmış ve bu amaçta üreterek çalıp-söylemiştir.

Şahsenem Hanım, âşık edebiyatı nazım türlerinden güzelleme, taşlama

türlerinde şiirler yazmıştır. Şiirlerinde, zamanla bireysel sorunlarından ziyade toplumsal sorunların öncelik kazandığı konular görülmektedir. Âşık, ayrıca

şiirlerinde, inancına dayalı unsurları da sıklıkla işlemiştir.

Her konserin, festivalin, gecelerin aranan ismi olan Şahsenem Bacı, hareketli geçen sanat yaşamının ardından, kendi tabiriyle: “kabuğuna çekildiğini ve bu durgunluğun zorunlu olduğunu”, belirtmektedir. 1980’li yıllarda yaşanan siyasi gerilimler-gelişmeler, Türkiye’de tüm alanları etkilediği gibi sanatçıların yaşamını da olumsuz etkilemiş ve Şahsenem Bacı da daha sessiz bir sürece girmiştir. Âşık, her

şeye rağmen üretmeye devam etse de daha önceki sanat yaşamına özlem

duymaktadır.

32 Şahsenem Akkaş, ismini mahlas olarak kullanmasının yanı sıra, kendisine halk arasında yaygın

olarak kullanılan ‘Bacı’ terimiyle de hitap edildiğini belirtmekte ve ‘Şahsenem Bacı’ mahlaslı şiirler

de yazdığı görülmektedir.

33Şahsenem Akkaş, kendisine ‘Âşık’ sıfatından ziyade ‘Ozan’ sıfatını uygun görmektedir. Ozanların

görevinin âşıklara göre daha ağır, daha sorumluluk getirdiğini söyleyen Şahsenem Hanım, ozanların

siyasi kimliklerinin daha öne çıktığını düşünmekte ve eserlerinde toplumu bilinçlendiren konuların

amaçlandığını, dile getirildiğini belirtmektedir. Biz, Şahsenem Akkaş’ın âşıklık vasıflarını taşıdığını

4. 1. 2. İlkin Manya [Sarıcakız] Adı Soyadı: İlkin Manya

Mahlası: Sarıcakız [Sarıca Kız] Doğum Yeri – Yılı: Eskişehir – 1948

Medeni Durumu: 1973 yılında birinci evliliğini, 1980 yılında ikinci evliliğini, 1984 yılında

üçüncü evliğini yapan İlkin Hanım, 1990’dan beri yaşamına yalnız devam etmektedir.

Mesleği: Öğretmendir ve aynı zamanda âşıklık geleneği içerisinde, sanatını icrâ ederek

geçimine katkıda bulunmaktadır.

Öğrenim Durumu: Öğretmen Okulu mezunu – 1970 Yaşadığı Yer: İstanbul

Ne Zamandan Beri Orada Yaşadığı: 1994 yılından beri İstanbul’da yaşamaktadır. Ustası: Yok.

Etkilendiği Kişi / Kişiler: Çocukluk yıllarından beri Karacaoğlan’ın şiirlerinden

etkilendiğini belirten Sarıcakız, yine aynı yıllarda yakından takip edebildiği Âşık İhsanî ve Güllüşah’ı da örnek aldığını açıklamıştır. Âşık edebiyatında kendisi için öne çıkan diğer isimleri Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Âşık Veysel olarak sıralamıştır.

Şiirlerindeki Konular: Ayrılık, aşk, tabiat, toplumsal vb. konuların yanı sıra öğrencileri ve

ailesi gibi yakın çevresi de şiirlerine konu olmuştur.

Eser Sayısı: ~400 şiir; ~100 müzikli eser.

Şiir Söyleme Biçimi: İrticalen de şiir söyleyebilen Âşık, hazırlıklı şekilde okumayı tercih

etmektedir.

Sazının Ne Zaman / Nerede / Kime Yaptırıldığı: 1971 yılında Ankara’da Seyran

Bağları’ndan Âşık Sefil Selîmi usta ile almışlar. Daha sonraki yıllarda da çeşitli bağlamalar edinmiş ve en son 2002 yılında Beyoğlu’nda İstanbul Müzik’ten almıştır. Sazının bakımını ise, Okmeydanı’nda Saz Müzikevi’nde yaptırmaktadır.

Sazında Kullandığı Düzen: Bağlama düzeni [Re -Sol- La] Faaliyet Alanları: Konser, festival ve şenlikler.

Plak / Kaset / CD:

• Sarıcakız & Âşık Reyhanî Atışması [1972]

• Sarıcakız 1 [1976 (!?)]

• Sarıcakız [1977 (!?)]

• Sarıcakız & Âşık Emircan Atışması [1986]

Kitap: İlkin Manya, Halk Şiirinde Ana Sesi Kadın Ozanlar Antolojisi, İnanç yayınları, İstanbul, 1983.

Görüşmenin / Görüşmelerin Yapıldığı Yer – Tarih: İstanbul, Eylül 2005; İstanbul, Mayıs

Şekil 4.2: İlkin Manya [Sarıcakız] ile Kişisel Görüşme – İstanbul

Eskişehir doğumlu Latife ve Mehmet Manya’nın kızı olan İlkin Manya’nın [Bkz. Şekil 4.2] çocukluğu Ankara’da geçmiştir. İlkokulu ve ortaokulu yine Ankara’da bitirmiş, öğretmenlerinin teşvikiyle de 1966 yılında Konya Kız Öğretmen Okuluna gitmiştir. 1966–1970 yıllarında Konya Öğretmen Okulunda, 1985–1990 yıllarında yurtdışında, 1990–1994 yıllarında mesleği gereği Van’da bulunan İlkin Hanım, 1994 yılından itibaren de İstanbul’da yaşamına devam etmektedir.

Çocukluk yılları Ankara-Yenimahalle’de geçen Sarıcakız, o yıllarda Âşık

İhsanî ve Güllüşah ile aynı semtte ikamet etmiş ve onları mahalli giysileri,

omuzlarında sazlarıyla görmek çocuk dünyasını etkilemiştir. Aynı hayranlıkla gazete haberlerini ve radyo programlarını takip eden Sarıcakız, özellikle Âşık Veysel, Âşık Dursun Cevlâni, Şemsi Yasdıman ve Muzaffer Sarısözen’in radyodaki programlarını ilgiyle dinlemiştir. Ortaokulda başlayan saz merakı, öğretmen okulunda gelişmiş; fakat, âşıklığa gönül vermiş olan Sarıcakız’ı ailesi desteklememiştir. Babasının Atletizm Milli Hakemlerinden olması, Sarıcakız’ında bir sporcu olarak yetişmesini sağlamış; ancak, öğretmen okulu yıllarında müzik, ailesinin etkisiyle ikinci planda kalmıştır. Sporda ki başarılarıyla -Türkiye çapında ödülleri kupa ve madalyalarıyla- kendisini önce ailesine ispatlamış olan Âşık, ailesi ne kadar karşı çıksa da nihayet müziği ön plana alabilmiştir.

Öğretmen okulu yıllarında, Konya’da Geleneksel Âşıklar Bayramı’nı okul olarak izlemeye giden Sarıcakız’ın izlediği âşıklar, onun dünyasına birçok şey katmış ve izlediği âşıklar gibi saz çalıp-söylemeye çalışmıştır. Öğretmenliğinin ilk yılında [1970], yine Konya Âşıklar Bayramı’nı izlemek için gitmiş olan Âşık, bir tesadüf eseri yarışmaya dâhil edilmiştir. İlk kez katıldığı bu yarışmada “Türkü Dalı Birincisi” olmuş ve böylece âşıklık yaşamına ilk adımını atmıştır.

Üç evlilik yapmış olan İlkin Hanım, evliliklerini gelenek içinden olan kişilerle yapmıştır34. Yapmış olduğu evliliklerinin nedenini ise; özellikle âşıklık geleneğine merakı, sevgisi ve bu gelenek içinde kabul görme isteği olarak açıklamıştır. Evlilikleri kısa [toplamda 5–6 yıl] sürmüştür. Üç evlilik yapmasının ve bu evliliklerin kısa sürmesinin nedenini beklediği desteği görememesi olarak açıklayan Âşık, yine de birçok şey öğrendiğini; fakat, kendisine hep bir sınır çizildiğini belirtmektedir35. Geleneğin gerektirdiği şekilde bir ustası olmasa da Sarıcakız, Âşık Reyhanî ve Âşık İhsanî ile uzun süre çalışma fırsatı bulduğunu ve bu süreçte, gelenek adına birçok şey öğrendiğini belirtmektedir.

Sanat yaşamı oldukça çalkantılı geçen Sarıcakız, sanatçı kimliği içerisinde bir zamanlar siyasi kimliğiyle de öne çıkmıştır. Bu dönemde yazdığı kimi şiirlerin içeriğinden de bu kimliğin yansımasını görebilmekteyiz [Bkz. Nota No: 10]. ’80 darbesinden36 sonra da sanat yaşamında sıkıntılı bir döneme giren Âşık, bir süre hakkında açılan davalarla meşgul olmuş ve bu durum öğretmenlik mesleğine de yansımıştır. Zamanla bu sıkıntıları atlattığını belirten Sarıcakız’ın şiirlerinde, artık bu dönemin izlerinden ziyade, tabiat, aşk vb. konuların öne çıktığı görülmektedir.

Âşık, toplumsal olaylar, ayrılık, tabiat, aşk konularını işlediği eserlerini, daha çok koşma, semaî, destan türlerinde yazmıştır. Müzikli eserlerinde üzüntü veya neşe

34

Erzurum’lu Âşık Reyhanî [Yaşar Yılmaz; 1973], Diyarbakırlı Âşık İhsanî [İhsanî Sırlıoğlu; 1980],

Erzurum’lu Âşık Emircan [Ömer Karataş; 1984].

35

Bu durum, “Toplumsal Cinsiyet Sorunsalında Kadın Âşıklar” bölümünde örneklendirilecek ve

irdelenecektir. 36

Darbe[12 Eylül]: Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 yılında, emir-komuta zinciri içinde ülke

yönetimine el koyduğu olayı ifade etmektedir. Girişilen harekâtın amacı, ülke bütünlüğünü korumak,

milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı önlemek, devlet otoritesini ve varlığını

yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak olarak

açıklanmıştır. Bu olay neticesinde, ülkede sıkıyönetim ilan edilmiştir. Yurtdışına çıkışlar yasaklanmış,

sokağa çıkma yasağı konulmuş vb. önlemler alınmıştır. Söz konusu durum, 1983 Kasım’ında yapılan

ifade eden tekrarlar kullanarak esere bir coşku ve akıcılık kazandıran Âşığın, bu tekrarları nakarat olarak karşımıza çıkmaktadır.

Âşıklığının yanı sıra, Halk Edebiyatı araştırmalarına da yönelen Sarıcakız, Tahir Kutsi Makal’ın desteği ile Kadın Ozanlar Antolojisi niteliğinde “Halk Şiirinde Ana Sesi” kitabını yayınlamıştır [1983]. Yaşamına yalnız devam eden Sarıcakız, gelenek içerisinde çalışmalarını bırakmamış ve aynı zamanda öğretmenlik mesleğini, emekli olsa da sürdürmektedir.

4. 1. 3. Durşen Mert [Nurşah Bacı] Adı Soyadı: Durşen Mert

Mahlası: Nurşah [Nur Şah] Bacı

Doğum Yeri – Yılı: Eskişehir / Mihalıçcık / Çardak Köyü – 1954 Medeni Durumu: Evli

Mesleği: Âşıklık Geleneği içerisinde sanatını icrâ ederek geçimine katkıda bulunmaktadır. Öğrenim Durumu: Ortaokul mezunu

Yaşadığı Yer: Eskişehir - Merkez

Ne Zamandan Beri Orada Yaşadığı: 1966 yılından beri burada yaşamını sürdürmektedir. Ustası: Yok.

Etkilendiği Kişi / Kişiler: “Yaşam felsefesini örnek aldığım” dediği Yunus Emre’nin yanı

sıra Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli isimlerini sıralamaktadır. Görüştüğü âşıklar arasında ise Seyitgazili İsmet Sefilî, Erzurumlu Âşık Reyhanî [Yaşar Yılmaz], Karslı Âşıklardan Murat Çobanoğlu ve Şeref Taşlıova’nın çalışmalarından etkilendiğini belirtmektedir.

Şiirlerindeki Konular: Toplum yaşamında birçok konuya değindiğini belirten Âşığın şiirlerinde öne çıkan tasavvufi konulardır.

Eser Sayısı: Halen üzerinde çalıştığı eserleriyle birlikte ~3500 şiir; ~300 müzikli eser. Şiir Söyleme Biçimi: Hazırlıklı şekilde de okuyan Âşık, genellikle irticâlen okumaktadır. Sazının Ne Zaman / Nerede / Kime Yaptırıldığı: 1978’de ilk olarak Eskişehirli Yılgör

Usta’ya yaptırmış; 1981’de Âşık Reyhanî ile kaset yaptıkları yıllarda Reyhanî’nin sazını satın almış; son olarak da Ankara Abidinpaşa’da bir sazevine yaptırmıştır.

Sazında Kullandığı Düzen: Bozuk düzeni [La-Re-Sol].

Faaliyet Alanları: Belediyenin, okulların düzenlemiş olduğu kültür-sanat etkinliklerine

katılmaktadır.

Plak / Kaset / CD:

• Âşık Nurşah [1981]

• Âşık Nurşah & Erzurumlu Âşık Reyhanî Atışması [1981]

• Kadınım [1983]

• Dağlar Kuşlar [1993]

• Âşık Nurşah-İlimiz/İlçelerimiz Video Kaseti [1990]

Kitap: …

Görüşmenin / Görüşmelerin Yapıldığı Yer – Tarih: Eskişehir, Mart 2005; İstanbul, Nisan

Şekil 4.3: Durşen Mert [Nurşah Bacı] ile Kişisel Görüşme – Eskişehir

Eskişehir İli, Mihalıçcık İlçesi, Çardak Köyü’nde dünyaya gelen, Ze[y]netiye ve Osman Aydın’ın kızı olan Durşen Hanım [Bkz. Şekil 4.3], ilköğrenimini köyünde ve orta öğrenimini Mihalıçcık’ta tamamlamıştır. 1966 yılında Mehmet Mert ile evlendikten sonra Eskişehir merkeze taşınmış ve halen burada yaşamını sürdürmektedir.

Çocuk yaşlarından beri şiire ilgisi ve yeteneği olan Nurşah Bacı, yörelerinde düzenlenen Yunus Emre şenliklerine izleyici olarak katıldığı yıl [1978], çevresinde yazdığı şiirleriyle bilindiğinden, şiir okuması için sahneye davet edilmiş ve bu davetin ardından daha geniş bir çevre sağlayarak, radyo programlarına, çeşitli etkinliklere katılmaya başlamıştır. 1980 yılının başında gördüğü bir rüya ile de âşıklığa adım attığını belirten Nurşah Bacı, bu rüyada Seyitgazi Sülalesi’nden saz aldığını ve bâdeli olduğunu açıklamıştır. Gördüğü rüyanın etkisiyle sazı kendi kendine çalarak öğrenen Âşık, mahlasını ise, katıldığı bir şenlikte yer alan efeler tarafından, “Yunus’tan şiir açmışsın, Seyitgazi’den de mahlasını al” ifadeleriyle verildiğini belirtmiştir.

Eskişehir Halk Eğitimi’nde müzik dersi veren Erkan Ertuğ’dan sazına dair birçok şey öğrenen Nurşah Bacı, ustası olmadığından gelenek adına öğrenmek istediklerini görüştüğü meslektaşlarından Âşık Reyhanî, Âşık Murat Çobanoğlu, Âşık Şeref Taşlıova, Âşık Sefilî’den edinmiştir. Ayrıca, halkevi kütüphanelerinde âşık şiirleri, kitapları okuyarak, araştırarak da geleneği tanımaya başlayan Âşık,

zamanla âşıklar bayramı ve festivallere katılmaya başlayarak, bu şekilde de gelenek adına bilgi sağlamıştır. Üç çocuk annesi olan Âşık Nurşah, bu sorumluluğunun yanı sıra edinmiş olduğu çevrede başka kadın âşık olmamasının zorluklarını yaşasa da sanatını ailesine, akrabalarına kabul ettirmeyi başarmıştır.

Âşığın, dile getirdiği konular, insan, tabiat, din ve tasavvuf olarak dört başlıkta toplanabilir. Aşk, sevda konulu şiirlerinde, “Leyla, Şirin, Aslı” gibi halk hikâyelerindeki isimleri kendisiyle özdeşleştirmekte, bu vb. ifadelerle de anlatımını güçlendirmektedir.

Bâdeli âşık olmanın ayrıcalığını yaşadığını belirten Âşık, etkinliklere yöresel kıyafetleriyle katılmakta yöresini ve kültürünü bu şekilde temsil etmek istediğini aynı zamanda bunu bir görev bildiğini belirtmektedir. Çıraklık edeceği bir ustası olmayan Âşık Nurşah, çırak olamasa da bir çırak yetiştirmeyi çok istemiş; fakat, çevresine yapmış olduğu tekliflerden bir sonuç alamamıştır.

Âşık meclislerinde erkek âşıklarla atışma yapabilen, nadir kadın âşıklardan olan Nurşah Bacı, gelenek içinde oldukça aktiftir. Yurtiçinde düzenlenen âşıklar bayramı, festivallerin yanı sıra yurtdışında da çeşitli etkinliklere katılan, sayısız ödüllere ve aynı zamanda dört kaset çalışmasına sahip olan kadın âşık, 2004 yılında gitmiş olduğu Hac’dan dönüşünde saz çalıp-söylemeyi bırakmıştır; fakat, şiirlerini yazıp-okumaya, irticâlî şiir söylemeye devam etmektedir37. Sanat yaşamındaki bu değişikliği yine görmüş olduğu bir rüya ile açıklayan Âşık, bu rüyadan sonra çalıp- söylemesi için vaktinin dolduğunu anladığını; fakat, geleneği bu vasıfları olmadan da yaşatabileceğini belirtmiştir.

Yaşamını anlattığı ve eserlerinin yer aldığı bir kitap hazırlığı içerisinde olan Durşen Hanım, halen çeşitli etkinliklere katılmakta, şiirlerini yazmaya devam etmektedir.

37

Bu durum, “Toplumsal Cinsiyet Sorunsalında Kadın Âşıklar” bölümünde örneklendirilecek ve

4. 1. 4. Filiz Yurdakul [Sinem Bacı] Adı Soyadı: Filiz Yurdakul

Mahlası: Sinem Bacı

Doğum Yeri – Yılı: Sivas / Zara / Körpınar Köyü – 1954

Medeni Durumu: 1974 yılında evlenen Filiz hanım, 1980 yılında evliliğini bitirmiş ve halen

yaşamına yalnız devam etmektedir.

Mesleği: İşçi emeklisidir, aynı zamanda Âşıklık Geleneği içerisinde sanatını icrâ ederek

geçimine katkıda bulunmaktadır.

Öğrenim Durumu: Lise [2002 yılında dışarıdan bitirmiştir]. Yaşadığı Yer: İstanbul - Kadıköy

Ne Zamandan Beri Orada Yaşadığı: 1970 yılından itibaren İstanbul’da yaşamaktadır. Ustası: Yok.

Etkilendiği Kişi / Kişiler: Pir Sultan Abdal’ın şiirlerini çocukluk yıllarından beri

okuduğunu incelediğini belirten âşık, günümüzde ise, yine “çok şey öğrendiğim” diye tanımladığı İhsanî [İhsanî Sırlıoğlu] adını vermektedir.

Şiirlerindeki Konular: Sinem Bacı’nın şiirlerinde öne çıkan konular toplumsal sorunlardır. Eser Sayısı: ~400 şiir; ~150 müzikli eser.

Şiir Söyleme Biçimi: İrticalen de şiir söyleyebilen Âşık, hazırlıklı şekilde okumayı tercih

etmektedir.

Sazının Ne Zaman / Nerede / Kime Yaptırıldığı: 198? / Kerem Sazevi / İstanbul-Bağcılar Sazında Kullandığı Düzen: Bozuk düzeni [La-Re-Sol]

Faaliyet Alanları: Köy dernekleri, çeşitli vakıf toplantılarının yanı sıra nadir olarak da yakın

akraba düğünlerine katılmaktadır.

Plak / Kaset / CD:

• Sinem Bacı [1972] – 45’lik

• Sinem Bacı & Âşık Pervanî Atışması [1973 (!?)] – 45’lik

• Sinem Bacı [1973 (!?)] – 45’lik

• Kızıldere [1975] – 45’lik

• Sinem Bacı [1979] – Kaset

• Sinem Bacı’nın ayrıca, herhangi bir kaset firmasından çıkmayan; fakat, 2004 yılından itibaren internet sitesinde yayınlanan, söz ve müzikleri kendisine ait bir CD’si bulunmaktadır.

Kitap: Âşık Sinem Bacı, Benim Özetim, İlgi Yayınları, İstanbul, 2006.

Görüşmenin / Görüşmelerin Yapıldığı Yer – Tarih: İstanbul, Aralık 2005; İstanbul,

Şekil 4.4: Filiz Yurdakul [Sinem Bacı] ile Kişisel Görüşme – İstanbul

Sivas’ın Zara ilçesinin Körpınar Köyü’nde dünyaya gelen Hatice ve İsmail Yurdakul’un kızı olan Filiz Yurdakul [Bkz. Şekil 4.4], ilkokula yine köyünde başlamıştır. Beş yaşındayken anne ve babası ayrılmış, Filiz Hanım ve kardeşleri babalarıyla birlikte Ankara’ya yerleşmişlerdir [1967]. İlköğrenimini Ankara’da, Lise öğrenimini de dışarıdan tamamlayan Filiz Hanım, 1970 yılından itibaren babalarının işi gereği geldiği İstanbul’da yaşamına devam etmektedir.

Sazı ilk cemlerde tanıdığını belirten Sinem Bacı, Alevi-Bektaşi kültüründe yetişmenin ürettiklerine çok şey kattığını belirtmekte, şiirlere-türkülere olan yakınlığını bu yetişme tarzına bağlamaktadır. Çocukluk yıllarında, rüyalarından daha önce duymadığı melodiler ve sözlerle uyandığını belirten Sinem Bacı, kendisine “dilsiz” denilecek kadar sessiz bir çocukluk geçirmiştir. Okula başladığı dönemlerde öğretmeni yazdığı şiirleri keşfetmiş ve ailesiyle bu durumu konuşmuştur. Aktif olamasa da saz çalan, şiir yazan babası, kızının da özellikle saz çalmasını istemiş ve bu konuda destek olmuştur. 1970’li yıllarda babasının işi gereği geldiği İstanbul’da, Sinem Bacı için en önemli gelişme Davut Sularî ile tanışması olmuştur. Oldukça yoğun olan Davut Sularî, kardeşlerine [Haydar ve Müslüm Ağababa] haber vermiş, Sinem Bacı’yı da kardeşlerinin müzik evine yönlendirmiştir. Sinem Hanım, almış olduğu bu desteklerle ilk plağını Musa Pervane’nin sahibi olduğu “Pervanî Plak” da çıkartarak [1972], aktif sanat yaşamına başlamıştır.

Yaşamında bir evlilik gerçekleştiren Filiz Hanım, 1974 yılında Diyarbakırlı Âşık İhsanî [İhsanî Sırlıoğlu] ile evlenmiş ancak evlilikleri kimi sorunlardan dolayı38 kısa sürmüştür.

Filiz Yurdakul, 1972’de “Behiye Ertürk” ismiyle, 1974’de eski eşi Âşık

İhsani’nin vermiş olduğu “Haremşah” ismiyle anılıyorken, bir halk konserinde

düzenleyenler tarafından Pir Sultan kızı Sanem Bacı’dan esinlenilerek, “bizim çağımızın Sinem Bacısı” olarak nitelenmiş ve o gün bugündür “Sinem Bacı” mahlasını değiştirmeye müsaade etmemiştir. Sanat yaşamı süresince birçok isim değişikliği yaşamış olan Filiz Hanım, bu nedenle bir zamanlar, dinleyici kitle tarafından benimsenmekte sıkıntı yaşadığını belirterek bu durumu tam bir tecrübesizlik olarak değerlendirmektedir. Ustası olmayan Sinem Bacı, bir zamanlar