• Sonuç bulunamadı

2. MAKROEKONOMİ BÜYÜME BAĞLAMINDA ZEKÂT

2.5. Üretimin Gerçekleşmesi

Zekât kurumu, ekonomik faaliyetlerin meşru sınırlar içerisinde her türlü aktif olmasını hedeflediğinden doğal yollarla ekonomiye işlevsellik katmaktadır. Âtıl duran birikimi piyasaya aktarıp yatırım kanalıyla istihdamı sağlayan zekât kurumu aynı zamanda üretim fonksiyonlarının da aktif kılarak arz yönlü bir ekonomik seyir takip etmektedir.

İslâm ekonomisi, kişinin kendi mülkiyeti üzerindeki haklarını kabul etmekte ve kişinin bu noktada hem bölüşüm hem üretim için herhangi bir sınırlama getirmeksizin haklarını kullanmasını talep etmektedir. Kendi mülkiyetini üretim için kullanma yetisine sahip olan bireyin üretim fonksiyonlarını kullanarak mal ve hizmet arzında bulunması ekonomik canlanmaya katkı sağlayacağı öngörüldüğünden bu noktada kişinin mülkiyeti üzerindeki

402 et-Tevbe, 9/60.

403 Kur'an Yolu Tefsiri Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), “Din İşleri Yüksel Kurulu Başkanlığı (Erişim 26 Haziran 2022)

tasarruflarında herhangi bir müdahalede bulunulmamaktadır. Üretim ve arz yönlü bir eğilim gösteren İslâm iktisadı, zekât müessesesini etkin hale getirerek mal ve emek arzında istendik düzeyde bir piyasa hareketliliğini aynı zamanda hedeflemektedir.

Mal ve emek arzının üretime dönüşmesinden evvel üretim ile ilgili bazı kavramların çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. İslâm iktisadının üretim ve üretim faktörlerine yönelik belirlemiş olduğu temel kriterlerin belirleyici olduğu göz önünde bulundurulduğunda kapitalizm sisteminde olduğu gibi koşulsuz bir üretim değil etik ve normların baskın olduğu bir üretim sürecinin olduğu görülmektedir. Üretim, iktisat dilinde insanın temel ihtiyaçlarını tatmin ederek fayda sağlayan her türlü faaliyet olarak ifade edilmekle beraber üretim faktörlerinin mal ve hizmete dönüşmesi olarak da bilinmektedir. Üretim faktörlerinin ekonomik bir kar elde etmek için mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan girdilerin tamamı olarak ifade edildiği404 tanımlara rastlanılmakla beraber üretim fonksiyonlarının arazi, emek, sermaye ve girişimcilik olduğuna dair yaygın kanaat bulunmaktadır. Klasik ekonomide ise emek, sermaye ve doğal kaynaklar üretim faktörleri kabul edilirken son zamanlarda bunlar yönetim, malzeme, makine, emek olarak da bilinir hale gelmekte ve bunlara bilgi de eklenerek yeni üretim faktörlerinden bahsedilmektedir.

İslâm ekonomisindeki üretim faktörleri ise emek, sermaye, doğal kaynaklar, girişimci ve şükür olarak sıralanmaktadır.405 Üretim faktörlerinden emek; üretimin temel unsuru olup insan gücünün hem bedensel hem zihinsel olarak işgücüne dönüştürülmesidir. Bu işgücü karşılığında emeğin kiralanmasının bedeli olarak kişiler ücret almakta ve bu ücretler kritik bir süreci belirlemektedir. Kişiler bu ücret karşılığında ya emek arzına devam etmektedirler ya da boş vakitlerini emek arzı yerine ikame edeceklerdir. Üretim faaliyetinin temel taşı olan emeğin karşılığı tam ve yeterli düzeyde verildiği zaman mal ve hizmet üretiminde niceliksel bir artışın olması gözlenmekte ve bu artışın muhafaza edilip devam etmesi için işveren ve işçi arasındaki hukuki bağın iki tarafında mağdur edilmemesi üzerine kurulu olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Emek, İslâm ekonomisinde değer verilen hususlardan biri olmakla beraber burada belirlenen temel ilke

404 Ahmet Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi 7/13, 203.

405 Mahmut Samar-Ahmad El,Hersh, “İslâmi İktisatta Üretim Teorisine Genel Bir Bakış”, Ulusal Hakemlin Sosyal Arastırmalar Dergisi 24 ( Ocak 2020), 127-129; Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, 203.

haksız kazanç olmaksızın herkesin emeği karşılığında bir kazanç elde etmesidir. Emek verilmeden elde edilen kazanç asgari düzeyde tutulmak istenmekte ve emek sarf edilmeden riba yoluyla elde edilen kazançlar tamamıyla reddedilmektedir.406 Ekonomik faaliyetlerin genel amacı insanın sosyal ve maddi refahını sağlamak olarak düşünüldüğünde faiz gibi haksız bir şekilde elde edilen kazancın toplumun ekonomik dengesini bozmada etken olacağı ve sosyal refahı sarsacağı görülmektedir. Zekât müessesesi, mal ve hizmet arzı için emek faktörünü işlevsel kılarken aynı zamanda haksız kazançlarında en az düzeye indirilmesini hedeflemektedir.

Üretim faktörleri içerisinde yer alan sermaye; fiziki ve mali olmak üzere iki kısma ayrılmakta olup sermaye malları ileriki süreçte tüketim ve hizmet mallarının üretimi için kullanılmaktadır. İslâm dininin, üretim faktörleri içerisinde yer alan sermayenin üretim süreci içindeki rolünü ve üretime kattığı değerle orantılı olarak ulusal gelirden alacağı payı kabul etmesiyle beraber bu payı sermayenin sabit yüzdesi olarak değil sermayenin değişken yüzdesini kar olarak saptadığının ifade edildiği görülmektedir.407 Buradaki amacın; sermayenin üretken olmasının sağlanması olarak düşünülmesi mümkün gözükmektedir. Aynı zamanda sermayenin emekle beraber üretimde bulunduğunda sermayesiz emeğe oranla çok daha yüksek miktarda mal ve hizmet üretiminin gerçekleşeceği de bilinen hususlar arasındadır.

Üretim faktörleri içerisinde yer alan bir diğer faktör de doğal kaynaklar olduğu belirtilmektedir. 408 Yeraltı ve yer üstünde olan kaynaklarla beraber tabiatın sahip olduğu tüm unsurlar doğal kaynak olarak kabul edilmekte ve doğal kaynak üretim faktörü olarak daha çok toprak ve arazi ile özdeşleştirilmektedir. Toprağın kullanılması, ihya edilmesi, işletilmesi, yer altı kaynaklarının çıkarılması gibi üretim faaliyetleri neticesinde bu malların ve kaynakların bölüşüm ve kullanım hakkı doğmakta olup bu haklar kamuya ait olmaktadır. Bu hakların bireyler için mutlak mülkiyet hakkı olmadığı ve mutlak mülkiyet hakkının sadece insan emeğinin ürünleri olan mal ve hizmetlere mahsus olduğu ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin kendisine verildiği, doğal kaynakların çıkarılmasından elde edilen hakların intifa ve bölüşüm olarak İslâm ekonomi sisteminde

406 Ahmet Tabakoğlu, Toplu Makaleler II İslâm İktisadı, 258.

407 Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, 206; Samar- el-Hersh,

“İslâmi İktisatta Üretim Teorisine Genel Bir Bakış”,131.

408 Demir, İslam Hukukunda Mülkiyet Hakkı ve Servet Dağılımı, 111.

yer aldığı ifade edilmektedir.409 İslâm ekonomisinin üretim fonksiyonlarından olan toprak ve araziyi her halükârda ataletten kurtarıp ihya etmeyi amaçladığı ilgili naslardan anlaşılmaktadır ve farklı dönemlerdeki uygulamalarda toprak üzerinde rakabe ve intifa ayrımının yapılıp soyut mülkiyetin devlete, kullanım hakkının ise işleyene verilmesi büyük toprak yapıların parçalanmayıp bütünlüklerini korumalarına ve tarım üretimi yapanların güvende olmalarına imkân sağladığı ifade edilmektedir. Bu uygulama ile beraber zirai üretim yapanların vergilerini verme koşuluyla elde ettikleri ürünlerin gelirlerine sahip olmalarına olanak tanıdığı da aktarılmaktadır.410

Üretim fonksiyonlarından olan girişimci, ekonomide var olan kaynakları üretime dönüştüren ve risk alan kişi olarak tanımlanmakta, bir malın ve hizmetin üretime dönüşmesi için gerekli olan proje, sermaye, planlama gibi süreçleri yöneten ve üretim fonksiyonlarının gerçekleşmesini sağlayan kişi olarak bilinmektedir. Üretim işleminin gerçekleşmesi müteşebbis veya girişimcinin olmasıyla mümkünken girişimcinin olmayışı (üretim kaynakları olsa dahi bu kaynakların kullanım ve üretime aktarımı müteşebbise bağlı gerçekleştiğinden) üretim fonksiyonunun gerçekleşmeyeceği anlamına gelmektedir.

Zekât müessesesinin bu noktada sermaye sahibini girişimci ve müteşebbis olarak üretim fonksiyonuna dâhil etmesi arz yönlü bir ekonomik sistemin gerçekleştirilmesine zemin hazırladığı düşünülmektedir. Burada hatırlanması gereken bir hususta zekâtın yüksek gelirli olanlardan düşük gelirli olanlara gelir transferi sağlamasıyla müteşebbis olma özelliğine sahip olduğu halde kaynakları ve sermayesi yeterli olmayanlara kaynak temin etmesi ve müteşebbis olma imkânını onlara vermesidir.411

Üretim fonksiyonları içerisine İslâm iktisadının farklı olarak dâhil ettiği üretim fonksiyonu; şükür fonksiyonudur. Sözlükte yapılan iyiliğin bilinmesi ve yayılması, iyilik sahibini iyiliğiyle övmek anlamlarına gelen şükür, terim olarak Allah’tan veya insanlardan gelen iyilikten ve nimetten dolayı minnettarlığı dile getirme, verilen nimete karşı teşekkürü söz ve fiille ifade etme ve Allah’a itaat edip günahtan uzak durarak

409 Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, 208; Samar- El-Hersh,

“İslâmi İktisatta Üretim Teorisine Genel Bir Bakış”, 130.

410 Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, 208.

411 Sabahattin Zaim, İslâm-İnsan Ekonomi, İstanbul: Yeni Asya Yayınları, 1992, 90; Efe, “İslâm Ekonomisinde Üretim Faktörleri ve Fiyatlandırma Sistemleri”, 210.

nimetin gerektirdiğini yerine getirme olarak 412 ifade edilmektedir. Üretim faktörü olarak şükür; verilen nimetlerin teşekkür ifadesi olarak zekât ve sadaka yoluyla topluma dağıtılması, şükrün zıttı olan hırs ve açgözlülük duygularının kontrolünü sağlayarak nefsin israf ve kanaatsizlikten arındırılması ve de israf ve şükürsüzlüğün yol açtığı tembellik, sefalet gibi durumların en aza indirgenmesidir.

Üretim faktörlerinden emeğin karşılığını işgücü ve ücret, sermayenin karşılığını kar, doğal kaynaklar olan toprak ve arazinin karşılığını rant veya toprak kirası, teşebbüs veya girişimin karşılığını kar, şükrün karşılığını ise bereket-bolluk, ürün ve hizmetlerde artış olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Zekât müessesesinin üretim fonksiyonlarını aktif kılarak mal ve hizmet üretiminde doğrudan etkide bulunması neticesinde arz yönlü bir ekonomik hareketlenme öngörülmekte, arzın taleple dengeye geleceği de beklenmektedir. Zekât bu yönüyle doğrudan piyasalara müdahil olmakta ve ekonominin dengeli bir şekilde bir seyir takip etmesini sağlamaktadır.