• Sonuç bulunamadı

2. EKONOMİK KALKINMA VE DAYANDIĞI TEMEL FAKTÖRLERİ

2.3. Teknoloji ve Tasarruf

noktasında etkili olacağı ve bunun neticesinde yaşam kalitesinin artacağını ifade etmek mümkün gözükmektedir. Bu noktada; ihtiyaç sahibi insanların gereksinimlerinin karşılanmasının fabrikaların imal ettiği ürünlere ve mağazalarda satılan mallara karşı bir talep oluşumuna, bunun imalatta hareketlenmeye, imalattaki hareketlenmenin istihdam artışına, istihdamın daha fazla satınalma ve işgücü imkânına sebep olacağı öngörüsü256 isabetli durmaktadır. Zekât müessesesinin ekonomik canlılığa katkı sağladığı başka bir hususunda; müteşebbis olma özelliğine haiz olduğu halde maddi imkânların nakıs olmasından kaynaklanan yatırım ve üretimden mahrum kalan şahıslara sermaye ve yatırım fırsatı sunması257 tespitinin de kalkınmada zekâtın işlevselliğini ortaya koyması bakımından anlamlı gözükmektedir. Zekât müessesesinin; yatırım, üretim, istihdam, satınalma gücüne ulaşım, iş imkânlarının artması gibi fiziki sermaye ile yakından ilgili olan ve üretimin gerçekleşmesi için gerekli olan şartların sağlanmasına gelir transferi yoluyla katkı sağladığı göz önünde bulundurulduğunda zekâtın ekonomik kalkınmayı bazı yönlerden etkilediği sonucuna varmak mümkün gözükmektedir. Yine aynı şekilde gelir dağılımı neticesinde insani yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıyla beşeri gelişimi sağlanan kişilerinde ekonomik davranışlarda bulunacağını ve ekonomik faaliyetlere katkı sağlayacağını ifade etmek mümkündür.

yürütülmesine katkı sağlayacağını ve kalkınma hızını arttıracağı258 ifade edilmekte ve teknolojik gelişmelerin önemi ortaya konmaktadır.

Teknoloji; sanayi faktörünün gelişimine paralel olarak seri üretim hızını arttırmakta ve ekonomik kalkınmaya doğrudan etki etmektedir. Teknolojik ürünlerin yenilerini üretmek, üretilmiş olanlarını geliştirmek, üretilen ve üretilecek olanları daha ucuza mal etmek ekonomik büyümede bir itici güç kabul edilmekte ve bu da teknolojik gelişmelere uyum ve intibakı zorunlu kılmaktadır. İyi teknolojiye sahip ülkelerin emek ve sermayelerini daha üretken kullandıkları ve yüksek verim elde ettikleri gerçeği göz önünde bulundurulduğunda teknolojik gelişmelerin yakından takibi ve teknolojiye yapılan yatırımların teşvik edilmesinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.259

Teknolojik düzeyinin ne ifade ettiği üzerine yapılan tanımlardan en geniş anlamıyla;

üretim süreci, üretilen nesnenin kendisi, üretim ve yönetim planlaması, pazarlama ve satış sonrası servis ile alakalı bilgi ve tecrübelerin toplamı veya stoku olarak260 bir çıkarım yapmak mümkündür. Teknolojik gelişmenin ekonomi açısından bir anlam ifade edebilmesi için kâr ve zarar etmeyi göze alacak şekilde bir gelişme veya yenilik olarak uygulamaya sokulması gerekmektedir.261 Teorik düzeyde kalan ve uygulamaya konulmayan yeniliklerin bu halleriyle ekonomik kalkınmaya katkısının olmayacağı ve teknolojik düzeyi saptamada herhangi bir veri oluşturmayacağı bilinmektedir.

Kalkınmayı hedefleyen birçok ülke teknolojik gelişmelerin büyümeye katkısının daha sistematik ve nitelikli olması için çeşitli politikalar belirlemekte ve ekonomiye belirlenen teknoloji politikaları ile müdahale etmektedir. Teknoloji politikalarının ülkelerin sosyal ve siyasi gidişlerine yön verdiği, değişim ve gelişim gibi koşulları sağladığı, ortaya çıkardığı ve ülkelerin ekonomik kalkınma hızını arttırdığı kabul görmektedir. Teknolojik gelişmelerin ülke siyaseti ve politikaları gibi öncelikli konulara hem doğrudan hem de dolaylı etki etmesi sebeplerine binaen sosyal ve ekonomik refahını artırmayı hedefleyen

258 Ş. Mustafa Ersungur, “İktisadi Kalkınma ve Teknoloji”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 10/3-4 (1994), 45.

259 Ersungur, “İktisadi Kalkınma ve Teknoloji”, 43, 49.

260Aykut Kibritçioğlu, “İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde Beşerî Sermayenin Yeri”, AÜ Siyasal Bilgiler Üniversitesi Dergisi 53/1-4(1998), 5; Ersungur, “İktisadi Kalkınma ve Teknoloji”, 42.

261 Kibritçioğlu, “İktisadi Büyümenin Belirleyicileri”, 5.

her ülkenin; teknolojiyi üretmek, geliştirmek ve yaygınlaştırmak için mücadele ettiği262 belirtilmektedir.

Tasarruf, kalkınmayı doğrudan etkileyen unsurlar arasındadır. Sosyal refahın yakalanıp sürdürebilmesi için gerekli olan koşullar arasında gösterilen tasarruf; sermaye birikimi ve yatırım fonksiyonlarını yakından ilgilendiren iktisadi bir davranıştır. Ekonomik kalkınmanın yatırımla, yatırımın ise tasarrufla büyük oranda bir ilişki içerisinde olduğu gerçeğinden hareketle tasarruf davranışının temel bileşenlerini; tüketicinin sermayesini arttırması ve artan sermayesini yatırıma dönüştürmesi olarak belirlemek mümkündür.

Ekonomik kriz ve dalgalanmalar, işsizlik ve sosyal güvenlik önlemlerinin yetersizliği gibi birçok iktisadi belirsizlik karşısında önlem alma eğiliminde olan tüketicinin gelirinden, harcamaları dışında kalanını biriktirmesi tasarruf olarak değerlendirilmektedir.263 Tasarrufun ekonomik büyüme ile ilişkisi, ekonominin iki ana akımı olan Klasik ve Keynesyen ekonomilerinde farklı değerlendirilmektedir. Ekonominin Babası olarak nitelendirilen İskoç ekonomist ve ahlak filozofu Adam Smith (1723-1790) öncülüğünde şekillenen Klasik iktisadın tasarruf ile ilgili genel görüşü; tasarrufların büyümenin ön koşulu olduğu yönündedir. Adam Smith’in tasarrufun ekonomik büyüme için önemini bireylerin tasarruflarından hareketle değerlendirdiği, kişinin gelirin fazla kısmını tüketime dönüştürmeyip biriktirmesi ve sermayesine aktarması neticesinde sermaye birikimini oluşturduğu, kişinin bunu yatırıma dönüştürerek üretimde bulunduğu veya faiz karşılığında başkasına kiraladığı ve bunun neticesinde yatırımlara kaynak sağlandığı, bireysel tasarrufların toplamının da toplumsal sermayeyi oluşturup sermaye çoğalmasını gerçekleştirdiği yönünde fikirlerinin olduğu görülmektedir.264

Britanyalı iktisatçı John Maynard Keynes (1883-1946)’in görüşleri doğrultusunda şekillenen Keynesyen iktisatta ise ekonomi durgun bir yapıya sahip olup büyüme problemlerinden ziyade statik durumda olan ekonominin harekete geçirilmesi esas hedef olarak belirlenmektedir. Büyüme ve kalkınmanın da bu şekilde başlayacağını öngören bu

262 Mustafa Çalışır - Ahmet Gülmez, “Teknoloji Politikaları Çerçevesinde Ekonomik Gelişim: Türkiye-Kore Karşılaştırması”, Akademik İncelemeler Dergisi 5/1(2010), 26.

263 Ömer Faruk Çolak - Harun Öztürkler, “Tasarrufun Belirleyicileri: Küresel Tasarruf Eğiliminde Değişim ve Türkiye’de Hanehalkı Tasarruf Eğiliminin Analizi”, Bankacılar 23/82(2012), 2-3.

264 Ekrem Gül - Samet Acar, “Tasarruflar ile Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkinin Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülke Gurupları Örneği ile İncelenmesi”, Sakarya İktisat Dergisi 7/3(2018), 56.

anlayış aynı zamanda bunun toplam taleple mümkün olacağını savunmaktadır. Toplam talebin genişlemesiyle stokların eriyeceği, eriyen stokların yeni yatırımları sağlayacağı, yeni yatırımlarında ekonomik büyümeyi hızlandıracağını öngörülmektedir. Ve yine yatırımların gelir ve faiz haddini artırdığını, tasarrufların ise tüketimin azalmasına bağlı olarak gelir ve faiz haddini düşüreceğini savunan Keynesyen ekonomi, bununla birlikte faiz oranları ile yatırım oranları arasındaki ters ilişkiye dikkat çekerek tasarrufların düşen faiz oranlarının yatırımları artıracağı görüşünü ortaya koymaktadırlar. Yatırımların artması daha yüksek tasarrufları sağlamakta olup bunun ise tam istihdamın söz konusu olduğu ekonomide mümkün olacağı savının da yine Keynesyen iktisatçıların görüşleri arasında görmek mümkündür.265

Tasarrufun ekonomik büyüme üzerindeki etkisi göz önüne alındığında tasarrufun yatırım için, yatırımın da kalkınma için gerekli olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür.

Ekonomik büyüme ve kalkınmada fiziki, beşerî sermaye, teknoloji ve tasarruf unsurları büyük ölçekte etkili olmakla beraber başka faktörlerin de göz önüne alınması gerekmektedir. Kalkınma hızını artıran unsurların ekonomik, siyasi, yönetsel, hukuksal, yapısal olarak sınıflara ayırmak konunun anlaşılmasını kolaylaştırmakla beraber bu sınıflandırmaların alt başlıkları içerisine insan, din, kültür, dış ticaret, yabancı yatırımlar, alt yapı, vergi, doğal kaynaklar gibi unsurları dâhil etmek mümkün gözükmektedir.