• Sonuç bulunamadı

Özenli düşünme becerisi ile ilgili Türkiye’de yürütülen araştırmalar

9. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN DÜŞÜNME

1.4. ÖZENLİ DÜŞÜNME KAVRAMI

1.4.1. Özenli düşünme becerisi ile ilgili Türkiye’de yürütülen araştırmalar

plana çıktığını ancak bu konuda ülkemizde literatür taraması yapıldığında oldukça sınırlı sayıda araştırma yürütüldüğünü görebiliriz. Aynı zamanda özenli düşünme kavramının tanımına dair bir fikir birliği olmadığı da dikkat çekmektedir. Alan yazın incelendiğinde yerli ve yabancı kaynaklar tarandığında “özenli düşünme” olarak karşımıza çıkan bu düşünme türünün farklı çalışmalarda “empatik düşünme” şeklinde de karşımıza çıktığı görülmektedir. Yapılan bu çalışmada her iki kavramda özenli düşünme becerisi ile ilişkilendirilerek ele alınacaktır. Bu bölümde yurt içinde özenli düşünme ve özenli düşünme becerisi ile ilgili yürütülen çeşitli çalışmalara yer verilerek ortak bir kavram birliği oluşmasına katkıda bulunulabilir.

Gökler (2009: 77) ise araştırmasında alan yazında özenli düşünmeyle yakından ilişkilendirilen empatik düşünme eğilimi üzerine çalışmıştır. Empatik düşünmenin günlük hayatta kişiler için önemli bir beceri olduğunu belirtmiştir. Empatik düşünme becerisinin ilköğretim öğrencilerinde de ölçülebilmesini sağlamak adına Dökmen (1988) tarafından üniversite öğrencileri için tasarlanan “Empatik Eğilim Ölçeği”ni sekizinci sınıflarda uygulanabilecek şekilde uyarlamıştır. Yapılan analizler sonunda ölçeğin sekizinci sınıf öğrencileri için geçerlik ve güvenirliğe sahip

olduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde Kaya ve Siyez (2010: 110) de çocuk ve ergenler için empatik eğilim ölçeği geliştirip ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini test etmişlerdir. Çalışmalarında ilköğretim ve lisede okuyan toplamda 1144 öğrenciden veri toplamışlardır. Analizleri her sınıf düzeyinde ayrı ayrı yapmışlardır ve buna göre 3-5. sınıflarla 6-12. sınıfların görünümünün farklı olduğunu belirtmişlerdir. Bu sebeple çocuklar ve ergenler için ayrı empatik eğilim ölçekleri oluşturulmasının daha uygun olduğunu ifade etmişlerdir. Çocuklar ve ergenler için oluşturulan ölçeklerin analizler sonunda iki faktörlü olmasına karar verilmiştir ve ölçeklerin geçerlik güvenirliğinin yeterli olduğu belirtilmiştir.

Empatik düşünme becerisi ile ilgili ölçek geliştirme üzerine Topcu, Erdur- Baker ve Çapa-Aydın (2010: 174) da bir çalışma yürütmüşlerdir. Araştırmalarında Temel Empati Ölçeği’nin Türkçe’ye uyarlamasını yaparak geçerlik ve güvenirliğini incelemişlerdir. Yirmi maddelik ölçek Türkçe’ye çevrilmiş ve ardından İngilizce’ye geri çevirisi yapılmıştır. Çevirisi yapılan maddelerin 6 öğrencilik odak grup ve iki uzman tarafından değerlendirilmesi sağlanmıştır. Ölçek 13-21 yaş aralığında 358 ve 359 kişi olmak üzere iki farklı grupta uygulanmış ve doğrulayıcı faktör analizi yapılarak ölçekte bazı değişiklikler yapılması kararlaştırılmıştır. Son olarak güvenirlik katsayısının yeterli olduğu ve Türkiye’de kullanılmasının uygun olduğu ifade edilmiştir.

Dombaycı vd. (2011: 552) “Dörtlü Düşünme: Özenli Düşünme” adlı çalışmada özenli düşünmenin tanımını, tarihçesini ve farklı yönlerini ele almışlardır. Bunun yanında, özenli düşünmeyi özensiz düşünmeyle karşılaştırmalı bir şekilde incelemişler ve özenli düşünmenin diğer düşünme türleri ile arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Sonuç olarak, dörtlü düşünme modelinde özenli düşünmenin en çok etkiye sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca geleneksel bakış açısının özenli düşünmeyi asil ve soyut gördüğü gerçeğinin aksine, özenli düşünmenin davranışların sistematik ve pratiğini düzenlediğini belirtmişlerdir. Bacanlı ve Dombaycı (2012: 5) yayınlamış oldukları çalışmalarında özenli düşünmenin ahlak alanına yönelik olduğunu ve alışkanlık kazandıracağını öne sürmüşlerdir. Bacanlı’nın (2012) ifade ettiği Dört Katlı Düşünme Modeli’nin eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, özenli düşünme ve umutlu düşünmeyi içerdiğini ve bunlardan eleştirel düşünmenin bilgi; yaratıcı, özenli ve umutlu düşünmenin ise genel manada değerlerle ilgili olduğunu

ifade etmişlerdir. Özenli düşünmenin felsefenin etik alanıyla ilişkisini vurgulamışlar ve eleştirel düşünmenin doğru olmasında büyük öneme sahip olduğunu belirtmişlerdir.

Sarı (2012: 95) ise çalışmasında empatik sınıf atmosferi ve arkadaşlara bağlılık düzeyinin lise öğrencilerinin okul yaşam kalitesi üzerine etkisini incelemiştir. Çalışmasında toplam 281 dokuzuncu, onuncu ve on birinci sınıf öğrencisine yer vermiştir. Verilerin analiz sonuçlarına göre öğrencilerin okul yaşam kalitesi ve empatik sınıf atmosferi algılarının orta düzeyde olduğu ifade edilmiştir. Lise Yaşam Kalitesi Ölçeği ve Empatik Sınıf Atmosferi Tutum Ölçeği puanları arasında ise sınıf düzeyine göre anlamlı farklılık olduğunu belirtmiş ve son olarak Empatik Sınıf Atmosferi Tutum Ölçeği ve Arkadaş Bağımlılık Ölçeği puanlarının Lise Yaşam Kalitesi Ölçeği puanlarını anlamlı bir şekilde yordadığı söylenmiştir.

Felsefenin ön plana konulduğu başka bir çalışma ise Taşdelen’in (2014: 564) “Felsefenin Gülümseyen Yüzü: Çocuklarla Felsefe” isimli araştırmasıdır. Bu çalışmada çocuklar için felsefe kavramının sadece felsefi bilgileri öğrenme ya da bir metin okuma gibi bir anlam taşımadığı; düşünme biçimlerini öğrenme ve düşünme eğitimi gibi bir anlam içerdiği vurgulanmıştır. Anlaşıldığı şekilde çocuklarla felsefe yaklaşımının temel amacı çocuklara felsefi düşünme tutumlarını tanıtmak ve hayatın olguları üzerine düşünmelerine rehberlik edecek düşünme biçimlerini kazandırmak olarak ifade edilmiştir ve çocuklar için felsefenin etkisinin yaşam boyu sürdüğü öne sürülerek sadece gençler için değil, ergenler ve yetişkinler için de felsefenin öneminden bahsedilmiştir.

Dombaycı, Z. Başerer ve D. Başerer (2014: 75) bazı değişkenlere göre felsefe öğretmeni adaylarının empatik düşünme eğilimi ve eleştirel düşünme eğiliminin analizi üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir. Veriler “Empatik Eğilim Ölçeği” ve “Kalifornia Eleştirel Düşünme Eğilim Ölçeği” ile tarama modeline göre Gazi Üniversitesi Felsefe Öğretmenliği bölümü öğrencilerinin 1. ve 5. yıllarında toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmen adaylarının empatik eğilimleri, sınıf düzeyleri ve aile gelir düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmadığı ancak cinsiyet ve sosyal ilişkiler açısından öz-algıları/ özdeğerlendirmeleri arasında anlamlı farklılık olduğu belirtilmiştir. Öğretmen adaylarının empati ve eleştirel düşünme

düzeyleri arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu ifade edilmiştir yani öğretmenlerin empatik düşünme eğilimleri arttıkça eleştirel düşünme eğilimlerinde de artış olduğu ileri sürülmüştür.

1.4.2. Özenli düşünme becerisi ile ilgili yurtdışında yürütülen araştırmalar