• Sonuç bulunamadı

Özelleştirme Yöntemlerinin Değerlendirilmes

ÖZELLEŞTĐRME ĐLE ĐLGĐLĐ GENEL BĐLGĐLER 2.1.Ekonomi Politikalarında ve Devlet Anlayışında Değişim:

2.3. Özelleştirme Kavramı 1.Özelleştirmenin Tanımı:

2.3.4. Özelleştirme Yöntemlerinin Değerlendirilmes

Dar kapsamda mülkiyetin devredilmesi, kamu kuruluşlarını satın alacak yatırımcılara göre farklı yaklaşımlar içermektedir. Bu anlamda birinci grubu, yönetici ve çalışanlar teşkil etmektedir. Mülkiyetin kamu kuruluşu yöneticilerine devri, kuruluşun güçlü bir nakit gelir potansiyeli, satılabilir mal varlıkları ve girişimci bir yönetime sahip olmasıyla mümkündür. Bu satışta, karın artırılması, daha verimli çalışmanın sağlanması gibi yararlara sermaye ve uzun dönemli kredi bulmada karşılaşacağı güçlükler göze çarpmaktadır. Bu yöntemin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kullanılamadığı görülmektedir. Öte yandan verimlilik açısından düşünüldüğünde, yönetici ve çalışanların sermayeye ortak önemli bir verim artışı sağladığı görülmüştür. Bunda en önemli etken, yönetici arasındaki uyumsuzluk ve sorumsuzlukların ortadan kalkmasıdır. Bu yöntemden, Türkiye ile ilgili çalışma yapan Morgan Bank planında da bahsedilmiştir. Hizmet kesiminde çalışan güçlü nakit geliri olan ve yöneticileri uygun olan kamu kuruluşlarında uygulanabileceği belirtilmiştir. Ancak

Türkiye'de ücretlerin düşük olması ve çalışan kesimin az miktardaki tasarruflarının başarısızlık durumunda yok olma tehlikesi taşıdığı vurgulanmıştır156.

Hisse senedi satış yöntemiyle, karlı kamu kuruluşlarının hisselerinin menkul kıymet satışa sunulması, bir başka deyişle halka satılması söz konusudur. Hisse senetlerinin doğrudan veya sermaye piyasası aracılığı ile halka arzının altında yatan sermayeyi tabana yayma düşüncesi, sermaye piyasasının yetersizliği sonucu sınırlı kalma tehlikesini içinde taşımaktadır. Sermayenin hem halka yayılması, hem de yabancı sermayeye satılması güçlü ve etkin yönetilen bir sermaye piyasasına ihtiyaç duymaktadır. Zayıf finansal durum işletme çalışanları ve emeklilerinin tasarruflarını riske sokması, Türkiye’de düşük ücretlerin, geniş bir ESOP uygulamasına engel olması, ESOP yoluyla önemli ölçüde ortaklık payı elde edilememesi halinde verimliliğin yükselememesi yöntemin dezavantajlarıdır. Ancak çalışanların işletme verimliliğini geliştirmek için güçlü bir güdüye sahip olmaları, yüksek moral, kendini adama ve yol göstericiliği sayesinde çalışanların hisse senedi sahibi yapılması planı (ESOP) avantajda sağlar.

Mülkiyet devrinin yapılacağı bir başka grup ise, yerli ve yabancı ortaklıklardır. Bunun içine, birleşme yoluyla satın alma, ortak girişim, azınlık hisse satışı ve mal varlıklarının satışı girmektedir. Geleceği olduğu varsayılan KĐT'lerin yabancı ortaklıklara satılması, ölçek ekonomisi ve çağdaş yönetim ve teknoloji transferi açısından önemli görülmektedir. Bu tür satışlarda alıcı firmaların aynı iş kolunda yer alması, yöneticiler, çalışanlar ve arasında çıkabilecek uyumsuzluklar açısından gerekli görülmektedir157.

Öte yandan, KĐT'lerin hisselerinin %50'nin altında satışa sunulması durumunda, teknolojik ve yönetsel yeniliklerin sağlanması yönünden olumlu olmasına karşın, büyük yatırımcı özel ortaklıkların kendilerinin kontrol edebilme imkanı bulunmadığından bu yönteme sıcak bakmayacakları belirtilmiştir. KĐT'lerin bir bölümünün satılması, atıl durumda olan varlıkların, zarar eden KĐT'ler tarafından gelir sağlamaya dönük satıldığı görülmektedir. Bu yöntemle KĐT'ler özellikle ellerinde bulunan arazileri satarak zararlarını kapatma ve finansman sağlama yönüne gitmektedir.

156

Bkz: The Mogan Bank: “Turkey Privatization Master Plan for Nonfinancial State Economic Enterprises, Terms of Reference”, DPT, Ankara, 1985, s.10- 12.

157 KEPENEK, 100 Soruda Gelişimi Sorunları ve Özelleştirilmeleriyle; Türkiye'de Kamu Đktisadi

Mülkiyetin devredilmesini içine alan yöntemler, değerlerin en etkin bir şekilde ekonomiye kazandırılmasını sağlamaktadır. Yönetim ve denetimin, en az %51 nispetinde özel kesim elinde piyasa koşullarına kazandırılması özelleştirmenin ekonomik açıdan hedefleri arasındadır. Sermaye piyasasının geliştirilmesi açısından bakıldığında, kısa dönemli finansman sağlama amacının ötesinde faktör verimliliğin artırılması ve sermayenin hızlı hareket etmesi bu yöntemlerin gerçek bir özelleştirme olduğu düşüncesini yaygınlaştırmaktadır.

Halka arz yoluyla satımda ihraçların, yerel sermaye piyasalarının az gelişmişliği nedeniyle miktar olarak sınırlı kalması, yabancı piyasalarda satışın Türkiye’deki zayıf muhasebe sistemi ve kamuoyu aydınlatma nedeniyle zorluklar göstermesi, ortak sayısının fazlalığı nedeniyle genellikle yöneticilerin olumsuz etkilenmesi dezavantajdır.

Hisselerin tahsisli olarak bankalara, sigorta şirketlerine, emekli kuruluşlarına vb. satılması anlamına gelen tahsisli satışta sermaye piyasasının gelişmemiş olduğu ülkelerde bu yöntemle hisse senedi satışının kolay olması avantajdır. Kurumsal yatırımcıların pasif rolleri nedeniyle yöneticilerin hoşnutsuzluğu, Türkiye’de kurumsal fonların azlığından ötürü bu tip satışın çekiciliğinin azlığı dezavantajlar arasındadır.

Birleşme ve devralmalar yoluyla kontrolün ele geçmesine neden olan yerli ve yabancı şirketlere devirle ölçek ekonomileri; dikey bütünleşme, toplam çeşitlilik sağlanıp işletmenin optimizasyonu için tamamlayıcı güç elde edilmiş olur ve böylece karmaşık yöntemli teknolojilerin ele geçirilmesi kolaylaşır. Ancak ekonomik kaynakların büyük şirketlerin elinde toplanması, rekabette olası düşüşlere sebep olabilir.

Bir devlet şirketinin, başka bir yerli veya yabancı şirketle önemli tutarda (genellikle %50) öz kaynak ortaklığına girilmesi anlamına gelen ortak yatırım yöntemine özel sektör ortaklığından yönetsel teknolojik faydalar umulması durumunda hem özel sektör hem kamu ortaklığının pazarlama, finansman ve diğer alanlardaki faydalarının artacağı düşüncesiyle başvurulur. Ancak ortaklar arasındaki muhtemel çekişmeler, başarısız planlamalara neden olup karar almada zorluklara ve ortaklarının karşılıklı zaaflardan kaynaklanan problemlere yol açabilir. Şirketin %50 den az hissesinin bir özel sektör yatırımcısına satışı durumunda kontrolü vermeksizin, özel sektörün etkilerinden yararlanılır sık sık teknoloji, yönetim gibi konularda karar alınması durumlarında kolaylık sağlar. Fakat birçok kurumsal yatırımcı kontrolü ele geçirmekten çok mülkiyetle ilgilenir

zaten azınlıktaki yatırımcıların karar vermede küçük bir paya sahip olması yöntemin dezavantajıdır. Đşletmenin varlıklarının, onları daha verimli biçimde kullanacak başka şirketlere satılması durumunda kritik önemde olmayan varlıkların satışı suretiyle işletmeye gelir sağlanır ve para kaybettiren faaliyetlerden değer elde edilir.

Đkinci grupta mülkiyetin devrini içermeyen özelleştirme yöntemlerinin değerlendirilmesi, özelleştirmeyi, hangi amaçlara ve hangi faktörlerin özelleştirileceği açısından ilgilendirir. Öncelikle bu yöntemleri iki temel yaklaşımla değerlendirme olanağı vardır. Bu yöntemler ya kamunun alanını daraltıcı yada serbest pazar ekonomisine canlılık kazandırıcı bir özelliğe sahiptir. Mülkiyetin devrini konu almayan yöntemleri değerlendirirken bu iki amacın dikkate alınması gerekmektedir.

Yönetimin devri ile ilgili yöntemler, KĐT'lerin kamusal niteliğini kaldırarak, özel bir nitelik kazandırması açısından önemlidir. Özel uzmanlığın gerekli olduğu alanlarda, özel sektörün değerlerinden kamunun yararlanması sağlanmaktadır. Bu tür uygulamaların iş disiplini sağlayıcı ve verim artırıcı özellikleri vardır. Öte yandan, yönetimin devredilmesiyle, yönetime gelenlerin yetersiz olmaları olumsuz sonuçlar doğurucu bir özelliktir.158 Yönetim anlaşmalarıyla özel sektör ve piyasa güçleri arasında ilişkiler güçlenir.

Kiralama gibi yöntemlerde, KĐT'lerin mal varlıklarının yabancı ortaklıklara kullandırılması mümkün olmaktadır. Bu yöntemler, kiracıların kamuya ait mal varlıklarının bakım ve onarımına önem vermeyerek ihmal edileceği, finansman taahhütlerinin mülk sahibi olmak kadar güçlü olmayacağı ve kiralama ile elde edilecek gelirin satıştan daha az olacağı yönünde olumsuzluklara sahiptir159.Kontrol hakkının, mülkiyeti vermeden devredilmiş olması ve özel sektörün, varlıkları satın almaya gücünün yetmemesi durumunda yöntemin avantajıdır.

Đhale yönteminde kamu, birçok işini özel firmalara daha düşük maliyette yaptırma imkanını bulmakta ve giderek yaygınlaşan bir yöntem olarak kullanmaktadır. Özellikle, temizlik, yemekhaneler, taşıma vb. idari ve sosyal işlerde verimliliği artırıcı bir özellik olarak görülmektedir. Finansmanın özelleştirilmesine yönelik vesika, kupon, yardım ve

158

KEPENEK, 100 Soruda Gelişimi Sorunları ve Özelleştirilmeleriyle; Türkiye'de Kamu Đktisadi

Teşebbüsleri, s.150.

159 KEPENEK, 100 Soruda Gelişimi Sorunları ve Özelleştirilmeleriyle; Türkiye'de Kamu Đktisadi

katkı uygulamaları, toplumsal ihtiyaçların özel sektör tarafından karşılanmasına yöneliktir. Teşvik ve fiyatlama yöntemleri, planlı gelişme yaklaşımına uygun olup özel sektörün yönlendirilmesi, geliştirilmesi açısından sıkça kullanım alanı bulmaktadır.

Devlet kamusal tekellerin kaldırılması ve belirli türdeki mal ve hizmet üretimini terk etmekle, özel sektöre alan bırakmakta ve kendi rolünü azaltmaya çalışmaktadır. Kamu kesiminin tekelleri kaldırması sürecinde üretime devam etmesi caydırıcı olabilmektedir. Devlet sektörünün kısa zamanda rekabet ortamına ayak uydurması gecikebilmekte ve çeşitli imtiyazları elinde bulundurmaya devam etmesi durumunda devlet sektörünün haksız kazanç elde etmesi ve özel sektörü iflasa sürüklemesi söz konusu olmaktadır.

Hizmetlerin sözleşmeyle devrinde hükümet üzerindeki yönetsel yük azalır, hizmet kalitesi yükselir verimlilik sağlanır. Ancak sosyal amaçların gerçekleştirilememesine ve hizmeti sunan şirketin tekel olması durumunda kamusal maliyetlerin yükselmesine neden olur. Gelir ortaklığı senetleri gibi özel yatırımcılara şirketlerin gelirlerine ortak olma hakkı veren ancak mülkiyet hakkı vermeyen araçlarla yapılan özelleştirmede sertifika sahiplerine karşı sorumluluklar nedeniyle verimlilik /karlılık arttırılabilir, hükümet kontrolü vermeksizin kendine gelir sağlar. Sertifika sahipleri şirkette karar verme gücüne sahip değildir bu nedenle de yönetimi değiştirememekten kaynaklanan verimsizlikler meydana gelebilir.

Yeni büyüme ve genişlemelerde özel sermayenin bünyeye dahil edilmesi yoluyla şirketlerin kademeli özelleştirilmesiyle şirketteki devlet yatırımları, mevcut yapı değiştirilmeden azalır ve rekabet yoluyla serbest piyasa güçlerine kademeli geçiş sağlanır. Ancak özelleştirmede yavaş bir süreçtir. Bu yöntemle KĐT’in mevcut yapısı değişmeyebilir. Hükümet, şirkete özel sermayenin girmesine izin verir, böylece şirkette hükümetin payı düşmüş olur.

2.3.5.Özelleştirme Sürecinde Yapılması Gereken Çalışmalar ve