• Sonuç bulunamadı

2.6. İlgili Araştırmalar

2.6.3. Örgüt DNA’sı ile İlgili Araştırmalar

Baskin (1995), araştırmasında örgütlerde karşılaşılabilecek sorunlara müdahale edilebilmesi için, bir örgüt DNA’sına ihtiyaç duyduğunu ve bu DNA’nın örgütün kimliği olduğunu belirtmiştir. Booz Allen Hamilton Co. çalışmasında, yaptıkları araştırma kapsamındaki örgütlerin %60’ının sağlıksız örgüt özelliği taşıdığını ve örgütlerin insan kaynakları, işgücü ve ekonomik açıdan büyümesinin kurumların DNA yapılarını değiştirdiği sonucuna ulaşmışlardır (Neilson, Pasternack, Mendes ve Tan, 2004).

Çandır’ın (2005) çalışmasında örgütün DNA yapısının demografik özelliklere göre karşılaştırılması ve bu farklılığın belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda seçilen örneklemde örgütlerin daha çok esnek örgüt profilinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunu sırasıyla pasif-saldırgan, tam zamanında örgüt ve askeri örgüt profilleri izlemektedir. Örneklemdeki örgütler en az yönetim ağırlıklı örgüt profilindedirler. Çalışmada örgütsel DNA adına üç farklı bakış açısı belirlenmiştir. Bunlardan birincisi örgüt DNA’sının, örgütün yapı ve prosedürlerinin zamana ayak uydurabilecek esneklikte ve ulaşılabilir olması önerilmektedir. İkinci görüş ilişkiler üzerine yoğunlaşırken; üçüncü görüş ise yapı, karar yetkisi, motivasyon ve bilginin örgütün temelleri olduğunu belirtmektedir.

Rashid ve Chalab (2007) örgüt DNA’sının değişim performansına etkisi ölçmek için gerçekleştirdikleri çalışmada örgüt DNA’sının değişim performansı ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Sürgevil ve Budak (2010) araştırmalarında örgüt DNA’sını kavramsal olarak ele almışlardır. Çalışmada örgütün bir organizma olarak görülebileceğini belirtmişler, buradan hareketle de organik örgüt modeli olarak kurum DNA’sı kavramını açıklamışladır. Çalışmada örgüt DNA’sı kavramının alt boyutları, yapı taşları gibi konular da elen alınmış sonuç olarak rekabet avantajı arayan kurumların kişiliği, görüntüsü, tutum ve davranışlarıyla seçilen insanlar gibi olmaları gerektiği belirtilmiştir.

Onay ve Ergüden (2012) çalışmalarında kurumda hangi örgüt yapılanmasının olduğunu tespit etmeyi ve bu yapıların kişisel değişkenlere göre farklılık gösterme durumunu incelemeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonuçlarına göre çalışanlar kurumlarını daha çok askeri örgüt olarak görmektedirler. Daha sonra ise en yüksek oran pasif saldırgan örgüt profilindedir. En az ise tam zamanında örgüt profili kurumun DNA profili olarak görülmüştür. Çalışmanın amacında kişisel değişkenlere göre örgüt DNA’sı algılarında farklılık olup olmadığının araştırılması da olmasına rağmen, çalışmanın bulgu ve sonuçlarında bu bilgiye rastlanmamıştır.

Soroush, Esfahani ve Poorfarahmand (2013) çalışmalarında kurumların örgüt DNA’larını, Honold ve Silverman modeline göre kültürel çalışmalarda analiz etmişlerdir.

Çalışmada örgütsel DNA’nın karar verme, insan ilişkileri ve değişim süreçlerinden etkilendiğini bulmuşlardır.

Çetin’in (2014) çalışmasında örgüte ilişkin çekirdek bilgileri içeren ve geleceğe aktaran örgüt DNA’sı metaforunun okullara uyarlanarak; öğretmen görüşlerine göre okulların DNA profilinin ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırmaya göre örneklemde yer alan ortaokullar esnek örgüt profiline sahiptirler. Daha sonra sırasıyla gelişigüzel, tam zamanında, askeri, yönetim ağırlıklı ve pasif saldırgan örgüt profilleri takip etmektedir. Araştırma sonuçlarına göre kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre okullarının daha sağlıksız örgüt profili sergilediklerini düşünmektedirler. Öğretmenler okullarının sağlıksız örgüt profilinde olduğunu düşünürlerken, yöneticiler ise sağlıklı örgüt olduğu kanısındadırlar. Yaşa göre incelendiğinde ise genç öğretmenler okullarının daha sağlıklı örgüt profillerinde olduğunu düşünmektedirler.

Çetin ve Döş (2014), eğitim örgütlerinde kullanılmak üzere örgüt DNA’s ölçeği geliştirmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre 6 faktörlü ve 28 maddeden oluşan ölçek elde edilmiştir. Momeni, Farhadi, Dargi ve Rajabi (2014) örgüt DNA’sının Honald Modeli’ne göre belirlenmesine yönelik bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Çalışmada DNA’nın genetik yapısının yaşayan organizmaların temel taşı olduğu gibi, örgüt DNA’sının da etkili bir yönetimin temeli olduğu belirtilmiştir. Nafei (2014), örgüt DNA’sının dört yapıtaşının (karar vericiler, bilgi, güdüleyiciler ve yapı) örgütsel performansın geliştirilmesinde oynadığı rolü belirlemeye yönelik çalışma yapmışlardır. Çalışma sonucunda örgüt DNA’sının yapıtaşları ile örgütsel performans arasında pozitif yönlü doğrusal bir ilişki bulunmuştur.

Bancar’ın (2016), kurumsal DNA’nın iş doyumu ile ilişkisini belirlemek amacıyla bir çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışma sonucunda araştırmanın yapıldığı kurum sağlıklı örgüt (askeri, tam zamanında ve gelişigüzel) profilinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca sağlıklı örgüt profilleri ile iş doyumu arasında pozitif yönlü; sağlıksız örgüt profiller ile iş doyumu arasında negatif yönlü doğrusal bir ilişki mevcuttur.

Bostancı, Akçadağ, Kahraman ve Tosun (2016) örgüt DNA’sı ile okul içi politik davranışlar arasındaki ilişkiyi ölçmeyi amaçladıkları çalışmanın sonuçlarına göre öğretmenler okullarının esnek örgüt profilinde olduklarını düşünmektedirler. Öğretmenler okullarının orta düzeyde askeri ve tam zamanında örgüt profili sergilediklerini düşünmektedirler. Sağlıksız örgüt profilleri olan yönetim ağırlıklı, pasif saldırgan ve gelişigüzel örgüt profili sergilediklerini ise az düzeyde olarak belirtmişlerdir. Buradan çıkan

sonuca göre okulların sağlıklı örgüt özelliklerini taşıdıkları söylenebilir. Esnek, askeri ve tam zamanında örgüt profilleri ile politik davranışlar arasında negatif yönlü düşük dereceli; yönetim ağırlıklı, pasif saldırgan ve gelişigüzel örgüt profilleri ile politik davranışların görülme durumları arasında pozitif yönlü orta dereceli ilişki bulunmuştur. Bostancı, Çelik ve Kahraman (2017), çalışmalarında okulların DNA profilleri ile öğretmenlerin psikolojik sermayeleri arasındaki ilişkiyi ölçmeyi amaçlamışlardır. Araştırma sonucuna göre öğretmenler okullarını esnek örgüt profilinde görmektedirler. Öğretmenler okullarının orta düzeyde askeri, tam zamanlı, gelişigüzel ve yönetim ağırlıklı, düşük düzeyde pasif saldırgan örgüt profilinde olduğunu düşünmektedirler. Esnek ve tam zamanında örgüt profili ile öğretmenlerin psikolojik sermaye düzeyleri arasında pozitif yönlü orta düzey, askeri örgüt profili ile öğretmenlerin psikolojik sermaye düzeyleri arasında pozitif yönlü düşük düzey bir ilişki mevcuttur. Sağlıksız örgüt profilleri olan gelişigüzel, yönetim ağırlıklı ve pasif saldırgan örgüt profili ile öğretmenlerin psikolojik sermaye düzeyleri arasında negatif yönlü ilişki vardır. Örgüt DNA’sının esnek ve tam zamanında örgüt profilleri psikolojik sermayenin anlamlı bir yordayıcısı olarak bulunmuştur.

Tosun (2017), araştırmasında okulların DNA profilleri ile örgütsel vatandaşlık düzeylerini ortaya koymayı, ayrıca bu değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenler okullarının daha çok esnek örgüt profilinde olduğu düşüncesindedirler. Okul düzeylerine göre bakıldığında ilkokullar diğer okul türlerine göre daha sağlıklı profile sahiptirler. Erkek öğretmenler okullarının daha sağlıklı özellik sergilediğini düşünürken kadın öğretmenler ise sağlıksız özellik sergilediğini düşünmektedirler. Ayrıca çalışmada, okullardaki öğretmen sayısı arttıkça okulların daha sağlıksız profilde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda okulların esnek, askeri ve tam zamanında örgüt profilinde olması ile öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık düzeyleri arasında pozitif yönlü orta dereceli, okulların gelişigüzel, yönetim ağırlıklı ve pasif-saldırgan profilinde olması ile öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık düzeyleri arasında negatif yönlü orta dereceli ilişki bulunmuştur.