• Sonuç bulunamadı

3. STRATİGRAFİ

1.4. Önceki Çalışmalar

İnceleme alanı ve çevresinde değişik amaçlı yapılan birçok çalışma mevcut olup bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir;

Romieux (1942), inceleme alanını da içine alan Sivrihisar, Paşadağları ve Emirdağları bölgelerinin 1/100 000 ölçekli jeoloji haritasınıda çıkarmış ve çalışmasında özellikle tektonik durum üzerinde ayrıntılı olarak durmuştur.

Sivrihisar doğusunda KB-GD gidişli masiflerin bir granit antiklinal çekirdeği etrafında kurulu olduğunu, bu olayında Karakaya-Sivrihisar plütonundan ileri geldiğini belirtmiştir.

Weingart (1954), Eskişehir-Sivrihisar civarında yeralan metamorfikleri Paleozoik’e dahil etmiştir.

Erol (1955), inceleme alanında kristalize kalkerlerin genelikle metamorfik şistler üzerine geldiğini ve bunların şistlerin arasında bazen mercekler bazende şeritler halinde bulunduğunu söyleyerek, bunların rekristalize kalkerlerden ayrılmasının gerekli olduğunu belirtmiştir.

Erişen (1974), Hamamkarahisar (Sivrihisar) kaplıcasına ilişkin MTA tarafından hidrojeoloji etütleri programı çerçevesinde yapılan incelemede, çalışma alanındaki kaynaklardan biri olan Çardakhamamın kaynağının yer aldığı sahanın jeolojik yapısını incelemiş ve kaynağın KD-GB uzanımlı bir fay ile DB uzanımlı bir fayın kesim noktasından çıktığını ileri sürmüştür.

Ünalan ve Yüksel (1978), inceleme alanının devamı niteliğindeki Haymana-Polatlı Havzası’nın Paleosen–Erken Eosen aralığında gelişmiş KB–GD doğrultulu bir graben olduğunu ve Neojen karasallarının bu grabeni açısal uyumsuzlukla örttüğünü belirtmişlerdir. Ayrıca Sakarya Nehri’nin faylarla denetlenen dirseklerinin

7 varlığı, Neojen volkanizması ve sıcak su kaynakları ile meydana gelen depremlerin (örn: 1974 Yenimehmetli depremi) bu fayların bir bölümünün halen aktif olduğunu kanıtladığına değinmişlerdir.

Kulaksız (1981), bölgede yer alan metamorfikleri kuzey ve güney metamorfikleri olarak ikiye ayırmış ve Paleozoyik yaşını vermiştir.

Kulaksız ve Philips (1983), Sivrihisar, Kaymaz civarındaki glokofan şistleri Tetis denizinin kapanması esnasında eski bir adayayı kökünün Avrupa kıtası ile çarpışmasına ait bir veri olarak değerlendirmişlerdir.

Ölmez ve Yücel (1985), Eskişehir ve yöresinde jeotermal enerji arama amaçlı çalışmalarında bölgede Neojen yaşlı kayaçların örtü, kristalen şist ve ofiyolitlerin hazne kaya niteliğinde olduklarını vurgulamışlardır.

Ercan (1986), Orta Anadolu’daki tüm Senozoyik volkanizmasını çalışmış, bunlardan inceleme alanının güneyinde yer alan Konya ve Karaman volkaniklerinin Miyo–Pliyosen yaşlı, kalkalkalen karakterde kabuksal kökenli bir volkanizma olduğunu belirtmiştir.

Tekin ve Çetiner (1988), Hidrojeoloji çalışması kapsamında Gümüşkonak kasabasında yaptıkları ön incelemede kaplıcanın debisinin ve sıcaklığının arttırılması için hidrojeoloji etüdü yapılmasını önermişlerdir.

Umut ve diğerleri (1991), İnceleme sahasını da içine alan geniş bir alanda yaptıkları çalışmalarında, bölgeyi oluşturan en alt birimin şistler olduğunu belirtmişlerdir.

Çemen ve Dirik (1992), Tuzgölü Havzası’nın bölgedeki Maastrihtiyen öncesi temel kayaçlar üzerinde gelişmiş, genişlemeli bir havza olabileceğini öne sürmüşlerdir.

Ölmez ve Uzel (1993), Sıcak sulara yönelik hidrojeoloji çalışmalarında Paleozoyik

8 yaşlı kristalize kireçtaşı ve mikaşist; senozoyik yaşlı linyit arakatkılı kil, kumtaşı, kireçtaşı ve marn ardalanması (Tersiyer) ile yamaç döküntüsü ve alüvyon (Kuvaterner) bulunduğunu belirmişlerdir.

Gençoğlu ve İrkeç (1994), Sivrihisar civarındaki sedimanter sepiyolit oluşumlarının ortamsal yorumunu yapmıştır. Neojen çökelerinin ekonomik sepiyolit yataklanmaları açısından önemli olduğunu belirtmiştir.

Tunoğlu ve diğerleri (1994), Neojen serinin en üst seviyesindeki gölsel kireçtaşlarının fosil içeriğini çalışarak birimin yaşının Pliyosen olduğunu belirlemişlerdir.

Tokay (2001), Yüksek mühendislik tez çalışmasında Eskişehir fay zonunun İnönü-Dodurga segmentinin yaklaşık BKB-DGD doğrultusunda uzanan normal faylanma karakterinde olduğunu ve KB-GD doğrultulu sağ yanal atımlı fayların bu fayla kesilip havzayı güneyden sınırladığını belirtmektedir. İnönü–Dodurga fay segmentinin Geç Miyosen’den bu zamana kadar aktif olduğununun düşünüldüğünü ileri sürmüştür.

Dirik ve Erol (2003), Tuzgölü ve çevresinin tektonomorfolojik evrimi üzerine yaptıkları çalışmada, gelişimi Geç Kretase’de bir graben olarak başlayan Tuzgölü Havzası’nın ilk kez Eosen’de sıkıştığını ve Geç Miyosen–Erken Pliyosen’de batıya kaçmaya başlayan Anadolu Levhası’nın daha önceden çalışmış olan fayları tekrar harekete geçirerek fay kontrollü iç havzaların oluşmasını sağladığını belirtmişlerdir.

Koçyiğit (2005), Batı ve Orta Anadolu’yu kapsayan çalışmasında Cihanbeyli fay zonunun 60 km uzunlukta ve 2-4 km genişlikte bir graben olduğunu belirtmiştir.

Ocakoğlu (2007), Anadolu plakası içindeki ana aktif yapılardan biri olan Eskişehir Fay Zonu (EFZ)’nun, Eskişehir civarında, Alpu ve Bozüyük arasındaki 100 km’lik bir bölümünde incelemelerde bulunmuştur. Morfotektonik gözlemler ile çalışma

9 alanı boyunca Eskşehir Fay Zonu (EFZ)’nun BKB yönünde 15 km genişliğinde bir zon olarak uzandığını ve 5-25 km uzunluğundaki yaklaşık 21 fay seğmentinden oluştuğunu belirtmiştir.

Özsayın ve Dirik (2007), İnönü-Eskişehir Fay Sistemi’nin Yeniceoba-Cihanbeyli (Konya-Türkiye) bölümündeki yaptığı incelemede, bölgede yayılım gösteren kayaçları Neojen öncesi temel ve Neojen ve sonrası örtü birimleri olmak üzere iki ana grupta toplamış, Neojen birimlerini ayrıntılı olarak incelemiş ve sınırlı yayılıma sahip Cihanbeyli Formasyonu’nun Kuşça üyesini ilk kez bu çalışmada tanımlamıştır. İnönü-Eskişehir Fay Sistemi’nin güney doğudaki uzantısını oluşturan Cihanbeyli ve Yeniceoba fay zonlarını, neotektonik dönemde meydana gelen deformasyonları tespit etmek için kırıklar halinde incelemiş ve fay düzlemleri üzerinden alınan kayma verilerinin kinematik analizler sonucunda değerlendirilmesiyle Yeniceoba fay zonunun iki, Cihanbeyli fay zonunun tek evreli bir deformasyon geçirdiğini bulmuştur. Ayrıca her iki fay zonu üzerinde tespit edilen ve güncel çökelleri kesen kinematik analiz sonuçlarına göre günümüzde bu bölgenin KKD-GGB doğrultusunda açıldığını tespit etmiştir.

Akıl (2008), Çalışma alanında yer alan Yeniceoba fay zonu, Yeniceoba ovasının güney kenarından başlayarak kuzeybatıya doğru Günyüzü kasabasına kadar devam ettiğini, bu zonun, KB-GD doğrultulu genelde kuzeye eğimli faylardan oluştuğunu ve hem temel hem de örtü birimlerini kestiğinden bahsetmektedir.

Yeniceoba fay zonu üzerinde meydana gelen deformasyonları tespit etmek için segmentler halinde incelemiş. Yeniceoba fay zonundan alınan fay-kayma verilerinin kinematik analizleri sonucunda fay zonunun üç evreli bir deformasyon geçirdiği ortaya koymuştur. Yeniceoba fay zonunun, ilk deformasyon evresinde, Orta-Geç Miyosen döneminde KKB-GGD doğrultulu sıkışmaya bağlı olarak sağ yanal karekterde olduğunuda ortaya koymuştur. Fay zonunun birinci sıkışma evresinin ardından çalışma alanında alt-orta Pliyosen döneminde kısa süreli KKD-GGB doğrultulu ikinci bir sıkışma evresi saptanmış. Yeniceoba fay zonunun son deformasyon evresinde ise Geç Pliyosen’de KD-GB açılmaya bağlı olarak normal

10 fay karekterli olarak çalıştığını tespit etmiştir.

Demiroğlu (2008), Havzada, geçirimsiz ortam olarak sınıflandırılan metamorfik şistler, granitik kayaçlar ve diyabaz dayklarıyla sınırlanan Paleozoyik yaşlı mermerler, sıcak ve soğuk sular için ana rezervuar kayaç olduğunu ve havza içindeki Neojen yaşlı kireçtaşları, konglomeralar ve Kuvaterner yaşlı alüvyonların ise diğer önemli akiferler olduğunu belirmiştir. Yüksek kotlarda yer alan gelişmiş kırık çatlak sistemine sahip mermerlerin üst akiferi oluşturduğunu ve sığ dolaşımlı bir kısım kaynaklar bu akifer sistemini drene ettiğini söylemiştir. Havzanın toplam yıllık beslenimi 29,6*106 m³/yıl, boşalımı ise 31,8*106 m³/yıl hesaplamıştır.

Günyüzü havzası akiferleri geçirimsiz birimlerle sınırlandırıldığı için ortaya çıkan beslenme-boşalım arasındaki boşalıma yönelik artı değer (beslenme eksikliği), mermerlerdeki dike yakın tabaka doğrultuları, kırık çatlak sistemi nedeniyle noktasal beslenmeler ve kar yağışı ile açıklamıştır.

11 2. BÖLGESEL JEOLOJİ

Bu bölümde, bölgenin genel stratigrafisi verilecek ve bunun yanında tektonik gelişimi önceki çalışmalara göre daha geniş bir çerçevede özetlenecektir.