• Sonuç bulunamadı

ANADOLU’YA MESAFE (DÖNMEZ BR.)

III. KARDAK KRİZİNİN TÜRK YUNAN İLİŞKİLERİNE YANSIMAS

5. Öcalan Bunalımı

Türkiye’nin uzun yıllar boyunca uluslararası kamuoyunda ekonomik ve siyasal olarak istikrarsız bir ülke görünümünde olmasının en önemli nedeni, şüphesiz

163 Baskın Oran, a.g.e., ss. 471–472. 164 A.g.e., s. 472.

ki 1980’lerden beri sürmekte olan PKK ile yaptığı mücadelesidir. Türkiye ile çeşitli şekillerde problemi olan komşu ülkeler bir yandan birbirleriyle ittifak yaparken, öte yandan Türkiye’nin bu zayıf noktasından yararlanma fırsatını değerlendirmişlerdir. Bu ülkelerden biri olan Yunanistan, 1980’li yıllardan beri, PKK militanlarına kendi topraklarındaki BM denetiminde bir mülteci kampı olarak bilinen Lavrion’u açmıştır. Aynı zamanda benzer politikalar sürdüren Suriye ve İran’la iyi ilişkilerini sürdürmeye çalışmıştır. Ankara’nın değişik zamanlarda Yunanistan’a yaptığı, Lavrion kampında PKK militanlarının korunduğu ve askeri eğitimden geçirildiğine ve Yunanistan’ın PKK’ya askeri ve ekonomik yardım yaptığına ilişkin tüm uyarılarını ve protestolarını Atina reddetmiş ve “Kürt halkının haklı taleplerini” desteklediklerini, ama Lavrion kampının BM denetiminde bulunduğunu ve siyasi mültecileri barındırdığını ileri sürmüştür. Bu sebeplerden dolayı PKK sorunu Ankara Atina ilişkilerinin sürekli ve çözümsüz konularından biri haline gelmiştir166.

Öcalan’ın yakalanması Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde dönüm noktasıdır. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Şubat 1999’da Kenya’nın başkenti Nairobi’de Yunan Büyükelçiliği’nden çıktıktan sonra yakalanmıştır. Öcalan’ın yakalanma sürecinde Yunanistan’ın durumu Türkiye’nin eline büyük bir koz vermiştir. Ankara Yunanistan’ı sert bir dille eleştirdiği gibi, Cumhurbaşkanı Demirel, tıpkı Ekim ayında Suriye‘ye yaptığı uyarının benzerini Yunanistan’a da yapmış, Yunan silahlı kuvvetleri bunun üzerine alarma geçmiştir. Öcalan’ın yakalanması Yunanistan’da iki tür tepkiyle karşılanmıştır: Bir grup, Yunanistan’ın bu olaya doğrudan karışmasının ve PKK’ya destek politikasının baştan beri yanlış olduğunu söylerken, diğer bir grup Kürtlere ihanet edildiğini ve Yunanistan’ın Öcalan’ı teslim ettiğini ileri sürerek hükümeti kınamıştır. Her iki grupta da Simitis’in istifa etmesi gerektiğini söyleyenler olmuştur167. Bu olaydan sonra Yunanistan’ın hükümetinde önemli isimlerin görevlerine son verilmiş ve sonrasında Türkiye ile olan ilişkilerinde bir yumuşama başlamıştır. Yaşanan bu kriz neticesinde Türkiye, Yunanistan ile

166 Baskın Oran, a.g.e., s. 476. 167 A.g.e., s. 477.

görüşmeleri askıya almıştır. Türkiye ayrıca Yunanistan’ın aleyhine yaşanan bu olaydan dolayı AB ve BM nezdinde girişimlerde bulunmuştur168.

Türkiye yıllar boyunca Yunanistan'ı PKK'ya destek olmakla suçlamıştır, PKK militanlarının Yunanistan'daki kamplarda eğitim gördüklerini iddia etmiştir. 16 Şubat 1999 tarihinde PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Kenya'nın başkenti Nairobi’de Yunan Büyükelçiliği'nde yakalanmasıyla ve Kıbrıs Rum Kesimine ait bir pasaport taşımasıyla Yunanistan’ın resmi makamları ile birlikte PKK'ya verdiği destek kanıtlanmıştır. Öcalan’ın yakalanması sürecinde yaşanan olaylardan dolayı uluslararası platformda da, Yunanistan itibar kaybetmiştir. Gelişmeler sonucunda AB ve ABD Yunanistan’ı kınamışlardır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Öcalan’ın yakalanması sonrasında Yunanistan'ı “serseri devlet” ilan etmiş ve Yunanistan'ın Irak, İran ve Libya ile aynı kefeye sokulması için Batılı ülkelere öneride bulunmuştur169.

Bu olaydan sonra Yunanistan dışişleri bakanlığında bulunan ve Türkiye'ye karşı sert demeçleriyle tanınan Pangalos görevden alınmış ve yerine ılımlı biri olan Papandreou’yu gelmiştir. Bununla birlikte birkaç bakanın da yerleri değiştirilmiş veya görevlerine son verilmiştir. Yunanistan Türkiye'ye karşı olan politikasını değiştirmiş ve dış politikasında Avrupalılaşma dönemi başlamıştır170.

Türk basınında Yunanistan'a Öcalan krizinden kaynaklanan sert eleştiriler devam ederken Yunan politikacıların diyalog çağrıları Türk basınını yumuşatmış ve Yunanistan ile ilişkilerin düzeltilmesi yönünde haberler çıkmaya başlamıştır. Bunun üzerine Nisan ayında her iki ülkenin dış işleri bakanları görüşmüşlerdir. Sıcak bir ortamda geçen görüşmeler ilişkilerin de geleceği için umut vaat etmiş ve ilişkilerdeki iyileşme günümüze kadar gelmiştir171.

168 Heinz Kramer, Avrupa ve Amerika Karşısında Değişen Türkiye, Timaş yay., İstanbul, 2001, s. 257.

169 Birgül Demirtaş Coşkun, a.g.e., s. 202. 170 A.g.e., ss. 201–202.

Öcalan Krizi, Kardak Krizi sonrasında meydana gelen bir dizi bunalımın sonuncusudur. Özellikle Öcalan Krizi sonrasında Yunanistan, uluslar arası kamuoyunda kaybetmiş olduğu itibarı tekrar kazanabilmek adına uzun yıllar boyunca uygulamakta olduğu dış politikasında büyük değişikliklere gitmiş, eskiden uyguladığı sert ve kavgacı tutumunu, barış yanlısı ve yumuşak bir tavra bırakmıştır. Bu kriz 1996 yılında Kardak kayalıkları sebebiyle gerilen ilişkilerin tekrar yumuşama aşamasına girmesini sağlaması bakımından önemli bir nokta olmuş, iki ülke arası ilişkilerde gözle görülür bir değişimin yaşanmasını sağlamıştır.

B. EGE’DE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI VE ÇÖZÜMSÜZLÜK

NEDENLERİ

Kardak Krizi esnasında, komşu olan iki ülkenin savaşın eşiğine gelmesi sebebiyle, Ege’de uzun yıllardır süren Türk-Yunan anlaşmazlıklara kalıcı çözümler bulabilmek amacıyla, AB ve ABD’nin girişimleriyle, iki taraf arasında çözüme yönelik gelişmelerin yaşanmasını sağlanmıştır.

Burada, Mesut Yılmaz Hükümetinin Ege Barış Planı adı altında Simitis Hükümetine götürdüğü teklif, Madrid Nato zirvesinde meydana gelen gelişmeler ve Ege’de çözümsüzlük nedenlerinden kısaca bahsedilecektir. Şüphesiz ki, Ege’de devam eden gerginliğin bitmesi iki devletinde lehinedir. Yalnız birinci bölümde de ifade edildiği gibi, Ege’ye ilişkin sorunlar birbiriyle bağlantılı olduğundan ayrı ayrı değerlendirilerek çözüme ulaşılması mümkün değildir. Çözümsüzlüğün en önemli nedeni de, tarafların Ege’deki sorunlara farklı açılardan bakışı ve bu bakış açılarında direnmelerinden kaynaklanmaktadır. Zaman zaman tarafların sorunların çözümüne yönelik teklifleri olsa da, bu teklif diğer tarafın bakış açısına belli bir noktada ters olunca kabul görmemektedir.