• Sonuç bulunamadı

Alt amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine yönelik tutumları mezun olduğu bölüm türüne göre farklılık göstermekte

SONUÇLAR VE TARTIŞMA

13. Alt amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine yönelik tutumları mezun olduğu bölüm türüne göre farklılık göstermekte

midir?

Tablo 16’da araştırmanın örneklemini oluşturan okul öncesi öğretmenlerinin mezun olduğu okula göre üstün yetenekli çocuklara yönelik tutum düzeylerini belirlemek için yapılan analiz sonucunda ÜYETÖ’nün alt boyutlarından “üstün yeteneklilere özel hizmetlere karşı olma”, “özel yetenek sınıfları oluşturma boyutları” ile “genel tutum” puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur. Okul öncesi öğretmenlerinin “üstün yeteneklilere özel hizmetlere karşı olma” ve “özel yetenek sınıfları oluşturma” boyutları ile ilgili olarak kız meslek lisesi mezunu olan öğretmenlerin puanları okul öncesi/çocuk gelişimi lisans programı mezunu olan öğretmenlerin puanlarından yüksek bulunmuştur. Polyzopoulou ve arkadaşları (2014) tarafından yapılan çalışmada ise eğitim düzeyi yüksek olan öğretmenlerin özel yetenek sınıfları oluşturma puanlarının yüksek olduğu saptanmış ve yapılan bu çalışma ile farklık gösterdiği görülmüştür. Yine araştırmadan elde edilen sonuçların aksine Jeong (2010)’un yaptığı araştırmada öğretmenlerin aldıkları sertifika türlerine göre herhangi bir değişme olmadığı; Wang (1998) tarafından yapılan çalışmada mezun olduğu okul değişkenine göre öğretmenlerin üstün yeteneklilere karşı tutumlarının arasında önemli bir farklılık olmadığı ancak; çıkan sonuçların az da olsa yüksek okul mezunlarının lehine olduğu saptanmış ve yapılan bu çalışma ile farklılaştığı görülmüştür. Yapılan arıştırmada ön lisans mezunu öğretmenlerin “özel hizmetlere karşı olma” ve “özel yetenek sınıfları oluşturma” tutum puanlarının kız meslek lisesi mezunu öğretmenlere göre daha düşük olmasının nedeni Türkiye’de üstün yetenekli çocukların eğitimi ile ilgili İlköğretimler Kurumlar Yönetmeliği incelendiğinde anlaşılabilir. Yönetmelikte üstün yetenekli çocukların eğitimi ile ilgili “Özel eğitime

ihtiyacı olan bireylerin akranları ile birlikte kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerini sürdürmeleri esastır. Bu öğrenciler eğitimlerini akranları ile birlikte aynı sınıfta sürdürebilecekleri gibi okulların bünyesinde açılacak özel eğitim sınıflarında da sürdürebilirler” (MEB, 2003). Görüldüğü üzere MEB’in üstün yetenekli bireylerin kendi

akranları ile birlikte eğitim almasına yönelik eğilimi sözkonusudur. Kıldan (2011) 60 okul öncesi öğretmenin katılımıyla okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli çocuklar hakkındaki görüşlerini incelendiği bir çalışma gerçekleştirmiştir. Araştırmanın sonucunda, araştırmaya katılan öğretmenlerin %23 ‘ü “aslında olması gereken üstün yetenekli çocukların normal okullarda eğitim görmeleridir. Çünkü bu çocuklar sosyalleşme açısından diğer çocuklarla beraber olmalıdır. Yoksa özel yetenekli bu çocukların sosyal yönden

toplumdan soyutlanma riski ortaya çıkacaktır.” şeklinde görüş bildirmiş ve üstün yetenekli çocukların eğitiminde özel yetenek sınıfları oluşturmanın dez avantajlarına dikkat çekerek bu çocukların akranlarıyla beraber eğitim görmeleri yönündü fikir bildirmiştir. Yine Lassig (2003)’in yaptığı araştırmada yukarıda ifade edilen nedenlerden dolayı öğretmenlerin % 57 sinin özel hizmetlere ve yetenek sınıfları oluşturmaya karşı oldukları görülmüştür. Karma sınıf uygulamalarının, üstün yetenekli çocuklara diğer normal gelişim gösteren çocuklar ile beraber olma olanağı vermesi nedeniyle olumlu karşılanmakta (Sak, 2013) hatta Gentry ve Owen (akt. Sak, 2013)’a göre karma sınıflarda eğitim gören üstün yetenekliler daha başarılı olabilmektedir. Önlisans programları içerisinde özel eğitime ilişkin derslerin yoğun olması ve özellikle okul öncesi dönem üstün yetenekli çocuklar için kaynaştırma ya da diğer yaşıtları ile birlikte eğitim almalarının daha doğru olduğuna ilişkin eğitimlerin verilmesi ve verilen bu eğitimlerin MEB tarafından benimsenmesinin bu sonucun çıkmasında etkili olduğu söylenebilir.

14. Alt amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine yönelik tutumları üstün yeteneklilerle ilgili hizmet içi eğitim alma durumuna göre farklılık göstermekte midir?

Tablo 17’de okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekliler ile ilgili hizmet içi eğitimi alma durumlarına göre ÜYETÖ ve alt boyutları; üstün yeteneklilerin ihtiyaçları ve destek, özel yetenek sınıfları oluşturma tutumunu etkilemediği anlaşılmıştır. Ancak okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekliler ile ilgili hizmet içi eğitimi alma durumu ÜYETÖ’ nün diğer alt boyutu üstün yeteneklilere özel hizmetlere karşı olma ile ölçek tamamınına yönelik üstün yeteneklilere karşı genel tutumunu etkilediği ve üstün yetenekliler ile ilgili hizmet içi eğitimi alanların lehine bir sonuç çıktığı saptanmıştır.

Lassing (2009)’in Avustralyalı ilkokul öğretmenlerinin üstün yetenekli çocuklara ve onların eğitimlerine ilişkin tutumlarını incelemiş olduğu çalışmasında, Jeong (2010)’un 119 erken çocukluk eğitimi öğretmeninin katılımı ve erken çocukluk dönemi öğretmenlerinin 3-8 yaş arası üstün yetenekli çocuklara ilişkin algılarını saptamak amacıyla yaptğı araştırmada hizmet içi eğitim alan öğretmenlerin üstün yetenekli çocuklara karşı tutumlarının olumlu yönde değiştiği görülmüştür. Sınıf öğretmenleri üzerinde Şahin ve Kargın (2013)’ın yaptığı çalışmada deneyin uygulandığı grupta yer alan öğretmenlerin bilgi testinden aldıkları uygulama öncesi ve sonrası puanlarında olumlu yönde değişmelerin olduğu ve yapılan çalışma ile benzerlikler gösterdiği saptanmıştır. Yine

Chıpego (2004); Lassig (2003); Polyzopoulou ve arkadaşlarının (2014) yaptığı çalışmalarda da aynı doğrultuda sonuçlar elde edildiği belirlenmiştir.

McCoach ve Siegle (2007) tarafından yapılan ve öğretmenlerin üstün yeteneklilere ve onların eğitimlerine yönelik tutumlarının incelendiği çalışmada; Molapo (2014)’nun öğretmen ve aile ilişkilerine göre üstün yeteneklilere ve eğitimlerine karşı öğretmen tutumlarını incelediği araştırmada ve Wang (1998)’ın üstün yeteneklilerin erken tanılanması ve okul öncesi öğretmenlerin üstün yeteneklilere karşı tutumlarını incelediği çalışmada elde edilen üstün yetenekliler ile ilgili hizmet içi eğitim almanın öğretmenlerin tutumunu etkilemediği sonucuyla bu çalışmanın sonuçları farklılaşmaktadır.

Kıldan (2011)’ın, okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli çocuklar hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yaptığı araştırma sonucunda ise kısmen de olsa okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekliler hakkında bilgi sahibi oldukları saptanmıştır. Buna ek olarak araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin üstün yetenekli çocuklara ilişkin bilgi düzeylerinin daha üst seviyede olması gerektiği ve bu üstün yetenekli çocuklar ve eğitimi konusunda çeşitli hizmet içi eğitim programlarına ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte alanda yapılmış birçok araştırma incelendiğinde (Chıpego, 2004; Kıldan, 2011; Lassig, 2003; McCoach ve Siegle, 2007; Molapo, 2014; Şahin ve Kargın, 2013; Polyzopoulou vd., 2014) çalışmaya katılan öğretmenlerde üstün yetenekli çocuklara karşı özel hizmet sunulmasının neticesinde bu çocukların sosyal yönden toplumdan soyutlanma riskinin ortaya çıkabileceği ve toplum içinde elit bir tabakanın oluşabileceği yönündeki endişenin hakim olduğu görülmektedir.

15. Alt amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin öz yeterlik inançları ile üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine yönelik tutumları arasında ne düzeyde bir ilişki vardır? Okul öncesi öğretmenlerin öz yeterlikleri ile üstün yetenekli bireylerin eğitimlerine yönelik tutumları arasındaki ilişkinin düzeyini belirlemek için yapılan analizler sonucunda; OÖÇBİÖ alt boyutlarından öğrenme ortamlarının düzenlenmesi boyutuna ilişkin öz yeterlik inançları ile ÜYETÖ’nün alt boyutlarından üstün yeteneklilerin ihtiyaçları ve destek, üstün yeteneklilere özel hizmetlere karşı olma ve özel yetenek sınıfları oluşturma tutumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur. Buna göre okul öncesi öğretmenlerinin “öğrenme ortamlarının düzenlenmesi”ne ilişkin öz yeterlik inançları yükseldikçe; okul öncesi öğretmenlerin “üstün yeteneklilerin ihtiyaçları

ve destek”, “üstün yeteneklilere özel hizmetlere karşı olma” ve “özel yetenek sınıfları oluşturma” tutumlarının da yükseldiği ve olumlu yönde olduğu saptanmıştır.

Araştırmaya katılan okul öncesi eğtimi öğretmenlerinin “öğrenme ortamlarının düzenlenmesi”ne ilişkin öz yeterlik inançları ile üstün yeteneklilere yönelik “genel tutumları” arasında istatiksel açıdan anlamlı ve pozitif yönde ilişki saptanmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin “öğrenme ortamlarının düzenlenmesi” ile ilişkili öz yeterlik inançları pozitif yönde yükseldikçe üstün yeteneklilere yönelik genel tutumlarının da pozitif yönde yükseldiği saptanmıştır.

Araştırmanın örneklemini oluşturan okul öncesi öğretmenlerinin “sınıf yönetimi”ne ilişkin öz yeterlik inançların pozitif yönde yükselmesi; üstün yeteneklilere yönelik genel tutumlarını da yükselttiği ve pozitif yönde etkilediği saptanmıştır.

Araştırmanın örneklemini oluşturan okul öncesi öğretmenlerin genel öz yeterlik inançları ile üstün yeteneklilere yönelik genel tutumları arasında pozitif yönde zayıf bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre okul öncesi öğretmenlerinin genel öz yeterlik inançları pozitif ve olumlu yönde yükseldikçe; üstün yeteneklilerle ilgili tutumlarının da olumlu yönde etkilendiği ve yükseldiği saptanmıştır.

Literatür tarandığında konuyla ilgili bazı araştırmalarda da (Çakır, 2005; Çakır, Erkuş ve Kılıç, 2004; Çapri ve Çelikkaleli, 2008; Oğuz ve Topkaya, 2008) öğretmenlerin öz yeterlik inançları ile öğretmenlik mesleğine karşı tutumları arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür. Bununla birlikte öğretmenlerin öz yeterlik inançların olumlu yönde yükseldikçe öğretmenlik mesleğine karşı tutmlarının da olumlu yönde yükseldiği saptanmıştır. Öğretmenlik mesleğini uygulayacak olan bireylerin bu mesleğin gerekliliklerini daha etkili biçimde yerine getirebilmelerinin koşullarından biri de mesleğe yönelik tutumlarının olumlu olmasıdır (Semerci ve Semerci, 2004). Mesleğe karşı olumlu tutum sergileyen öğretmenlerin sahip olmaları gereken bilgiler; alan bilgisi, müfredat bilgisi ve pedagojik alan bilgisi diye üç grupta toplanabilir (Barnett ve Hodson, 2001). Bu alan bilgilerine sahip olan öğretmenlerin öğretmenlerin hem öğretmenlik mesleğine karşı tutumları hem de özel alan yeterliklerini de bu alanlar içinde düşünüldüğündü üstün yetenekli çocuklara karşı tutumlarına da olumlu etki edeceği söylenebilir.

16. Alt amaç: Okul öncesi öğretmenlerinin öz yeterlik inançları; yaş, medeni