• Sonuç bulunamadı

1.6. DUYGUSAL ZEKÂ

1.6.1.2. Çok Faktörlü Zekâ AnlayıĢı

derslerdeki baĢarıları ve duyum keskinlikleri arasındaki iliĢki konusunu uzun süre inceleyen araĢtırıcılardan biri de Spearman‟ dır. Henüz zekâ testlerinin bulunmadığı dönemde Spearman araĢtırmalarında öğrencilerin genel zekâ düzeylerini, öğretmen kanaatleri ve öğrencilerin birbirlerini değerlendirmelerine dayanarak saptamıĢtır. Zekâyı ölçme amacı ile hazırlanan araçlarda kaydedilen ilerlemeler, Spearman‟ a o zamana kadar benimsediği genel zekâ kavramını geliĢtirme olanağı sağlamıĢtır. Ayrıca, bulduğu ve kullandığı faktör analizi tekniği de çalıĢmalarına yardım etmiĢ ve Ġki Faktör Kuramı adı ile bilinen kuramı ortaya koymuĢtur. Spearman, her türlü zihin etkinliğinde rol oynayan genel bir zihni enerjinin var olduğunu ileri sürmüĢ ve buna general (genel) sözcüğünün baĢ harfi olarak “g” demiĢtir. Ayrıca zihinde özel faktörlerin varlığını savunmuĢ, bu özel faktörleri de special (özel) sözcüğünün baĢ harfi olan “s” ile adlandırmıĢtır. Spearman, her zihinsel etkinlik için gerekli olan genel (g) ve özel (s) yetenek miktarının farklı olduğunu ileri sürmüĢ, bazı zihinsel etkinliklerde birden fazla özel faktörün rol oynadığını görerek, bunu o dönem sözü edilen Grup Faktör kavramı ile bağdaĢtırmaya çalıĢmıĢtır. Ona göre grup faktör kavramı, genel zihni yeteneğin dıĢındaki bazı özel yeteneklerde ortak rol alan faktörleri ifade etmektedir. Zekânın tek ve bütüncül bir güç olmadığını düĢünen Spearman‟ ın tanımladığı grup faktör kavramını daha ileri götüren ilk ve en önemli araĢtırıcı Thorndike‟ dır. Thorndike‟ a göre zekâ, birbirinden bağımsız ve çok sayıda değiĢik faktörden oluĢmuĢtur. ÇalıĢmaları sonucunda zekâyı, soyut zekâ, mekanik zekâ ve sosyal zekâ olmak üzere üçe ayırmıĢ, soyut zekâyı sayı ve sözcük cinsinden sembolleri kullanarak akıl yürütme, mekanik zekâyı çeĢitli alet ve makinelerin iĢleyiĢini anlama ve onları kullanabilme, sosyal zekâyı ise insanları anlama ve onlarla baĢarılı iliĢkiler kurabilme yeteneği olarak tanımlamıĢtır. Zekâyı inceleyen diğer bir araĢtırmacı Thurstone‟ a göre belirli bir grupta yer alan iĢler, belirli ve diğerlerinden ayrı bir zihin gücünü gerektirir. Gruplardan her biri için gerekli olan zihin gücüne temel faktör ve ya yetenek adı verilmiĢtir. Thurstone, çalıĢmalarında 12 faktör bulmuĢsa da, bunlardan ancak 7 tanesini adlandırabilmiĢtir. Bu 7 temel faktör; sayısal, sözel, uzaysal, sözcük akıcılığı, akıl yürütme, anlamsız belleme ve algısal faktörleridir. BulmuĢ olduğu bu yetenekleri ölçmek amacı ile Temel Yetenekler Testi adını verdiği bir test geliĢtirmiĢtir. Çoklu zekâ anlayıĢını benimseyen Guilford, Thurstone‟ un belirlediği 7 faktörün daha ince parçalara ayrılması ve bunların bir sistem içinde düĢünülmesi gerektiği görüĢünü savunur ve insan zihnini yapısı içinde 120 küp bulunan dikdörtgenler prizması biçimi ile

açıklamaya çalıĢmıĢtır. Prizmanın eninde dört çeĢit içerik vardır. Bunlar; Ģekiller, semboller, anlamlar ve davranıĢlardır. Prizmanın boyunda iĢlemler yer alır. Bunlar; biliĢ, bellek, alıĢılmamıĢ düĢünme, alıĢılagelmiĢ düĢünme ve değerlendirmedir. Zihni iĢlemler sonucu ortaya çıkan ürünler 6 çeĢittir. Bunlar: birimler, sınıflar, iliĢkiler, sistemler, dönüĢümler ve doğurgular terimleriyle ifade edilmiĢtir. Diğer araĢtırmacı Cattell da gözlem ve araĢtırma bulgularına dayanarak zekânın bölünmez tek bir yeti olmadığını, ama faktör analizi ile belirlenen zekâ faktörlerinin de birbirinden bağımsız olmadığını, aralarında ortak yönler bulunduğunu ve bunların daha kapsamlı kavramlar/yapılar altında toplanabileceğini düĢünür. Yaptığı çözümlemeler sonucunda akıĢkan ve billurlaĢmıĢ zekâ adını verdiği belli baĢlı iki yapı belirlemiĢtir. Cattell‟ in kuramı zaman içinde geliĢtirilmiĢ ve genel görsel tasarım, genel akıcılık, genel çabukluk zekâ türlerini de içine alacak Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Sternberg, analitik, yaratıcı ve pratik olarak ayırdığı bir zekâ modeli ortaya atmıĢtır. AraĢtırmalar, bir yanda analitik, yaratıcı ve pratik zekânın var olması, öbür yandan bunlar arasında bir denge olması gerektiğine iĢaret etmektedir.”

Goleman (1995: 23), insanın aslında iki zihne sahip olduğunu savunur.

Bunlardan biri düĢünen-akılcı zihin, diğeri ise hisseden-duygusal zihindir. Akılcı zihin, çoğunlukla farkında olduğumuz bir kavrama tarzıdır; bilincimize daha yakındır, düĢüncelidir ve tartıp yansıtabilir. Bunun yanı sıra fevri ve güçlü, bazen de mantıksız olan bir kavrama sitemi vardır ki bu da duygusal zihindir. Bu duygusal / akılcı zihin ikililiğinin halk arasındaki izdüĢümü “kalp” ile “kafa”dır. Bir Ģeyin doğru olduğunu “kalpten” bilmek, akılcı zihinle düĢünmekten farklı bir inanç Ģeklidir. Zihnin akılcı ve duygusal dengesinin belirli bir orantısı vardır. Bu iki zihin çoğunlukla bir uyum içinde ve farklı bilinç biçimlerini birbiriyle kaynaĢtırarak insanın hayatta yol almasına yardımcı olurlar.

1.6.2. Duygusal Zekâ Kavramı ve Tarihsel GeçmiĢi

YaĢamdaki baĢarı ve mutluluğun sadece okulda en yüksek notları almakla sağlanamadığı gerçeğini gören uzmanlar giderek zekânın “sosyal alandaki yetenekler” ve son olarak da “duygusal alandaki yetenekleri de kapsaması gerektiğini kabul etmiĢlerdir. Böylelikle 1990‟ larda “duygusal zekâ” kavramı gündemimize girmiĢtir (YeĢilyaprak ve DurmuĢ, 2007: 16).

Goleman (1995: 50) duygusal zekâyı, kiĢinin kendini harekete geçirebilme, aksiliklere rağmen yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatmini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların düĢünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini baĢkasının yerine koyabilme ve umut besleme özelliği olarak tanımlamaktadır.

Mayer ve Salovey (1997: 10) duygusal zekâyı duyguları algılama, onlara eriĢme ve düĢünceye yardım edecek bir Ģekilde duygular üretme; duyguları ve duygusal bilgiyi anlama ve duyguları duygusal ve entelektüel bilgiyi geliĢtirecek Ģekilde düzenleme yeteneği olarak tanımlamıĢlardır.

Duygusal zekâ zihinsel bir beceridir. Sadece duygulara sahip olmak değil, aynı zamanda onların ne anlama geldiğini anlamadır. En basit tanımı ile duygusal zekâ duyguların akıllıca kullanılmasıdır (Weisinger, 1998: 12).

Acar (2001: 55) duygusal zekâyı, bireyin yaĢamında bir baĢarı belirleyicisi ve öncelikle kendine ait duyguların fark edilebilmesi, duyguların uygun Ģekilde kontrol edilebilmesi ve hedeflere ulaĢılabilmesi için öz motivasyonun gerçekleĢtirilebilmesi ile iliĢkili bireysel yetenek ve beceriler ile birlikte, karĢıdaki kiĢilerin duygularını fark etme, kendini onların yerine koyabilme ve çevredeki kiĢilerle iyi iliĢkiler içinde etkileĢim kurabilme ile iliĢkili sosyal yetenek ve becerilerin bir kombinasyonu olarak tanımlar.

Duygusal zekâ, bireyin kendisinin ve baĢka insanların duygularını diğerlerinden ayırt edebilme ve onları düĢünce ve eylemlerinde rehber olarak kullanmak için izleme yeteneğini kapsayan sosyal zekânın bir tipidir ve duyguların bireyin yararına kullanılmasını sağlar (Jeager, 2003: 620).

Duygusal zekâ, insanın sezgisel olarak öğrendiği becerilerdir (Merlevede, Vandamme ve Bridoux (2003: 29).

BaltaĢ (2006: 7)‟ a göre de duygusal zekâ kendimizle ve baĢkalarıyla baĢa çıkabilmeyi kolaylaĢtıran duyguları tanıma, anlama ve etkin biçimde kullanma yeteneğidir.

Duygusal zekâ (EQ) kavramı ilk olarak 1990‟ da Salovey ve Mayer tarafından kullanılmıĢ ve kiĢinin kendisinin ve diğer insanların his ve duygularını gözlemleme, ayırt edebilme ve bu bilgileri kiĢinin kendi düĢünceleri ve davranıĢlarına rehberlik etmek amacıyla kullanılması için bir yetenek olarak tanımlanmıĢtır (Shapiro, 1998).

Howard Gardner 1983‟te yayımladığı Zihnin Çerçeveleri: Çoklu Zekâ Teorisi adlı kitabı ile eğitimde ve insana bakıĢta yeni bir yaklaĢım ortaya atmıĢtır. Gardner (1999: 63), “çoklu zekâ kuramı” ile zekâ konusuna daha geniĢ bir görüĢ açısı kazandırarak insanların farklı Ģekillerde sahip oldukları yetenekleri, potansiyelleri veya kabiliyetleri “zekâ alanları” olarak adlandırmıĢ, her insanın sözel-dilsel zekâ, mantıksal-matematiksel zekâ, görsel-uzamsal zekâ, müziksel-ritmik zekâ, bedensel- kinestetik zekâ, kiĢiler arası-sosyal zekâ, kiĢisel-özedönük zekâ ve doğacı zekâ olmak üzere sekiz zekâya –ve belki çok daha fazlasına- sahip olduğunu söylemiĢtir (Selçioğlu, 2005: 33-37).

Yavuz (2002:15), çoklu zekâ teorisi içinde yer alan kiĢisel ve sosyal zekâların ikisine birden bilim adamlarının duygusal zekâ adını verdiklerini ve duygusal zekâyı; duygularını kontrol edebilme, sağlıklı ve uyumlu sosyal iliĢkiler kurabilme ve mutlu yaĢam sürebilmesi için kazanılması gereken bütün yeteneklerin toplamı olarak tanımladıklarını belirtmiĢtir.

Wells, Torrie ve Prindle (2000)‟ de Gardner‟ın kiĢisel zekâsı ve kiĢilerarası zekâsının duygusal zekâ teorilerinin geliĢiminin temelini oluĢturduğunu belirtmektedirler.

Ancak psikoloji alanında doktora yapmıĢ olan gazeteci yazar Goleman‟ ın 1995 yılında yayımladığı “Duygusal Zekâ Neden IQ‟ dan daha önemlidir?” kitabı ile kavram popülerlik kazanmıĢtır. Goleman (1995: 53)‟ a göre duygusal yetenek bir meta-yetenektir. Yani, ham zekâ dahil, var olan diğer yeteneklerimizi ne kadar iyi kullanabileceğimizin göstergesidir. Duygusal zekâyı da, özdenetim, azim, sebat, kendini harekete geçirebilme ve duygularının gücünü ve hızını algılayabilme yeteneği olarak kabul etmiĢtir.

Bar-On (1997) Gardner‟ın çalıĢmalarını temel alarak duygusal zekâyı kiĢilik teorisi çerçevesinde tanımlamıĢtır. Bar-On, duygusal zekâyı “kiĢinin, çevresel talepler ve baskılarla baĢa çıkabilme yeteneğini etkileyen kiĢisel, duygusal, sosyal yetenekler ve beceriler dizisi” olarak betimlemektedir (akt. Mumcuoğlu, 2002: 27).

Duygusal zekânın gerisindeki temel fikir, baĢarının ve mutluluğun zihinsel zekâdan çok duygusal zekâya dayanmasıdır. Aslında zihinsel zekâ, yaĢamdaki baĢarıyı belirleyen etkilerin %20‟sini açıklar. Duygusal zekâ, zihinsel zekâdan farklı olarak, kiĢisel ve sosyal becerilerin birleĢimidir (Cherniss, 2000).

1.6.3. Duygusal Zekâ Ġle Ġlgili YanlıĢ YaklaĢımlar

Bazı kimseler “duygusal” kelimesini tamamen farklı Ģekilde ele almaktadırlar. Duygusal kelimesinin öpmek, sarılmak gibi algılanmıĢ bir yaklaĢım olduğunu düĢünürler. EQ bazı pisiko-sosyal kavramlarla da karıĢtırılmaktadır. EQ bir insanın becerilerini ve performansını içeren bir aktivite ya da disiplin eğilimli değildir. Mesleki bir testte değildir. KiĢilikte duygusal zekâ kavramı ile karıĢtırılan bir konudur. Bir baĢka yaklaĢım ise EQ‟nun her türlü problemi giderebilen büyülü bir deva gibi algılanmasıdır. Ayrıca EQ, IQ nun yerini alıyor da değildir. Üstelik bu iki kavram birbiri ile ilintilidir ve uyum içinde var olurlarsa kiĢiyi baĢarıya götürür. IQ olmadan EQ‟un birey için yapabilecekleri anlaĢılamaz, beceriler geliĢtirilemez. IQ gerekli bir ölçüt olup EQ‟yu desteklemelidir (Stein ve Book, 2003: 35 ve 43).

Duygusal zekâ, duygularla iç içe olmak veya duyguları görmezden gelmek değildir. Duygusal zekâya sahip olmak, duyguların uygun ve etkin Ģekilde ifade edilmesi için onları yönetebilme yeteneğine sahip olmak demektir. Duygusal zekâ basit bir Ģekilde her zaman iyi, hoĢ olmak demek değildir. Duygusal zekâya sahip olmak demek sorunları görmezden gelmek veya sorunlardan kaçmak, üstünü kapamak demek değildir. Duygusal zekâsı yüksek bireyler istemedikleri gerçeklerle karĢı karĢıya geldiklerinde olumsuz duygularının farkına varır ve bunları karĢısındakine zarar vermeyecek Ģekilde ifade eder. Duygusal zekâ duyguların her zaman kontrol edilmesi veya ifade edilmesi demek değildir. Duygusal zekâ doğru duyguların, doğru zamanda kontrol edilmesi veya ifade edilmesi demektir. Aristo‟ nun belirttiği gibi; “Doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenlerle ve doğru Ģekilde kızmayı baĢarmak gerekir” (UlutaĢ, 2005: 33).

1.6.4. IQ ve EQ KarĢılaĢtırması

IQ (biliĢsel zekâ) ve EQ (duygusal zekâ) birbirlerine karĢıt değil, birbirinden ayrı yetilerdir (Goleman, 1995: 62).

BiliĢsel zekâ, konsantrasyon, madde organizasyonu, planlama, kelimeleri kullanma, anlama ve onları gerçeklere göre düzenleme ile ilgilidir. Kısacası IQ kiĢinin bireysel bilgi bankasıdır. KiĢinin hafızası, kelime hazinesi ve görsel beyin koordinasyonudur. AraĢtırmalar göstermektedir ki; iĢ baĢarısında IQ %1 ile %20 arasında baĢarı gerektirirken, EQ derecesi yüksek olan kiĢilerde iĢ baĢarısı %27 ile %45 arasınadır. BiliĢsel ve duygusal zekâ arasındaki en büyük farklardan biri IQ‟nun sınırlarının çok belirli olmasıdır. KiĢi on yedi yaĢındayken IQ açısından en yüksek noktada, yetiĢkinlik döneminde durağan, yaĢlılık döneminde ise iniĢe geçmektedir. Buna karĢın EQ, bu gibi keskin çizgilere sahip değildir. Kanada ve ABD‟de 4000 kiĢi üzerinde yapılan araĢtırmalarda EQ puanlaması 95,3‟ten (bu ergenlik döneminin sonuna rastlayan dönemdir), 102,7‟ye kadar (kırklı yaĢlarda EQ ilerlemesi sabileĢir) çıkabilmektedir. EQ derecesi elli yaĢını geçtikten sonra 101,5 sınırına kadar çok az

miktarda geriler fakat keskin bir iniĢe geçmez. Bu durum hem kadınlar hem de erkekler için geçerlidir (Stein ve Book,2003: 32-33).

Saf yüksek IQ tipi (yani duygusal zekâdan ayrı tutulmuĢ olan) adeta, zihin dünyasında uzman, ancak kiĢisel dünyada yetersiz bir entelektüelin karikatürüdür. Profiller kadın ve erkeklerde hafif farklılık göstermektedir. Yüksek IQ‟lu erkek, bekleneceği gibi geniĢ bir entelektüel ilgi ve yetenekler dizisine sahiptir. Hırslı, üretken, istikrarlı sebatkar ve kendi sorunlarını dert etmeyen birisidir. Ayrıca eleĢtirici, titiz, duygularını kontrol eden, hırslı ve mesafelidir. Buna karĢılık, duygusal zekâsı yüksek erkekler sosyal açıdan dengeli, dıĢa dönük, sosyal sorumluluk alan, iliĢkilerinde ilgili ve neĢelidir. Yüksek IQ‟lu kadın ise kendilerinden beklenen entelektüel güvene sahiptir. DüĢüncelerini akıcı bir Ģekilde ifade edebilir, entelektüel konulara değer verir, geniĢ bir estetik ilgi alanına sahiptir. Bu tip kadınlar öfkelerini açıkça belli etmekten kaçınan, kendi muhasebesini yapabilen kiĢilerdir. Duygusal zekâsı yüksek kadınlar ise aksine kendini ortaya koyabilen, duygularını doğruda dile getiren, kendi kendilerine olumlu bakan, hayatta bir anlam bulan kadınlardır. Ayrıca dıĢa dönük, neĢeli, stres denetimi olan kiĢilerdir. Bir kiĢide hem biliĢsel hem de duygusal zekâ olduğu ölçüde IQ ve EQ portreleri örtüĢür (Goleman, 1995: 63-64).

Titrek (2004:35) IQ ve EQ‟nun fark ve benzerliklerini anlayabilmek için açıklama ve tanımların karĢılaĢtırıldığı çizelgeyi Brockert ve Braun (2000: 20- 21)‟den Ģöyle aktarmıĢtır.

Tablo 1.6.4.6.

IQ ve EQ’nun Operasyonel KarĢılaĢtırılması

IQ ZEKÂSI EQ ZEKÂSI IQ ZEKÂSI EQ ZEKÂSI

DüĢünmek, tartmak BirleĢtirmek DüĢünmek Hissetmek

Bütün verileri toplamak Yeni fikirler bulmak Tartarak karar vermek Anında karar vermek

Anlamını kavramak Yeni anlam

yaratmak Denemek, kontrol etmek Verilen kararın doğruluğuna Ġnanmak Mantıkla karar vermek Deneme-yanılma yöntemiyle karar vermek

Kelimeler ve sayılar Ġnsanlar ve durumlar

Zaman ve sükunet Acele ve sabırsızlık GeçmiĢi anlamak Geleceği etkilemek

Beyinle Karineden

(duruma göre)

Mantık Psiko-mantık

Gerçek veriler Esnek bilgi Soğuk, kesin Sıcak ve bulanık

Analitik Bütüncül Mesafeli Yakın ve sıcak

Mantıkla Yönetilen Duygusal Ben-merkezci Çoğulcu

Beynin sol yarısı Beynin sağ yarısı YalıtılmıĢ Bağımlı

“Eğer ve fakat” “Burada ve Ģimdi” Eril DiĢil

1.6.5. Duygusal Zekâ Modelleri ve BileĢenleri

1.6.5.1. Mayer ve Salovey Duygusal Zekâ Modeli:

Mayer ve Salovey (1990: 185) duygusal zekâyı “duyguları algılama ve ifade etme, duyguyu anlama ve kiĢinin kendisinde ve diğerlerindeki duyguyu düzenleme yeteneği” olarak tanımlamaktadırlar. Mayer ve Salovey‟ in duygusal zekâ modeli dört boyutludur.

1. Duyguları algılama yeteneği,

2. Duyguların iĢaretlerini ve etkilerini dikkate alma,

3. Duygusal iĢaretler, zamana ait belirtiler ve onların etkileĢimiyle ilgili anlamlandırma,

4. Hislerden anlama doğru duyguların yönetimi.

Bu süreç bir çember Ģeklinde böylece devam etmektedir (Titrek, 2004: 31 ve Köroğlu, 2006: 31).

Bu modele yetenek modeli de denmektedir. AĢağıda bu modelin Ģekilsel ifadesi gösterilmiĢtir.

ġekil 1.6.5.3. Mayer ve Salovey (1990) Duygusal Zekâ Modeli

Goleman (1995: 61), Salovey‟in duygusal yeteneklerini beĢ ana baĢlık altında topladığını belirtmiĢtir. Bunlar:

DENEYĠM ĠLE ĠLGĠLĠ 1. Algılama 2. Yardım STRATEJĠK 3.Anlama 4. Yönetme DUYGUSAL ZEKÂ MODELĠ

1. Öz bilinç (kendini tanıma): Bir duyguyu oluĢurken fark edebilme

yeteneğidir. Duygularını tanıyan kiĢiler, hayatlarını daha iyi idare ederleri karar gerektiren konularda ne düĢündüklerinden emindirler.

2. Duyguları idare edebilmek: Duyguları uygun biçimde idare yeteneğidir.

Duyguları uygun biçimde idare yeteneği, öz bilinç temeli üstüne geliĢir. Bu yeteneği zayıf olan kiĢiler sürekli huzursuzlukla mücadele ederken, kuvvetli olanlar ise hayatın tatsız sürprizleri ve terslikleriyle karĢılaĢtıktan sonra kendilerini daha kolay toparlarlar.

3. Kendini harekete geçirmek: Duyguları bir amaç doğrultusunda

toparlayabilmek, dikkat edebilme, kendini harekete geçirebilme, kendine hakim olabilme ve yaratıcılık yeteneğidir. Bu becerilere sahip kiĢiler, yaptıkları her iĢte daha üretken ve etkili olabilmektedirler.

4. BaĢkalarının duyularını anlamak: Empati yeteneğidir. Empatik kiĢiler

baĢkalarının neye ihtiyacı olduğunu, ne istediğini gösteren belli belirsiz sosyal sinyallere karĢı daha duyarlıdırlar.

5. ĠliĢkileri yürütebilmek: Sosyal yeterlilik yeteneğidir. Bu yeteneği

geliĢmiĢ kiĢiler insanlarla sürtüĢmesiz bir etkileĢim sürdürmeye dayalı her alanda baĢarılı olurlar ve iyi bir sosyal yaĢam sürdürürler.

1.6.5.2.Bar-On Duygusal Zekâ Modeli:

Bu model, bazı insanların duygusal açıdan neden daha iyi durumda olduğunu ve bazı bireylerin hayatın içinde diğerlerinden neden daha baĢarılı olduğunu açıklamaya çalıĢtığı karma bir modeldir. Bu model, duygusal zekâ ve sosyal zekâ modellerini kapsamaktadır. Bu model Ģöyle Ģematize edilmiĢtir.

ġekil 1.6.5.4. Bar-On (1997) Duygusal Zekâ Modeli

Bar-On (1997) duygusal zekâ ile ilgili ilk ölçüm aracını geliĢtiren ve duygusal zekâyı “duygu katsayısı” terimi ile ifade eden ilk uzmandır. Bar-On duygusal zekâyı tanımlarken karmaĢık bir model öne sürmüĢtür. Bar-On‟ un geliĢtirmiĢ olduğu Duygusal Zekâ Ölçeğinin on beĢ duygusal zekâ boyutunun gruplandırıldığı beĢ ana boyutu bulunmaktadır. Bu ana boyutlar KiĢisel Beceriler, KiĢilerarası Beceriler, Uyumluluk, Stres Yönetimi / Denetimi ve Genel Mizaçtır (Acar, 2001).

KĠġĠSEL BECERĠLER

KĠġĠLERARASI BECERĠLER

UYUMLULUK STRESLE BAġA

ÇIKMA

GENEL RUH DURUMU

1. KiĢisel Beceriler: Bireyin kendisiyle olan iliĢkisi, kendi içindekileri

değerler. Bu boyutun alt boyutları, duygusal benlik bilinci, kendine güven, kendine saygı, kendini gerçekleĢtirme ve bağımsızlık boyutlarıdır. Bu boyutundan yüksek skor alan bireyler, duygularının farkında olan, kendilerini iyi bulan ve yaĢamlarında yaptıkları Ģeyler hakkında olumlu Ģeyler düĢünen kiĢilerdir. Bu kiĢiler duygularını rahatça ifade edebilir ve düĢüncelerini ve inançlarını ifade etmekte bağımsız, güçlü ve kendine güvenlidirler.

KiĢisel Beceriler boyutunun alt boyutları: Duygusal Benlik Bilinci, Kendine Güven, Kendine Saygı, Kendini Gerçekleme, Bağımsızlıktır.

2. KiĢilerarası Beceriler: KiĢiler arası boyut, kiĢiler arası yetenek ve

faaliyetlerin altını çizmektedir. Bu ana boyutun alt boyutları; empati, bireylerarası iliĢkiler ve sosyal sorumluluktur. Bu boyuttan yüksek skor alan kiĢiler, sosyal yetenekleri iyi olan, sorumluluk sahibi olan kiĢilerdir. Bu kiĢiler diğer bireyleri anlar, iliĢki kurar ve onlarla iyi geçinirler. Bu yetenekler, takım çalıĢmasında ve insan iliĢkilerinde gerekliliktir.

KiĢisel Beceriler boyutunun alt boyutları: Empati, Sosyal Sorumluluk ve KiĢilerarası ĠliĢkilerdir.

3.Uyumluluk: Uyumluluk boyutu, problem çözme, gerçeklik ölçüsü ve

esneklik alt boyutlarından oluĢmaktadır. Uyumluluk puanı, bireyin çevresindeki taleplerle uygun Ģekilde baĢ edebilmesi ve problemli durumlarla ilgili olmasında ne kadar baĢarılı olacağını ortaya çıkartır. Bu boyuttan yüksek skor alan kiĢiler, problemli durumları anlamada ve uygun çözümlere ulaĢmakta, genellikle esnek, gerçekçi ve etkindirler. Bu kiĢiler, günlük yaĢamlarında karĢılarına çıkan güçlüklerle ilgili olarak genellikle uygun çözümler üretebilirler. Bu uyumluluk sadece özel yaĢamlarında değil iĢ yaĢamlarında da geçerlidir.

Uyumluluk boyutunun alt boyutları: Gerçeklik, Esneklik ve Problem Çözmedir.

4.Stresle BaĢa Çıkama: Stresle baĢa çıkma boyutu, stres toleransı ve dürtü

kontrolü boyutlarından oluĢmaktadır. Bu boyuttan yüksek skor almıĢ kiĢiler, umutsuzluğa kapılmadan veya kontrollerini kaybetmeden stresle baĢ edebilirler. Bu kiĢiler genellikle soğuk kanlı, nadiren fevridirler ayrıca, baskı altında dahi iyi çalıĢırlar. Bu boyuttan yüksek skor almıĢ kiĢiler, stresli, endiĢe doğurabilecek ve kritik iĢlerde çalıĢabilirler.

Stresle BaĢa Çıkma boyutunun alt boyutları: Stres Yönetimi ve Dürtü Kontrolüdür.

5.Genel Ruh Durumu: Genel ruh durumu, mutluluk ve iyimserlik