• Sonuç bulunamadı

1.6. ANNE-BABANIN DĠKKAT ETMESĠ GEREKEN HUSUSLAR

1.6.7. Ġlk Çocukluk Evresi (Ğulam)

Bu dönem, çocuğun sütten kesilme ile baĢlayıp yedi yaĢına kadar devam eden zaman dilimini kapsayan (3-7) biyolojik, duygusal ve biliĢsel olarak en hızlı geliĢtiği dönemdir. Bu nedenle ilk çocukluk dönemi, kiĢinin hayatının temellerini oluĢturması ve Ģahsiyetinin Ģekillenmeye baĢladığı zaman dilimi olması bakımından oldukça

286Ebu Davut 287

Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı, s. 182.

79

önemlidir. Birey, yetiĢkin hayatına hazırlayıcı davranıĢları büyük ölçüde bu dönemde öğrenir ve bu öğrenme onda derin izler bırakır289

.

Çocukluğun erken dönemlerinde, ebeveyn eliyle yerine getirilmesi gereken faaliyetin hangi yaĢlardan itibaren baĢlayacağı konusunda kesin bir sınır olmasa da Hz. Peygamber‟in uygulamalarına baktığımızda çocuğun konuĢulanı anlama ve anladığını anlatma kabiliyetine ulaĢma seviyesi dinin eğitiminin baĢlama aĢaması olduğu söylenebilir. Hz. Peygamber konuĢmaya baĢlamıĢ olan bir çocuk kendine getirildiğinde hemen ona tevhit inancını vurgulayan Ġsrâ sûresi 111. ayetini yedi kez okutarak ezberlettiği bilinmektedir.290

Ayrıca Hz. Peygamberin çocuklarınıza ilk öğrettiğiniz kelime “Lâ ilâhe illallah olsun” tavsiyesi hem öğretmenler hem de ebeveynler açısından, 3-4 yaĢlarının eğitim açısından önemli zaman dilimleri olduğunu ortaya koymaktadır291

.

Çocuğun, iki buçuk-üç yaĢ civarında, ilgi ve merak duygusunun verdiği hareketlilikle her Ģey hakkında sorular sormaya baĢlaması bu dönemin, “soru çağı” olarak nitelendirilmesini sağlamıĢtır292. Bu dönemde çocuğun soyut kavramları

(Allah, melek, ölüm, ahiret vb.) kendi düĢünce yapısına uygun olarak, somut ifade ve kavramlarla dile getirmeye çalıĢtığı görülmektedir293

. Ebeveyn olarak bu sorulara vereceğimiz cevaplar çocuğu psikolojik açıdan rahatlatabileceği gibi, ruhsal karmaĢa yaĢamasına da neden olabilir294. Bu sebeple sorulan soruları eleĢtirmeden, sade bir

dil kullanarak, somut örneklerle sorular cevaplandırılmalıdır.

Çocuğun bu dönemde baĢlayan sevgi, bağlanma ve güven duygusu ilk geliĢen duygulardır. Bu duyguların anne-babadan yaratana doğru olan geliĢim sürecinde, çocukta kendisine güvenip inanabileceği Allah arayıĢı baĢlayacaktır. ġüphe yok ki

289 Köylü, Çocukluk Dönemi Dini Ġnanç GeliĢimi ve Din Eğitimi,“ s. 137. 290Abdurrezzak, Musannafu Abdurrezzâk, c. IV, s. 334.

291

Abdurrezzak, Musannafu Abdurrezzâk, c. IV, s. 334; Yavuz, 1983, s. 41.

292 Cihandide, “Okul Öncesi Din ve Ahlak Eğitimi,” s. 64.

293 Ronald Goldman, Readiness for Religion: A Basis for Developmental Religious Education,

Seabury Pres. New York: 1971, s. 30.

80

çocuğun bu ihtiyacı Allah‟ı anlatma ve tanıtma açısından din eğitimcisine büyük imkânlar sunar295

.

Allah inancını çocuklara anlatırkenken, Allah‟ın, seven ve merhamet eden, bizi koruyucu özelliklerinden bahsedilmelidir. Doğru ve kalıcı bilgilerle, olumlu bir Allah tasavvuru geliĢtirilmeli ve böylece, çocuğun Allah‟a sevgiyle bağlanması ve güven duyması sağlanmalıdır. Zihinsel ve dil geliĢimi de esas alınarak ezberlettirilecek kısa dua ve ayetlerle çocuğa Allah‟ın varlığı hissettirilmeli ve çocuğun yaratıcıyla iletiĢim kurması teĢvik edilmelidir. Bunun için bu yaĢ gurubunda bütün dinî bilgiler ve kavramlar, zihinsel ve entelektüel temelden ziyade sevgi esasına dayandırılarak öğretilmeye çalıĢılmalıdır296

.

Bununla birlikte, din dilinde bir takım benzetmeler, kıssalar ve pek çok soyut kavram olduğundan dinî alanda konuĢma ya da bir Ģeyler kazandırma pek kolay olmamaktadır. Din dilini harfi harfine kullanmak, istenmeyen sonuçlara götürebileceği için çocukların ruh dünyasına daha uygun olacak basit bir dil kullanmak gerekir297. Örnek alınması açısından, baĢka ideal karakterlerin hayat hikâyelerinin sade bir dille anlatılması da çocuğun duygu ve düĢünce dünyasında, çeĢitlilik ve kalıcılığa katkıda bulunacaktır.

Soruların odaklandığı bir diğer konu, büyüklerin yaptığı ibadetlerdir. Bu dönemde çocuk özdeĢleĢmeyle, çevresindekilerin duygu, düĢünce ve davranıĢlarını taklit etmeye baĢlar ve böylece dinî değerler de ailede temsil edildiği Ģekliyle çocuğun dünyasında yerini almaya baĢlar298. Ebeveyn tarafından gerek ibadetlerin

yerine getirilmesi, gerekse ahlâki kurallara uygun davranıĢların sergilenmesi, ilk

295Cihandide, Okul Öncesi Din ve Ahlak Eğitimi, s. 65; Kerim Yavuz, Çocuk ve Din, Çocuk Vakfı

Yayınları, Ġstanbul 1994, s. 122-123; Halis Ayhan, Eğitime GiriĢ ve Ġslâmiyetin Eğitime

Getirdiği Değerler, Damla Yayınları, Ġstanbul 1986, s. 293.

296J. M. Lee, “How to Teach: Foundations, Processes, Procedures“ Handbook of Preschool Religious

Education, ed. Donald Ratcliff, (Birmingham1998, Alabama: Religious Education Press), s. 170- 171.

297 Goldman, Readiness for Religion: A Basis for Developmental Religious Education, s. 31-34. 298Halil Apaydın, “Aile Ġçi ĠletiĢimin Çocuğun Dinsel GeliĢimine Etkisi,” O.M.Ü. Ġlahiyat Fakültesi

Dergisi. Sayı 12-13, Samsun 2001, s. 327; Ayhan, Eğitime GiriĢ ve Ġslâmiyetin Eğitime Getirdiği Değerler, s. 311-317.

81

çocukluk döneminde son derece önemlidir. Özellikle üç ve dört yaĢlarındaki çocuklar için dinî atmosfer temel bir öneme sahiptir. Ġnanç ebeveyn tarafından yaĢandığında, çocuklar kendilerine söylenen Ģeylerin gerçekçi ve samimi olduğunu hisseder299

. Bu sebeple dinin ibadet ve ahlâk anlayıĢı çok kısa ve basit cümlelerle, çocuğun anlayabileceği düzeyde anlatılırken, çocuğun soru sormasını sağlayacak ortam hazırlanmalıdır. Ahlâkî bilincin merkezi sayılan vicdanın, ilk geliĢim basamağı kabul edilen bu dönemde 2–3 yaĢlarında ortaya çıkan utanma duygusu ile 3–6 yaĢlarında beliren suçluluk duygusu doğru bir Ģekilde yönlendirilmeli300, vicdanın

geliĢimi engellenmeden sağlıklı bir biçimde desteklenmelidir.

Ġlk çocukluk döneminden itibaren kelimeleri, kelimeleri birleĢtirerek anlamlı cümleleri oluĢturmayı, yani konuĢarak iletiĢim kurmayı öğrenen çocuk artık dönülmez bir yola girmiĢ olur. Ailesinin, çevresinin, milletinin geleneksel, dini, milli bütün mirası çocuğun beynine aktıkça akar. Büyükler çok objektif görünen bir faaliyetle, çocuklara kelimeler öğretirken, bu kelimelerle birlikte, onlar türküler içinde olsun, dualar içinde olsun, Ģiirlerde, masallarda olsun, hatta küfürlerde olsun, onların taĢıdıkları değerli ve değersizlikleri de birlikte çocuğa aktarırlar. Bu çağda çocuklar çok yönlü bir bilgi bombardımanı altında bulunurlar diyebiliriz. Herkes onlara bir Ģeyler öğretme çabasındadır. Üç ile yedi yaĢ arası, duyguların alıĢ gücünün dorukta olduğu bir dönemdir. ġahsiyet özelliklerinin bu dönemde temel olarak belirlendiği kabul edilir. "Yedisinde ne ise yetmiĢinde odur" deriz301. Çocukluk

dönemi bireyin ileriki hayatının temellerini oluĢturması ve karakterinin Ģekillendiği dönem olması açısından oldukça önemlidir.

Ġlk çocukluk dönemi, pedagogların “kültür emici” dediği dönemdir. Bu dönem, çocuğumuzun hayatı, dünyayı ve kendi varlığını bir kültür içinde

299Xavier Lefebvre ve Louis Perin, Bringing Your Child to God: The Religious Education of the

Pre-School Child, New York1963; P. J. Kennedy and Sons. s. 26.; Süleyman Gümrükçüoğlu, Çocuğun Din Eğitiminde Ailenin Rolü, Kadın AraĢtırmaları Dergisi, Ġstanbul 2017, s.100.

300 Bilgili, Çocuğun Din Eğitimi ve KarĢılaĢılan Güçlükler, s. 52 301

Beyza Bilgin, “Çocuklarımızın Duyguları ve Duaları”, Din Eğitimi AraĢtırmaları Dergisi 2 , ĠFAV Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, Ġstanbul 1995, s.65.

82

anlamlandırdığı çağdır. Çevresinden duyduğu, gördüğü her Ģey çocuğun hayal âleminde yer edinir ve kültürün ana kodlarını oluĢturur. Çocuklarımız bizim söylediklerimize değil, inandıklarımıza inanırlar. Ayrıca bizim emrettiklerimizi değil, yaptıklarımızı yaparlar. Bizler çocuğumuza terbiye verirken kendimizi unutursak yani sözlerimizle davranıĢlarımız birbirini tutmazsa nasihatlerimizin pek etkisi olmaz.302

Altı yaĢına kadar çocuğun kiĢiliği üç aĢamadan geçerek büyük çapta tamamlanmıĢ olur: Güvenli veya güvensiz kiĢilik, bağımlı veya bağımsız kiĢilik, sorumlu veya sorumsuz kiĢilik. Bu aĢamalardan biri ihmal edildiğinde veya çeĢitli sebeplerle geri kaldığında bir sonraki aĢamayı olumsuz yönde etkilemektedir. Ġhmal edilen dönemi geriye döndürmek ve tamir etmek hemen hemen imkânsızdır. Anne baba adayları bu gerçeği göz önünde bulundurarak, bebek ana rahmine düĢtüğü andan itibaren annelik ve babalık sorumluluğunu yerine getirmeli, bebeğin fiziksel ve Ruhsal yönden sağlıklı geliĢmesi için ellerinden gelen bütün imkânları kullanmalıdırlar.303

“Özellikle bu dönemde oyun, çocuk için çok önemli ve anlamlı bir ihtiyaçtır. YetiĢkin için çalıĢma ne ifade ediyorsa, çocuk için de oyun o kadar ciddi ve önemli bir uğraĢtır. Bununla birlikte oyun, bir geliĢim vasıtası ve önemli bir öğrenme durumudur. Bu sebeple, çocuk için değer ifade eden oyunlara zaman zaman iĢtirak ederek iliĢkiler güçlendirilmeli, çocuk daha yakından tanınmaya çalıĢılmalı ve bu etkinlikler içinde bir takım dinî, ahlâkî ve sosyal içerikli mesajlar verilerek, çocuk eğitilmelidir.” 304

302Hatice Kübra Ergin, Çocuklarda Din Eğitimi, Kalbi Kitaplar, Ġstanbul 2012, s. 61-69. 303Ali Çankırılı, Çocuğun Manevî Eğitimi, Zafer Yayınları, Ġstanbul 2015 s. 19.

304

David Elkind, “The Role of Play in Religious Education,” Religious Education, Vol. 75, No. 3. 1980, s. 284, 288.

83

1.7. ANNE BABANIN ORTAK SORUMLULUKLARI

Benzer Belgeler