• Sonuç bulunamadı

Kontrol grubunda erkek ve kız çocuklarının serum NT-proBNP düzeyleri arasındaki ilişkiye bakıldı Aralarında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı

Grup III: Çalışmaya alınan kontrol grubu

15. Kontrol grubunda erkek ve kız çocuklarının serum NT-proBNP düzeyleri arasındaki ilişkiye bakıldı Aralarında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı

(Tablo 16).

Tablo 16. Kontrol grubunda cinsiyet ile serum NT-proBNP düzeylerinin karşılaştırılması Cinsiyet p Erkek Kız Serum NT-proBNP Ort±S.H 154,36±31,18 192,24±43,99 0,446

p>0.05 üstü değerler istatistiksel olarak anlamlı değil.

Beyin ödemi; intrakraniyal basıncın artışına, buna bağlı olarak serebral perfüzyon basıncında azalmaya ve herniasyona doğru ilerleyerek, beyin sapı başta olmak üzere serebral yapıların kompresyon ve iskemisine neden olabilmektedir. Beyin ödemi, serebral iskemi ve herniasyona bağlı olarak kalıcı nörolojik sekellere ve mortaliteye yol açabilmektedir. Bu nedenle klinik tanının erken konulup anti ödem tedavisinin bir an önce başlanması gerekmektedir. Tanı ve başlanmış olan anti ödem tedavinin takibi açısından, nöroradyolojik görüntülemeler (BBT, MRG gibi) pratik olmayan ve özellikle Yoğun Bakım Ünitesinde yatarken sürekli monitörize edilmesi gereken hastalar açısından sıkıntılı, zahmetli ve yüksek maliyetli tetkiklerdir. Bu tetkiklere ilave olarak; beyin ödeminin tanı ve takibi açısından ölçümünün hızlı, pratik, ucuz ve kolay ulaşılabilir bir test olarak hekime ve hastaya zaman kazandırması açısından hasta yatağı başında alınabilen NT-ProBNP’ nin kullanılıp kullanılamayacağı araştırıldı.

Natriüretik peptitler kan basıncının, elektrolit dengesinin ve sıvı volümünün regülasyonunda rol oynayan bir hormon ailesi olup, Atrial / A tipi Natriüretik peptit, Brain / B tipi Natriüretik peptit, C tipi Natriüretik peptit, D tipi Natriüretik peptit ve Ürodilantin olmak üzere beş tip natriüretik peptit tanımlanmıştır (67).

BNP ilk olarak domuz beyni, daha sonra insan beyni, kalbi ve diğer organlarından izole edilmiştir (68,69). BNP, santral ve periferik sinir sistemini etkileyerek sıvı-elektrolit dengesini düzenler. BNP’ yi kodlayan genin hemen hemen tüm dokularda bulunduğu gösterilmiştir ancak en yüksek kalp dokusunda bulunmaktadır. BNP; diürezis, natriürezis, düz kas gevşemesi ve hipotansiyon yapar (73). Brain natriüretik peptit (BNP), sistemik etki ile serebral kan akımını azaltabilen güçlü bir natriüretik ve vazodilatör faktördür (104).

Yapılan çalışmada intrakranial patoloji ile başvurmuş çocuk hastalarda beyin ödeminin asemptomatik dönemde tespit edilmesi ve beyin ödemine yönelik tedavisi başlanmış olan hastaların tedavi süresini belirlemesi amacıyla NT-proBNP düzeyleri ölçülerek NT-proBNP’ nin klinik uygulamalardaki önemi saptanmaya çalışıldı.

Yapılan çalışma prospektif bir çalışma olup hastalar Dicle Üniversite Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları hastanesine başvuran Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde yatırılarak tedavisi başlanmış olan hastalardan seçildi. Seçilen vakalar; beyin ödemi olan hastalar, intrakraniyal patolojisi olup beyin ödeminin eşlik

etmediği hastalar ile aynı dönemde sağlıklı çocuk polikliniğine başvuran sağlıklı çocuklardan oluşan kontrol grubu olmak üzere üç grupta toplandı. Çocuklardan alınmış olan serum NT-ProBNP düzeyleri istatistiksel olarak karşılaştırıldı.

Literatürde çocukluk yaş grubunda kraniyal patolojiler ile serum NT-proBNP ilişkisini araştıran çalışma sınırlı olup, son dönemlerde erişkinlerde kafa travması, subaraknoid kanaması olan ve iskemik inmeli hastalarda yapılmış birkaç çalışma bulundu. Çocuk ve erişkinlerde kalp yetmezliğinin tanı ve takibinde serum NT- ProBNP ile ilgili olarak yapılmış birçok çalışma bulunmakta olup yenidoğan sepsisinin tanısında serum NT-proBNP’ nin rolünü araştıran çalışmaların da yapıldığı görüldü. Çalışmaya dahil edilen 25 beyin ödemi gelişmiş olan vakanın 15’ i (%60) SSS enfeksiyonuna sekonder, altısının (%24) İKK sonrası, geriye kalan dördünün (%16) ise diğer nedenlere bağlı olarak geliştiği saptandı.

1. Yaş ve NT-proBNP

Pediyatrik olgularda BNP ve NT-proBNP’ nin normal değer aralıklarını gösteren değişik çalışmalar yapılmıştır. Çalışmalar, doğumdan hemen sonra BNP ve NT-proBNP değerlerinin yüksek olduğunu, bu yüksekliğin hayatın üç ve dördüncü gününe kadar plato yaparak devam ettiğini, daha sonra düştüğünü göstermektedir. Prematüre bebeklerde postnatal yüksek değerlerin ilk iki ay devam ettiği, daha sonra azalarak sağlıklı erişkin ve çocuklarda belirtilen düzeye indiği saptanmıştır (82). Peptit düzeyindeki bu seyire postnatal böbreklerin matürasyonu, sistemik vasküler direnç artışı ve pulmoner basınçta azalma yol açmaktadır. Doğum sonrası düşük plasental direncin ortadan kalkmasıyla, sistemik vasküler direnç yükselip ventrikül duvar gerilimini arttırmaktadır. Yine akciğer kanlanmasının artması basınç ve hacim artışına neden olarak ventriküler duvar geriliminin artmasına neden olmaktadır. Artmış olan ventrikül duvar geriliminin BNP sentezini uyardığı düşünülmektedir (115,79,105,106). Mir ve arkadaşları (107) yaşları 11 gün ile 17 yaş arasında değişen sağlıklı çocuklarda yaptıkları bir çalışmada yaşa bağlı olarak serum NT-proBNP düzeylerinde anlamlı bir değişiklik olmadığını bildirmişlerdir.

Yapılan farklı bir çalışmada 62 sağlıklı term yenidoğan bebeğin kord kanında ve 222 bebeğin (0-18 yaş arasında) serumlarında NT-proBNP değerlerini ölçerek kord kanı örneklerinde NT-proBNP düzeylerini 281-2595 pg/ml (ortalama 818

pg/ml) olarak bildirilmiştir. Hayatın ilk birkaç günü bu düzeylerde artış olduğunu, ilk bir yıl içinde de giderek azaldığını göstermişlerdir (103). Başka bir çalışmada ise BNP düzeyinin ancak üçüncü ayda erişkin düzeyine indiği tespit edilmiştir (106).

Erişkinlerde yapılan çalışmalarda ise serum NT-proBNP düzeyinin yaşa bağlı olarak arttığı bildirilmiştir. Bu değişiklik miyokard kitlesinin artmasına ve yaşa bağlı olarak renal klirensin azalmasına bağlanmıştır (83,105,116).

2009 yılında Mir ve arkadaşları, sağlıklı süt çocuğu ve çocuklardaki serum NT-proBNP düzeyini aynı yöntemle ölçen önemli dört çalışmayı bir araya getirmiş ve en geniş seriyi oluşturmuşlardır. Bu raporda nonkompetetif ECLIA yöntemini kullanan dört çalışmadaki veriler toplanmış ve doğumdan 18 yaşına kadar dağılım gösteren 690 olgu incelenmiştir. Sonuçlara göre, doğumdan sonra NT-proBNP düzeylerinin çok yüksek olup ilk birkaç günde belirgin şekilde azaldığı, bir ay ile 18 yaş arasında ise aşamalı olarak düştüğü belirtilmektedir (117).

Bu çalışmada; çalışmaya dahil edilen tüm çocukların (hasta ve kontrol grubunun) serum NT-proBNP ortalama düzeyleri ile yaşları arasındaki korelasyonu değerlendirilmiştir. Yaş ortalaması ± standart hata 5,68 ± 0,48 yıl olarak bulunmuştur. NT-proBNP ile yaş arasında negatif yönde bir ilişki tespit edilmiş olup (p=0.000, r = -0,487) yaş küçüldükçe NT-proBNP düzeylerinde yükselme tespit edilmiştir. Kontrol grubunda yaş ile NT-proBNP düzeyleri arasında yapılan istatistiksel incelemede de yaş ortalaması 6,32 ± 0,89 yıl olup aralarında negatif yönde bir korelasyon tespit edilmiştir (p=0,001) (Tablo 11). Kontrol grubunun yaş aralığı 2 ay-13 yaş, hasta grubunun ise 2 ay-15 yaş arasındadır. Çalışmaya prematüre, yenidoğan bebekler ve 15 yaş üstü çocuklar dahil edilmemiştir. Çalışma literatürle uyumlu olup hem kontrol grubunda hem de tüm olgularda yaş ile serum NT-proBNP düzeyleri arasında anlamlı istatistiksel ilişki bulunmuştur (p<0,05). Yaş küçüldükçe NT-proBNP düzeyi artmaktadır.