• Sonuç bulunamadı

4. ÇEVİRİ

4.1.2. Erek Metin Odaklı Yaklaşımlar

4.1.2.2. Çoğul-Dizge Kuramı

Çoğuldizge kuramı, 70’li yıllara kadar bağlamlarından kopuk biçimde ele alınan metinlerin incelenmesinden oluşan araştırmalarla, çevirinin tarihsel ve devingen bir süreç olarak algılanmasını sağlamıştır. Kuramın öncüsü Zohar, Holmes’ün çeviribilim sınıflamasına dayanan bir kuram geliştirmiştir.

Holmes (1972:171), “The Name and Nature of Translation Studies” çalışmasında çeviribilimin kapsamını belirlediği sınıflamada çeviribilimi salt araştırma ve uygulama olarak ikiye ayırarak çeviribilimin amacını, çeviri süreci ve ürünlerini kendi deneyim dünyamızda karşımıza çıktıkları gibi betimlemek, bu olguları açıklamak ve öngörebilmek için genel ilkeler oluşturmak biçiminde belirlemiştir. Söz konusu iki amaçla ilgilenen çeviribilimin, Kuramsal Çeviribilim ve Betimlemeli Çeviribilim olarak iki alt gruba, Betimlemeli Çeviribilim de kendi içinde Ürün Odaklı, Süreç Odaklı ve İşlev Odaklı olarak üçe ayrılmaktadır. Holmes, uygulamaya yönelik çalışmaların eksikliğini vurgulayarak betimleyici alanın görevlerini ürün odaklı çalışmalarda, erek

metnin bir ya da birden çok dilde farklı zamanlardaki çevirilerini karşılaştırmak; işlev odaklı çalışmalarda çevirinin yapısından çok onu oluşturan erek dizgenin sosyokültürel koşullarını irdelemek; süreç odaklı çalışmalarda ise çevirmenin karmaşık zihinsel yapısını çözümlemek olarak belirlemektedir. Holmes’ün çeviribilimi alanlarına göre sınıflaması, onun diğer kuramcılara göre bütüncül bir yaklaşım sergilediğinin göstergesidir (Yücel, 2007:154). Onun bu sınıflamasından yola çıkan Even-Zohar 1970’li yıllarda çeviribilime kuramsal açıdan yeni bir bakış açısı sunmuştur.

Even-Zohar, çeviride çıkış noktası olarak erek dili almakta, çeviride önsel bir kavram olarak algıladığı kaynak dilden hareket etmeye karşı çıkmaktadır. Bu bakış açısı, salt çevrilmiş metinleri temel almayı gerektirmekte, kaynak metinle erek arasında doğrudan bir karşılaştırma yapılamayacağı anlamına gelmektedir. Çevrilmiş metin, erek dizgede var olan somut etmenler ışığında ele alınmakta, çeviri ürünü kaynak kültürden çok erek kültür ürünün olarak kabul edilmektedir. Yazın tarihine çoğul bir dizge içerisinde bakarak çeviri yazınına bu dizge içerisinde yer veren Even-Zohar’a göre kültür/ekin, yapısallaşmanın tetikleyicisi olarak bir yandan toplumda sistemli bir dizge yaratan bir öğe, diğer yandan da toplumu harekete geçiren bir öğedir (Even-Zohar, 2002:165–173). Çoğuldizge, birbirine bağlı unsurların oluşturduğu ve bu unsurların birbirleriyle iletişimleri sırasında değişerek yeni şekillere bürünen katmanlı bir bütünlük anlamına gelmektedir (Aksoy, 2002: 30).

Kuramın amacı toplumsal evrim içinde önemli bir işlev üstlenen yazının önemini vurgulamaktır. Dilbilimsel kuramların çoğunun metinleri tarihsel süreçlerinden tecrit ederek toplumsal evrim bağlamından ayırdığını savunan Even-Zohar, kuramında eşsüremli ve artsüremli bir yaklaşım benimsemektir. Böylelikle, çoğuldizgede tarihsel bağlamın ve devingenliğin altı çizilmektedir (Tahir-Gürçağlar, 2008; 194) .

Çoğuldizge kuramında metinler, konum açısından merkez-çevre ilişkisi bağlamında ele alınmaktadır. Konum olarak merkezde yer alan metinler, saygın kabul edilen (canonised) metinler olup, tarihsel süreç içinde farklı bir konuma gelebilmektedir. Saygın olmayan metinler (noncanonised) de aynı şekilde zamanla merkeze doğru yol alabilmektedir. Söz konusu devingenlik, yazın çoğuldizgesinin kendini tekrarlamasını engellemektedir.

“Çoğuldizge” terimi, yukarda anlatıldığı üzere belirli bir kültürde, önemli ya da önemsiz, tüm yazınsal dizgeleri kapsamaktadır. Even-Zohar, bu terim içinde, tüm dizgelerin arasındaki ilişkiyi incelerken, odak noktasını önemli altdizgeler ve önemsiz altdizgeler oluşturmaktadır.

Genelde dizgelerin doğası ve özellikle yazınsal olgunun doğası ile ilgili inanılan her şeye göre, farklı yazınsal dizgeler ve türler arasında eşitlik yoktur. Bu dizgeler, hiyerarşik bir ilişki içindedir ve kimisi diğerine göre daha merkezdeyken, kimisi de diğerleri ikincil iken birincildirler (Even- Zohar, 1978: 16).

Merkez-çevre ilişkisinin yanı sıra Even-Zohar, metinleri “birincil” ve “ikincil” olmak üzere sınıflandırmaktadır. Bu kavramlar, yenilikçilik açısından incelenmekte ve yenilikten yana olan, merkezi tehdit edici güce sahip çevresel konumdaki yazına “birincil yazın” (primary literature), diğerlerine “ikincil yazın” (secondary literature) adı verilmektedir. Even-Zohar’a göre çevirilerin çoğu ikincil bir öneme sahiptir. Birincil öneme sahip çeviriler için çoğuldizge açısından aşağıdaki koşulların gerçekleşmiş olması gereklidir:

a) Bir yazın ürününün yeni olması ve tam anlamıyla belirginleşmemesi b) Bir yazının daha büyük yazınlar grubu içinde zayıf (peripheral) kalması

c) Bir yazının boşluk içinde olması ya da dönüm noktasında bir sarsıntıya uğraması (Even-Zohar, 1978: 24–25; 1990: 47)

Çoğuldizge kuramına göre, çeviri kendi içinde bir dizge oluşturmanın yanı sıra yazın çoğuldizgesinin bir parçasıdır. Çeviri yazının çoğuldizge içindeki konumu önceden belirlenmemiştir; merkez ya da çevre konumunda bulunma olasılığı vardır. Çevirilerin, yazın çoğuldizgesinin merkezinde yer almaları, merkezin biçimlenmesini etkilemektedir.

Değişik kültürel dizgiler içinde çevirinin yerini gözlemleyen Zohar, yazınsal çoğuldizge ve çeviri metinler arasındaki ilişkiyi iki düzeyde ele almaktadır:

1. Çeviri metinlerin alıcı kültür tarafından nasıl seçildiği

2. Çeviri metinlerin diğer hedef dil sistemleri ile olan ilişkilerinin sonucunda bazı kuralları ve işlevleri nasıl benimsediği

Çeviri metin, Even-Zohar’a göre belirli bir kültürdeki çeviri kurallarını da etkilemektedir. Çeviri yazın, “birincil” bir konumda ise, kaynak metin ve erek metin birbirine karışmakta, çevirinin tanımı genişlemekte ve özgürleşmektedir. Çeviri metnin amacı, belirli bir kültüre ve yazın geleneğine yeni bir tür ve eser tanıtarak var olan ilişkileri değiştirmek olduğunda, çeviri metin, kaynak metnin biçimlerini ve metinsel ilişkilerini daha yakından ve daha sadık bir yolla oluşturmaya eğilim göstermektedir. Eğer yabancı metnin biçimi çok aykırı ve yabancı ise, çeviri metin alıcı kültürün yazınsal dizgesi içinde kabul edilmeme riskini taşımaktadır (Aksoy, 2002: 43-44).

Genel bir değerlendirme yapıldığında bu kuram, çeviri bilim açısından kendisinden sonra gelenlere üç önemli noktada ışık tutmuştur. Bunlardan birincisi, sistemi tanımak açısından betimleyici incelemelere olan ilgi artmıştır. İkinci olarak, çevirilerin sistemdeki rolünü anlamak açısından çeviribilimin inceleme gerecinin odağı, kaynak ekin ve kaynak metinden erek ekin ve çevirilere doğru kaymıştır. Üçüncü olarak da, çeviribilim araştırmalarının devingen bir sistem içerisinde ele alınarak bu disiplinin durağanlıktan kurtulup dinginlik kazanmasına aracı olmuştur. Ancak bütün bu ifadelerin dışında Even-Zohar’ın, çeviribilime en önemli katkısı, bu disipline “sistem” kavramını kazandırarak onun “genel kuram” olması yolunda ilk adımı atmış olmasıdır. Bu açıklamalar doğrultusunda çoğuldizge kuramının betimleyici kuramlarla doğrudan ilişkisi olduğu ileri sürülmektedir (Yazıcı, 2005: 126-127).

Betimleyici çeviri araştırmaları, başlangıçta, çeviri sürecini kuramsallaştırmaya ve metinleri yazınsallıkları açısından değerlendirmeye çalışmıştır. Erek kültür kadar tarihsel içeriğin de ön planda olduğu bu yaklaşımda içerik ve biçim birbirinden ayrı olarak ele alınmakta, bir eserin ortaya çıkmasına neden olan tarihsel durum tam olarak tanımlanamamaktaydı. Tek bir metnin aktarım sürecinin irdelendiği bu dönemde, dilbilimsel işlevler ve derin yapı dilbilgisi ile ilgili işlevlerin durağan yapısı çeviri bilimcileri yeni arayışlara yönlendirmekteydi (a.g.e.: 129). Daha sonra Toury’nin çalışmalarıyla anlam kazanan betimleyici çalışmalar, kuramsallaşmaya doğru gitmiştir.

Benzer Belgeler