• Sonuç bulunamadı

Çingenelerin Göçleri ve Göç Sebepleri

2.2. Ġlgili Alan Yazını Değerlendirme

2.2.4. Çingenelerin Göçleri ve Göç Sebepleri

Çingenelerin, Hindistan‟dan çeĢitli sebeplerle göç ettiklerini varsayan araĢtırmacılar, onların bu göçlerdeki tezlerini, çeĢitli ülkelere olan göçleriyle ve farklı güzergâhlarıyla savunmuĢlardır. Bu iddialardan biri de:

Hindistan‟dan göçün baĢlangıcına ve Çingenelerin dünyaya dağılmasına iliĢkin tahmini tarihler, 5. ila 15. yüzyıl gibi hayli geniĢ bir zaman aralığında değiĢir. Çoğu zaman bu göç sürecinin, 5. ve 6. yüzyıllarda Ak Hunlar‟ın (Eftalit‟ler) Orta Asya‟dan akınlarıyla ivme kazandığı ve bu akınların kentlerin çözülmesi, tarımın gerilemesi, kıtlık ve salgın hastalıkların baĢ göstermesinin yanı sıra Gupta hanedanlığının çökmesi ve imparatorluğun dağılması da dahil olmak üzere Hint toplumunda büyük bir krize yol açtığı düĢünülmüĢtür. (Marushiakova- Popov, 2006: 13).

Hindistan‟dan kitleler halinde yapılan göçün birçok sebebi olduğu söylenilebilir. Özkan, kitabında bu göç dalgasının Ģu Ģekilde gerçekleĢtiğini açıklamıĢtır:

1. Göç, kitle halinde olmamıĢ, aksine farklı zamanlarda küçük gruplar halinde olmuĢtur. 2. Göç olayında savaĢlar, tehcir, takip ve tarımsal gibi dıĢ sebepler mevzubahistir.

3. Küçük grupların göçü, ilk olarak MS.V. ve VII. yüzyıllar arasında Hindistan ve Ġran arasında ilk göç hareketinin muhtevasından dolayı vuku bulmuĢtur ve daha sonraki ise Müslümanların Ġran ve Hindistan‟ı fethettiği VII. ve XIII. yüzyıllarda Gazneli Mahmut ve

20 onların halefleri döneminde olmuĢtur.

4. Çingenelerin Avrupa‟ya göçü; Ġran, Ermenistan, Anadolu, Yunanistan ve Güney Slovak Bölgesi üzerinden gerçekleĢmiĢ olması mümkündür. Çünkü bütün Avrupa Çingenelerinin lehçelerinde Ermenice, Türkçe, Yunanca ve Slovakça‟dan alınmıĢ kelimeler bulunmaktadır.

5. Ġran‟ın VII. yüzyılda Müslümanlar (Araplar) tarafından fethedilmesinden kısa bir müddet önce veya sonra vuku bulan olmalıdır. Çünkü Avrupa Çingenelerinin lehçelerinde Arapça kelimeler de mevcuttur (Özkan, 2000: 12-13).

Çingenelerin tarihleri boyunca bulundukları coğrafyalar düĢünüldüğünde ortaya çıkan baĢka bir düĢünce ise, Çingenelerin üç ayrı koldan göç ettikleridir: “Bir kısmı Kafkasya‟ya, bir kısmı Ġran ve Suriye üzerinden Kuzey Afrika ve Ġspanya‟ya, bir kısmı da Anadolu üzerinden Balkanlara geçiĢ yapmıĢtır” (Yürüktümen, 2010; akt. Koptekin 2013: 8).

Bir baĢka kaynakta göçleri hakkında farklı bir bilgi bulunmaktadır. “Hindistan‟dan göçe iliĢkin güvenilir en erken tarih M.S.241-272‟dir. Bu dönemde I. ġapur tarafından ġuster Barajı‟nda çalıĢtırılmak üzere Kabil‟den iĢçiler getirtilmiĢti. EĢleriyle birlikte gelmedikleri anlaĢıldığına göre, günümüz çingenelerinin ataları arasında olmaları mümkün değildir” (Dzaka, 1989; akt. Kenrick, 2006: 26). Bu bilgiye göre, Çingenelerin iĢ için Kabil‟e getirildikleri ve iĢ sonrası eĢlerini de yanlarına almadıkları düĢünülürse geri Hindistan‟a döndükleri yorumu yapılabilir.

Arayıcı göç yollarıyla ilgili Ģunları aktarmıĢtır: “Çingeneler, birinci kol halinde Afganistan, Ġran, Anadolu ve Balkanlar‟a; ikinci kol halinde Afganistan, Ġran, Ermenistan, Rusya ve Balkanlar‟a; üçüncü kol halinde ise Afganistan, Ġran, Suriye, Filistin, Kuzey Afrika ve Ġspanya üzerine hareket ederek Avrupa‟nın değiĢik ülkelerine 15. yüzyılda gelmiĢlerdir” (Rinzer, 1985; akt. Arayıcı, 2008: 26).

Akgül ise, Çingeneleri göçlerini tarihler vererek ve güzergâhlar belirterek Ģöyle açıklamıĢtır:

9. yüzyıldan itibaren çeĢitli nedenlerden ötürü Kuzey Hindistan‟dan yola çıkarak batıya doğru göç etmeye baĢlamıĢlardır. Ġlk olarak Ġran‟ın Ġsfahan kentine gelen çingenelerin küçük bir kesimi Rusya ve Sibirya‟ya göç etmiĢtir. Geriye kalan büyük kesimi ise Güneydoğu Anadolu üzerinden iki kola ayrılmıĢtır. Birinci kol, 1150 yılında

21

Ġstanbul‟a gelmiĢ ve oradan baĢta Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Macaristan olmak üzere Avrupa‟nın bütün ülkelerine yayılmıĢtır. Ġkinci kol ise Irak, Suriye ve Filistin‟i geçerek Mısır‟a gelmiĢtir (Senz, 1997; akt. Akgül, 2006: 104-105).

Bir baĢka kaynakta ise 9. yüzyılda yaptıkları göçte, göç yollarının farklı bölgelere doğru da olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu göçleri sırasında katliama uğradıkları da bilinmektedir.

9. yüzyılda Kuzey-Batı Hindistan‟ı terk eden Çingeneler, 950 yılında Ġran‟ın Ġsfahan kentine kadar gelmiĢlerdir. Jan Kochanowski, “anavatanları Kuzey-Batı Hindistan‟ı terk eden „Romane Chave (Rama oğlu)‟ adı verilen ve Rajput‟dan gelen bir grup Çingene‟nin; Afganistan üzerinden Avrupa‟ya geçerken 300 bin atlı süvari askerin baĢında bulunan Mohammed Ghori tarafından 12. yüzyılda katliama uğradığını” belirtmiĢtir. Yüz binlerce Çingenenin hayatını kaybettiği bu olaydan sonra, Hindistan‟ın Sind ve Tafta bölgelerinden gelen Çingeneler; Anadolu ve Ġstanbul üzerinden önce Yunanistan‟a ve oradan da Avrupa‟nın değiĢik ülkelerine gitmiĢlerdir (Kochanowski, 1966; akt. Arayıcı, 2008: 28).

Göç sebeplerine ek olarak katliam sonucu ve katliam korkularından da göç ettikleri veya ettirildikleri anlaĢılmaktadır. Birçok göç yolları arasında Anadolu ve Ġstanbul‟un da bulunduğunu görmekteyiz. YaĢadıkları katliamlardan da anlaĢılacağı üzere göçün, iyi ve kötü sonuçlanabileceği, bazen de bir kötü durumdan kaçarken, baĢka bir kötü durumla karĢılaĢılabileceği görülmektedir.

Uçum, Çingenelerin göçleri konusundan bahsederken, onların karĢılaĢtıkları olumlu ve olumsuz durumları Ģu Ģekilde açıklamıĢtır.

Göç hem göç eden hem de göçe maruz kalanları karĢılıklı olarak etkileyen bir olgudur. Göçün sonucu olarak ortaya çıkan iletiĢim sonucu karĢılıklı kültürel alıĢveriĢ baĢlar; böylece kültürel zenginleĢme ve yenilikler ortaya çıkar. Göç kavramının bu kadar olumlu örneğinin yanında, bu süreç de kimi zaman karĢı karĢıya gelen toplumların barıĢçıl görünümleri değiĢebilmektedir. Süreç içinde toplumlarda kültürel yozlaĢmalar, kültürel Ģoklar ve kültürel değiĢmeler gerçekleĢmektedir.

22

Çingeneler, bu göçler sonucunda hem kendi kültürlerini zenginleĢtirmiĢ hem de karĢılaĢtıkları toplumların kültürlerine farklılıklar katmıĢlardır. Çingeneler tarih sahnesine bakıldığında neredeyse en barıĢçıl diyebileceğimiz topluluklardan biridir fakat Hitler Almanya‟sında büyük baskı altında kalmıĢlardır (Uçum 2008: 34).

Almanya‟da Çingenelere yapılan katliamı ele alan birçok kaynak ve araĢtırmacı bulunmaktadır. Bunlardan biri de Fraser‟dır. Fraser‟a göre Çingenelere karĢı var olan tutumların ilk olarak sertleĢmeye baĢladığı ülke Almanya olmuĢtur. “1498 yılında casus oldukları bahanesiyle sınır dıĢı edilmeleri gerektiğine karar verilmiĢ, Çingenelere 1500 yılına kadar süre tanınmıĢtır. O tarihten sonra Almanya topraklarında bulunan Çingenelere karĢı Ģiddet uygulamak suç kabul edilmemiĢ; kısacası kanun kaçağı ilan edilmiĢlerdir” (Fraser, 2005: 85).

Nazi Almanyasında yapılan katliam öylesine büyük ve Ģiddetli olmuĢ ki 125 bin ile 500 bin arasında Çingenenin katledildiği aktarılmıĢtır:

Almanların yapmıĢ olduğu soykırım sırasında 125 bin ile 500 bin arasında Roman ve Sintinin (genelde „Çingeneler‟ olarak anılırlar) topluca katledildiğiyle ilgili nerdeyse hiçbir kitapta bahsedilmemiĢtir. 1933 Almanya‟sında yaĢayan 35.000 Roman ve Sinti, yaklaĢık 65 milyonluk Alman nüfusunun ancak % 0,05‟ini oluĢtursa da, çoğunluğu oluĢturan toplum tarafından toplumsal olarak marjinal, ekonomik açıdan verimsiz, suç iĢleme açısından “suça yatkın” ve ırk açısından onlara ikinci sınıf bir azınlık damgası vurulmuĢtur. Almanlar ikinci sınıf olarak gördükleri kiĢilerin üremelerinin engellenmesi gerektiğini savunundular ve ırk temizliğinin avukatı olarak soykırıma yönelik entellektüel bir alt yapı oluĢturdular. Nuremberg yasalarını hazırlayıp 1935‟de yürürlüğe koyup sınırdıĢılara baĢladılar. Alman etnolog Martin Block 1936‟daki Zigeuner: ihr Leben und ihre Sele adlı çalıĢmasında ... ırk olarak tanımladığı Çingeneleri yabancı insan, taĢ devri insanı, ilkel ırk olarak tanımlamıĢtır. Bu tanımlamalardan sonra Almanya‟da yaĢayan tüm Romanların kayıt edilmesi için parmak izleri alındı ve adresleri kaydedildi. Bu çalıĢmalar 1938 ve 1939‟da Nazi kadrolarının Yahudilere uyguladığı kampanya kadar sert ve saldırgan olmuĢtur. 1939 ve 1940

23

yıllarda tehcir baĢlamıĢ ve birçok Çingene bu sırada ölmüĢtür. Tehcir edilenlerin mal, mülk ve servetlerine el koyuldu (Sybil; akt. Uçum, 2008: 34).

Göç yollarını izleyen Çingeneler farklı zamanlarda Avrupa içlerine kadar gelmiĢlerdir. Kenrick Avrupa‟ya yapılan göçlerle Çingenelerin göç tarihlerini aĢağıdaki tabloda zaman dilimleri arasında vermektedir. Bu yapılan zamandizim, Çingenelerin Avrupa‟ya doğudan geldiği ve batıya yavaĢ yavaĢ göç ettiği savını da destekler.

AĢağıda bulunan listede parantez içinde verilen adlar günümüz ülkelerine aittir. Bu ülkelerdeki siyasal değiĢimi yansıtır. Göç tarihlerindeki birçok prenslik de o yıllarda bulunmaktaydı. Fransa güneybatısı büyük ölçüde Ġngiliz idaresi altında olmak üzere bölünmüĢtür.

Tablo 2: Çingenelerin Göç Yerleri ve Tarihleri

GÖÇ TARĠHĠ GÖÇ EDĠLEN YER

1348 Prizren (Sırbistan)

1362 Dubrovnik (Hırvatistan)

1378 Rila Manstırı (Bulgaristan)

1378 Zagep (Hırvatistan) 1384 Modon (Yunanistan) 1397 Nauplia (Yunanistan) 1407 Hildesheim (Almanca) 1414 Basel (Ġsviçre) 1415 Perpignan (Fransa) 1419 Antwerp (Belçika) 1420 Deventer (Hollanda) 1422 Bolonya (Ġtalya) 1425 Zaragoza (Ġspanya) (Kenrick, 2006: 50)

Çingeneler, Hindistan‟dan Orta ve Batı Avrupa‟ya yolculukları sırasında Balkanlarda yüzlerce yıl bulundukları anlaĢılmaktadır. “Balkanlara geliĢ tarihleri 9. ve 11. yüzyıllar arasında

24

değiĢmektedir. Batı Avrupa‟ya ise, 15. yüzyılda girmeye baĢlamıĢlardır. Balkanlarda yaklaĢık beĢ yüz yıl yaĢamıĢ olmalıdırlar. Romanlar bir topluluk olarak baĢlıca özelliklerinin geliĢimi, dilleri dahil olmak üzere kültürleri üzerinde önemli etkileri olmuĢtur” (Popov-Marushiakova, 2006: 9). Buradan da anlaĢılacağı gibi dünyadaki geniĢ coğrafyaya Çingenelerin yayılma süreci yüzyıllar boyunca sürmüĢtür.

Arayıcı, Çingenelerin göçleri sonucu bazı ülkelere yerleĢtiklerinden ve o ülkelerdeki nüfuslarından sayısal verilere dayalı bilgiler sunmaktadır:

Roman Birliği BaĢkanlığı‟nın sonuçlarına göre: Avrupa ülkelerinde yaklaĢık olarak 12 milyon “Rom” ve “Sinti” yaĢamaktadır. Romanya‟da 2,5 milyon, Bulgaristan‟da 1 milyon, Yugoslavya‟da 1 milyon, Rusya‟da 800 binden fazla Roman yaĢamaktadır. Macaristan‟da 600 binin üzerinde, Çekoslovakya‟da 700 ile 800 bin arası, Türkiye‟de ise 500 bin kadar, Yunanistan‟da 300 bin Roman bulunmaktadır. Bunun dıĢında ise Fransa, Ġspanya ve Almanya‟da önemli sayılacak rakamlarda Roman bulunmaktadır. Fransa‟da 300 ile 400 bin arasında, Ġspanyada 800 bin, Almanya‟da 150 bine ulaĢmıĢtır. Ġskandinavya ülkelerinde 10 bin rakamları geçmiĢtir. Ġtalya‟da ise sayıları yaklaĢık 80 bindir (Arayıcı, 2008: 34-35).

Buradan da anlaĢılabildiği gibi Çingenelerin günümüzde, dünyanın farklı coğrafyalarında bulunduğunu görülmektedir. Avrupa‟da en fazla nüfus yoğunluğu Ġspanya‟da olduğu gibi merkez Avrupa ve özellikle Ġskandinav ülkelerinde de yoğun bir nufüsa sahip olduğunu yapılan araĢtırmalardan anlaĢılmaktadır.

Benzer Belgeler