• Sonuç bulunamadı

Çevrimiçi öğrenme, eğitim ortamında işbirliği ve iletişimin internet teknolojilerinin yardımıyla gerçekleştiği öğretim ve e-öğrenme yaklaşımıdır (Palloff ve Pratt, 2001). Schroeder (2006), çevrimiçi öğrenmeyi, web tarayıcı üzerinden erişilebilen ve dersin bir kısmı ya da tamamının teknoloji kullanılarak sunulmasını sağlayan herhangi bir öğretim olarak tanımlamaktadır.

Khan’a (1997) göre çevrimiçi öğrenme, uzaktaki hedef kitle için öğrenmenin sunulmasında webin kullanılmasıdır. Ancak, çevrimiçi öğrenme sadece webi kullanarak materyallerin sunumu ve dağıtımı değildir (Ally, 2011). Ally’nin (2011, s.17) çevrimiçi öğrenme tanımı ise “öğrenme materyallerine erişimde, içerik, öğretim elemanı ve diğer öğrencilerin etkileşiminde, öğrenme sürecinde bilginin edinilmesi, kişinin kendi

15 bilgisini yapılandırması ve öğrenme deneyimini geliştirmesi anlamında destek

sağlanması amacıyla internetin kullanılması”dır.

Çevrimiçi öğrenme ortamları öğrenci merkezli ve teknoloji destekli öğrenme ortamlarıdır. Bu ortamlarda kullanılan teknoloji ile öğretim elemanı, öğrenci ve içerik arasında etkileşim kurulmaya çalışılır (Barry, 2007). Öğrenciler, interneti kullanarak güncel ve ilgili ders materyallerine erişebilirler ve çalıştıkları alanla ilgili alan uzmanlarıyla etkileşimde bulunabilirler (Ally, 2011).

Güncel çevrimiçi öğrenme ortamlarının, kullanımı gittikçe yaygınlaşmış ve öğrenme yönetim sistemleri üzerinden sunulan içeriğe çevrimiçi olarak erişme, tartışmaların yapılabilmesi, işbirliğine dayalı öğrenme etkinlikleri ve çevrimiçi değerlendirmeyi destekleme özellikleri sunmaktadırlar (Naidu, 2006). Günümüzde internet temelli dersler incelendiğinde, iki temel ders türü ile karşılaşılmaktadır: Bilgisayar aracılığıyla zenginleştirilmiş çoğunluğu metin temelli olan ya da özel olarak internet ortamları için tasarlanmış küçük eğitim bileşenlerinin birleştirilerek ders haline dönüştürülmesi şeklindedir (Caplan ve Graham, 2011). Ses ve video akışları, sesli sohbet, internet protokolü üzerinden ses yayını (VoIP), web konferansı, anında mesajlaşma, mobil teknolojiler, bloglar, zengin site özeti ya da basit haber akışı/beslemesi olarak ifade edilen RSS (Rich Site Summary or Really Simple Syndication), vikiler, sanal dünyalar, sayısal (dijital) oyunlar ve öğrenme nesneleri çevrimiçi öğrenme ortamlarında kullanılabilecek teknolojiler olarak sıralanmaktadır (McGreal ve Elliott, 2011).

2.2.1. Çevrimiçi Öğrenmenin Tarihçesi

Çevrimiçi öğrenmenin tarihçesinin 1980’lerin başına dayandığı görülmektedir (Bates, 2005). Aslında 1970’te Turoff tarafından bilgisayarlı konferansın bulunuşu (Hiltz ve Turoff, 1978) tarihçede ilk mihenk taşı olarak kabul edilebilir (Bates, 2005). 1985-87 arasında ise Hiltz ve Turoff, New Jersey Teknoloji Enstitüsünde prototip sanal bir sınıfta birçok dersi tamamen ya da kısmen çevrimiçi olarak işlemişlerdir (Hiltz, 1990).

Yerleşke dışından tamamen çevrimiçi ders veren ilk kurumlardan birisi İngiltere Açık Üniversitesi’dir. 1988’de DT200 kodlu “Bilgi Teknolojilerine Giriş: Sosyal ve Teknolojik Konular” isimli dersi 1500 öğrenci çevrimiçi olarak almıştır. Bu ders için

16 öğrencilere bir bilgisayar, bir modem ve bir yazıcı gönderilmiş, kendilerinden internete

bağlanmayı öğrenmeleri beklenmiştir. Ayrıca öğrencilerden, öğretim elemanları ile çevrimiçi olarak tartışmaları da istenmiştir (Bates, 2005).

Çevrimiçi öğrenmedeki büyük devrimlerden birisi World Wide Web’in bulunması ve kalkınmış ülkelerde internetin evlerde, ofislerde ve üniversitelerde yaygınlaşması ile yaşanmıştır. İlk web temelli üniversite dersleri 1995 yılında denenmeye başlanmıştır. 1996’da Kanada Vancouver’da British Columbia Üniversitesi uzaktan eğitim öğrencilerine bir dersi çevrimiçi sunmuştur. Aynı tarihte aynı üniversitede, daha sonra oldukça popüler olacak olan ve 80 ülkeden bir milyondan fazla öğrencinin lisanslı kaydolacağı öğrenme yönetim sistemi WebCT geliştirilmiştir (Bates, 1995).

1999’da Singapur Silahlı Kuvvetleri Savunma Bilimleri ve Teknolojisi Teşkilatı yerel bir bilişim teknolojileri şirketi ile çeşitli eğitim okullarında kullanılmak üzere 400 saatlik e-öğrenme içeriğinin tasarımı, geliştirilmesi ve dağıtımı için multi-milyon Dolarlık 3 yıllık bir sözleşme imzalamıştır (Soong, Chua ve Hai, 2006).

Derslerini tamamen çevrimiçi olarak yürüten üniversitelere, İspanyadaki Catalonia Açık Üniversitesi, Kanada’daki Athabasca Üniversitesi ve Amerika’daki Phoenix Üniversitesi örnek olarak verilebilir. Her üç kurumun da 20,000’in üzerinde öğrencisi olduğu bilinmektedir (Bates, 2005).

Türkiye’de e-öğrenmenin, Enformatik Milli Komitesinin (YÖK, 2000), Üniversitelerarası İletişim ve Bilgi Teknolojilerine Dayalı Uzaktan Yükseköğretim Yönetmeliği yetkisi çerçevesinde 2000 yılı ile formal hale geldiği görülmektedir. Ancak öncesinde, kurumların bazı denemeleri göze çarpmaktadır. 1990’lı yıllarda Fırat Üniversitesi’nde yapılan yüksek lisans tezlerinin e-posta yoluyla yürütülmesi çalışması da alanda yapılmış ilk çalışmalardan birisi olarak önemlidir (Kaya, 2002).

Açıköğretim Fakültesi’nin 1993-94 öğretim yılında bilgisayar destekli eğitim uygulamasına başladığı bilinmektedir. 15 il merkezinde Bilgisayar Destekli Eğitim Laboratuvarında öğrenciler, alıştırmalar, konu tekrarı, problem çözümü ve deneme testleri gibi uygulamalardan yararlanabilmektedir (Kaya, 2002).

1998’de ODTÜ’de İde-A (İnternete Dayalı Eğitim - Asenkron) adı ile yaygınlaşan Bilgi Teknolojisi Sertifika Programı ile ilk internete dayalı e-öğrenme gerçekleştirilmiştir (Kaya, 2002; Gülbahar, 2009). Yine Açıköğretim Fakültesi

17 bünyesinde 2002-2003’te Bilgi Yönetimi Önlisans Programı sunulmaya başlanmıştır

(Kaya, 2002).

1992’de Film Radyo ve Televizyonla Eğitim Başkanlığı bünyesinde kurulan Açık Öğretim Lisesi, 3 Nisan 1998 tarihinden itibaren Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü bünyesinde eğitim etkinliklerini sürdürmeye başlamıştır (Açık Öğretim Lisesi, 2011). Açık İlköğretim Okulu da lise ile benzer bir gelişim dönemi geçirmiştir (Kaya, 2002). Açık Öğretim Lisesi ve İlköğretim’ in daha önceleri TRT ekranlarından öğrencilere ulaşan dersleri, sonraları http://internettv.meb.gov.tr adresinden sunulmaya başlanmıştır (Gülbahar, 2009).

Sakarya Üniversitesi ise 2000 yılından beri internet destekli öğretim uygulamaları ile Türk e-öğrenmesine damgasını vuran üniversitelerdendir (Gülbahar, 2009). Ahmet Yesevi Üniversitesi de 2001 yılında başlatmış olduğu internet destekli uzaktan eğitim ile öncü üniversiteler arasındadır. Diğer katkı sağlayan üniversitelerin başlıcaları ise Ankara, Bilgi, Bilkent, Harran, İstanbul, İstanbul Teknik, Gazi, Karadeniz Teknik olarak sayılabilir (Karataş, 2008; Gülbahar, 2009).

Farklı kamu kurumlarında da çeşitli e-öğrenme uygulamalarına rastlamak mümkündür. Örneğin Adalet, Sağlık, Maliye, Milli Eğitim Bakanlıkları, Türk Hava Yolları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, vb. (Hançer, 2011). Bir özel sektör ürünü olan TTNET Vitamin eğitim portalı, MEB ile ortaklaşa yürütülen bir çalışma ile internet üzerinden öğretmen ve öğrenci eğitimlerini desteklemektedir (Gülbahar, 2009).

2.2.2. Sayılarla Çevrimiçi Öğrenme

Günümüzde yüz yüze öğrenme ortamları ile çevrimiçi öğrenme ortamları arasındaki fark gittikçe bulanıklaşmaya başlamıştır. Çünkü yüz yüze öğrenme ortamlarında da öğrenme yönetim sistemi gibi çevrimiçi öğrenmenin birçok nimetinden yararlanılmaya başlanmıştır. 1996’dan günümüze değin öğretim elemanlarının ve öğretmenlerin interneti derslerine dahil ettikleri bilinmektedir (Bates, 2005). Bir örnek vermek gerekirse Arizona Devlet Üniversitesi’nde 11.000 öğrenci tamamen çevrimiçi ders alırken 40.000 öğrencinin yüz yüze derslerinden çevrimiçi ders yönetim sistemine kayıtlı olduğu bilinmektedir (Schroeder, 2006 ).

18 Çevrimiçi öğrenmenin değişen çehresinde, iki önemli güç söz konusudur:

Bunlardan biri gelişen teknolojiler, diğeri de çevrimiçi öğrenmeye verilen değerin artmasıdır (Dittmar, 2009). Kurumların uzun zamanlı stratejilerinde çevrimiçi eğitimin kritik öneme sahip olduğu düşüncesi yıllar içerisinde giderek artmıştır. Şekil 2’de görüldüğü üzere, 2010’da bu fikre sahip kurumların oranı %63,1’e ulaşırken, katılmayanların oranı ise giderek azalmış ve %12,3’e gerilemiştir (Allen ve Seaman, 2010).

Şekil 2. Kurumların Uzun Vadeli Stratejilerinde Çevrimiçi Öğrenmenin Önemi Kaynak: Allen ve Seaman, 2010.

Benzer Belgeler