• Sonuç bulunamadı

1.2. Stresin Nedenleri

1.2.3. Çevresel Nedenler

Çalışanlar üzerinde bireysel ve örgütsel olduğu kadar dış çevreden kaynaklanan nedenlerden dolayı da stres oluşabilir. Çünkü örgütleri dış çevreden ayrı düşünmek mümkün değildir. Gerek örgütsel gerek bireysel düzeyde dış çevrede gerçekleşen değişimlerden ve gelişimlerden büyük ölçüde etkilenilmektedir (Gök, 2009). “Çevresel etmenlerin etkisi ile hedeflerini değiştirmek durumunda kalan çalışanlar gerilim ve strese kapılmaktadırlar. Özellikle açık sistem anlayışı çerçevesinde yapılacak sağlıklı bir değerlendirme, iş stresinin örgütte geçirilen olaylarla sınırlı olmadığı sonucunu vermektedir” (Gürpınar, Karahan, ve Özyürek, 2007: 32). İşgörenlerin günlük hayatta karşılaştığı sosyal yaşama yönelik ve teknolojik değişmelerin, yaşanılan şehrin genel sıkıntılarının, ekonomik şartların, siyasi gelişmelerin ve doğal felaketlerin birer stres kaynağı oluşturduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Çoğu zaman çalışan bireylerin günlük yaşantılarının neden olduğu sorunlar onların iş hayatını etkilerken, işe dönük yeteneklerinin ve özelliklerinin başarıya yansımasını biçimlendirmektedir (Erdoğan, 1999).

Günümüzde çalışanlar yaşamına iş, aile ve sosyal çevre üçgeni arasında devam ederken, iş hayatı dönem dönem iş dışı yaşantısınca etkilemekte veya tam tersi durumlarla karşı karşıya kalmaktadır. Çalışanların sorumluluğunu üstlenen ve belli bir kademeye gelen kişiler, iş ve aile yaşantısı arasında denge kurmak, her iki yaşantıyı da özel bir sosyal ortamda yürütmek durumundadır. Çalışma hayatı ile aile hayatının gerektirdikleri de çalışan kişiler üzerinde sıkıntı ve gerilime neden olmaktadır. Bireyin günlük yaşantısında karşı karşıya kaldığı toplumsal ve teknolojik değişimler, aile ilişkileri, gün içerisindeki ulaşım sorunları ve yaşanılan yerin değiştirilmesi, ekonomik ve finansal koşullar, ülke ekonomisinin gidişatı ve çeşitli ekonomik sorunlar birer stres faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal ve teknik değişimlerin insanların yaşam biçimi üzerindeki etkisi yadsınamaz. Kalabalık,

15 koşuşturmalı ve telaşlı bir hayatın egemen olduğu büyük şehirlerde yaşayan insanların iş stresi potansiyelleri daha yüksektir (Güçlü, 2001).

Okutan ve Tengilimoğlu birlikte yürüttükleri bir çalışmasında, Amerikalı ünlü bir yönetim ve İşletme uzmanı olan Karl Albrecht’in insanlara ne olduğunu anlayabilmek için beş değişim alanı üzerinde durduğunu belirtmektedirler. Bu beş temel değişim alanları; kırsal yaşamdan kentsel yaşama geçiş, durağanlıktan hareketliliğe geçiş, kendine yeterlilikten tüketim ekonomisine geçiş, kapalı sistemden açık sisteme geçiş, fiziksel aktiflikten hareketsizliğe geçiş şeklinde sıralanmıştır (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002).

Bu bilgilerden yola çıkarak çalışanlar üzerinde strese yol açabilecek örgüt dışı gelişmeler ve faktörler şu şekilde sıralanabilir (Gök, 2009):

 Teknoloji alanında yaşanan gelişmelerin, iş ve karar süreçlerinin ivme kazanması,

 Ülke ve dünya ekonomisinde ve politik hayatta yaşanan değişimler ve belirsizlikler,

 İşletmelerin yapısal anlamda küçülmesi ve dış kaynaklardan yararlanma yoluna gidilmesi, düşük iş güvencesi olan istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasıdır.

Teknolojik Değişme ve Belirsizlikler; teknolojinin günden güne gelişme göstermesi

ve bunun bir parçası olarak iş hayatında insanın yerini makinelerin almaya başlayacağı endişesi, işsizlik sorunu gibi önemli bir sorunu ortaya çıkaracağı düşüncesi, insanların bilgi ve becerilerinin önem taşımadığı sonucunu doğuracak olması strese neden olmaktadır (Can, 1992). Yeni teknolojilerin istihdam üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla Almanya’da beş şirkette 10 robotun kullanılmasına dair araştırmada, yeni teknolojilerin vasıflı işgücü kullanımını olumlu etkilemesine rağmen, özellikle vasıfsız işgücü üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkide bulunduğu gözlemlenmiştir. Bu açıdan hızlı bir şekilde değişen üretim teknolojileri, bilgi işçileri ile hizmet işçileri arasındaki gerilim ve huzursuzluğun da kaynağını oluşturmaktadır (Soysal, 2009). “Teknolojik gelişmelere ayak uyduranlar azınlıkta kalıp seçkin bir sınıf oluşturmuş, takip edemeyenler ise geride kalıp işlerinden de olmuş, tercih edilmeyen bir grup oluşturmuş daha vasıfsız işlere razı gelmişlerdir. Tabii ki bunun sonucunda da kişiler stres altında kalıp ezilmişlerdir” (Bingöl, 2013: 26).

16

Sosyal ve Kültürel Değişmeler; hızla değişen dünyanın, ülkelerin kendilerine has

örf ve adetlerini, kültürlerini, değerlerini, inançlarını değiştirmesi veya tamamen ortadan kaldırarak alışılagelmiş gelenekleri ortadan kaldırması muhtemeldir. Bu değişimin kişi, örgüt ve toplum davranışlarında yarattığı en önemli sonuç dengesizlik ve kararsızlık olarak belirlenmiştir (Bingöl, 2013). Toplum yapısındaki bu değişmelere ayak uydurmaya çalışmanın strese neden olduğu belirtilmiştir. Özellikle kısa bir sürede geleneksel toplum yapısından çağdaş bir topluma dönüşme zorunluluğu, bireyler üzerinde zorlanma yaratarak çeşitli uyum sorunlarıyla sonuçlanmaktadır. Sosyal ve kültürel stres kaynaklarının özellikle, iklim, katılım, din, toplumsal sınıf, aşırı kalabalık konut tipi ve yalıtılmışlık duygusu gibi faktörlerden etkilendiği yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002).

Çevre ve Ulaşım Sorunları; sık yaşanılan ulaşım sorunları ve yaşanılan yerin

değiştirilmesi bireyler üzerinde stres yaratabilir. Ayrıca kentin kalabalık oluşundan kaynaklanan gecikmeler de, ayrı bir stres nedenidir (Tutar, 2000). Hızlı nüfus artışı, teknolojinin ve sanayinin gelişmesi, yeşil alanların yerini beton yapılara bırakması kirliliğin ve çevresel atıkların artması sorunlarını beraberinde getirmiştir. Bu da bireyin fiziksel, psikolojik, sosyolojik olarak kendisini tehdit altında hissetmesine neden olmaktadır. Hem insan hem de toplum açısından maliyetli olduğu kadar eziyetli sonuçlar da doğmaktadır. Sürekli bu tür riskler altında olan bireyler işe olan ilgisini ve motivasyonlarını yitirmektedirler (Bingöl, 2013: 25).

Bir diğer husus ise ulaşım problemidir. Özellikle kalabalık şehirlerde çalışmak yüksek oranda kişiyi strese sürükler. İşe gidip gelirken yaşanılan yoğunluk, işyerinin uzak olması, kalabalıktan dolayı yetmeyen toplu taşıma araçları, trafik yoğunluğu, her an kaza geçirme ihtimali, iş yerinin personel taşıma araçlarının olmaması kişileri fiziksel ve psikolojik anlamda yormaktadır. Sürekli yorgun, görevlerini yerine getiremeyen, sosyal hayattan uzak, stresli insanların sayısı artmaktadır (Aytaç, 2009).