• Sonuç bulunamadı

II. ARAŞTIRMANIN TEMEL KAVRAMLARI

II. 3. ÇALIŞMA HAKKI

Türkiye’de sosyal güvenlik anlayışına çok dar bir açıdan bakıldığı söylenmelidir.

Sosyal güvenlik kavramı daha çok meydana gelen kazaların sosyal sigortalar kurumları tarafından tazminleri açısından ele alınmıştır. Oysa ki modern devletlerde sosyal güvenlik kavramı işsizliğin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi politikalarını ve koruyucu hekimliği de içermektedir (Yüksel, 2001, 8-9).

Her bireyin kendisinin ve ailesinin insanca yaşayabilmesi için gerekli olan beslenme, sağlık, eğitim gibi hizmetleri alabilmesi için çalışma ve bu çalışma karşılığında adil bir ücret alma hakkı vardır. Varlığını sürdürebilmesinin dışında çalışma üretme ve emek harcayarak bir şeyler yaratmak insanın temel varlık şartlarından birisidir. Bir şeyleri üretmesi ve bu yaratma-üretme sırasında ürettiği şeye kendi varlığından bir şeyler katması ve bu sırada kendi kişiliğini oluşturması insanı insan yapan özelliklerdendir.

Sosyal devlet anlayışına göre devlet, çalışma isteğinde olan, çalışmak için yeterli güce sahip ve ihtiyaç içerisinde bulunan yurttaşlarına onların yeteneklerine uygun işler bulmakla yükümlüdür.

Çalışma hakkının uygulamalara ve belgelere konu olmasına ilk kez Uluslararası Çalışma Örgütü’nün belgelerinde rastlıyoruz. 1964 yılında kabul edilen İstihdam Politikası Hakkında Sözleşmenin ilk maddesinde sözleşmeyi onaylayan devletlerden çalışma hayatına, üretim ve istihdam politikalarına yön veren çalışmalar yapmaları istenmiştir. Bu politikalar üretilirken de ILO kendisinin koyduğu birtakım genel ilkeleri ilgili devletlerden baz almalarını istemiştir. İş arayan herkese, çalışma gücü olanlara iş sağlanması, sağlanan işin kişinin yeteneklerine ve yapısına uygun nitelikte ve verimli olması, çalışacak kişinin bu işi hiçbir baskı altında kalmadan seçmesi ve işe alınmada herhangi bir ayrımcılığın yapılmaması bu ilkelerden en önemlileridir.

İçeriğinde çalışma hakkı ile ilgili maddeler barındıran bir diğer bildirge ise Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirgesidir. Bu bildirgenin 23. maddesinin 1. bendi ‘‘Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır’’ diyerek çalışma hakkına evrensel ve genel bir anlam katmaktadır. Emeğinden başka bir sermayesi ve olanakları olmayan insanlar için başta en temel hakkı olan yaşama hakkının ve diğer insan haklarının bir anlam ifade edebilmesi için bu insanların çalışmaları ve bu çalışma karşılığında adil bir ücret almaları gerekmektedir. Bu noktada da devlete vatandaşlarına bahsettiğimiz koşullara uygun iş bulması ya da bu konuda başka somut politikalar üretmesi görevi düşer. Ancak bu koşullarda bireyin insanca olanaklarını gerçekleştirebilmesinin önü açılır. Yine bu madde herkesin işinin özgürce seçmesinden söz

edilir. İnsanlar istedikleri işte çalışmazlarsa bu durum zorla çalıştırılmanın kapsamına girer, bu da insan haklarına aykırı bir durumdur.

Bir diğer önemli bildirge Evrensel Bildirgenin çok soyut ve genel kaldığı gerekçesiyle ve uygulamada daha somut adımlar atabilmek amacıyla kabul edilen BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin ILO ve Evrensel Sözleşmeden farkı yaptırım gücünün olmasıdır. Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesini onaylayan ülkeler bu bildirgede onayladıkları maddeleri uygulamadıkları taktirde uluslararası yaptırımlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu yüzden çalışma hakkı ve diğer haklar açısından bu sözleşme ayrıca önem kazanmaktadır. Sözleşmenin 6. maddesi

‘‘Bu sözleşmeye taraf devletler, herkesin özgürce seçtiği ya da benimsediği bir işte çalışarak yaşamını kazanma olanağına sahip olma hakkını içerir biçimde çalışma hakkı tanır ve bu hakkı korumak için uygun önlemler alır. Bu hakkın tam olarak uygulanmasını sağlamak amacıyla bu sözleşmeye taraf devletlerin her biri tarafından alınacak önlemler, yönlendirme ile teknik mesleki eğitim, sürekli bir ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeyi sağlayacak biçimde hazırlanmış teknik ve siyasi programları ve bireylerin ekonomik ve siyasi özgürlüklerden yararlanmasını koruyan koşullarda bir tam istihdamı kapsamak zorundadır’’ diyerek devletlere yurttaşları için gerekli istihdamı doğrudan ya da dolaylı olarak sağlama görevini yüklemiştir. Bu madde ile herkesin çalışma hakkı ile birlikte yine herkesin serbestçe seçtiği ya da kabul ettiği bir işte çalışarak yaşamını sürdürme ve geliştirme şansının var olma hakkının olduğunu da görülmektedir.

Çalışma hakkı ile ilgili bir diğer önemli uluslararası belge de Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesidir. Bu sözleşmeye göre çalışma hakkı piyasa ekonomisinin egemen olduğu ülkelerde devletin işsiz vatandaşlarına zorunlu olarak bir iş bulması değil de yurttaşlarının iş bulabilmelerini ve gelir getiren bir işte çalışabilmelerini sağlayacak koşulları yaratması anlamına gelmektedir. Bu sözleşme devlete bu koşulları sağlaması için zorunlu önlemler almasını, en azından iş olanakları yaratması için uygun politik ve ekonomik programlar hazırlamasını zorunlu kılar. Bu sözleşmenin birinci bölümünde ifade edilen çalışma hakkı kavramı ikinci bölümde açık bir şekilde ifade edilmeye çalışılmıştır. Buna göre; sözleşmeci taraflar çalışma hakkının etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak üzere:

1. Tam çalışmayı gerçekleştirmek üzere olabildiğince yüksek ve kararlı bir çalışma düzeyine ulaşmayı ve bu düzeyi korumayı başta gelen amaç ve sorumluluklardan biri saymayı;

2. Çalışanların özgürce edindikleri bir işle yaşamlarını sağlama haklarını etkin biçimde korumayı;

3. Tüm çalışanlar için ücretsiz iş bulma hizmetlerini sağlamayı veya korumayı;

4. Uygun mesleğe yöneltme, eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini sağlamayı veya geliştirmeyi; yükümlenirler.

1982 Anayasası’nın çeşitli maddelerinde de çalışma hakkına vurgulamalarda bulunulduğunu görmekteyiz. 1982 Anayasası’na göre; herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. Yine devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirleri alır.