• Sonuç bulunamadı

Araştırma 2018-2019 yıllarında Türkiye’nin Aksaray ilinde, Uluslararası Koruma kapsamında yaşamakta olan İran uyruklu katılımcılar ile gerçekleştirilmiştir. 10 erkek, 10 kadın katılımcının yaş, öğrenim ve medeni durumları çeşitlilik arz etmektedir. Katılımcıların Türkiye’ye giriş tarihleri ve kalış süreleri değişiklik göstermektedir. Ulaşılabilen örneklem yaklaşık olarak 2010-2019 yıllarında Türkiye’de bulunmuş olan katılımcıları içermektedir.

Aşağıdaki tabloda katılımcılara ait demografik veriler yer almaktadır.

Tablo 1. Çalışma Grubundaki Katılımcılara Ait Demografik Veriler

Adı Cinsiyeti Çalışma Durumu

Yaş Eğitim Medeni hal Çocuk sayısı Türkiye’de bulunma süresi Toplam gelir

A K Çalışmıyor 19 Lise Bekar - 2yıl 2500TL

B K İşçi 42 Lisans Evli 4 2yıl 2500TL

C K Çalışmıyor 39 Lisans Evli 1 3yıl 3300TL

D K Çalışmıyor 32 Lisans Boşanmış - 2yıl -

E K Çalışmıyor 47 Lisans Evli 1 9yıl 2000TL

F K Tercüman 48 Lisans Evli 1 2yıl 3000TL

G K İşçi 42 Lise Evli 2 3yıl 2500TL

H K İşçi 40 Ortaokul Evli 1 7yıl 1200TL

68

J K Çalışmıyor 28 Lise Evli 2 3yıl 2500TL

K E Tercüman 27 Master Bekar - 8yıl 4000TL

L E Bilgisayar

Tamircisi

39 Lisans Evli 2 7yıl 3500TL

M E Spor Eğitmeni 37 Önlisans Evli - 2yıl 1400TL

N E İşçi 20 Lisans Bekar - 6yıl 500TL

O E İşçi 23 Lisans Bekar - 3yıl 2500TL

P E Kaynakçı 33 Lise Evli 2 3yıl 2000TL

R E Kaynakçı 36 Lise Evli 2 4yıl 2000TL

S E İşçi 22 Lise Bekar - 2yıl 1000TL

T E İşçi 42 Lise Evli 2 3yıl 2500TL

69

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUM

Aksaray ilinde yaşamakta olan İranlı göçmenlerin, göç öncesi ve göç sonrası hayat değişimlerine yönelik sorulan sorulara verdikleri yanıtlar soru sırasıyla analiz edilecektir.

. Göçün Başlangıcı

1.Ülkeden çıkış tarihiniz nedir? Menşe Ülkenizden hangi sebeplerle göç ettiniz?

Kadın ve erkek katılımcıların verdikleri bilgiler incelendiğinde kadın katılımcıların 2010-2018 tarih aralığında ülkelerinden çıkış yapmış olduğu, erkek katılımcıların 2011-2018 tarih aralığınca ülkelerinden çıkış yapmış olduğu görülmüştür. Toplamda en çok çıkış yapılan tarihin 2016 ve 2017 yılı olduğu belirtilmiştir.

Menşe ülkenin hangi sebeplerle terk edildiği sorusuna katılımcılardan 8 erkek 4 kadın katılımcı dini sebeplerle ülkelerini terk ettiklerini belirtmişlerdir. Eğitim sebebiyle ülkesinden ayrılan katılımcılar 1 erkek, 2 kadın olmak üzere 3’tür. 2 kadın katılımcı ekonomik sebeplerle göç ettiğini belirtmiştir. 1 kadın 1 erkek katılımcı siyasi sebeplerle ülkesini terk ettiğini beyan etmiştir. 1 kadın katılımcı kişisel tehdit nedeni ile ülkesini terk etmiştir. D (32/K/2 Yıl) adlı katılımcı eşi ile yaşadığı sorunlar nedeni ile İran’da boşandığını, boşanmanın ardından eşinin madde kullanımı nedeni ile öldüğünü belirtmiştir. Eski eşinin ölümünden sonra peşine takılan bir adam tarafından tehdit edildiğini, birlikte olmaya zorlandığını bu sebeple ülkesini terk ettiğini belirtmiştir. Katılımcıyla yapılan derinlemesine görüşmede kendisini tehdit eden kişi hakkında şikâyet mekanizmalarına başvurup vurmadığı sorulduğunda D (32/K/2 Yıl); “O kişi İran’da iyi bir mevkide, öyle kişileri şikâyet edemeyiz etsek bile

benim ve ailemin başını yakarlar.” şeklinde açıklamıştır. Katılımcı İran’da adil

yargılama ve kişisel hakların korunması bağlamında oturmuş bir sistemin olmadığını belirtmiştir.

70

Katılımcıların vermiş olduğu bilgiler doğrultusunda menşe ülkenin terk edilmesindeki birinci sebep din kaynaklı olduğu görülmektedir. İran’daki rejim ve baskı dolayısıyla sonradan Müslümanlıktan çıkarak Hristiyanlığı tercih eden bireylerin ülkelerinde baskı gördükleri, tehdit edildikleri, dinlerini özgürce yaşayamadıkları belirtilmiştir. Din değiştirdiği anlaşılan bireylerin devlet güçleri tarafından tehdit edildiği, tutuklandığı, kırbaç ya da idam gibi cezalara çarptırıldığı, okula giden bireylerin okulda arkadaşları ve öğretmenleri tarafından dışlandığı belirtilmiştir. Din kaynaklı olarak bireylerin din değiştirdikleri anlaşıldığında işten çıkarıldıkları bu sebeple ekonomik sorunlarında beraberinde geldiği belirtilmiştir. B (42/K/2 Yıl) adlı katılımcı, İran’dayken din değiştirmediğini, kocasının uzun süre iş bulamadığı için ekonomik sebepler nedeniyle göç ettiklerini, Türkiye’nin ilticalarını kabul etmesi için din değiştirdik yalanını söylediklerini, bu şekilde koruma kapsamında Türkiye’de kalmalarına izin verildiğini belirtmiştir. B (42/K/2 Yıl) ve ailesi Türkiye’ye geldikten sonra burada bulunan Hristiyanlardan dini öğrendiklerini ve gerçekten din değiştirerek Hristiyanlık dinine mensup olduklarını belirtmişlerdir.

Daha çok dini sebeplerle göç ettiklerini belirten katılımcıların, din değiştirmelerinden dolayı dini özgürlüklerinin kısıtlanmasının yanında ek olarak ekonomik ve sosyal alanda da zorluklar yaşamalarına sebep olduğu görülmektedir.

2.Göç güzergahınızdan kısaca bahseder misiniz? Bulunduğunuz başka ülkeler varsa nelerdir? Bu ülkelerde kalış süreniz nedir? Resmi olarak mı kaçak olarak mı göç ettiniz? Bireysel mi aile olarak mı göç ettiniz? Hangi ulaşım yollarını kullandınız? Neden Türkiye’yi tercih ettiniz? Burada yakınlarınız var mı? Varsa yakınlık derecesi nedir?

Katılımcıların vermiş olduğu bilgiler neticesinde göç güzergahı, ulaşım aracına ve resmi olup olmadığına göre değişim göstermektedir. Katılımcılardan hiç biri başka ülkede bulunmadığını belirtmiştir. 1 erkek katılımcı kaçak olarak geldiğini belirtmiştir, geri kalan 19 katılımcı resmi olarak iltica etmişlerdir. 12 katılımcı uçak, 6 katılımcı otobüs, 1 katılımcı tren, 1 katılımcı ise kaçak olarak seyahat etmiştir. 2 erkek, 2 kadın katılımcı tek başlarına, 15 katılımcı aileleriyle, 1 katılımcı ise kardeşi ile iltica ettiğini belirtmiştir. Erkek katılımcılardan yarısı Türkiye’de bir yakınının

71

olmadığını, diğer yarısı ise arkadaş veya akrabalarının olduğunu ifade etmiştir. Kadın katılımcılardan 7 tanesi hiç tanıdığının olmadığını belirtmiştir.

Türkiye’yi tercih etme sebebi sorulduğunda katılımcıların çoğunluğunun vermiş olduğu yanıt Türkiye’nin İran’dan vize istememesidir. Türkiye’nin İran ile sınır komşusu olması yani yakınlığından dolayı da diğer bir tercih sebebi olmuştur. Ek olarak katılımcıların Türkiye’yi sevmesi, kültürel olarak beğenmeleri ve kendilerine yakın bulmaları tercih sebepleri arasındadır. Öte yandan Türkiye’nin Avrupa ülkelerine geçiş için köprü görevi görmesi tercih edilmesinde etkili olmuştur. Katılımcılar burada BMMYK-UNHCR olduğunu, oraya kayıt yaptırarak üçüncü ülkeye kabul beklediklerini belirtmektedirler. F (48/K/2 Yıl) adlı katılımcı Türkiye’yi tercih etme sebebini şöyle dile getirmiştir; “İranlılar Arap Kültürünü

sevmez, bu yüzden Irak, Suriye gibi ülkelere gitmedim. Afganistan, Pakistan, Azerbaycan gibi ülkeleri ülke olarak görmeyiz. Türkiye yakın, can güvenliği daha iyi, polis parayla satın alınmıyor. Aklımda Türkiye vardı vizesi de yok, başka ülkeler vize istiyor, burada hiçbir tanıdığım yoktu, dayımın oğlu da tavsiye etti.” İranlı

katılımcılar Arap kültürünü benimsemedikleri için Arap ülkelerini tercih etmediklerini dile getirmişlerdir.

. Türkiye’ye Varış

3.Türkiye’ye giriş tarihiniz nedir? Hangi şehirlerde bulundunuz? Hangi şehrin sizin için daha uygun olduğunu düşünüyorsunuz? Şuan yaşamakta olduğunuz şehir hakkında ne düşünüyorsunuz?

Erkek katılımcılar; 2011 (1), 2013 (2), 2016 (4), 2017 (2), 2018 (1) yıllarında Türkiye’ye giriş yapmışlardır. Kadın katılımcılar; 2010 (1), 2016 (3), 2017 (5), 2018 (1) yıllarında Türkiye’ye giriş yaptıklarını belirtmişlerdir.

Erkek katılımcılar kısa süreli olarak Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük şehirleri ve Aksaray’a yakın bazı şehirleri (Niğde, Mersin, Nevşehir, Kayseri, Konya vb.) gezdiklerini ifade etmişlerdir. En beğenilen şehir olarak Ankara (6) ifade edilmiştir. Ankara’nın beğenilmesinde etkin olan unsurlar; büyük şehir olması, rahat ve baskıcı olmayan bir yapısının olması, aranılan pek çok şeyi içinde barındırması

72

olarak ifade edilmiştir. İzmir (2) ikinci beğenilen şehir olarak ifade edilmiştir. İzmir’in büyük şehir olması, denizinin ve doğasının güzel olması, rahat ve açık görüşlü insanların olmasından dolayı tercih sebebi olmuştur. Erkek katılımcılardan 1 tanesi Niğde ilini temiz ve güzel bulduğunu ifade etmiştir. 1 erkek katılımcı ise Antalya ilini denizinin olması ve rahat bir şehir olmasından dolayı tercih etmektedir. Erkek katılımcıların şuan yaşamakta oldukları Aksaray ili hakkındaki düşünceleri sorulduğunda; çoğunluk Aksaray ilini; küçük, sıkıcı, baskıcı, dinci ifadeleri ile tanımlamışlardır. K (27/E/8 Yıl) adlı katılımcı “Aksaray küçük bir şehir, bu durumun

avantaj ve dezavantajları var. Aksaray ucuz ve her yere yakın, trafik yok fakat sıkıcı bir şehir.” şeklinde ifade etmiştir. Katılımcıların vermiş olduğu cevaplarda özellikle

Aksaray’daki evlerin iyi olmadığı yönünde görüşler bulunmaktadır. Evlerin beğenilmeme sebebinin buradaki ekonomik düzeylerine göre kiralayabildikleri evlerin yüksek standartlara sahip olmaması etkili olduğu görülmektedir. Öte yandan İran evleri ile şuan ki yaşadıkları evleri kıyasladıklarında aralarında oldukça fark olduğunu belirtmişlerdir. Aksaray hakkındaki diğer bir ifade ise hürmet göstermenin az olduğu, insanların bakış açılarının dar olduğu, birbirlerine saygı göstermedikleri yönünde olmuştur. Bu ifade de İran’ın kültürel olarak saygı ve hürmete oldukça düşkün olması ve burada İran’da alışmış oldukları saygıyı görememiş olmanın verdiği bir hezeyan olarak düşünülmüştür. Erkek katılımcılardan sadece 2 kişi Aksaray’ı sevdiğini ve alıştığını belirtmiştir. Özellikle şehrin küçük olması ve her yere yakınlığı Aksaray’ı avantajlı kılan bir özellik olarak ifade edilmiştir.

Kadın katılımcılardan 2 kişi Ankara ilinin güzel olduğunu rahat ve baskıcı olmadığını ifade etmiştir. 2 kişi İstanbul ilini çok beğendiklerini ifade etmiştir. 2 kişi Antalya ilini denizinin olmasından dolayı sevdiklerini belirtmiştir. 1 kişi Konya ilini Mevlana’nın bulunmasından dolayı sevdiğini ifade etmiştir. Diğer katılımcılar Niğde, Nevşehir ve İzmir illerini beğendiklerini belirtmişlerdir. Kadın katılımcıların şuan yaşamakta oldukları Aksaray ili hakkındaki görüşleri sorulduğunda çoğunluklu katılımcı Aksaray’ın dinci, baskıcı, rahat olmayan, güvenilmez bir şehir olduğunu ifade etmişlerdir. Özellikle kadın katılımcılar Aksaray’da iş olanaklarının az olduğunu, çalışma şartlarının ağır olduğunu, evlerin güzel olmadığını, istedikleri ölçüde giyinemediklerini belirtmişlerdir. C (39/K/3 Yıl) adlı katılımcı Aksaray’ı şu

73

şekilde anlatmıştır; “Küçük şehir Aksaray, hiçbir şey yok. Biraz dekolte giyindiğimde

herkes bakıyor ve rahatsız ediyor. Baskı var, rahat hareket edemiyorum. Az etkinlik oluyor. Mutlu değilim burada ama mecburum.” G (42/K/3 Yıl) adlı katılımcı

“Aksaray küçük, evleri güzel değil, sevmiyorum, hürmet yok burada.” I (34/K/4 Yıl) adlı katılımcı ise; “Mecburum, dini olarak baskı var, rahat değilim. Türkler kötü

bakıyor.” şeklinde ifade etmişlerdir. F (48/K/2 Yıl) adlı katılımcı; “Aksaray yaşam için rahat ucuz ve yakın fakat dinciler o yüzden rahat değilim, istediğim şekilde giyinip çıkamıyorum, rahatsız ediyorlar.”

Genel olarak bakıldığında kadınların Aksaray ilinde dini baskıdan, evlerin yapısından ve istedikleri şekilde rahat giyinemediklerinden dolayı şikayetçi oldukları görülmüştür. İran’daki baskıdan kaçan bireylerin İran kadar olmasa da belli oranda baskı altında olduklarını hissetmeleri onları rahatsız etmektedir. Nitekim ülkelerinden daha özgür ve rahat yaşamak için ayrılmış olan bireylerin bu durumla karşılaşmaları onları hayal kırıklığına uğrattığı görülmüştür.

. Aile Üye Sayısı Değişimi

4.Menşe ülkenizde aile üye sayınız kaçtı? Türkiye’de aile üye sayınız kaçtır? Göç ederken geride bıraktığınız aile üyeleriniz oldu mu?

Erkek katılımcılardan 3 kişi geride aile üyelerini bıraktıklarını belirtmiştir. 3 katılımcının da geride bıraktıkları aile üyeleri babaları olarak belirtilmiştir. Babanın geride kalmasının sebebi olarak çalışıyor olması ve kendileri için para gönderiyor olmasıdır. Sadece 1 katılımcının babasının daha sonra Türkiye’ye geleceğinin planlandığı ifade edilmiştir. Diğer 1 katılımcının karısı ile arasındaki ailevi sorunlar nedeni ile geride kaldığı da ek bir ifadedir.1 katılımcının İran’da 3 olan aile nüfusunun Türkiye’de bir kızının olması ile 4 kişi oldukları öğrenilmiştir. 1 katılımcı ise İran’da karısı ve kendisi iken Türkiye’ye gelirken baldızlarının da yanlarında geldiğini ve şuan 3 kişi olarak yaşadıklarını belirtmişlerdir. Geri kalan 5 katılımcı ise İran’daki aile nüfusunun aynı şekilde Türkiye’de olduğunu geride kimsenin kalmadığını ifade etmişlerdir. Çoğunluk göç ederken ailenin tüm üyeleriyle göç

74

etmeyi tercih etmiştir. Diğer katılımcıların maddi ve ailevi sebeplerden dolayı geride bıraktıkları aile üyeleri olduğu görülmüştür.

Kadın katılımcılardan 6 kişi aile üyeleriyle geldiğini geride kimseyi bırakmadıklarını ifade etmişlerdir. 2 katılımcı babalarını geride bırakmıştır. 1 katılımcı anne baba ve kardeşlerini geride bırakarak sadece eşi ile birlikte gelmiştir. 1 katılımcı ise eşinin İran’da öldüğünü, evlatlık aldıkları bebeğinde öz annesi tarafından geri alındığını bu sebeple tek başına göç ettiğini belirtmiştir.

. Aile İçi Otorite Biçimlerindeki Değişim

5.Menşe ülkenizde aile içinde karar alırken kimin sözü geçerlidir? Aile reisi kimdir? Aile içi iş bölümünüz nasıldır? Türkiye’de aile reisi kimdir? Aile içinde kimin sözü baskındır, aile içi iş bölümünüz nasıldır? Değişim varsa neden? Göçten sonra aile yaşantınızda neler değişti?

Erkek katılımcılardan 4 kişi İran’da ve Türkiye’de eşinin ve kendisinin eşitlikçi bir otoriteye sahip olduğunu karar alırken birlikte karar verdiklerini, iş bölümünde yardımlaşma içerisinde olduklarını belirtmişlerdir. Geri kalan 6 katılımcı ise İran’da kadının sözünün geçtiğini, aile reisi ve son karar merciinin kadın olduğunu belirtmişlerdir. 6 kişiden 1 kişi Türkiye’de durumun tamamen değiştiğini her şeyle kendisinin ilgilendiğini, aile reisinin değiştiğini belirtmiştir. Bu değişimin sebebi olarak dil bilmesini, karısının burada pek fazla kişiyi tanımamasını, yalnızlıktan dolayı mutsuz olduğunu ve çevredeki güvensizlikten dolayı karısının yerine her işle kendisinin ilgilendiğini belirtmiştir. 1 diğer danışanda İran’da annesinin sözünün geçtiğini fakat göç ederken annesi ve babası geride kaldığı için aile içerisinde kardeşinin yerine kendisinin sözünün geçtiğini ve genel olarak her işle bizzat kendisinin ilgilendiğini belirtmiştir.

İran’da kadına oldukça değer verildiği ve aile içinde genel olarak kadının sözünün geçtiği belirtilmektedir. Genel olarak katılımcılar İran’daki aile içi iş bölümünün ve aile reisliği unvanının değişmediğini Türkiye’de de aynı şekilde devam ettiğini belirtmektedirler. M (37/E/2 Yıl) adlı katılımcı eşi ile olan aile işi ilişkisini şu şekilde ifade etmiştir; “Her şey değişti ama biz değişmedik.”

75

Kadın katılımcıların ifadeleri incelendiğinde 6 katılımcı eşi ile ortaklaşa karar aldıklarını eşit otoriteye sahip olduklarını Türkiye’ye gelince herhangi bir değişikliğin olmadığını belirtmişlerdir. 3 katılımcı İran’da kendisinin sözünün geçtiğini, Türkiye’ye gelince herhangi bir değişikliğin olmadığını belirtmiştir. 1 katılımcı İran’da boşanmalarından önce eşi ile ortak karar aldıklarını ve eşitlikçi otoriteye sahip olduklarını belirtirken, Türkiye’de tek başına olduğu için kendisinin karar aldığını belirtmektedir. Kadın katılımcıların tümü İran’da iş bölümünün yardımlaşma ile yapıldığını belirtmiştir. C (39/K/3 Yıl) adlı katılımcı; “Birlikte karar

alırdık, her işi yardımlaşarak yapardık. İran’da ki düzen aynı kaldı. Ben artık çalışmıyorum ama eşim hala ev işlerinde bana yardım eder.” demiştir. B (42/K/2

Yıl) adlı katılımcı; “ İkimizin sözü geçerdi, burada da aynı şekilde devam etti.

Türkiye’de değişiklik olmadı. Ama Mesih’e inandığımızdan beri daha çok rahatladık ve birbirimizi daha iyi anladık.” şeklinde ifade etmiştir. B (42/K/2 Yıl) adlı katılımcı

ve ailesi göç nedenli değil, dini nedenli olumlu bir değişim yaşadıklarını ifade etmektedir. G (42/K/3 Yıl) adlı katılımcı; “Benim sözüm geçerdi. İşte çalışıyordu çok

yorulduğu için çok fazla yardım edemiyordu ama ederdi. Burada da benim sözüm geçer. Değişen bir şey olmadı ama Mesihiyet ahlak olarak bize iyi geldi.”

Katılımcıların yanıtları incelendiğinde göç öncesi ve göç sonrası aile içi iş bölümü ve otorite sahipliği çoğunluklu olarak değişmediği, İran kültürüne bakıldığında kadının aile içinde daha baskın olduğu görülmüştür. Verilen cevapların hiç birinde erkeğin baskın olduğu ve karar yetkisine sahip olduğu görülmemiştir. Sadece 3 katılımcı İran’da ve Türkiye’de değişiklik olduğunu belirtmiştir. Bunun sebebi olarak bazı aile üyelerinin geride kalmış olması gösterilmiştir. Göç ile aile üye sayısındaki değişiklik otorite sahibi kişi ile yaşandığında göçten sonra otorite sahibinin değiştiği görülmektedir. Öte yandan göçün aile içi otorite ve iş bölümü üzerinde belirgin bir değişikliğe sebep olmadığı görülmektedir. 4 katılımcının vermiş olduğu ifadede dini değişikliğin otorite ve iş bölümünden ziyade aile içi iletişimi ve empatiyi güçlendirdiği, aile içinde rahatlama sağladığı belirtilmiştir.

76 . Aile Yerleşim Yerine Göre Değişim

6. Menşe ülkenizde yerleşim yeriniz (kırsal, kentsel) neresidir? Oturduğunuz evi tasvir eder misiniz (nasıl değerlendirirsiniz lüks, orta düzey, standart altı)? Akrabalarınızla yakın mı otururdunuz? Türkiye’de ki yerleşim yerinizi tasvir eder misiniz (nasıl değerlendirirsiniz)? Türkiye’de yakınlarınızla yakın mı oturmaktasınız? Evinizi paylaşıyor musunuz? Komşuluk ilişkilerinizi nasıl tanımlarsınız (çok iyi, iyi, kötü, çok kötü)?

Erkek katılımcıların tamamı İran’da kentsel olan Tahran, Şiraz, İsfahan vb. bölgelerde yaşadıklarını belirtmiştir. 1 erkek katılımcı İran’daki evini tasvir ederken normal düzeyde olduğunu belirtirken geri kalan 9 katılımcı İran’daki evlerinin ve yaşantılarını lüks olarak değerlendirmişlerdir. Çoğunlukla İran’da lüks semtlerde, lüks villalarda, havuzlu, bahçeli, geniş odalı evlerde ya da lüks apartmanlarda yaşadıklarını belirtmişlerdir. Erkek katılımcıların hepsi İran’daki komşuluk ilişkilerini iyi olarak değerlendirmiştir. 4 erkek katılımcı akrabaları ile uzak yerleşim yerlerinde oturduklarını belirtirken geri kalan 6 katılımcı ise akrabaları ile yakın oturduklarını ve iyi ilişkiler içerisinde olduklarını belirtmişlerdir. Erkek katılımcıların tamamı Türkiye’de apartman dairesinde kira ile oturduklarını belirtmişlerdir. 5 erkek katılımcı Türkiye’deki evlerini orta düzey olarak tanımlarken 5 erkek katılımcı Türkiye’deki evlerini kötü olarak değerlendirmiştir. Eşyaların ikinci el olduğunu, ısınma olarak soba kullandıklarını, İran’da gazın çok ucuz olduğunu ve ısınma sorunu yaşamadıklarını belirtmişlerdir. 6 erkek katılımcı Türkiye’de komşuluk ilişkilerinin iyi olmadığını belirtmiştir. Gerekçe olarak komşularının yabancı uyruklu (Afgan, Sudan, Somali, Türk) olmalarından dolayı anlaşamadıklarını, dil problemi yaşadıklarını ifade etmişlerdir. L (39/E/7 Yıl) adlı katılımcı; “Komşularla iletişimim yok, kimseye güvenmiyorum.” şeklinde komşuluk ilişkilerini gerekçesiyle ifade etmiştir. Dil sorunu yaşanmasa bile göçmenler Türkiye’de göçmen gibi görünerek İran devletine bilgi taşımakta olan kişilere karşı ve diğer kötü niyetli olabileceğini düşündükleri kişilere karşı güvensizlik yaşamaktalar. Bu sebeple ilişkilerini bilinçli olarak sınırlı tutmaya çalıştıkları da görülmektedir.

77

Kadın katılımcıların da tamamı İran’da kentsel bölgelerde, lüks villalarda, geniş odalı, bahçeli, havuzlu, deniz manzaralı evlerde yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Türkiye’de ise apartman dairelerinde kirada yaşadıklarını, evlerin küçük olduğunu belirtmişlerdir. 7 kadın katılımcı Türkiye’deki evlerini düşük standart olarak ifade etmiştir. Geri kalan 3 katılımcı ise orta düzey olarak belirtmiştir. Kadın katılımcıların tamamı İran’daki komşuluk ilişkilerini iyi, seviyeli ve resmi olarak ifade etmişlerdir. İran’da komşuların birbirlerine karışmadığı seviyeli ilişkiler içerisinde oldukları ifade edilmiştir. Türkiye’de ise komşuların birbirlerine karşı seviyesiz davrandıkları çok müdahil oldukları bu sebeple komşuluk ilişkilerinin burada daha az olduğu belirtilmiştir. Sadece 2 kadın katılımcı Türkiye’deki komşuluk ilişkilerinin iyi olduğunu belirtmiştir. Geri kalan katılımcılar, dil problemi, güvensizlik nedenleri ile

Benzer Belgeler